Aralık ayında ne vakit bir yazı yazmaya koyulsam, Hazret-i Mevlana’yı anmadan edemiyorum. Gerçi çok şükür sair zamanlarda da anmadan edemiyoruz. Kur’an-ı Kerim’de Allah (c.c.) “Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâh (rahmetillâhi), innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ, innehu huvel gafûrur rahîm. (De ki: Allah şöyle buyuruyor: “Ey nefislerine uyup da sınırlarımı aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden umudunuzu kesmeyin, Allah bütün günahlarınızı bağışlar, şüphe yok ki O, çok bağışlayan ve çok acıyandır.)” buyuruyor. Buradan anlıyoruz ki; Müslüman’a düşen görevlerden biri de Allah’ın rahmetinden umudu kesmemek. Çünkü o bütün günahları bağışlayandır. Bu âyet indiği vakit Fahr-i Kâinat Efendimiz (s.a.v) “Bu âyeti dünyaya ve dünyada bulunan hiç bir şeye değişmem” buyururlar. Bu minvalde birçok zât-ı muhterem bu âyetle ilintili olarak sözler buyurmuşlar, şiirler yazmışlardır. Bunlardan en çok bilineni ise Mevlana Celaleddin-i Rûmi Hazretleri’yle bütünleşmiş ancak hakikatte kendilerine ait olmayan ve halk dilinde sloganlaşmış olan “gel, gel, ne olursan ol gel…” şeklinde başlayan sözdür. Söz her ne kadar Hazret-i Pir’e ait olmasa da doğru tercüme edildiğinde Hazret-i Pir’in fikirlerine de muhalif değildir.
Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/18933/huseyin-akin-h-donusu-yapmaya-cagiriyor.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.