Hasta olup hastanede kaldığı günlerde iyice kavradığı sıhhiye bilgisi ile köydeki insanlara iğneci, ebe, eze, hemşire, yeri geldiğinde doktor olmuş. Evlatlarını zor şartlara aldırmadan okutmuş, aralarından milletvekilleri üst düzey bürokratlar yetiştirmiş bir anne. Beşik kertmesi evliliği ile başlayıp dertlere deva olmaya kadar giden ilginç bir hikâyesi var.
Özellikle son zamanlarda sıradan insan olmak herkesin korkulu rüyası olmaya başladı. Nedense herkes özel olmanın peşinde koşuyor. Bir film kahramanı, çok satan kitabın ana karakteri olmanın derdinde olan, kısacası “ikon olma” ve “başrol sendromu” yaşayan, marjinalleşmenin derdi ile dertlenen insanlar, üretemez ve gerçeklikten uzaklaşmak suretiyle yaşadığı topluma ciddi katkılar sunamaz oldular.
Gün geçtikçe yaşamak üreterek var olmak yerine tüketmek hastalığına tutuluyor olduğumuz gerçeğinin sosyal ve gündelik hayatımızı tehdit ettiğini hepimiz az çok fark ediyoruz. Günümüzün “e-sosyal” insanının yeni bir yöneliş olarak sıradan insanın hikâyesine yöneldiğini ve bunu yaşadığı yapaylıktan kurtulmanın ve arınmanın çaresi olarak gördüğünü gözlemliyoruz.
Devamı: http://www.dunyabizim.com/mercek-alti/29128/kamusal-alana-kayitli-olmayan-usakli-emine-uslu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.