Hüseyin Akın: Bölünmüyoruz, ufalanıyoruz.

Hüseyin Akın: Bölünmüyoruz, ufalanıyoruz.
Gerçekliğin bir tarafından tutunarak selamete çıkılmaz. Hakikat dediğimiz şey filin hortumu ya da bacağı falan değildir. Lütfen silkinip kendimize gelelim.

Uyandıktan sonra pişman olacağımız şeyleri yapmakta ısrar niye? Hepimiz bir gemideyiz. Evet, o gemi bu gemi. O desin Nuh’un gemisi, sen de Titanik. Ben ruhun gemisi diyeyim. Bedenimiz hayatın azgın sularında yalpalayıp duruyor. Dev bir dalga gelip ruhumuzun beden gemisini tersyüz edecek gibi. Herkes bir şeye tutunuyor. Kimi oturduğu koltuğa, kimisi pencereye ve kapıya, kimisi de yanında yolculuk ettiği kişilere. Sahip olduklarımızdan korkuluklar yapmışız. Hayatın önünü aydınlatan ümit ışıkları sönmüşse her bir şey korkuluk haline gelir. Korkuları çoğaltırsanız korkulukları da çoğaltmış olursunuz. Gül bahçesine korkuluğa ne gerek! Barış ve esenlik geçidine ne diye korkuluk yapılır? Ya selam sokağına korkuluğa ne demeli? Topyekûn Allah’ın ipine yapışamaz mıyız? O ipin sahibi ancak bizi selamete çıkarabilir. Öldükten sonra hesap günü anlatamayacağımız ayrılıklar yaşıyoruz. Hayır hayır, bölünmüyoruz, ufalanıyoruz. Ufalanmak yok olmaya doğru giden yolculuğun başlangıcıdır. Yarın gerekçesini anlatamayacağımız bir ufalanma bu. Sanki bin yıl ömrü olduğuna inanan bir insanın ihtirasına sahibiz. Bu yüzden Nuh diyoruz peygamber demiyoruz. Hâlbuki Nuh ve peygamberi birlikte telaffuz etsek tufanı hatırlarız, gemiyi aklımıza getiririz. Dünyanın böyle bir gemi olduğunu hiç unutmayız. 

 

KİM HAKLI?

Sevgili şair Celal Fedai’den ödünç alarak söylüyorum: Bugünün en belirgin sorunu “hakikatin hatırı”nı göz ardı etmektir. Hakikat devreden çıkmış yerini bağlandıklarımız, güvendiklerimiz ve de yararlandıklarımız almış. Hakikatle rabıtası kesilirse insanın hangi mecraya sapacağı hiç belli olmaz. Hakikat kendisinin haklı olduğunu daha ilk cümlede beyan eder. Kendisini ispat etmek gibi bir çabaya hiç ihtiyacı yoktur. Tam tersi, hakikat yolcusunun hakikati anlamak ve kavramak noktasında çaba harcaması, yollar yürümesi lazımdır. Dolayısıyla haklılık hakikatin hakkıdır. İnsanın haklılık mücadelesi anlaşılır gibi değil. İnsan sadece hakkı yerine teslim eder. Haksızlık ettiğinde zalimce davranmış olacağını ve bir şeyi yerli yerine yerleştirmeme suçu işleyeceğini gayet iyi bilir. İnsan haklı değildir, insanın hakkı ve hakları vardır.

Devamı: https://www.milligazete.com.tr/makale/2553893/huseyin-akin/bolunmuyoruz-ufalaniyoruz

Bu haber toplam 327 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim