Mehmet Celaleddin, Celal Güzelses ya da “Şark Bülbülü”… Bu toprakların kültür hazinelerinden... Bu topraklarda doğan, bu topraklar için söyleyen, bu toprağa gömülen… İçli, insanın içine işleyen, insanı başka âlemlere götüren, içimizin derinliklerinde kıvrandıran, bazen bir hançer gibi usulca böğrümüze saplanan, bazen kanayan gönlümüze fitil olan bir ses.
Karac’oğlan’ın “Bir güzel ki on yaşına girince” diye başlayan yaş destanı var. Bunu Celal Güzelses’ten dinlemenin tadına doyulmaz. Hayat serüvenimizin on yaşından atmış beş yaşına kadarki bölümü anlatılır. Güzelses, uzun hava olarak okur o efsunlu sesiyle. Ömür denen muamma gelir, bir düğüm gibi oturur boğazımıza. Gâhi ağlarız, susarız gâhi… Bir film şeridi gibi geçip gider seneler zihnimizin aynasından.
1899 ya da 1900 yılında Diyarbakır’da doğuyor Güzelses. Bugün türlü olumsuzluklarla akla gelen, terör belasıyla hatırlanan ve bir etnik kimliğin başkenti olarak lanse edilen Diyarbakır, geçmişte mimariden musikiye, edebiyattan şiire sanatın ve kültürün her alanında velud bir belde. Konumu itibarıyla düşüncenin, edebiyatın toplandığı yer olmuş. Burada birçok beylik, devlet hüküm sürmüş. Türkmenler, Kürtler, Ermeniler, Süryaniler, Keldaniler, Rumlar yörenin renklerinden bazıları…
Devamı için: http://www.dunyabizim.com/portre/25557/kadim-musiki-gelenegimizde-bir-kopru-insan-celal-guzelses
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.