“bir ses yayılır perde perde
okunan salâdır
ağır aksak bir zamanda
buruk içten
biz uyarı belleriz/dinlemez kimi”
Ve YANAR/DAĞ’lı yüreğiniz…
Ve “Biz”den biri yoktur artık hayatta...
Göz yaşlarınız hüzzam akar.
Değerini daha çok anlarsınız. Lakin…
Acının nabzı kanatır yüreğinizi
Ayaz gecenin çıplak rüyasına uyanırsınız.
Ve
Ölümün sessiz türküsü
Kulaklarınızı yırtar
Hüzün damlayan bakışlar
Sağanak sağanak ayaklarınızı yoklar…
Karanlık çöker.
Dualar bırakırsınız geceye…
Keşke;
Sonu noktalı yazılar yazmasak dersiniz…
Ve hatta okumasak…
Ama zemberek boşanmıştır
Bomba titrekliğindeki yaşamınıza bir şey yapamazsınız.
“Kuş açar kanatlarını
Ve ağlar nabızda kan
Gideriz”
Gönül bohçası da, yürek bahçesi de tertemiz olan insan, A. Vahap AKBAŞ, Rabbine yürümüştür.
En son bir yıl önce Türkiye Yazarlar Birliğinin Ankara’dan Siirt’e yolculuğunda on gün, on gece birlikte olmuştuk. 8 Mayıs 2013’te Gaziantep’te aynı odayı paylaşmış, gece boyu ne çok şey konuşmuştuk… “Sabah namazımı kıldım, hadi sıra sende” diye seslenmişti bana, bu güzel insan.
“Vah vah vakitsiz diyorlar
Vakitsiz ölüm olur mu
Ey güzel analar
‘Kuş dahi uçmaz saatsiz’
Bunu bize belleten sizdiniz
Öldü işte vakitli
Ağlamayın ne olur
Ağlamayın
Kodu sizi ardında böyle
Gerekir o size ağlasa”
Onun Rabbe yürüyüşü kulaklarımıza asılan bir küpedir.
“Tek tek avlar kalpleri ölüm
Değil mi ki bir adacıktır çoğu insan
Yalnızlıkla çevrili
Onun için
Görmemiştir atalar
Kaç bin yıldır
Asıldığını bir koyunun
Başka bir koyunun ayağından
Onun için
Ölünür belki birilerinin uğruna
Ama ölünmez birinin yerine
Her ölü, kendisidir.”
“innâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn”
Vahap AKBAŞ ağabeye Allah’tan Rahmet diliyor, mekanı cennet olsun diyoruz.
Türk Edebiyatının başı sağ olsun.
Vedat GÜNEŞ
Ankara'dan Siirt'e Kültür Kervanı" gezisinden bir fotoğraf
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.