Durup durup öğretmenlik güzellemeleri yapmamak.
Öğretmenin haklılığını yerden göğe çıkarmamak.
“Bana bir harf öğretenin…”den öte ayakları yere basan cümleler kurmak.
Öğretmene indirimli takım elbise diyerek satılmayan, sezon dışı ya da elde kalmış kıyafetleri satmaya kalkmamak.
“Aslında öğretmenlerimiz daha fazlasına layık; ama ne yaparsın imkânlar kısıtlı” savunmasından vazgeçmek.
Evlatlarından hiçbirinin öğretmen olmasının hayalini kurmadığı halde sırf 24 Kasım diye kalkıp da “ah ne şerefli meslek” nutukları çekmemek.
Ne zaman öğretmenden bahsedilse televizyonlarda hemen halk pazarında canlı yayına bağlanarak öğretmenin bir türlü dolmayan filesi konu ediliyor.
Geçinemediğinden bahsediliyor. Ayıptır!
Öğretmen domates patates alabiliyor mu diye pazar pazar dolaşıncaya kadar öğretmen okuyor mu, yeterli zihinsel beslenmesi var mı diye sokağa çıkılması lazım.
Devamı: https://www.milligazete.com.tr/makale/3382208/huseyin-akin/24-kasimlarda-olmasi-gerekenler
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.