• İstanbul 15 °C
  • Ankara 18 °C

İNSANLIĞIN “AŞK” İLE İMTİHANI

Rüstem BUDAK

Oyun kültürü; bir yaşam kültürüdür.

Batı'nın Oyun kültürü ile Doğu'nun oyun kültürleri arasında büyük farklar var.

Batı Roma geleneğiyle önce Arena ve Hipodromlarda şimdi ise stadyum ve salonlarda oyun geleneğini sürdürüyor.

Başından beri Oyunların amacı kitleleri eğlendirmek, oyalamak ve mutlak iktidara bağımlı hale getirmektir.

Arenalarda hayvanlara veya birbirine kırdırılırken insanların zevk ile izlemesi ile statta veya salonda birbiri ile mücadele eden insanları zevk ile seyretmek arasında fark yoktur.

Ezilenler, oynayanlar var, bir de bunları izleyip keyiflenen- eğlenen kişilerin- kurumların- organizatörlerin maddi kazançlar sağlaması devamıdır.

Vahşi Roma Arena kültürünün evrim geçirmiş hali…

 

***

 

Pazar günü neye yeter? 

Modern Hayat; Aile, Dinlenme, Düğün, Cenaze, Alışveriş, Eğlence, Ziyaret için sadece Pazar gününü bırakıyor.

Yapılacak bu kadar şey için sadece Pazar günü...

İnsanlar bunlardan çoğunu yapamıyor, bir süre sonra hiçbir şey yapmamaya başlıyor.

 

***

 

İnsanlar- Kurumlar- Cemaatler- Tarikatlar- STKlar- Partiler birbirlerini 'Hakikat'e- Adalet'e  ve Sabır'a davet ederek' toplumun ve devletin HELAK olmaktan kurtulmasını sağlayabilirler.

 

***

 

Hep başkalarının filmini izleme...

Daima başkasına bakarak kendin olamazsın.

Modern zaman sürekli reklamı- ekranı- sosyal medyayı- resimleri izleterek, seni sana unutturuyor.

Öyle bir hayat yaşa ki film olmaya değer yaşamın olsun...

Her gün yatmadan önce o gün yaşadığın gerçek hayat filmini hayalinden izle ve öyle uyu...

 

***

 

“Varlık sancısıyla çığırmak...” (İsmet Özel- Amentü) 

Her an yeni bir varlık doğumunun sancısı ile karşılaşabilirsiniz.

Varlık sancısı hangi doğuma işarettir? 

Hangi acıya delildir? 

Varlık sancısı duyanlar, duymayanlara anlatsa...

 

***

 

İnsanlığın "Aşk" ile İmtihanı

Aşk başta müzikler, kitaplar, mesajlar, çizgi filmler, kitaplar, sinema filmleri, dizi filmleri,  alışveriş, tüketime kadar her araç- kavram- ilişki- piyasa için kullanılan büyülü bir kelime...

Her araç "Aşk" merkezli tanımlanıyor.

Müzik sözleri kadın- erkek ilişkisini aşka indirgeyerek oluşturuluyor.

Sinema filmlerinin olmazsa olmazı…

Dizi filmlerde “Aşk” yoksa yapılmıyor.

İnsanlar arası ilişki "Aşk" merkezli dizayn edilmeye çalışılıyor.

Kitaplar, Aşk üzerinden pazarlanıyor.

Reklamların ana öğesi yine Aşk…

Pazar- piyasada “Aşk” en kullanışlı olanlardan biri…

İnsanlara "Aşk" üzerinden bir var oluş dayatılıyor.

Bu hezeyanlar ile kuşatılan insan; hakikatini kavrayana kadar iş işten geçiyor.

Aşk ile budalalaşan- budalalaştırılan insan; aklını başına alana kadar kayıplarını telafi edecek zaman bulamayacak.

Aşk; şuursuzlaşmanın, yabancılaşmanın, kayboluşun, piyasanın, tüketimin argümanı haline gelmiştir.

 

***

 

Uyku ile olan imtihanımız...

Modern insanın Uyku saatleri birbirine karışmış durumda...

Gece vardiyasında çalışan işçiler gündüz uyumaya mahkûmlar... 

Emekliler, bütün çalışma hayatı boyunca özlediği uykuyu çekmek için sabah güneşinin üzerinden bayağı zaman geçmesini bekler...

Sosyal Medya bağımlıları, sabahlara kadar uykusuz gözlerle dolaşır, gündüzü uykuya ayırır.

Çalışanlar, özellikle pazar günü uykusuz gecelerin acısını çıkartmak için öğleye kadar uyumaya zorlar, kendini.

Üniversite öğrencilerinin çoğu buldukları en küçük fırsatta uyumaya çalışır.

Bir taraftan uyku uyumaya vakti olmayanlar…

Bir taraftan ömrünün en güzel günlerini uyumakla geçirenler…

Bir taraftan uykusunu heba edip şuurunu kaybedenler…

Ve bir taraftan da değerli- anlamlı Uyku, içinden Mirac'a çıkılan uykudur.

 

***

 

Babadan Oğula...

Mülk babadan oğula...

Tarikat- Şeyhlik babadan oğula...

Yönetim babadan oğula...

Zulüm babadan oğula...

Alim babadan oğula...

Padişah babadan oğula...

Aydın babadan oğula...

Peygamberlik babadan oğula...

Halife babadan oğula...

Din babadan oğula...

Liderlik babadan oğula...

Baba- Oğul... Baba- Kız değil...

Akış, saltanat, statüko, eklemlenme, bağdaşma ve devamlılık...

 

***

 

Az gittik... Uz gittik...

Dere tepe düz gittik.

Bir masaldı hayatımız...

Onu da yaşadık, her şey çabuk bitti.

 

***

 

İnsanlar hayatlarında bir imtihan ve mücadele sürecinde sebep- sonuç- anlam ilişkisiyle yaşadıklarının her daim karşılıklarını görüyor ve hak ettikleri bedelleri alıyorlar.

Toplumlar ve devletlerde yaptıklarının bedelleri her an önlerine gelecektir. Türkiye şu anda geçmişte yaptıklarının bedellerinin öderken, diğer yandan yeni bedeller ödeyecek yolda gidilmektedir.

Bu bedeller hak, adalet, özgürlük, emek ve bağımsızlık temelinde yansımadığı müddetçe kaos devam edecektir.

 

***

 

İnsan içine çıkmayanların
İnsanlıktan nasibleri olmaz.
 

***


Günün doğumu yakındır...
Bir çocuğun doğumu gibi sancılı olacak...


***


Sebepleri var edenler,
sonuçların en büyük sorumlusudurlar.

 

***

 

Değişmesi Gereken Kim?
Herkes; devleti- iktidarı değişmeye çağırıyor ve değiştirmeye çalışıyor.
Kimse; kendini ve halkı değişmeye çağırmıyor ve değiştirmeye çalışmıyor.

 

***

 

Yeni Şehvet; Mikrofon...
Televizyon mikrofonu...
Röportaj mikrofonu... 
Radyo mikrofonu...
Kürsü mikrofonu...
Konser mikrofonu...
Sesini duyurmak ve daha iyi anlaşılmasını sağlamak için kullanılan Mikrofon, insanların eline geçtiğinde dayanılmaz bir şehvet içine girmektedir.
Mikrofon'u eline geçiren büyük bir şehvetle söz hakikatini değil çıkarına- korkularına en uygun olanı konuşmaya başlıyor.
Çoğu kez kendinden geçiyor, Sonradan dinlediğinde pişman olacağı sözler söylüyor.
 

***

 

Nice
- Değmez dediğimiz şeylerin nelere değdiğini bir bilseydik,
kim bilir neleri değiştirirdik.
 

***


Pespayelik; bayağı zamandır insanların “Paye” diye taşıdığı bir rütbeye dönüştü.

 

***

 

Layıksın...
Sen, neye layıksan, layık olduğun eninde- sonunda seni bulur.
Layık olduğun yönetim...
Layık olduğun eş...
Layık olduğun insanlar...
Layık olduğun ülke...
Layık olduğun iş...
Layık olduğun ekmek...
Layık olduğun ilah...
Bir bak! Neye layıksın! Layık olduğun şeye layıksın!
Bir bak! Layık olduğunu düşündüğün şeye layık mısın?

 

***


Bedeni hasta olanlara,
Kalpleri hasta olanlara,
Akılları hasta olanlara,
Nefisleri hasta olanlara,
Allah Şifalar versin...

 

 

 

 

 

 

Bu yazı toplam 1415 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim