Ekinci'nin bu yazısını önemine binaen alıntılıyoruz.
Eskilerin şaşmaz bir takvimi vardır. Havanın nasıl olacağını önceden tahmin ederler. Soğukları sıcakları bilirler. Bazen meteorolojiyi mahcub ederler. Akşamki hava raporuna kulak kabartanlara, bıyık altından gülerler.
Milâdî takvimle 13 gün farklı Rumî takvimin çeşitli günlerine göre cereyan eden halk takvimi, asırların tecrübesiyle, tabiat hadiselerinin anlaşması neticesinde ortaya çıkmış bir takvimdir. Atalarımızdan kalma kültür mirasıdır.
Âmedî-i lâklâk (leyleklerin gelişi), reft-i piristû (kırlangıçların gidişi), cereyân-ı mâ-ı eşcâr (ağaçlara su yürümesi), izdivâc-ı hayvânât (hayvanların çiftleşmesi), âhâr-ı şeb-i yeldâ (uzun gecelerin sonu), şikeste-i germâ (sıcakların kırılması) gibi nice tumturaklı tabirler duvar takvimleri süsler; bilene çok şey anlatırdı.
Ayvaya dikkat!
Halk takviminde yıl ikiye ayrılır: Kasım günleri ve Hızır günleri. Tabir-i diğerle, Rûz-i Kasım ve Rûz-i Hızır. Kasım, 179; Hızır, 186 gün sürer. Şimdi takvimlerin baharı başlattığı Mart’ın 21’inde, daha Rûz-i Kasım’ın, yani kışın bitmesine 43 gün vardır. Bu Kasım’ın, şimdiki Kasım ile alâkası yoktur. Teşrinsâni ayının ismi, 1944’te Kasım diye değiştirilmiştir.
Devamı : http://www.dunyabizim.com/alinti/26811/halkin-takvimi-atalarimizdan-kalma-bir-kultur-mirasidir
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.