Bunu anlamak için Ahmet Hakan'a yönelik saldırının ardından yakalananların ifadelerine bakmak yeterli. Saldırganlardan biri, ifadesinde "Emekli bir polisin 100 bin TL karşılığında kendilerini azmettirdiğini ve işin içinde Emniyet'in, MİT'in ve Reis'in olduğunu söylediğini" belirtiyor. Hürriyet gazetesi, bu ifadeyi Ahmet Hakan'a yönelik saldırıya yükledikleri anlama ters düşeceği gerekçesiyle olmalı ki, birinci sayfada büyütme gereği duymamış. Daha doğrusu, bu bilgiyi koskocaman manşet haberin içinde verme yerine, "fotoğraf altı" yaparak gizlemişler. Belli ki, bu ifadenin ilk günden beri takındıkları ciddiyete ters düştüğünü düşünüyorlar. Ne olursa olsun Hürriyet bile, bu kadar kasıtlı palavrayı -İktidar A.Hakan'dan rahatsız, bize 'indirin' dediler, MİT ve Emniyet işin içinde, Reis istiyor- kaldıramıyor demek ki. O halde Aydın Doğan'a sormak gerekiyor; hâlâ nedir bu, saldırıyı AK Parti'ye yıkma gayreti? Bu mağduriyet pozları?
Tabii, böyle diye Ahmet Hakan'a yapılan saldırıyı küçümsemek gerekmiyor. Pek çok ünlü yazarı faili meçhule kurban vermiş bir ülkede yaşıyoruz. Hepsi de karanlık siyasi amaçların kurbanı olarak hedef seçildi. Burada önemli olan 'doğruyu', 'gerçeği' görebilmek. Aydın Doğan'ın ilk günden beri bu olayla ilgili tutumu, Ahmet Hakan'ın mağduriyetini kullanarak kendisini aklamak oldu, gerçeği açığa çıkarmak değil. Doğan grubu, iktidarla ihtilafı olabilir ama bu sorununu, Ahmet Hakan'a yönelik saldırıyı, basamak olarak kullanarak kendi lehinde çözmeye çalışamaz. Veya "Fırsat bu fırsat, iktidarı buradan sıkıştıralım" diyerek, saldırıyı daha büyük bir algı operasyonuna dönüştüremez.
Devamı için: http://www.aksam.com.tr/yazarlar/kurtulus-tayiz/palavranin-bu-kadarini-hurriyet-bile-kaldiramaz/haber-449886
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.