• İstanbul 13 °C
  • Ankara 13 °C

Kültür Siyaseti Siyaset Kültürü...

D. Mehmet DOĞAN

Şu sıralar partiler peşpeşe seçim beyannameleri/bildirgeleri yayınlıyorlar. Siftahı iktidar partisi yaptı. 380 sayfaya yakın bir kitap...

Kim okur, kim bakar bu kadar hacimli bir metne? Hiçbir seçmen beyannameye bakarak oy vermez. Neyse biz alışılmışın dışına çıkalım, “beyanname”ye bakalım. 

Öyle siyasete, ekonomiye vs. aklımız ermeyeceği için kültür ve sanat bölümünü gözümüze kestirdik... 380 sayfanın sekiz sayfası bu mevzuya ayrılmış. Yani yaklaşık yüzde ikilik bir bölüm...

“Ne kadar az!” deyip küçümsemeyelim. “Lâf kalabalığı değil, az ve öz önemlidir” diye düşündük ve başladık kıraat etmeye. İşte daha başta caydırıcı bir cümle: “Bize göre kültür birikmeli, kemale ermeli, çeşitlenmeli, çoğalmalı ve zenginlikle buluşarak yaygınlaşmalıdır...”

Ne kadar anlaşılır değil mi? Tamam, “kültür birikmeli, kemale ermeli (yani olgunlaşmalı), çeşitlenmeli, çoğalmalı...” (mübarek sanki “kültür mantarı”) hadi buraya kadarını sineye çekelim, ya ondan sonraki aşama? “Zenginlikle buluşarak...” 

Demek ki, bütün bu süreçler işlerken, zenginlik -ki o kişi mi, nesne mi- bekliyor. Neyi? Buluşmayı!

Biraz sonra “Kültür politikalarımızı bu anlayış çerçevesinde şekillendirdik” cümlesine takılmadan edemedim. Bir önceki iki dönemlik kültür bakanı bildiğimiz tek parti zihniyetini sürdürmüştü, ondan sonraki bakan ise her fırsatta “devletin kültür politikası olmaz” deyu buyuruyordu...

Bir cümle daha: “Eğitimin her kademesinde geleneksel kültür ve dünya klasiklerinin okutulmasını sağlayacak, çocuk ve gençlerimizin kültür birikimini daha fazla destekleyeceğiz.” “Geleneksel kültürün okutulması” ne demek? Dünya klasiklerinden söz edildiğine göre, kendi klasiklerimiz kastediliyor olmasın? 

Şu cümle hoşuma gitti, daha doğrusu beni umutlandırdı: “Toplumumuzda simgesel değer ve kutsallık atfedilen kültürel varlıkların korunmasına özen göstereceğiz”

Ankara’da bir “Tema park” yapılıyor. Aslında yapılan oyun eğlence parkı, yani luna park… Toplumumuzun bir simgesel değeri parkın ana girişinin tepesine konulmuş: Mevlâna türbesinin kubbesi… 

Sayın Başbakan, Konya’ya gidiyor, Mevlâna’nın yeşil türbesini görüyor, ziyarete vakti yoksa, oradan Fatiha okuyor…

Ankara’ya geliyor, Anka-Park’ın açılışına davet ediliyor. Orada da Mevlâna türbesinin kubbesini görüyor… Bu sefer ne yapacak acaba? 

Bu ibare merakımı zail etti. Öyle sanıyorum ki bu sakilliğe son verilecek…

Beklerdik ki, Türkiye’de halkın en çok rağbet ettiği, desteklediği partinin seçim beyannamesi güzel bir türkçe ile yazılsın…

“Başta özel müzeler ve kültür merkezleri olmak üzere iş dünyasının kültür ve sanata daha fazla bütçe ayırmalarını özendireceğiz. Bu sayede yerli sanat yönetmenleri, küratörler ve editörlerin yetişmesinin hızlanmasını hedefliyoruz.” 

Bu paragrafı yazan her kim ise, onu doğru dürüst Türkçe öğrenmesi için en yakın mektebe göndermek lâzım! Türkçe cümlede, hatta özne çoğulsa bile yüklem çoğul olmaz. Yani, “iş dünyaları” bile desek, “ayırmaları” değil, “ayırması” denilir. Doğrusu: “iş dünyasını kültür ve sanata daha fazla bütçe ayırmaya özendireceğiz.” 

Ya cümlenin devamındaki kelimeler? Küratörler, editörler?

Küratörün Türkçesi “sergi düzenleyicisi”… Ya editör? O da yayıncı… Düzenleyici, biçimlendirici gibi anlamlar da verilebilir. 

Eğer devlet Türkçe konuşmazsa, vatandaştan bu beklenemez. Herkes sokaklardaki tabelaları bakarak ahkâm kesiyor. Asıl devletin Türkçesi kıt ve giderek İngilizceleşiyor! Hem de Davudoğlu Hoca döneminde!

(Seçim beyannamesinin Türkçesi için başka bir yazı gerekiyor.)

Partilerin seçim beyannameleri/bildirgelerinin en hacimlisi AK Parti’ninki, onu CHP’nin ve MHP’nin beyannameleri takip ediyor. 200 ve 195 sayfa ile. HDP’nin bildirgesi 52 sayfa…

CHP kültür sanata 3, MHP 4 sayfa ayırmış. HDP ise 1 sayfa! O yüzden AK Parti’nin hakkını yemeyelim!

Ya Türkçeleri? Hep bir halli tırhallı!

Buyurun CHP bildirgesinden bir cümle: “Edebiyatımızın yurt dışında gelişmesi amacıyla yazarlarımıza ücretsiz çeviri ve tanıtım desteği vereceğiz.”

“Edebiyatımızı yurtdışında geliştirmek…”Müthiş bir şey değil mi? Her halde kastedilen “edebiyatımızın yurt dışında tanıtılması…” HDP de Kültür ve sanat alanında devlet sanatçılığı kurumu kaldırmayı vaad ediyor...

“Türkiye partisi”nin haline bakın: Devlet sanatçılığı, 1999’da mahkeme kararı ile iptal edildi!

Vahdet

Bu yazı toplam 532 defa okunmuştur.
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim