Mustafa Halim Özyazıcı, şüphesiz son devrin en önemli hat âlimlerinden biri. Hat sanatı nevilerinin hemen hepsinde mahir olan ve soyadıyla müsemma bir hayat süren sanatkârımız, 52 yıl önce elim bir trafik kazası neticesinde sanatkar dedelerinin yanına; Âlem-i Ervah’a sırlanmıştı.
Rahmeti vesile kılarak, vefat yıldönümünde Yalova Üniversitesi öğretim üyesi hattat, Doç. Dr.Süleyman Berk ile vefatının 52’inci sene-i devriyesinde Mustafa Halim Efendi ile ilgili bir söyleşi yaptık.
Süleyman Bey’le Zeytinburnu Kültür ve Sanat Merkezi'ndeki ofisinde görüştük. Her ziyaretimde sanatkâr dostlarla karşılaştığım ofiste bu kez İranlı hattat Mehdi Qurbani ile tanıştık. Sülüs ve nesih hattatıymış, ayrıca yüzük taşları üzerine yazılar yazıyormuş. Böylelikle bu satırların yazarı için yeni bir mülakat gündemi de oluşmuş oldu.
Süleyman Bey, Halim Efendi deyince ne anlamalıyız? Kimdir Hattat Mustafa Halim?
Hattat Mustafa Halim Özyazıcı, Osmanlı döneminde yetişmiş, Cumhuriyet döneminde eser vermiş bir sanatkârdır. Bir hattat olarak daha Gülşen-i Maaarif Mektebi’nde Hattat Hâmid Bey’den ders alırken kabiliyetini ortaya koymuştur. Daha sonra Medrese-i Hattâtîn’e devam ederek mezun olmuş, hemen bütün yazı çeşitlerinde aynı kudrette eser vermiş nadir bir hattattır.
Sizden muhtasar bir Halim Efendi portresi alabilir miyiz? Tarif eder misiniz son devrin en müstesna hattatlarından birini; sanatkârlığını, iç dünyasını, kabiliyetini, yazdığı hat nevilerini?
Kendisini sanata adamış, ekmeğini –başlarda- tamamen bu yazıdan kazanan bir sanatkâr portresi çıkıyor karşımıza…
2000 yılının sonlarında ortaya çıkan terekesine baktığımızda geçmiş hattatları çok iyi bir şekilde etüd ettiği görülür. Sanatıyla hemhâl olmuş bir kişiliği vardır. Harf inkılâbından sonra bile yazıdan tamamen kopmamış, bağcılık yanında sanatını da devam ettirmiş ender insanlardandır Halim Bey…
Mustafa Halim Efendi'nin Rakım Mesleğini icra ettiği yılların kültür, sanat, siyaset ve cemiyet ortamını hakkında neler söylemek istersiniz?Mustafa Halim Efendi'nin mümeyyiz vasfı sizce nedir?
Tabi, az evvel de söyledim. Başlarda, ilk mektepten itibaren çevre olarak zaten münbit bir ortamın içerisinde olmuştur. Hele, Medrese-i Hattâtîn’de Hasan Rıza Efendi, Kâmil Akdik,Hulûsi Efendi, İsmail Hakkı Altunbezer, Ferîd Bey ve Saîd Bey gibi devrin ve hat sanatının önemli isimlerinden ders alması onun için büyük bir şanstır.
 |
Hattat Halim Bey Akademi Bahçesinde (Süleyman Berk Fotoğraf Arşivi) |
Osmanlı’nın son yüzyılı hat sanatının şaha kalktığı bir dönemdir. Peş peşe kudretli sanatkârları görmekteyiz. Bu yönüyle sanat olarak dönemi çok münbittir.
Ayrıca Halim Hoca, kâbiliyeti ve çalışkanlığı ile de temâyüz etmiş bir isimdir. Biteviye yazı yazmış bir sanatkârdır Halim Hoca…
Malumunuz üzere tesbihin ipi koptuğunda danelerinin her biri bir tarafa nasıl dağıldıysa terekesi de öylece dağıldı, bir bakıma yağma edildi. Oysa velud sanatkârın eserleriyle müze dahi kurulabilirdi. Halim Efendi için geçti; lakin bundan sonra böylesi hazin tecrübelerin yaşanmaması için ne gibi önlemler alınabilir?
Maalesef Halim Hocanın terekesi –tabir câizse- tesbih daneleri gibi dağılmıştır. Hatırlıyorum, 2000 yılının son aylarıydı, bir hattat arkadaşımla terekeyi ilk inceleyenlerden biri idim. Sonra çok kimseye dağıldı.
Yalnız bir hususu söylemeden geçemeyeceğim.
Devamı için: http://www.dunyabizim.com/soylesi/24861/harf-inkilabinda-pes-etmeyen-hattat-mustafa-halim-ozyazici
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.