• İstanbul 18 °C
  • Ankara 24 °C

Gagauz Yeri’nde On Güzel İnsan

Fahri TUNA

Kırk Güzel İnsan / Fahri Tuna

Gagauz Yeri adında bir yer var yeryüzünde. Çoğu kimsenin duymadığı, duyanların çoğunun da yerini bilmediği bir yurt. Sanki bir masal diyarıdır Gagauz Yeri. Bu dünyada mıdır, öbür dünyada mı, yerde midir gökte mi; rivayetler muhtelif…

Bana dört kez gitmek, birebir ‘biz’ olan, ‘bizle’ olan, ‘bizim’ olan insanları tanımak tanışmak kaynaşmak nasip oldu ahir ömrümde, çok şükür.

Gagauz Yeri’ne her gidişimde çocukluğuma köyüme anadilime döndüğümü hissetmişimdir ben; yalın, sade, katışıksız, Orta Asya’dan yeni gelmişçesine dupduru  tumturaksız lisandır o. Onlar da annem gibi ‘düzen’ kuruyorlar, ‘bez’ dokuyorlar ‘mekik’le. ‘Çıkrık’ diyorlar, ‘baççık’ diyorlar, ‘kirkit’ diyorlar.

Değerli şair kardeşim Güllü Karanfil, bir başka değerli Şair İvan Milev’le tanıştırıyor beni; ‘Nasılınız?’ diyorum, ‘Allah’a şükür. Siz?’ diye karşılık veriyor. Öğreniyorum ki hemen bütün hâl hatır etmelerde diyalog böyleymiş. Bir yere girildiğinde ‘Zaman hayrolsun’ diye selam veriliyor, karşıdaki de ‘akibet hayr’olsun’ diye cevaplıyor. Kaç kez şahit olmuşumdur buna. Küçük bir hatırlatma: Hıristiyan Türkler bunlar.

Yüzlere gözlere kalplere bakıyorum: Sanki Sakarya Taraklı’nın bir köyünden amcalar, Bilecik Dodurga’dan teyzeler, Kütahya Tavşanlı’dan ağbiler, Tokat Erbaa’dan ablalar, Maraş Elbistan’dan çocuk yüzleri karşımda; birebir, tıpatıp, aynısı… Şaşırıyorum, seviniyorum, mutlu oluyorum: o duru o saf o huzurlu kalplerde kaybolmak istiyorum.

Bir Türk, dünyanın neresinde olursa olsun hep aynı mıdır Allah aşkına; misafirperver, cömert, sıcacık. Israr ediyor, evlerine gidelim sofralarına oturalım yemeklerini kaşıklayalım istiyor, her tanıştığımız Gagauz.

Soyadları aynı bizim gibi: Bü(y)ük, topal, karanfil, topçu, terzi, değirmenci, buzacı, kopucu, uzun, kısa, kara vs. İsimlere gelince; bizim Ali onların İvan, bizim Mikail onların Michael, bizim Mustafa onların Stefan.  Bizim Ayşe onların Aleksandra, bizim Fatma onların Tatyana, bizim Zehra, onların Eva. Yani dini inançlarımızın yoğun etkisi gözleniyor isimlerimizde.

Evet; Moldova’da özerk Gagauz Yeri’nde yaşayan yaklaşık yüz altmış bin Hıristiyan Türk’ten söz etmekteyim. 

Zihnimde iz bırakan çok insan var. ‘Anladık da, sizde iz bırakan, kaç kahramanınız, kaç güzel insan var Gagauz Yeri’nde?’ dediğinizi duyar gibiyim; sizi kıracak değilim: anlatayım:

Kaç Türk bilir ki 1991-95 arası bizim kardeşlerimizin orada bağımsız bir Türk devleti kurduğunu? Para bastığını, Oğuzbank adıyla bankası olduğunu, içişleri dışışleri, maliye, eğitim, kültür bakanları olduğunu…

Benim Gagauzeli’nde, Gagauz Yurdu’nda Gagauz Yeri’ndeki ilk kahramanım Stefan Topal’dır. Yani Stefan Aga. Bağımsız devletimizin ilk cumhurbaşkanı. Bugün yaşı yetmiş sekizdir. Ama hâlâ dinç, hâlâ ülkesiyle ve dünya ile yakından ilgili, hâlâ faal. Ne de olsa Süleyman Demirel’in  yakın dostu. İkisi de cumhurbaşkanı. Sene 1994. Ankara’ya sık gidip geliyor Stefen Aga. Türkiye Cumhuriyeti yetkililerinden, kendi ülkesi şartlarına göre de büyük yardımlar alıyor. Bütün Gagauz Yeri’nin içme suyu şebekesi kurulması ve arıtma (onlar paklama diyorlar) tesislerinin yapılmasını mesela. Demirel soruyor: ‘Söyle bakalım Topal, nüfusunuz kaç? Kaç Türk’sünüz orada?’ Stefan Topal cevap veriyor: ‘Yüz altmış bin…’ ‘Yanlış’ diyor Demirel. ‘Sorulduğu zaman, ‘nüfusumuz yetmiş iki milyon yüz altmış bin’ diyeceksin.’ Yirmi küsur sene gururla ve özgüvenle anlatıyor bunu bizim Topal.

Stefan Topal, orta boylu beyaz tenli, sakin, sabırlı, inceden mizahi bir mizaca sahip. Eğitimi demiryolları mühendisi. Güleryüzlü ve iyimser, birçok olumsuzluğa rağmen. Halktan biri. Gösterişsiz bir kahraman, mütevazı. Çok seviliyor ve takdir ediliyor. Gagauz Cumhuriyeti’nin kuruluşu ve ilk dört yıllık öyküsünü kaydetmek için dört saatlik bir çekim yapmıştık onunla. Ülkesini güzelleştiren, özgürleştiren, özüne dönemsini sağlayanların başı, en başı, en büyüğü o. Allah uzun ömür versin.

İkinci kahramanım, bağımsız Gagauz Yeri’nin iki numaralı kurucusu, cumhurbaşkanı Stefan Topal’ın başyardımcısı, sağ kolu, resmi görevi meclis başkanı olan, bunu iki dönem (sekiz yıl) yapan Mihail Kendigelen. Eski bir öğretmen. Şimdi yaşı yetmiş beş olmuş. Orta boylu, ciddi görünümlü zeki bakışlı şakacı ve komik bir adam. Mizahı hayatın zorluklarına katık etmiş, belli ki. Neşeli, nüktedan, muzip. Çalışkan, örgütçü, iyi hatip. Sıcak, samimi, kuşatıcı. On dakika muhabbet edin akraba gibi oluveriyorsunuz. Bu arada bir bacağından engelli. Yani doğuştan topal. Bastonla yürüyebiliyor ancak.  Bağımsız devletin kuruluş öyküsünü dinlemiştim kendisinden, iki saati aşkın çekim yapmıştım. Neler anlatmadı ki. Bir tanesini nakledeyim: Sene 1991. Stefan Topal, bu, beş altı ileri gelen daha, üç kasaba (siz vilayet anlayın) yirmi yedi küü (köy, siz beşer bin nüfuslu küçükçe ilçeler anlayın) toplantılar yapıp Gagauz halkında bağımsızlık fikrini uyandırmaya çalışıyorlar. Köy köy, kahvehane kahvehane dolaşıyorlar. İki bin kişilik küçük mitingler yapıyorlar her akşam bir yerde. Mihail Kendigelen’e kulak verelim: ‘Boğurtçulu Küü’nde mitingdeyiz. İki bin kişi, kalabalık. Kürsüde ben konuşeerim. Stefan Topal işitmiş, iki kocakarı konuşeerler. Biri soraeer öbürsüne: ‘More, ankisi Topal, ankisi Kendigelen bunların?’ İsimlerimizi duymuşler ama tanımeerler bizi. Stefan Aga’nın soyadı Topal ama kendisi sağlam. Ben topalım ama soyadım Kendigelen. Diğer karı cevap vereer: ‘Te diil topal, o Topal. Te topal, o diiil Topal, o Kendigelen.’ Kahkahanın bini bir para bizde. Zor dönemlerin kritik geçitlerin adamı, Stefan Topal gibi Mihail Kendigelen ağbi de. Karamsarlık bulaşmamış hiç ona. İyimser, saygılı, mütevazı.

Benim Gagauz Yeri’nden ilk tanıdığım kişi Şair Güllü Karanfil’dir aslında. Edebiyat doktorudur.  Aslen güney Gagauz ili Volkaneş’in Çeşme Küü’ndendir. Şimdilerde İstanbul’da Aydın Üniversitesi’nde yardımcı doçent olarak görev yapmaktadır. Yaşı kırkı biraz aşmış, uzunca boylu uzunca yüzlü, açık benizli bir Erzurumlu, belki Karslı gibi duran bir güçlü kuvvetli Gagauz kızı o. Atak, cevval, enerjik. Özgüveni yüksek. Gagauz Dili’nin yaşamasına yaşatılmasına armağan etmiş kendisini. Şiirler hikâyeler yazar, antolojiler hazırlar, gazeteler dergiler çıkartır. Tabii bin bir güçlükle. Bakü’de üniversite okurken Azeri Türkü Agasi Hun Mahmatlı’ya gönül vermiştir. Ardından Müslüman olur. (Yüz altmış bin kişilik ülkede on beş – yirmi Müslüman olduğu söyleniyor, birisi de bizim Güllü’dür.) Evlenirler. İki oğlu bir kızları olur: Aydın, Oğuzhan, Aydan. Çocuklarının isimlerinden de belli olduğu üzere koyu bir Türk milliyetçisidir Güllü kardeşimiz. Nerede bir Türk Dünyası etkinliği sempozyumu çalıştayı kongresi forumu şiir sunumu varsa Güllü muhtemelen ordadır.  Çalışkan hanımdır, üretken hanımdır, faydalı hanımdır. Hem Gagauz Yeri’ni hem de dünyamızı güzelleştiren kahramanlarımızdan birisidir şair akademisyen Güllü Karanfil.

Yine Güllü Karanfil’in tanıştırdığı bir diğer kahramanım Aleksandra Tulba’dır benim. O başkent Komrat’a bağlı Kongaz’dandır. O da dil okumuş. Türk dili / Gagauz dili öğretmenidir yani. Sonra on beş yıl kadar önce Türkiye’ye, Bodrum’a yerleşmiş. Turizm sektörüne atılmış. Bir otelde müdür şimdilerde. Dönemin Edirne Valisi Hasan Duruer’in katkılarıyla sekiz sayı çıkarttığımız üç aylık edebiyat dergisi ‘Balkan Türküsü’nde folklor / halk bilimi araştırmaları yaptırtmıştım ona. Gagauz Kahramanlık Türküleri, Gagauz Halk Türküleri, Gagauz Manileri, Gagauz Atasözleri, Gagauz Deyimleri, Gagauz Bilmeceleri vs. üzerine makaleler yazmıştı. Gösterişsiz sakin yavaş görünümlü de olsa, Gagauz Yeri için atar bizim Alex’in kalbi. Gagauz Yeri Cumhuriyeti belgeselinde asistanlığımı üstlenmişti. Çalışkandır, fedakârdır, iyi iletişimcidir. Bir Galatasaraylı olarak birine hayır diğerine evet dediğim iki sevgisi vardır: Fenerbahçe ve Akparti. Alex Gagauz Yeri folkloru üzerine araştırmalarını tamamlamalı ve kitaplaştırmalıdır bence. Yoksa yok olup gitmektedir gelenek görenekler gün be gün.

Gagaguz Yeri’nde, onların ‘kasaba’ dedikleri üç vilayet vardır: Başkent Komrat, Çadır Lunga ve Volkaneş. Bunları seçilmiş üç vali yönetir. Yirmi yedi küü (köyü) vardır. En küçük yerleşim birimidir bunlar. En küçüğünün nüfusu dört-beş bindir. Bizdeki ilçelere karlılık gelir. Bunlardan birisi de Çadır Lunga iline bağlı Tomay Küü’dür. Tomay 5.206 nüfuslu bir belediyeliktir. Küübaşı (siz onu belediye başkanı okuyun) Fedor Topçu’dur. Fedor Uçak mühendisidir. Benden sadece bir ay küçüktür. Düzgün, ahlâklı, çalışkan, dengeli, sakin, sabırlı bir belediye başkanıdır. İki dönem içinde küünün (ilçesini) yirmi yedi ilçe arasında en kalkınmış küü olmasında onun da katkısı büyüktür elbet.  Bozulmamış, insan sevgisi ile dolu bir güzel Gagauz’dur benim Fedor kardeşim. Zaten hemşire olan eşinin adı da Sevgi’dir yani Svetlena’dır. Çok misafirperverdir. Çok fedakârdır. Çok cana yakındır. Çok da iyi bir organizatördür. Belgesel çekimimizi sessiz sedasız tereyağından kıl çeker gibi organize etmeyi başarmıştır. Bir haftalık son Gagauz Yeri ziyaretimde yüz yirmi kilometrelik Moldova Başkenti Kişinev’e arabasıyla getirip götürmüş, diğer günler de yanımdan ayrılmamış, bütün girişimlerime rağmen onun bir maaşına denk gelecek (maaşı iki yüz dolardır) bir masraf yapmasına engel olamamışımdır. Ayrılırken de dediği şudur: ‘Fahri Bey, biz kardeşiz. Ben Türkiye’yi seninle sevdim. Artık Tomay Küü’nün nüfusu 5.206 değil 5.207’dir.’ Ha Fedor’un yakın dostu, Çadır eski valisi Sergey Buzacı’yı da unutmayalım. Adam gibi adamdır: Güvenilir, mert, çalışkan, dost canlısı. Çok severim Sergey’i de, Fedor gibi. Eski Valinin ‘Fahri Ağbi, 44 yaşındayım, 44 senedir çözemedim, halkımızın bu gelirlerle ölmesi lâzım, biz hâlâ nasıl yaşıyoruz, anlayamıyorum’ sözünü, benim ‘Allah rezzaktır Sergey, müsterih olalım’ cevabımı da eklemeliyim.

Gagauz Yeri’nde bir başka kahramanım ise elbette şair Alla Büük’tür. Bildiğiniz Allah Büyük, adı. Malum biz Müslümanlar Allah’ın 99 sıfatını koyuyoruz, önüne abd yani kul kelimesini ekleyerek; Abdurrahman, Abdussamet, Abdurrahim, Abdürrezzak gibi. Gagauzlar ise Hıristiyanlar ve direkt koymuşlar. Genç bir Gagauz şair Alla. Benim de kardeşimdir. Kızımla akrandırlar. Hikâyeler de yazmaktadır. Televizyoncudur, gazetecidir. Andrey ile evlidir. Liza adında sapsarı saçlı yemyeşil gözlü şirin mi şirin de bir kızları vardır. Adı Elizabeth’in kısaltmasıymış. Karı koca tertemiz saf, yürekleri insan sevgisi ve saygısı ile dolu iki Gagauz’dur onlar. İkisini de çok severim. Son gidişimde Alla Kazankistan’da bir şiir festivalindeydi. Bizim damat Andrey’in benim onuruma pişirdiği buğday çorbası ve kuzu haşlamanın lezzetine doyamadım doğrusu. Allah’ı var, bizim Alla, kocası Andrey’i mutfak işlerinde iyi eğitmiş. 

Alla’nın başkanı olduğu bir derneği var: Gagauz Genç Yazıcılar Birliği. Yardımcısı da Viktor Kopuşçu. Viktor’u küünde/köyünde tanıdım ben. O zaman Moskova’da Türk dili ve Edebiyatı üzerine yüksek lisans yapıyordu. Şimdilerde İstanbul’da aynı alanda doktora öğrencisi. Çalışkan saygılı disiplinli genç bir akademisyen adayı. Şair aynı zamanda. Bu ismi yazın bir yere. Çıkacak önünüze çoğu kez.

Gagauz Yeri denilince benim bir başka kahramanım Oleg Garizan’dır. Tanıştığımızda 105 milletvekilinden oluşan Moldova Parlamentosu’nda üç ayrı partideki beş Türk (Gagauz) milletvekilinden biriydi. Şimdi Çadır Lunga ili belediye başkanı. Kendi tabiri ile ‘Komünist bir Türk milliyetçisi’dir Oleg. Bizim Edirneli Sarı Recep’in (lakabı Komando Recep, merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nun arkadaşlarından, hâlen Edirne Halk Eğitimi Merkezi Müdürü. Çalışkan yiğit mert mücadeleci, adam gibi adamdır. Gagauz Tarihi Recep Kozan’sız yazılırsa eksik olur. Oleg’i de on sekiz yaşında keşfetmiş, Edirne’de haftalarca bakmış büyütmüştür. O bölgedeki adı General İvan’dır) yetiştirmesidir ne de olsa. Şimdi bize tuhaf gelebilir bu deyim: Milliyetçi komünist. Yani sağcı komünist. Bu Rus kültürünün hâkim olduğu bölgelerde rastlanabilecek çok olağan bir düşünce biçimidir, hatırlatmış olalım.  Orta boylu, dolgunca, kırklı yaşlarda, yakışıklı, karizmatik, komitacı görünümlü, sevimli biridir Oleg. Yarınlarda Oleg Garizan’ı Özerk Gagauz Yeri devlet başkanı olarak görebilirsiniz. Benden söylemesi.

Özetle Gagauz Yeri’nde yüzlerce güzel insan var elbette. Ben az bir kısmını tanıyabildim ve az bir kısmını yazabildim. Geriye kalan kahramanlarım kusuruma bakmasınlar lütfen…

gagauz1.jpg

Stefan Topal

gagauz2.jpg

Mihail Kendigelen ve Aleksandra Tulba

gagauz3.jpg

Fedor Topçu

gagauz4.jpg

Çadırlunga Valisi Sergey Buzacı

gagauz5.jpg

Alla Büük

gagauz6.jpg

Viktor Kopuşçu

gagauz7.jpg

Oleg Garizan

gagauz8.jpg

Recep Kozan

gagauz9.jpg

Güllü Karanfil

Bu yazı toplam 1523 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim