• İstanbul 18 °C
  • Ankara 19 °C

"Has şiir her zaman değerini koruyarak varlığını sürdürür"

"Has şiir her zaman değerini koruyarak varlığını sürdürür"

Geçmişe doğru bakıyorum da birçok dergi ve yayınevinin kuruluşunda yer almışsınız. 1977 yılından beri Türk Edebiyatının izini sürüyorsunuz? Çıra Edebiyat yayınlarında editör olarak görev yapıyorsunuz. Bu süreçte yaptığınız çalışmalar ve projeleriniz nelerdir?

Çıra yayınları uzun süredir yayın dünyasında yer almış, köklü yayınevlerinden birisidir. Daha çok sosyoloji, psikoloji ve dini kitaplar basmış olsa da bizim şiir kitaplarımız da dâhil edebi eserleri de yayın listesine koymuş, pek çok eser yayınlamıştır. Edebi eserlerin ayrı bir kategoride değerlendirilmesi yönündeki çabalar sonucu böyle bir dizi oluşturuldu ve mayıs ayında yayına başladık. İlk 6 kitabımız; 3 şiir ve 3 deneme kitabıydı. Bunlar Nurettin Durman´ın ‘Gül ile Bülbül Meseli´(deneme), Mustafa Özçelik ‘Dilim ol Söyle´(şiir), bizim ‘Edebiyatın İzi´ adlı (deneme) çalışmamız, Özcan Ünlü´nün ‘Ahiret Kumbarası´(deneme), Mevlüt Ceylan´ın ‘Güller ve Çığlıklar´(şiir), ve Arif Dülger´in ‘Sessizce´(şiir) isimli kitaplardı. Her ay düzenli olarak iki kitap yayınlama düşüncemizi korumaya gayret ediyoruz. Ekim ayında Nurettin Durman´ın  ‘Özgürlük İçin bir Şarkı´(şiir) ve bizim yeni bir deneme kitabımız ‘Kültürün İzi´ yayınlandı. Kasım ayı kitaplarımız Tayyip Atmaca´nın ‘Ucu yanık Mektuplar´(deneme) ile İbrahim Eryiğit´in ‘Gezgin Gönül Rehberi´(şiir) kitapları yayınlandı. Aralık ayı kitaplarımız Mustafa Özçelik´in ‘Kitap Kitabı Çağırır´(deneme) ile İshak Aslan´ın ‘Adem Güncesi´(şiir) kitapları olacak.

Yayıncılık alanında özellikle şiirin durumunu bir şair ve editör olarak nasıl değerlendiriyorsunuz?

Şiiri seven bir toplumuz, doğru. Çok şiir yazanımız var, bu da doğru. Ancak şiirin çok okunmadığı yönünde şikâyetler de var. Şiir has şiir okuyucusu ile bağları güçlü olan bir tür. Şiir kitaplarının az satıyor olmasından yakınanlar olabilir. Şiirin kıymetinin ortaya çıkması bakımından önemli buluyorum ben bunu. 30-40 yıl önce düşünce kitapları, şiir dışındaki türde yazılan kitapların baskı sayısı 5 bin iken, şiir kitaplarının baskı sayısı 3 bindi. Bu rakam 5 bine göre değerliydi. İçinde bulunduğumuz kültür ortamının giderek popülist kültür egemenliğine doğru yol aldığı bir gerçek. Edebiyata, sanata gönül vermiş kişilerin bu kültürün egemenliğinden ancak ve ancak yine edebi eserlerin öne çıkartılması ile mümkün olabileceğine inanmaktalar. Bugünkü şartlarda şiir kitapları 500 ila 1000 adet basıyor fakat diğer tür kitapların baskı sayısına baktığınızda aslında şiirin okur sayısının çok az olmadığı görülecektir. Normal kitaplar da bin adet basılıyor. Söylemeye çalıştığımız şey şu: Has şiir her zaman değerini koruyarak varlığını sürdürmeye devam edecektir.

Şiirin okuru çok ama alıcısı az. Bu sebeple yayınevleri şiir kitabı basmakta tereddüt ediyorlar. Sizse ısrarla şiir kitapları yayımlıyorsunuz.

Gelişmiş teknolojinin yansımaları olarak internet ortamının hızla yaygınlaştığı, e kitap pazarının geliştiği bir dünyada yaşıyoruz. Teknolojinin getirdiği yenilikler okuma kültürünü yavaşlatsa da matbaada basılmış kitabın yerini alması düşünülemez. Bir kitabı canlı canlı, kâğıt ve mürekkep kokularının içinden geçerek okumayı, her zaman internette okumaktan daha çok tercih ederim. Kitap hakkında böyle bir kanaate sahip olunca şiir kitapları için de bundan farklı düşünmemiz mümkün değil. Evet yayınevleri şiir kitabı basmak konusunda çok temkinliler. Biz Çıra edebiyat dizisi olarak en başından bu yana şiiri sürekli öne çıkaran bir tutum içinde olduk ve olmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar 10 kitap bastık bunların yarısı deneme yarısı şiir. Belki satış rakamları düşük görülebilir ama şiir okurunun her zaman ayrıcalıklı bir yeri olmalı diye düşünüyor, ısrarla şiir kitaplarını basmayı sürdüreceğimizi tekrarlamak istiyorum.

Uzun bir müddet bir suskunluk haliniz vardı. Şimdi ise peşkeşe kitaplarınız yayınlanıyor. Bu suskunluk ve tekrardan eser verme sürecinden bahsedebilir misiniz?

Uzun süren bir fetret dönemi yaşadık. Yaşadığımız bu suskunluğun ardından hızlı bir okuma süreci içinde olduk ve çok şükür ardından kitaplarımız yayınlanmaya başladı. Fetret döneminden çıkışımızı ‘yeniden doğum´ diye nitelendiriyorum. Bu yeni döneme girer girmez başlayan hızlı okumamız tam iki yıl sürdü. Bu sürecin ardından ilk kitaplarımızın yayınlanmasından 28 yıl sonra ilk kez ‘Yusuf´un Kuyusu´ yayınlandı. Sonra ‘Ölüm ve Ayna´ geldi.  Kader önümüze nasıl bir yol çıkarır bunu bilemiyoruz ama O´na iman etmiş bir mü´min olarak teslim olmuşuz. Sonsuz, tereddütsüz bir teslimiyet. Hamdolsun.

 

“Edebiyatın İzi” ve “Kültürün İzi “başlıklı iki kitabınız art arda basıldı. Bu kitaplarınızda yıllara yayılan dostluklarınızı, şair ve yazar arkadaşlarınızı ve üstatları anlatıyorsunuz. Adeta gençliğe uğramaları gereken istasyonları işaret ediyorsunuz.  Bu iki deneme kitabı nasıl ortaya çıktı?

Son yıllarda çoğunluğu dergilerde yayınlanan yazılarımızı ‘Edebiyatın İzi´ kitabında bir araya getirdik. Daha çok şahsiyetlerle ilgili, edebi metin ve düşünce yazılarının yer aldığı bir kitap oldu. İkinci deneme kitabımız ‘Kültürün İzi´ ise yine son yıllarda takip ettiğimiz kültürel etkinlikler hakkında yazılmış yazılarımızı (daha çok internet sitelerine yayınlandı) bir araya getirdiğimiz bir kitap oldu. Edebi şahsiyetler, kültürel etkinlikler hakkında yazılanlarla da bu tür çalışmaların geride bırakacağı izi yansıtmaya çalıştık.

Yakında öğrenci buluşmalarına başlayacaksınız. Bir yandan zaten çeşitli edebi ve kültürel etkinlikler için farklı illere gidiyorsunuz. Söyleşiler, paneller düzenliyor ve konuşmalar yapıyorsunuz. Gittiğiniz illerde nasıl tepkiler alıyorsunuz?

Öğrenci buluşmaları bizim uzun zamandan beri önemsediğimiz ve sürdürmeye çalıştığımız bir faaliyet. Yeni dönemde daha planlı bir şekilde sürdürebilmek için önceden bir çalışma başlatalım diye düşündük. Oldukça verimli gidiyor hamdolsun. Okullarda öğrencilerle buluşmaların etkili bir çalışma olduğu kanısındayım. Özellikle Anadolu´nun çeşitli yerlerinde karşılaştığımız öğrenci grupları bu düşüncemizi doğruluyor. Daha çok öğrenci ile bir araya gelip onların dünyalarına küçük de olsa bir ışık yakmak, düşünce ortamında daha güzel yol almalarını sağlamak gerekiyor. Edebi çalışma içinde olan öğrencilerin bu çalışmalarını daha ileri düzeye taşımaları noktasında da onlara yardımcı olmaya çalışıyoruz. İstanbul´u da ihmal etmeden ama daha çok Anadolu´daki illerde okuyan öğrencilerimize ulaşmak için seferberlik halinde olmalıyız. Gittiğimiz yerlerde öğrencilerin algısı, ilgisi, çabaları bunu fazlasıyla hak ediyor, diye düşünüyorum.

Yeni çalışmalarınızı da merak ediyoruz? Bizi hangi kitaplar bekliyor?

Aralık ayı kitaplarımız editöryel kısmı bitti sayfa düzeni aşamasında. Bu ay yayınlanacak kitaplarımız Mustafa Özçelik´ten bir deneme ‘Kitap Kitabı Çağırır´. Diğeri de İshak Aslan´dan bir şiir..´Adem´in Güncesi´. Bu arada bizim daha önce Çıra yayınları arasında ikinci baskıları yapılan şiir kitaplarımızın üçü de yeni baskıya hazırlanıyor. Aralık sonu ya da ocak ayı içinde çıkar diye tahmin ediyoruz. Deneme ve şiir kitapları yayınlamayı sürdüreceğiz. Edebi eserler her zaman yolumuzu aydınlatmaya devam edecek.

Söyleşiyi gerçekleştiren: Sulhi Ceylan

Kaynak: http://www.edebifikir.com

Bu haber toplam 1042 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim