• İstanbul 14 °C
  • Ankara 20 °C

Hüseyin Akın: Fotoğraftaki yeriniz değil, o taraftaki yeriniz önemli!

Hüseyin Akın: Fotoğraftaki yeriniz değil, o taraftaki yeriniz önemli!

Neden tek seslilik bu kadar çok hoşumuza gidiyor. İşimize geldiği için mi? Gazete ve televizyonlar hep aynı seslere ayarlanmış gibi. Birlik ve beraberlik istiyorsak farklılıklardan oluşmuş çok sesliliğe ihtiyaç var. Bu çok seslilikten pekâlâ bir orkestra oluşturabiliriz. Farklı şeyler söylemesi muhtemel kişileri o ihtimali göze alarak yanımızda ve yakınımızda konuşmaya dâhil etmeye yanaşmıyoruz. Allah aşkına söyleyin, siz gazete köşelerinde ve ekranlarda belli simaların dışında farklı bir renk, yaklaşım ya da portre görebiliyor musunuz? Memlekette cümle kuracak, iki kelimeyi bir araya getirecek adam kıtlığı varmış gibi bir manzara hâkim. Açık oturumlarda aynı kişiler, analiz ve yorumlarda aynı şahıslar… Bu ülkenin entelektüel müktesebatının üç beş kişi arasında paylaştırılacak kadar sığı olduğuna inanmıyorum. Çok sağlam kalemlerimiz, güçlü beyinlerimiz, ataleti yerinden oynatıp harekete tebdil edecek gönüllerimiz var. Hiçbirinin ne sesi çıkıyor ne de varlıkları hesaba katılıyor. Bir Allah’ın kulu da ‘sen önemlisin’, ‘sen lazımsın’ demiyor bu kişilere. Kimi Anadolu’da kimisi büyük şehirlerin Anadolu’su diyebileceğimiz muhitlerde acımasız ve azgın piyasa şartlarından kendilerini korumaya çalışıyorlar. Yanlış anlaşılmasın, onların hiç biri hallerinden şikâyetçi falan değiller. Benim gönlümün ikna olmadığı yanıyla bu kalem ile onuru mezcetmiş kişileri sapadan kurtarıp dikkatlere sunmaktır. Sözgelimi Cengizhan Orakçı memleket üzerine kafa yoran, evrensel acıları yüreğinde hisseden bir şairdir. Ben bu şairi ne zaman kafamı o tarafa doğru uzatsam olması gereken yerde göremedim. Roman üzerine hem düşünen hem de sağlam romanlar kaleme alan Hakkı Özdemir’i böyle zamanlarda dinlemeyeceğiz de ne zaman dinleyeceğiz. Müstamel düşünceleri ısıtıp ısıtıp insanlara sunmaya kalkışan camit fikirli insanlara alabildiğine imkânlar sunulup yer açılırken Selçuk Küpçük gibi Gökhan Akçiçek gibi, öykü ve deneme kitaplarıyla gerçekten özgün eserler ortaya koyan Dursun Ali Sazkaya ve Şahin Torun gibi yazarların sükûta terk edilmesinin anlaşılır bir tarafı var mıdır? Şair ve öykücü Ali Ural’ın akademisinde yetiştirdiği sayısız genç öykücü, denemeci, şair ve romancı ile tek başına bir üniversite olduğunu bilmemek insaf değildir?

Bu haber toplam 626 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim