Arapça'da üçüncü tekil kişi zamiri olan Hû'dan türetilen bir kelime “hüviyet”. Bugün kimlik dediğimiz kelimenin karşılığı olan hüviyet, kişinin varlığının Hû'ya, O'na yani Allah'a nisbetle var olduğuna işaret etmesi açısından dikkate değer bir mana taşır. Semerkand dergisinin Ekim sayısında T. Ziya Ergunel, hüviyet kelimesini etimolojik bir okumaya tâbi tutuyor.
Hüviyet'in Allah teala için kullanıldığında O'nun zatına, kendisinden başka mevcut olmayan varlığına işaret edeceğini söyleyen Ergunel, bu kelimenin insan için ise kimlik manasına geldiğini vurguluyor. İnsan, kimliğini, hüviyetini gerçek manada tahakkuk ettirebilmek için, kulluk makamına kadem basmalıdır. Kulluk, dilimize yerleşmiş haliyle Allah'ın yaratığı olmak anlamı taşımaz. 'Hepimiz Allah'ın kuluyuz' diye meşhur bir replik vardır. Daha çok hak, adalet ve eşitlik arayışında dilimizden dökülür. Oysa kulluk, İslam'ın insan için getirdiği bütün erdemleri kendisinde yaşatanların halidir. Bu halin tek yetkin numunesi Hazreti Peygamber Aleyhissalatü vesselamdır. Biz de Fahr-i Âlem'e ne kadar benzersek, o kadar kul oluruz.
Yazının devamı için: http://www.dunyabizim.com/Manset/18315/dervisler-birbirine-neden-ya-h-der.html
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.