24 Kasım 2018 tarihinde şube toplantı odasında gerçekleşen etkinlikte Hazman, "İzmir'in Batı Yakasının Hikâyesi" konulu bir konuşma yaptı.
İzmir’in Osmanlı’nın en zengin şehirlerinden olmasına rağmen bu zenginliklerden kıyıdaki az bir kesimin faydalandığını belirten Hazman,“ O zamanlar her inançtan insan yaşardı İzmir’de. Yalnız hepsinin semti ayrıydı. Karataş’ta hepsi karışık yaşarlardı. Karantina boynu bükük semtti. İzmir’in en çok yazar, çizer, sporcusunun çıktığı yer. Bu tip insanlar daha iyi olsun diye hep eleştirmen olur. Onun için yöneticiler de onları anarşist görürler. Hastalıklar dolayısıyla da oraya karantina kurulmuş. Orada hastalıklardan dolayı ölüm olaylarının yaşanması sonucu itici olarak akıllarda kalmış. Bu sebeple de Karataş’ın kötü anılmasına sebep olmuştur.” dedi.
Hazman sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu semtte Yahudiler çekinmeden etlerini Türk kasaplardan, ekmeklerini Türk fırınlardan alırdı. Komşuluk çok iyiydi. Bayramlarda mendil arasında Rum, Yahudi komşularımız bizlere harçlık verirlerdi. Aynı şeyleri bizim büyüklerimiz de önemli günlerde onlara yaparlardı. Vali tarafından encümene adam çağrılırdı. Mahallenin meseleleri orada anlatılırdı. Karataş’ta hiçbir zaman Ermeni Merdiveni diye bir yer olmadı. Orası bin dokuz yüzlerin başından beri Kırk Merdivendir. Asansörün oradaki merdivenlere dünyanın çeşitli yerlerinden seramikler geldi. Yedi basamak o seramikler ile döşendi rengarenk. O proje sonradan belediye tarafından engellendi. Seramikler nereye gitti bilen yok.”
Konuşmanın sonunda, şube yönetim kurulu üyesi Mehmet Yazıcı, yazar Abdulkadir Hazman’a günü anısına katılım belgesini verdi.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.