• İstanbul 16 °C
  • Ankara 21 °C

Irak Türkmenleri Filistin’e mi Taşınmalı?

Önder SAATÇİ

Irak Türkmen kamuoyunun en çok muzdarip olduğu konulardan biri Türk medyasında kendi meselelerine Filistin meselesi kadar yer verilmeyişidir. Bu durum büyük ölçüde Türk medyasının dünya haber ajanslarıyla bağlantılı çalışmasından kaynaklanıyor. Türk toplumunun Filistin meselesine karşı duyarlı olması da Türkmenlerin meselelerinin medyaya yeterince yansımasını engelliyor. Bunun ötesinde, Filistin’deki mağduriyetlerin ve kayıpların İslam âleminin tamamında benzer tepkilerle karşılandığı ve milletler arası siyasette Filistin meselesinin önemli bir politik manevra alanı olması söz konusudur. Dünden bugüne bazı İslam ülkelerindeki İslamî akımların ve bazı devlet adamlarının bu meseleyi kendilerine ya varlık sebebi ya da istismar kaynağı olarak ele aldıklarını da unutmamak lazım. Bütün bunlar, Irak Türkmenlerinin sorunlarının gün yüzüne çıkmasının önünde aşılmaz dağlardır.

Filistin meselesinin bütün dünyada ilgiyle takip edilmesinin ardında Filistinli merhum lider Yasir Arafat’ın da çok önemli rolü vardır. Yıllarca Filistin davasını bütün dünyanın gündemine taşımayı başaran Arafat, televizyon ekranlarında her göründüğünde rütbesiz üniforması ve Araplığı temsil eden igal ve kefiyesiyle bütün dünyada dikkat çekiyordu. Oysa, Irak Türkmenlerinin böyle bir imkânı hiç olmadı. Türkmenler 1990’lara kadar ne bir medya kuruluşuna sahip olabildiler ne de Türkmenlere liderlik edebilecek Necdet Koçak, Abdullah Abdurrahman, Rıza Demirci,  Adil Şerif gibi değerli insanları milletler arası arenaya çıkarabildiler. Bu Türkmen evlatları dünyaya seslerini duyuramadan Saddam rejiminin acımasız cellatlarınca şehit edildiler. Bununla birlikte şunu da bilmek lazımdır ki soğuk savaş döneminde Sovyetler Birliği gibi bir süper güç Filistin meselesinde Arafat’ı fevkalade desteklemişti. Rusya Federasyonu ve Çin bugün dahi Filistin meselesinde ABD’ye karşı dengeleyici politikalar izlemekteler. Bütün bunlar, dünya üzerinde Filistin davasının belli bir yere gelebilmesini sağlamıştır. Irak Türkmenleri ise Türkiye Cumhuriyeti’nin tam desteğine hiçbir zaman kavuşamamışlardır. Bugün dahi Irak Kürtleri ve Filistinliler Türkmenlerden daha fazla Türkiye’nin desteğine sahiptirler.

Filistin meselesinin bugünlere gelmesinde silahlı mücadelenin de önemine işaret etmek lazım. Arafat’ın kurduğu Fetih teşkilatı bütün dünyada, yıllarca Filistin halkının tek temsilcisi durumundaydı ve soğuk savaş şartlarında yukarıda da ifade ettiğimiz gibi Rusya’dan ve daha başka mahfillerden ciddi silah ve askerî eğitim desteği gördü. Türkmenlerinse bugün dahi bir silahlı gücü bulunmamaktadır. Irak’taki tek silahsız kavmiyet olan Türkmenlerin bugünkü Irak’ta ve acımasız dünya siyasetinde kendilerine yönelen tehlikeleri bertaraf etmeleri çok zordur.

Göçlerin de bu hususta(tanıtım) belli bir dereceye kadar etkisi olabilir. Filistinliler 1948’den sonra birçok Arap ülkesine, hatta Batı ülkelerine yayıldılar. Gittikleri yerlerde yerleşip buralarda kendi davalarını anlatma imkânı buldular. Türkmenlerin dünyaya açılması ise 1980’lere rastlar. Irak-İran Harbi sırasında pek çok Iraklı gibi Türkmenler de Irak dışına çıkarak oralarda gelecek nesilleri için daha emin sığınaklar aradılar. Batı ülkelerinde teşkilatlanan Türkmenler basın, internet ve derneklerle artık seslerini daha iyi duyurmaktalar.

Aslında her iki toplumun da sorunları Osmanlı’nın Oratadoğu’da zayıflamasıyla başlar. 2. Abdülhamit Han her iki coğrafyayı da düşmana kaptırmamak için türlü çabalar sarf etmiş ve çeşitli tedbirler almıştı. Sultan, Filistin’de kapitülasyonların ticarî bölgelerle sınırlandırılması, Filistin’e seyahat edecek Yahudilere vize vermede zorluklar getirilmesi, göçlerin Filistin dışındaki bölgelere sevk edilmesi, Yahudilere toprak satışının yasaklanması gibi kararlarla[1] Filistin topraklarını Yahudilerden ve onların arkalarında duran İngilizlerden koruma yoluna giderken, İstanbul’dan Bağdat’a uzanan demiryolu hattının inşa projesini, kapitülasyonlara rağmen, Almanlara vererek İngilizlerin menfaatlerine set çekmiş ve Irak coğrafyasındaki petrol bölgelerini şahsî mülkü hâline getirerek[2] buraları siyasî müzakere meselesi olmaktan uzak tutmaya çalışmıştı. Bütün bu tarihî gerçekleri Türkmen aydınları da çalışmalarına konu etmeli ve iki toplumun ortak kaderini vurgulamalıdırlar. Eli kalem tutan her vicdanlı kişinin de bu meseleleri bu tarihî perspektif içinde görmesi, yansıtması hakkaniyet icabıdır. Her iki topluluğun sorunlarını aynı zeminde işlemek Türkmenlerin sesini dünyaya duyurmada daha etkili olacaktır. Hatta, 1948 Arap-İsrail Savaşı’na katılmış kahraman Türkmen subaylarının, Mustafa Ragıp Paşa, Ata Hayrullah, Şakir Sabir Zabit, Ezel Müftü, Hidayet Arslan, Mustafa Abdulkadir ve bilhassa Cenin’de büyük bir kahramanlık gösteren Ömer Ali Bayraktar’ın hem aziz hatıralarını yad etmek hem de Filistin meselesine duyarlı çevrelerin dikkatini çekmek gereklidir. Merhum Ömer Ali Bayraktar hakkında bildiğimiz kadarıyla bugüne dek bir biyografi dahi yazılmamıştır. Bu boşluk da mutlaka doldurulmalıdır. Zaten, Irak Türkmenlerinin Filistin meselesiyle ilgili duyarlılığı da çeşitli vesilelerle dile getirilmiştir. Bu hususta Türkmen Deklarasyonu’nun, “Türkmen hareketinin Arap dünyası meselelerine bakışı” başlığını taşıyan 4. maddesinde “Türkmen hareketi, Filistin halkının tüm meşru haklarına kavuşmasını, özgür ve egemen devletini kurması hakkını desteklediği gibi, Ortadoğu’daki tüm ülkelerin barış içinde yaşamasını diler.” ifadesine yer verilmiştir.

Türkmenlerin kendi davalarını Türkiye’ye mal etmeleri için bir de muhafazakâr çevrelerle ilişkilerini geliştirmelerinde fayda var. Bugünün Türkiye’sinde bu damar çok güçlüdür ve Türkiye’deki muhafazakâr camia günümüzde geniş bir medya ve gönüllü kuruluşlar ağına sahiptir. Yeni kurulacak ilişkilerin semeresi de alınacaktır.

Irak Türkmenleri dünyanın dikkatini çekebilmek için Filistin’e taşınamayacaklarına göre, Filistin davasına kucak açan toplum kesimlerine yönelerek Türkmen davasının kamuoyuna duyurulmasında iş birliğinin yolları aranmalıdır.

(Kardaşlık 61. sayı)



[1] Tufan Buzpınar, 2. Abdülhamit Döneminde Filistin’e Yahudi Göçü Meselesi, Türkler Ansiklopedisi, 13. cilt, s. 133-143.

[2] Suphi Saatçi, Tarihten Günümüze Irak Türkmenleri, Ötüken Neşriyat, İstanbul 2003, s. 105.

 

08.04.2014

Bu yazı toplam 1849 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 1
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Yazarın Diğer Yazıları
    Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
    Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim