• İstanbul 19 °C
  • Ankara 20 °C

M. Seyfettin Erol'dan: Oyun Yeni Başlıyor!

M. Seyfettin Erol'dan: Oyun Yeni Başlıyor!
“Türkiye’ye 5K Operasyonu” başlıklı yazımızı, geriye kalan 2K’yı bu yazıda ele alacağımızı belirterek bitirmiştik.

2K, söz konusu 5K içerisinde birbiriyle oldukça yakından ilgili iki önemli mevzuyu oluşturmakta olup, Türkiye ve yakın çevresi ağırlıklı “Büyük Oyun”u çok farklı bir noktaya taşıma potansiyeline sahip.
Bu 2K’dan birisi ABD’nin Birinci Körfez Savaşı’yla birlikte aşamalı bir şekilde hayata geçirmeye çalıştığı “Kürdistan”, diğeri ise onun hayat suyu anlamına gelen “Kerkük” ve bu bağlamda Musul Vilayeti.

Olası çekirdek “Kürt Devleti”nin hem hızlı bir şekilde güçlenmesi hem de etrafındaki Kürtlerin bu çekirdeğin etrafında bir araya gelebilmesi, yani “Büyük Kürdistan” için Musul petrollerine sahip olması kaçınılmaz görülüyor. Bu da, “Büyük Türkiye” yolunda Misak-ı Milli’nin ham hayal olması ile eş değer.

***
Bu bağlamda, IŞİD’in elinde bulunan Musul’un kurtarılması için komutanın Peşmerge’ye verilmiş olması oldukça dikkat çekici. Musul operasyonu her ne kadar Bağdat’taki yönetim tarafından şu an için ertelenmiş olsa da, önümüzdeki günlerde operasyon için kapısı çalınacaktır. 

Vahim olan nokta ise, Kuzey Irak merkezli bir takım oldubittilerin önüne geçmek için Dicle Ordusu’nu kuran Bağdat yönetiminin gelinen aşama itibarıyla Peşmerge’yi kurtarıcı bir role sokması ve ondan medet umar bir hale gelmesi ya da getirilmiş olmasıdır.

Oyun hep aynı. “Irak Kürdistanı”nın inşasında Irak’taki merkezi yönetim ile IŞİD ele ele vermişken, “Suriye Kürdistanı”nda Şam ile IŞİD ön plana çıkıyor. Arka planda ise başta ABD olmak üzere Batılı güçler. Danışıklı dövüş üzerinden hem Kürt devletlerinin inşa süreçleri ve meşruiyetleri güç kazanıyor hem de bölge devletleri birbirlerine düşürülüyor ve böylece ortak hareket etmelerinin önüne geçiliyor.
Oysa bu oyunu bozmak hiç de zor değil! Nasıl mı?

***
Oyunu bozabilmenin yolu, öncelikle bölge devletlerinin bir araya gelmesinden geçiyor. Bunun için de aralarındaki husumete, yanlış anlaşılmalara bir an önce son verip, geleceğe yönelik ortak kaygılar ve tehditlerin bertaraf edilmesi, sonrasında ise daha güçlü bir birlikteliğin inşasını esas alan bir yol haritası belirlemeleri gerekiyor. 
Dolayısıyla, bölge Avrupa gibi kendi içerisinde büyük savaşlara girmeden bir bölgesel entegrasyonu gerçekleştirme iradesini ortaya koyabilir. Bu noktada da iki devlet ön plana çıkıyor: Türkiye ve İran. Bu iki devletin 2006 ruhunu tekrar hayata geçirmesi, bölgedeki oyunu büyük ölçüde bozacaktır.

Türkiye-İran işbirliğinin, Suriye ve Irak üzerinde etki doğurması da kaçınılmaz olacaktır. İran’ın Ankara Büyükelçisi Ali Rıza Bikdeli’nin Diplomasi Muhabirleri Derneği üyeleriyle bir araya geldiğinde yaptığı değerlendirmeler bu açıdan oldukça dikkat çekici ve önemli. Büyükelçi Bikdeli aynen şöyle diyor: “Türkiye, Suriye’de istikrarın ve barışın sağlanması konusunda büyük bir kapasiteye sahiptir... Biz umut ediyoruz ki, Türkiye ve İran İslam Cumhuriyeti kapasiteleri, barışın ve istikrarın sağlanması yönünde ve birlik içerisinde kullanılsın.”

Diğer taraftan, Büyükelçi Bikdeli her ne kadar Suriye sınırında oluşturulan Kürt koridorunun Türkiye’ye kurulan komplo olduğunu söylese de, sürecin sadece bir koridor ile sınırlı kalmayacağı ve Suriye’deki adım sonrası “Büyük Kürdistan” yolunda sıranın kendilerine ve Türkiye’ye geleceğinin de farkındalar. 

Devamı için: http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Oyun_Yeni_Basliyor/25360#.VZTwSPntmko

Bu haber toplam 359 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim