• İstanbul 13 °C
  • Ankara 10 °C

Leyla Şerif Emin: Geçti bir kervan Tuna’dan

Leyla Şerif Emin: Geçti bir kervan Tuna’dan
Bazı duygular vardır, onları açmak ve yazmak için biraz vaktin geçmesini beklemelisin çünkü o anda tutukluk yapar, bir şey oldu ama olan nedir sorarsın açıklayamazsın.

Zamanla o yoğun duygu demlenir ve ruhundaki gözenekler açılır gibi bir nefes dolar içine. Konuşsan yüreğin sımsıkıdır açmaz içini, gırtlağına bir düğüm saplanır çıkmaz hiçbir şey. Zamanla nefes ala ala düğüm çözülür. Genelde şahsen böyle bir olay yaşadığımda insanlık hali duygulanırım; önce tutukluk yaşarsam da düğüm atılır ve konuşamam, sadece gözyaşı dökerim. Hayatımda birkaç kez kalabalık ortamlarda böyle bir şey yaşadım. Şansım olsaydı da yalnız olsaydım, keşke kimse görmeseydi diye içimden geçirdiğim oldu. Gözyaşı özel bir şey, insanların içinde olunca da sanki herkes o anda yüreğini, ruhunu görmüş gibi hissedersin. Kaçmak istersin ama çocukça gelir. Kalmak istersin bu sefer de tamamen kitlenirsin. Bu yazımda sadece ikisini açmak istiyorum; birincisi beş yıl önceki, ikincisi birkaç hafta önceki. Şahidim şairler ve yazarlardı, bu yüzden de bu ikisine değinmek istiyorum.

2013 yılında, tam Gezi Olayları yeni başlamışken Elazığ’a gitmem gerekiyordu, “Hazar Şiir Akşamları”na ülkemi temsilen katılmıştım. Gezi Olaylarını bilirsiniz, en çok üzen tablo benim için Türkiye polisine ve güzelim İstanbul sokaklarına bir grubun saldırmasıydı. Polis çevik kuvvetin kaldığı o zor durum kelimelerle açıklanamaz bence. O polis Türk polisiydi ve tedirgindi, hem olayları yatıştırması hem gençlere zarar vermemesi hem de huzuru ve sokakları koruması gerekiyordu.

Velhasıl, bizim Elazığ’ın şehir meydanında şairler yürüyüş yapacaktık. Önce meydanda mehteran gösterisi yapılacak, ardından mehteran önde biz de ardında yürüyecektik. O yılki şiir akşamı Yahya Kemal Beyatlı’ya adanmıştı. Üsküp’ten yola çıkmışım, birkaç saat İstanbul’da dinlenmiş, aktarmalı Elazığ’a varmıştım. Mehterbaşının her “davula vur” emriyle yüreğime bir sızı saplanıyordu. Tuna nehri akmam diyordu, kolay mı? 10 ülkeden geçen Tuna, Balkanların ortasından geçiyor ve akmam diyor, benim de yüreğimde sanki beş bin top birden patlıyor. Eski, yeni, mazi, Rumeli vesaire derken mehteranın ardına takılıp yürümeye başladık, etrafta bir olay çıkmasın diye de Çevik Kuvvet var. Ben onların yüzüne bakınca kulaklarımda “Olur mu böyle olur mu kardeş kardeşi vurur mu, sizi millet hainleri bu vatan size kalır mı” cümleleri diziliyordu ardı ardına. İstemsizce gözümden yaşlar akmaya başladı, başımı eğdim,  bunu görenler “ne oldu?” diye sordu. O düğüm atılmıştı boğazıma ve haliyle hiçbir şey söyleyemedim. Tek diyebildiğim “Mehteran Üsküp’e doğru yürüse de peşinden gitsem” oldu.

Allah bu güzel vatanı korusun inşallah, inanın bir olmanız diri olmanız ve hep birlikte Türkiye olmanız sadece sizin için değil, bütün etraf ülkelerin de menfaatinedir. Düşman o kadar çok ve öyle sinsi ki şu dönemde bile en çok ihtiyaç duyulan şey kenetlenmek. Biz Balkanlarda birçok badire atlattık, biraz gözünüzü açsanız daha net göreceksiniz. Bence konu ne siyaset ne de seçim, bu artık vatan savunmasıdır. İleriki zamanlarda siyaset yapın ama şu durumda hepiniz vatanı savunan birer askersiniz, oyun büyük ve bu oyunu bozmak sizin elinizde.

Devamı: http://www.gercekhayat.com.tr/yazarlar/gecti-bir-kervan-tunadan/

Bu haber toplam 1024 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim