‘N’oluyoruz?’ sorusuyla ifade edebileceğimiz bir durumdur bu.
Türkiye nereye gidiyor?
Deizm’e, b)Ateizm’e, c) Hedonizm’e, d) Cuma’ya, e) Hiçbiri
Sizi bilmem, ama ben ‘e’ şıkkını işaretliyorum.
Çünkü seçeneklerin hepsi bir an önce bir cevap bulup zihni tatmin edip, doyurmaya yönelik. Çevremizde az ya da çok bir örnekle ilişkilendirip işin içinden sıyrılmak istiyoruz.
Tespit yapma ve teşhis koyma hastalığının tezahürü yani.
Türkiye’de çevre ve insan bazında gördüğümüz tezahürler İslami kimlik sahiplerinin sokağa yansıyan duyarsızlığıdır.
Sırıtan bir şey varsa budur. Diğer kesimlerin değişimi ve dönüşümü daha önce bulundukları yer itibariyle dikkat çekecek boyutta değildir.
Bu yüzden gençlerin deist olması diye sistemli bir şeyden bahsetmek çok mesnetli gözükmüyor.
Belli ölçüde gençler arasında görülen inanç hareketliği istatistiklere konu olabilecek cihette değildir. Asıl söz ve istatistik konusu edilmesi gereken sekülerleşen muhafazakâr ve İslamcı kesimdir.
Zira gerek ortam gerekse insan bazında bunun yansımalarını sıklıkla görebiliyoruz.
Haksızlığın ve haksızın karşısında durma reflekslerini önemli ölçüde yitirmiş bir muhafazakâr kesimle karşı karşıyayız bugün.
Devamı: http://www.milligazete.com.tr/makale/1531782/huseyin-akin/noluyoruz
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.