Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak”.
Sadece bu iki mısra bile milli mutabakat sözleşmesinin muhtevasına yeter.
Geniş tarihiyle 14 asırdır, yakın tarihiyle 1071’den bu yana topraklarımız İslam toprağıdır.
Bu tarihten itibaren Haçlılar ellerini topraklarımızdan hiç çekmemiş, her devir ve fırsatta silahlı-silahsız hücumlarını sürdürmüşlerdir.
Son denemeleri ise Birinci Dünya Savaşı’nda olmuş ve içimizdeki müslim görünümlü (bugün de varlar) Haçlıların ihanetleriyle topraklarımızı kaybetmiş, yüzbinlerce şehit vermiş ama kutlu vatanımız düşmana teslim edilmemiştir.
Dış ve iç Haçlılar, (bugün de varlar) büyük bir kin ve kibirle; “Bittiler, tükendiler, artık dirilemezler” dedikleri ve vatanımızı işgale başladıkları sırada, yeniden dirilen bir millet görmüşlerdir.
Büyük yokluklar-yoksulluklar içerisinde yeniden diriliş ve direnişe geçen milletimiz, tam bağımsız bir millet ve devlet olarak iradesini ortaya koymuş ve istiklalini kazanmıştır.
İşte İstiklal Marşımız, milli birliğimizin-bütünlüğümüzün tapusudur ve sahibi aziz milletimizdir.
……………….
İstiklal Marşı, İslam ve Vatan Şairi Mehmet Akif’imiz tarafından öyle bir zamanda yazılmıştır ki; vatanımıza, milletimize, dinimize, namusumuza, bayrağımıza karşı, içinde zerre kadar da olsa iman kırıntısı taşıyan herkesi harekete geçirmiştir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.