1990’ların başından itibaren “park” kelimesi yerine “bahçe” veya bağ denilmesini savunuyoruz.
Neden? Çünkü bakanlığın adını siyasî otorite koyuyor. Altını bürokrasi dolduruyor. Siyasî otorite ile bürokrasi aynı dille konuşmuyor. Bu çok ciddi bir mesele. Dikkatten kaçmaması gereken bir zihniyet farkına işaret ediyor. “Mekansal Planlama Genel Müdürlüğü Kentsel Tasarım Dairesi Başkanlığı”. Eğer bakanlığın adından hiza tutmamız gerekirse, doğru bir Türkçe ile şöyle söylememiz gerekir: Mekân Planlaması Genel Müdürlüğü Şehir Tasarımı Dairesi Başkanlığı.
Bu “Rehber” metninin tamamı uydurmaca ile batı dillerinden aparma kelimelerin hakimiyeti altında. Seller, sallar almış başını gidiyor. Estetik, ekoloji (çevre bilimi), rekreatif (yeniden düzenleme), rekreasyonel (dinlenmeye mahsus), formal (şeklî), informal (şekli olmayan), sedimentasyon (çökelme), kültürümüzün önemli bir elamanı (unsuru), mezo (orta), makro (büyük) ve mikro (küçük)- termal (ısıyla ilgili), hidrolojik (subilgisi ile ilgili) döngünün mikro klimatik (iklimle ilgili), populasyon (nüfus) büyüklüğü, mekânsal habitat (muhit) verisi, floristik (çiçekle ilgili), “yaban hayatı koridorları (aralıkları)”, “aktivite (faaliyet) alanı”, arboretumlar (bitki bahçeleri, fidanlıklar), mini (küçük) hobi (merak) bahçesi, özellikle finansallarını (mali durumunu) iyileştirerek, topiary (budama sanatı) vs. Dikkat edilirse, dilimize formel, informel şekliyle girmiş kelimeler orijinali imlasıyla kullanılıyor.
Bu kelimeler neden kullanılır?
Bazılarında zaruret vardır, diliniz ona bir karşılık üretememiştir, o zaman yapacak bir şey yok. Fakat birçoğu için bu söz konusu değil. O zaman züppece bir tavırdan söz edebiliriz. Güya “bilimsel” görünmek için böyle bir yol seçilmiştir. Fakat söz konusu olan alan vatandaşlarla ve en fazla belediye yetkilileri ile ilgilidir. İlmilik satmak yerine anlaşılır olmak yolu seçilmelidir.
***
Hemen girişte “Tarihsel geçmişimizde; ‘Millet Bahçesi’, ümmet ve milletin bütünleşmesini simgeleyen önemli bir kavram olarak kullanılmıştır.” Cümlesi gereksiz yere ümmet kelimesi kullanılarak mesaj verme çabasından başka bir şey değil. Sonunda bibliyografya, kitabiyat da konulmuş. Fakat “kaynakçalar” diyerek. Kaynaklar olabilir, kaynakçalar olmaz! Kaynakça kısa kitabiyat anlamınadır.
Tabii rehberde birçok faydalı bilgi var. Gelenekli Türk bahçesine atıflar da görülüyor. Fakat bu bahçe yok artık. Büyük alanlarda yapılacak düzenlemelerde bazı bölgeler eski korularımız örnek alınarak oluşturulabilir. Emirgân Korusu, Abraham Paşa korusu hemen aklıma geliyor. Yani çok fazla müdahale edilmeyen ağaçlık yeşil alanlar. Metinde ifade edildiği gibi çok yapı ve çok ticari alan ihtiva etmemesi de önemli.
Millet bahçeleri şehirciliğimiz için düşünüp taşınma, kendi çözümlerimizi bulma ve dilimizi konuşma fırsatı verebilir.
25.10.2018-KARAR
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.