İbrahim Eryiğit: "Neden Klasiklerimiz Yok?"

İbrahim Eryiğit: "Neden Klasiklerimiz Yok?"
"Neden Klasiklerimiz Yok?"

“Neden Klasiklerimiz Yok?”, D. Mehmet Doğan’ın 28. Kitabının adı. Kitabın yazılmasının nedenini şöyle belirtiyor Doğan: “Zihnimize, hafızamıza, yanı medenî-kültürel varlığımıza müdahalelerin neredeyse iki asırlık tarihi var. Bu kitabın yazılış amacı, kimlik ve kişilik değiştirici/tağyir edici bu müdahaleleri doğru bir zeminde değerlendirmektir… Bu dinî görünümlü pozitivizmin ve hayırhah çehreli pragmatizmin zihnimizi esir almasının önüne geçmek, tekrar dile, edebiyata, mûsikiye, sanatlarımıza ve tefekküre dönmek, onların kendine mahsus iklimine nüfuz etmek ve yeniden daha zengin bir dille konuşmakla mümkün. Kabuktan öze, dıştan içe doğru insanı tekâmül ettiren, insanî hasletlerini geliştiren bir yolculuk için kendimizi bilmek, ilk adım. Elinizdeki kitabın tarifi bu cümlenin içinde…”

Kitabın Giriş bölümü iki ana başlıktan oluşuyor: “İnsanoğlunun zihin muhtevası” ve “Temel metinler meselesi neden daha önemli hâle geldi?”. Alt başlıklar ise şöyle: “Dünyayı kitaplar mı değiştirir, insanlar mı?”, “Kendi masallarımızdan kaçarken Batı Klasikleri’ne kapılmak”, “Zihniyet dünyamıza üçüncü müdahale: Klasikler yayını”. Zihin açıcı okuma faaliyetinin önemine dikkat çeken Doğan, alfabe inkılâbı ve dil devriminin toplum olarak hafızamızı sildiğini vurguluyor Giriş bölümündeki yazılarında.

Birinci bölüm, “Millî Eğitim’de dil meselesi ve ‘Medeniyet dili’ üzerine aykırı düşen sözler” adını taşıyor. Bu bölümde, dilimizdeki erozyona dikkatleri çeken Doğan, yabancı dillerin, özellikle de İngilizcenin her alana hükmettiğinin tehlikelerini vurguluyor. Medeniyet dilinden uzaklaşmamızın getireceği tehlikelerin tahrip edici gücüne karşı çözüm önerileri sunuyor ardından: “Globalizmin böylesine hâkim olduğu bir çağda, öğretim dilinin yüksek öğretimden aşağıya doğru ingilizleştirilmesi ‘rasyonel’ bir uygulama olarak savunulamaz mı? Böyle açıktan bir savunma ortada yok ama, böyle bir uygulama olmadığını kim söyleyebilir? Yüksek öğretimde bilhassa İngilizce tedrisat hızla yayılıyor. Öte yandan, ana okullarına kadar yabancı dilin girdiğini bilmeyen yok. Öyleyse, geleceğe hazır olalım: yakın gelecekte öğretim dilimiz ingilizce olabilir. Seçmeli olarak ‘yerel anlaşma dili’ türkçe okutulabilir! Bu noktaya çok mu uzağız? ‘Medeniyet dili’ meselesini kendi medeniyetimizin aklı doğrultusunda çözemediğimiz takdirde, tahmin edilenden çok yakınız! Kendi dilini sadistçe tahrip eden, resmi tedrisatta dahi öğretilemez hale getiren ya düşük seviyeli bir öğretime razı olur ya da rasyonelini arar, kapsayıcı, tartışmasız, sağlam bir dil seçer! Üçüncü bir ihtimal de var elbette. Fakat üçüncü ihtimal bugünün yöneticileri için muhal görünüyor!” Yine, 1. Bölümde yer alan diğer ana başlıklar: “Felsefe dili ıskalarsa” ve  “Şarkı türkü ikilemi”.

Kitaba adını veren, “Neden klasiklerimiz yok?”, ikinci bölümün adı aynı zamanda. “Bizim üzerinde duracağımız klasikler, kitleleri etkileyen, onların kültürünün oluşmasında rolü olan eserler dışında, dilimizin ruhunu, gücünü ortaya koyan edebiyat ve fikir eserleridir.” Şeklinde klasikler hakkında bakış açısını veren Doğan, Klasik: Batı, Halkın klasikleri, İnkârın klasiği, Bizim klasiğimiz, ‘Büyük müslüman öteki’ni yok saymak, Divan şiiri ve konuşma dili, Klasik arayışı ve bir liste, Resmiyette klasik, Resmiyette olmuyor!, okunacak temel eserler ve okumadan aydınlanma!, Nasıl aydın olunur?, Manevi şekavet, ‘Medeni bir kültür kütüphanesi’, ‘Yalnız türkçe ile aydınlanma imkansız!’ Harf inkılabı kütüphaneyi gereksizleştiriyor!, Aydın değil, okur yazar alt başlıklarında konuyu derinlemesine irdeliyor ve okurunun beynine ve yüreğine  her anlamda doyurucu ve ikna edici üslubuyla sesleniyor. “…Harf inkılâbı ve 1930’lardaki dil inkılâbı ile Türkçenin klasik eserleri üzerinde durmak, lise ve üniversite öğrencilerinin okuyacağı temel eserleri tesbit etmek önemini kaybetti. Çünkü değişim doğrudan dile ve edebiyata yönelikti. Birçok yazar ve eserleri okunamaz ve anlaşılamaz duruma düşürülüyordu. Böyle bir zamanda, aydın yetiştirecek bir ederler listesi hazırlanması sözkonusu olamazdı. Bu boşluk, 1940’larda yayınlanan batı klasikleri ile doldurulmak istendi. 1950’den sonra yayınlanan Şark-İslâm Klasikleri ile tek taraflılık giderilmeye çalışıldı. Fakat Türkçenin okunması gereken önemli eserleri konusunda, bunların yayınlanması ve öğrenciler tarafından okunması hususunda bir resmî çaba veya teşebbüs ortaya çıkmadı.” şeklinde önemli tespitlerde bulunan Doğan, bir kültür adamının sancısını haykırıyor kitap boyunca haklı serzenişlerde bulunarak.

Üçüncü bölümde, musikiden umreye, oradan Endülüs’e uzanan düşünce ve görüşlerinin yer aldığı yazılarda beyinlerde fırtına oluşturacak sorularla karşılıyor okurunu yazar: “Türkiye’de yapılan iş, laikleştirme adına soykırıma dönüştürülmüştür. İslâmın dilimize, kültürümüze, hayatımıza kattığı o kadar çok şey vardır ki, bunların dinî arkaplanını ekseriya bilmeyiz; bilmemiz de pek gerekmez. Artık bu dinî veya din tesiriyle oluşmuş unsurları kültürümüzden atmaya kalkıştığımız zaman, aidiyetimize, kimliğimize savaş açmış oluruz. Bayrağımızdaki hilâl neyin nesi? İstiklal marşı metninde altı çizilen hususlar nelerdir? Şehitlik kavramı dinî bağlamından tamamen uzaklaştırılabilir mi? Bugün bunları dikkatle ve soğukkanlılıkla düşünerek kendimizi tanımlamamız gerekiyor…”

4. bölümde Milli Eğitim Bakanlığı tarafından hazırlanan 100 Temel eser listesi yer alıyor. Mehmet Doğan’ın MEB’in listesi hakkında haklı eleştirilerde bulunduğu bu bölüm, 2009-2013 yılları arasındaki Akit gazetesinde yazdığı yazılarından oluşuyor.

5. bölüm, Muhasebe yahut Hesaplaşma adını taşıyor. Türkiye Yazarlar Birliği tarafından ilk olarak 1984 yılında kurulan komisyonların hazırladığı kitap listelerinden ve yaşanan süreçten bahsediyor Doğan: “…Aradan bir nesil geçti, 30 küsur yıl sonra bu listelerin gözden geçirilmesi gerektiğini düşündük. Böyle listelerin geniş katılımda hazırlanması fikrinde olmamıza rağmen, bunun müşküllerini dikkate alarak konuyla ilgili birikim sahibi değerli yazar ve araştırmacılarla istişareler yaptık. Böyle listelerin hazırlanmasına sıcak bakılmakla beraber, müşterek bir çalışmaya yakın duran pek fazla çıkmadı. Münferiden yapma teklifimizin de fazla karşılık bulmadığını belirtmeliyiz. Bunun üzerine, konuyla ilgili çalışmalardan haberdar olduğumuz değerli dostlarımızı ikna ederek bu işi sonuçlandırmak yolunu seçtik... Bu listelerin zihnimizi onarma, hafızamızı tazeleme yolunda hareketlilik meydana getirmesini ümid ediyorum.”

Şiir, oyun, hikâye ve romanda 99 eserden oluşan listeler yer alıyor kitabın sonunda. 99 Şiir (N. Hayri Azamat-Ahmet Çiğdem-Necmeddin Turinay), 99 Oyun (Alemdar Yalçın), Hikâye (Necmeddin Turinay-Sadık Yalsızuçanlar), 99 Roman ( Necmeddin Turinay-Abdullah Uçman), Tanzimat’tan Günümüze 99 Şairden 99 Şiir Kitabı (Mustafa Aydoğan), 99 Türk Hikâye Kitabı ( Necip Tosun),

99 Türk Romanı ( Necip Tosun), 99 Fikir Kitabı ( Murat Erol), Fikir eserleri listesi ( Süleyman Hayri Bolay) ve Yeni Şafak Kitap Eki’nden son dönemin en iyi 100 yazarı 100 kitabı. Bu ve bundan sonra hazırlanacak kitap listelerinin özellikle öğrenciler ve araştırmacılar için çok yararlı olduğunu belirtmek istiyorum.

Günümüzde 80 kuşağı olarak anılan birçok yazar ve şairi etkileyen ve onların gelenekle buluşmalarına öncülük eden ilk kitabı ‘Batılılaşma İhaneti’(1975)nden bu yana birbirinden önemli eserler ortaya koyan Mehmet Doğan, bir kültür adamı ve düşünür olarak üstü küllenen bir medeniyet ateşini yeniden yakmanın sorumluluğunu görev edinen bir kimlikle çıkıyor okurunun karşısına her kitabında, bu kitabında da olduğu gibi. Özellikle dil ve tarih üzerine yaptığı çalışmalarla insanımızın ufkunu genişleten ve sağlam bir bakış açısı kazandıran Doğan, “Neden Klasiklerimiz Yok?” adlı eseriyle derdi olan bir dava adamının samimi ve içten sesiyle dokunuyor beyinlerimize ve yüreklerimize.

[Yazar Yayınları, D. Mehmet Doğan Külliyatı:17, Ekim 2016, Ankara]

  

[ Bu yazı, Ay Vakti Dergisinin Ocak- Şubat 2017 tarihli 166. Sayısında yayımlanmıştır. ]

 

Bu haber toplam 2608 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim