Serviler ve zeytin ağaçlarıyla dolu bir tepede dar bir patikada ilerliyorsunuz. "Anma tepesi" diyorlar oraya. İri taşlarla döşeli bir giriş çıkıyor karşınıza. Sanki bir dehliz bekliyor sizi. İçerde koyu bir karanlık var.
Mekân birden uzay boşluğuna dönüşüyor.
Ve çevrenizde yıldızlar parlayıp sönüyor.
O yıldızlar Nazi soykırımı sırasında öldürülen bir buçuk milyon çocuğu simgeliyor.
Bir ses tek tek her çocuğun adını, yaşını ve ülkesini söylüyor.
Boğulur gibi oluyorsunuz.
Dışarıya, yani gün ışığına çıktığınızda içinizde beliren ferahlama duygusunu yanınızdakilere belli etmemeye çalışıyorsunuz.
İnsanlığınızdan utanıyorsunuz.
Yazının devamı için:http://www.sabah.com.tr/Yazarlar/babaoglu/2014/07/26/humanist-endustriden-insan-cikmiyor
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.