• İstanbul 14 °C
  • Ankara 21 °C

İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersine devam öyle mi?

Ahmet Doğan İLBEY

İktidar, "zorunlu ders" olarak okutulan Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi dersini kaldırmaya söz vermişti.

Bir eski Sovyet taklidi, bir Alman Führerciliği, Bir Fransız Napolyonizmine benzeyen Atatürkçülükten ikrah gelen millet çocukları umutla bekledi yıllarca. Tersinden inkılâp beklediğimiz iktidarın bir ileri iki geri siyasetinde dahi bir hikmet, bir umut vardır, diye hâlis niyetle yolunu gözledi. Nihayetinde dağ fare doğurdu.                                                                             

İktidarın bir önceki Millî Eğitim Bakanı “Bu müfredatta bizim İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersi var, hem ortaokul, hem lise sonda. Onda hem Atatürkçülük öğretilir hem İstiklâl Savaşımız, Millî Mücadele öğretilir…” demişti. Millet çocukları “Eyvah Sakaryam!” diye inledi bir daha.                                          

 

“Nasıl Atatürkçü olunur?” dersi                                                 

Kaç yıl vardır ki itimat ederek yoluna su serpip güller döktüğü iktidarın tevillerinden, sapmalarından ve tuhaf sözlerin millet çocuklarının aklı karıştı. “Nasıl Atatürkçü olunur?” sualine verilen cevaplar aklını daha da karıştırdı.  “ Çalışkan olarak, bilgili, ahlâklı, yürekli olarak... Atatürk’ün ilkelerini herkesten iyi öğrenerek, içtenlikle benimseyip savunarak,  gerçekten anlayıp anlatarak Atatürkçü olunur…”                                                                                       

Bu talihsiz beyan, kökten Atatürkçü olanların meşum sözlerini hatırlattı bize: “Atatürkçü olmanın söylem ve eylem birliği gerektirdiğini, Türk ulusunun birliğini Türkiye’nin çıkarlarını korumanın, birinci görevi olduğunu bilip bunun gereğini yaparak Atatürkçü olunur. Adam olmaya, Atatürk'e yaraşır olmaya çalışarak, her doğan güne, ‘o bugün yaşasaydı ne yapardı’ diyerek başlamakla Atatürkçü olunur…”                                                                         

 

“Atatürkçülük dersi” akla ziyan bir ders…                    

“Atatürk ilkeleri ve inkilâp tarihi dersi”nin hâlen Türkiye'deki üniversitelerde tıptan mühendisliğe, ilahiyattan hukuka kadar bütün branjlarda “zorunlu ders” olması akla ziyan bir uygulamadır. İdeolojik toplum mühendisliğidir bu…             

Sovyet artığı Rusya’da ve Doğu Bloku ülkelerinde ilk ve orta öğretim ve de üniversiteliler, Marxizm-Leninizm dersini “zorunlu ders” okumaktadırlar.  Aydınlarından ve siyasîlerinden gerekli yeterli çabayı görmeyen mazrur ve masum Türkiye’de de bu ilkel ideolojik uygulama dindar bildiğimiz iktidarla sürüyor. Doğu Bloku ülkelerinde Marxizm-Leninizm Enstitüleri var,  Bu ülkede de Atatürkçülük Enstitüleri gidiyor.                                                                                    

M. Kemal’in tâlimatıyla Tek parti dönemin resmî tarih anlayışına uygun olarak yazılan İnkılâp Tarihi ders kitapları ilk olarak 1925 yılında şedit Kemalist Mahmut Esat Bozkurt’un, “İhtilâller Tarihi” adıyla verdiği derslerle başlar. 1942′de Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesine bağlı olarak kurulan “Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü” tarafından dersin adı “İnkılâp Tarihi ve Türkiye Cumhuriyeti Rejimi” olarak değiştirilir ve üniversitelerde “zorunlu ders” hâline getirilir.                                                                                          

İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Dersi, Tek Parti İnönü döneminde başlar, Menderes döneminde devam eden, 27 Mayıs 1960 darbecileriyle sıkılaştırılan ve 12 Eylül 1980 darbecileriyle muhtevası genişletilen, 28 Şubat darbecileriyle daha da pekiştirilen ideolojik bir derstir.                                                              

 

Millet çocukları “Atatürkçülük ödevleri”nden bıktı                                                            

Liselerde subayların İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük derslerine öğretmen olarak girdiklerini hatırlayanlar bu dersin ne menem bir ideolojik ikona dönüştürülmüş bir Atatürkçülük anlatıldığını bilirler. İdeolojik “devlet büyüğü” yaratma baskısı bitmelidir, diyen millet çocukları bu ilkel dersin aynı şekilde devam etmesinden ikrah geldiler.                                                                                                     

Millet çocukları Atatürkçülük ödevlerinden bıktı yıllardır. Fen ve matematik derslerinde ödev olarak çocuklara “Atatürk’ün fen, matematik ve bilim hakkında söyledikleri” konulu ödevler iptidai, gülünç ve millet çocuklarının zekâsıyla alayla etmekti.                                                                                                   

Yürürlükteki “Ortaokul 8. Sınıf Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Dersi” nde Atatürk’ün askerlik ve devlet adamlığı yetenekleri ile inkılâpçı niteliklerini öğrenerek onun kişilik özelliklerini örnek almaları, 2. Millî Mücadele örneğinden hareketle Türk milletinin millî birlik ve beraberlik anlayışı içerisinde özgürlük, bağımsızlık ve vatanseverlik duyguları ile her türlü zorluğun üstesinden gelebileceğini anlamaları, 3. Türk Millî Mücadelesi ve inkılâbının, millî ve evrensel özelliklerini kavramaları, 4. Dönemin ağır şartlarında büyük güçlüklere rağmen Atatürk’ün önderliğinde gerçekleştirilen Türk İnkılâbı’nın tarihî anlamını ve önemini kavramaları, 5. İnsan hakları, ulusal egemenlik, tam bağımsızlık, milliyetçilik, demokrasi, çağdaşlık, laiklik ve cumhuriyet kavramlarının Türk milleti için ifade ettiği anlam ve önemi kavramaları, 6. Atatürk İlke ve İnkılaplarının Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmesindeki yerini kavrayarak Atatürk İlke ve İnkılaplarının esas aldığı değerleri yaşatmaya istekli olmaları, 7. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak vatanını ve milletini seven, haklarını bilen ve kullanan, sorumluluklarını yerine getiren, millî bilince sahip, millî, mânevî ve evrensel değerleri benimseyen birer vatandaş olarak yetişmeleri, 8. Atatürk İlke ve İnkılâplarının, ülkesi ve milleti ile bölünmez bir bütün olan Türkiye Cumhuriyeti’nin dinamik temelini oluşturduğunu kavramaları üniteleri gerçeklerle tam olarak bağdaşmıyor. Lâdinî inkılâpların ve Atatürkçülüğün övgüsü yapılıyor.                                                                                                  

 

Millî Mücadele bahsi yanıltmalarla dolu                                          

Adı geçe ders kitabında Millî Mücadele bahsi son derece eksik ve yanıltmalarla dolu…  Öncede yazdığımız gibi, bizzat M. Kemal’in sıkça kullandığı “din-i mübin-i İslâm” ve “vatan-ı İslâmiyye” gibi İstiklâl Savaşı’nın esaslar gözardı edilmiş. Liselerde okutulan “Türkiye Cumhuriyeti İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük dersi” kitabının önsözünde geçen “…Öğrencilere devletin kurulmasına zemin hazırlayan olaylar, kuruluş sürecinde yaşananlar ve Cumhuriyetimizin temelini oluşturan Atatürk ilke ve inkılâpları hakkındaki bilgiler ile bu bağlamda çeşitli beceri ve değerlerin kazandırılması hedeflenmektedir. Bu derste ayrıca öğrencilerin günümüz gelişmelerini doğru analiz etmeleri ve bir tarih bilinci kazanmaları beklenmektedir…”  ifadeleri eğitim savaşlarının yaşandığı bu çağda son derece ilkel ve basit…                                                                                

 

İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Dersi kaldırılmalı 

“Mustafa Kemal’in Samsun’a çıkışı” gerçeklere uygun yazılmamış. “Amasya Genelgesi”, “Erzurum Kongresi”, “Sivas Kongresi” sansürlenmiş. “Mustafa Kemal’in ve halkın tepkisi millî birlik ve beraberlik ile vatanseverlik” metni tarihî gerçeklere uygun değil. M. Kemal’in Millî Mücadele’de takip ettiği siyaset ve kullandığı İslâmî üslûp metinde hemen hiç yer almamış.  Millet çocuklarına uygun bir başka ârızalı ifade daha var bu ders kitabında: “Gençlik döneminde Mustafa Kemal’in fikir hayatını etkileyen önemli kişiler” metninde geçen yerli ve ecnebi (Comte, JJ. Russo, Tevfik Fikret gibi… Türklükten fikren ve ruhen uzaklaşmış bâzı materyalist ve deist isimler gençlere numune olarak gösterilecek şahsiyetler değildir.                                                                               

 

Sözün hatmi: İnkılâp Tarihi ve Atatürkçülük Dersi kaldırılmalıdır. İktidar bunun sözünü vermişti. Sözünde durmayanların akıbeti bellidir.                                             

--------------------------------------

“Değişimin öznesi mi nesnesi miyiz?”

Semerkand dergisinin Haziran 2019 sayısında Ali Yurtgezen hocanın “Değişimin Öznesi mi Nesnesi miyiz?” adlı yazısı okunması gereken bir yazıdır.

Yenisöz

Bu yazı toplam 316 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim