• İstanbul 22 °C
  • Ankara 27 °C

Hüseyin Akın: Yeni Bir Menemen Vakası

Hüseyin Akın: Yeni Bir Menemen Vakası
Geçtiğimiz günlerde sosyal medya bir soğan yüzünden ikiye ayrıldı. Menemen soğanlı mı soğansız mı olmalı?
Ünlü gurme Vedat Milor Twitter hesabından yaptığı menemen anketine tam 438.000 katılım oldu ve %51 ile menemen soğanlı olur diyenler kazandı. Menemeni soğanlı yiyenlerin havasından geçilmiyordur artık. Bir Norveç ya da İsveç özentisi olmalı bu. Türkiye iktisadi, sosyal ve siyasi meselelerini bir iki gün unuttuğunda menemen, mıhlama, omlet gibi yemeklerin ayrıntısını konuşur hale geleceğiz demek ki. Tabi menemenin içindeki soğanı, domatesi, yağı ekonomik tartışma zeminine çekmemeniz şartıyla. Tartışmaya yeni bir şey eklemek niyetinde değilim, ancak şunu da söylemeden geçmeyeyim: Ne soğanlı ne soğansız, yeter ki menemeni yapacak el usta ve maharetli bir el olsun, gerisi hikâye!
 
 BEN HİÇ DUA KİTABI YAZMADIM
2004 yılında ağızdan ağza dolaşan ya da kayıt altına alınmış şifahi kültürün bir parçası olan dualar ve bedduaları içeren bir kitap hazırladım: Semtlere Göre Dualar. Dua olgusuna sokak sosyolojisi bağlamında bir dikkat çekme hedefi gütmekti amacım. Oğuz Kağan’dan Sezai Karakoç’a, Faruk Nafız Çamlıbel’den Nazım Hikmet’e Oğuz Atay’dan Gökhan Özcan’a, Sibel Eraslan’a kadar dua örneklerini sundum. Bir tür alkış (dua) ve kargış (beddua) antolojisiydi yapmak istediğim. Siz buna dilekler ve ilençler derlemesi de diyebilirsiniz. Tunceli Çemişgezek dua ve beddualarından Ağrı Doğubeyazıt dua ve beddualarına, Ünyeli Gürcülerin dua ve beddualarından Şanlıurfa-Mardin-Erzurum-Maraş dua ve beddualarına kadar 81 ilin şifahi kültüre yansıyan dua ve beddua envanterini çıkardım. Şifahi kültür kaynağı kurumuş olan büyük şehirlerin merkez ve ilçeleri için anket ve birebir görüşme yoluyla dua ve beddua örneklerini karşıdaki kişilerin ağızlarından çıktığı gibi aktardım. Nişantaşı, Kadıköy, Çankaya, Alsancak vb modern ilçelerin dua ve beddua envanteri böyle oluştu. Kahvehaneler, kafeler, köy ve kasaba dernekleri bu anlamda istifade ettiğim çok önemli mecralardı. Dolayısıyla her çeşit kültürel ortamdan akan dua ve yöresel, nevzuhur beddua örneklerinin yer yer mizahi özellikler barındırması gayet normaldi. Neredeyse basımından bugüne 15 yılı bulmuş olan bu kitabımın hâlâ Eyüp Sultan’daki dua kitaplarıyla yan yana konulması anlaşılır gibi değil. Ömrüm boyunca hep dua ettim, lakin hiç dua kitabı yazmadım. Kitabın internet ya da başka mahfillerde çaresiz insanlara göz kırpar bir üslup ve tonla satışa sunulması tamamen bilgim dışıdır. Sosyal medyada kitabın kapağına ve işgüzarca piyasa sunumuna bakarak mal bulmuş mağribi gibi laf sokuşturmaya çalışanlar kitabı bulabiliyorlarsa şayet (çünkü baskısı yok) okuyup o şekilde eleştirilerse biz de istifade etmiş oluruz. Kitabın yanlış anlamalara sebep olan taraflarını izale edilerek yakın zaman içerisinde Halkın Dilinden Dualar ve Beddualar adıyla yeniden basıma hazırlanacaktır. Bunu da buradan duyurmuş olalım.
Bu haber toplam 651 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim