• İstanbul 22 °C
  • Ankara 27 °C

Ahmed Amiş Efendi'nin bir acayib sohbeti

Ahmed Amiş Efendi'nin bir acayib sohbeti
Evliyanın güzeli Ahmed Amiş Efendi Hazretleri, diğer velilerden farklı bir neşveye sahip, nev-i şahsına münhasır bir zat-ı şeriftir.

 

Ahmed Avni Konuk'un kaydını tuttuğu ziyaretlerden 9 Ağustos 1919'dakini, bir numune olması düşüncesiyle alıntılıyoruz. Ziyarette tasavvufî remzler barındıran ve sıradışı olarak niteleyebileceğimiz bir karşılıklı konuşma gerçekleşir. O ziyareti şu şekilde anlatır Avni Konuk:

***

335 senesi Ağustosi efrenciyyenin sekizinci ve 337 sâli hicrîsi Zilka’desi’nin on ikinci Cum’a günü -yani 9 Ağustos 1919'da- kable’z zuhr Hüseyin Avnî Bey biraderimizle yüz yirmi yaşını mütecaviz bulunan ve zamanımızda vücûdi şerifi ile teberrük olunan insânı kâmil Fâtih Türbedârı Hacı Ahmed Efendi Hazretleri’nin huzûrı şeriflerine gittik. Kimse yoktu. Mübarek elini öptük. Önüne oturtup yakına gelmemizi işaret buyurdu. Aşağıdaki mükâlemât cereyan etti.

Hazret: “Niçin geldiniz? Maksadınız, emeliniz nedir, ne istersiniz?’

Fakîr: “Maksudumuz Hakk’tır.”

Hazret: “Hakk var mı, Hakk nerede?”

Fakir: “Her taraf Hakla dolu, ondan gayrı bir şey yok. La mevcûde illâ hû [Allah'tan başka varlık yoktur].”

Hazret: Gülerek, “Öyle yâ, O’ndan gayrı bir şey yok…” Hüseyin Avnî Bey’e hitaben, “İsmin nedir?”

Hüseyin Avnî: “Hüseyin Avnî…”

Hazret: Fakire hitaben, “Senin ismin ne?”

Fakir: “Ahmed Avnî…”

Hazret: “O, benim. Ben beraberim. Ahmed benim. Avni’yi sonra getiriverirsin olur gider.” Hüseyin Avnî Bey’e hitaben: “Nerede oturuyorsun?”

Hüseyin Avnî: “Sultan Mahmud türbesinde.”

Hazret: “Türbenin içinde de mi oturuyorsun?”

Hüseyin Avnî: “Hayır, efendim, türbenin civarında…”

Hazret: “Ooo, büyük yer! Sultan Mahmud. Sözünün eri ise.” Fakîre hitaben: “Sen nerede oturuyorsun?”

Fakir: “Unkapanı’nında.”

Unkapanı lâfzını telâffuz edemez gibi birkaç defa tekrar ettiler.

Hazret: “Oo, orası çok uzak…” buyurdular. Sonra: “Hangi milletlerle görüşüp konuşuyorsunuz?”

Fakir: “Yetmiş iki milletle görüşüp konuşuyoruz.”

Hazret: “Kâh talim ve kâh te’allüm ediyorsun, değil mi?”

Fakir: “Evet, efendim, kah talim ve kâh te’allüm ediyorum.”

Hazret: “İnneke meyyitün ve innehüm meyyitûn sümme inneküm yevmelkıyâmeti inde rabbikum tahtesımûn.” (Şüphesiz sen de öleceksin, onlar da ölecekler. Ey insanlar! Sonra siz, kıyamet günü Rabbinizin huzurunda duruşmaya çıkacaksınız. Zümer 30-31) İşte bu âyet tam sana göredir.”

Bu cevab üzerine fakirin kalbinde bir ukde peyda oldu. “Acaba ömrümün âhir olduğuna mı, yoksa Mûtû kable en temûtû sırrına mazhariyete mi işaret buyurdular?” dedim.

Hazret: “Geceleri ne yapıyorsunuz?”

Fakir: “Evliyâullâhın nuruyla müstenîr oluyorum.”

Hazret: “Çok âlâdır, sa’âdettir.” “Elhamdûlillah.”

Fakir: ‘Validenizi görüyor musunuz?” Ya’ni, "anâsırı erba’anın ahkâmını vücûdunuzda görüyor musunuz?" manasına bir soru.

Hazret: “Her vakit temastayız. Görüyoruz efendim.”

Güldüler. Fakire hitaben: “Bak, sana kısaca söyleyeyim: Allahu latifün biibâdihi yerzuku men yeşâ’. (Şura, 19) Allah denilen ma’nâ latiftir; biibâdihi, ibâdına… ‘Bâ’, mülâbese (Benzeyen iki şeyin birbirinden ayırt edilmeyerek karıştırılması) içindir. "Yerzuku men yeşâ" dilediğini ırzâk eder, amma rızk, yalnız yemek değildir. Söylemek, dinlemek, görmek, oturmak, yatmak… ila ahir, hep rızıktır.”

Fakir: “Hususuyla huzûrı âlinizdeki istikâmetimiz alâ rızıktır.”

Hazret: “İşte rızkın âlâsı odur ya! En alâ rızık, rızkı ma’nevîdir.” Biraz sükûttan sonra “Söyleyiniz bakalım! Lâ tüdrikühü’lebsâr ve hüve yüdrikü’lebsâr ve hüve’llatîfîi’l habîr." (Gözler O’nu görmez, O bütün gözleri görür. O Latif’tir, haberdardır. Enam, 103) Hüseyin Avnî Bey’e hitaben: “Ne diyor?” buyurdular.

 

Devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/16572/ahmed-amis-efendinin-bir-acayib-sohbeti.html

Bu haber toplam 7091 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim