• İstanbul 23 °C
  • Ankara 27 °C

M. Seyfettin Erol: İpekyolu Savaşları ve Türkiye

M. Seyfettin Erol: İpekyolu Savaşları ve Türkiye
Bu başlık oldukça önemli! Eğer mevzuya jeopolitik-stratejik açıdan bakarsanız o zaman günümüzde yaşanan ve dünyayı üçüncü büyük bir savaşa her geçen gün daha da iten oyunun arka planındaki en büyük hedeflerden birini de görebilirsiniz.
Zira, İpekyolu projesinin güzergâhının kendisi bile başlı başına “Dünya Adası” olarak adlandırılan “Avrupa-Asya-Afrika merkezli” son krizlerin-savaşların niçin çıkarıldığı, tüm dengelerin nasıl bir değişim sürecine girdiği ve uluslararası sistemin neden çok kutupluluğa doğru hızlı bir seyir izlediği hususunda bir fikir vermekte. Nasıl mı?
 
Burada hiç kuşkusuz Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve on yıl sonra gerçekleşen iki önemli hadise birer kırılma noktası olarak karşımıza çıkıyor. Bu hadiselerden ilki 15 Haziran 2001’de kurulan Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ), diğeri ise bu teşkilatın kuruluşundan üç ay sonra gerçekleşen 11 Eylül hadisesidir. Biri, diğerinin gayri meşru sonucudur. 
 
Asıl Hedef İpekyolu Güzergâhlarıdır!
Başta çok kutuplu bir dünya olmak üzere, ŞİÖ’nün hedeflerine, üye-gözlemci devletler ile birlikte diyalog ortaklarına ve bunların İpekyolu güzergahlarının nerelerinde yer aldığına dikkatlice baktığınızda fotoğraf daha bir netlik kazanmaktadır.
 
Zira 11 Eylül’ün ve bu kapsamda ABD’nin niçin terörizm ile savaşı gerekçe göstererek doğrudan doğruya önce Afganistan’ı işgal ettiği, ardından da hiç vakit kaybetmeden Orta Asya Devletlerinde üs açtığı (Kırgızistan’da Manas, Özbekistan’da K2 olarak da adlandırılan Karşi-Hanabad), sonrasında da Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)’ni uygulamaya sokarak Irak işgali üzerinden tüm coğrafyayı istikrarsızlaştırdığı daha net anlaşılmaktadır.
Anlaşılan mevzu sadece bununla da sınırlı değildir. Kriz haritası çok daha büyük bir coğrafyayı kapsamaktadır ve BOP bunun merkez alanını içeren bir parçasıdır.
 
Nitekim 11 Eylül sonrası süreçte patlak veren krizler haritasına bakıldığında: 
1) Kuzey ve Doğu Afrika ağırlıklı olmak üzere bu kıtayı büyük ölçüde etkileyen darbeler, iç savaşlar ve terör eylemleri; 
 
2) Suriye ve Libya’yı bir enkaza dönüştüren, Mısır’ı Camp-David eksenine döndüren Arap Baharı; 
 
3) Somalili deniz korsanları hadisesi ve NATO’nun orada görev almaya başlaması; 
 
4) Yemen iç savaşı; 
 
5) Katar-Suudi Arabistan krizi üzerinden İslam Jeopolitiği’ne yönelik yeni bir cephenin açılması;
 
6) “İslam İç Savaşı”nda İran’a karşı Suudi Arabistan’ın ön plana çıkartılması; 
 
7) İran’ın terörist bir devlet olarak ilan edilip, hedef alınması ve akabinde PJAK ve IŞİD/DEAŞ terör eylemlerinin gerçekleştirilmesi; 
 
8) Türkiye üzerinde artan baskılar, Türk ve İran yakın çevrelerinde devlet inşa süreçleri vb. gelişmeler ilk etapta dikkatleri çekmektedir.
 
Bu gelişmelerin dışında Çin’i önce çevreleme ve eş zamanlı olarak sıcak bir savaşa çekmeyi hedefleyen Uzak Doğu ve Güney Asya merkezli son gelişmelerin; örneğin, Myanmar krizinin niçin bir anda dünya gündemine oturduğu ve Kuzey Kore krizinin
tırmandırıldığı da daha bir anlam kazanmaktadır.
Bu haber toplam 721 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim