Bir zamanlar Osmanlı gölü olan Ege'ye geçtiğimiz aylarda tekneyle açıldık. Yolculuğumuz Bursa-Gemlik'e bağlı Narlı köyünden, 3 kişi ile 8 m boyunda yelkenli bir tekne ile başladı. 20 gün süren bu yolculukta “yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” felsefesiyle gördüklerimizi, hissettiklerimizi aktarmaya çalışacağız.
İlk durağımız Kapıdağ yarımadasındaKestanelik köyü. Ziraat ve balıkçılıkla geçinen küçük şirin bir yerleşim yeri. Çok fazla zaman geçirmeden ayrılıp, mermeri ile ünlü Marmara denizine ismini veren Marmara adasına ulaştık. Kısmen korunmuş köyleri, Çınarlı merkezde dizili asırlık çınarları ile yemyeşil bir ada burası... Yakın zamana kadar Rumların oturduğu adada onlardan pek iz kalmamış. Altı bin yıllık bir geçmişe sahip olduğu düşünülen ada Roma döneminde ilk Hıristiyanların sürgün yeri, Bizans döneminde keşişlerin ikametgâhıymış. 36 civarında kilise ve manastıra ait kalıntıların olduğu biliniyor. 15. yüzyılda Osmanlıların hâkimiyetine geçmiş ve bizlere miras olarak kalabilmiş.
Sonraki rotamız Gelibolu ve Çanakkale. Çok fazla oyalanmadan ayrıldığımız Çanakkale'de ilk akla gelen “Çanakkale geçilmez” sözü oldu zira geçirdiğimiz zaman içerisinde izlenimlerimiz üniversite gençliğinin yoğun olduğu merkezde sanki Çanakkale geçiliyor da biz farkında değilmişiz gibi bir izlenim edindik. Allah bizleri ve yaşadığımız bu toplumu doğru yolundan ayırmasın.
Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/17859/osmanli-golu-egeyi-20-gun-tekneyle-gezdik.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.