• İstanbul 25 °C
  • Ankara 31 °C

M. Seyfettin Erol'dan: Türkiye'nin Moskof Sorunu

M. Seyfettin Erol'dan: Türkiye'nin Moskof Sorunu
Türkiye, yakın çevresi üzerinden adeta ablukaya alınmış durumda.

Türkiye, Cumhuriyet tarihinin en kritik dönemlerinden birini daha yaşıyor. Uluslararası sistemin yeniden yapılandırıldığı ve şu an için "örtülü savaş" üzerinden bir paylaşım savaşının yaşandığı dönemde Türkiye, yakın çevresi üzerinden adeta ablukaya alınmış durumda. Gelişmeler Türkiye'yi "net" ve "tek taraflı" bir tercihe zorluyor. Düne kadar kendi çapında bir denge oyunu kurmaya çalışan Ankara açısından artık bunu daha fazla sürdürebilmek pek mümkün görünmüyor. 
Dolayısıyla, ikinci paylaşım savaşında "aktif tarafsızlık" politikası yürütebilen Türkiye'nin bu son savaşta böyle bir şansı yok gibi. Ortaya çıkan koşullar daha çok Birinci Dünya Savaşı'na giden süreçteki Osmanlı İmparatorluğu'nun, daha doğrusu İttihatçıların içinde bulunduğu durumu ve İkinci Dünya Savaşı sonrasını andırıyor. 
Bu bağlamda, Soğuk Savaş sonrası dönemde Batı'ya karşı Türkiye açısından önemli bir stratejik denge unsuru olarak ön plana çıkan Rusya'nın İran sonrası Suriye'de attığı adımlar, sadece Türk-Rus ilişkilerinin geleceği açısından değil, bölge ve uluslararası politikanın yeniden şekillenmesi ve istikrarı adına da büyük bir önem arz ediyor. 
Rusya, Türkiye'nin başını bir kez daha yakmak üzere. Fakat Türkiye'nin buna müsaade edeceğini kimse iddia edemez. 
***
Kremlindekiler, Deli Petro'nun vasiyetine uygun olarak İran'la birlikte hareket ederken, Türkiye’siz bir Genişletilmiş Avrasya Projesi’ni uygulamaya çalışıyorlar gibi. İncirlik ve diğer üsler sonrası, çok daha güçlü bir şekilde Türkiye'yi kendisine yönelik bir tehdidin parçası olarak değerlendiriyorlar. Son tavırları ve kullandığı umursamaz dil, böylesi bir karara işaret ediyor. 
Rusya'nın Deli Petro'dan Stalin'e uzanan süreçte Mustafa Kemal-Lenin ruhunu bir tarafa bırakıp, Türkiye'yi doğrudan hedef almaya başlaması, 2001'de uygulamaya konulan "Rusya Federasyonu ile Türkiye Cumhuriyeti arasında Avrasya'da İşbirliği Eylem Planı (İkili İşbirliğinden Çok Boyutlu Ortaklığa)'nın ruhuna Fatiha okumak ile eşdeğer.
Şartların böyle devam etmesi halinde, 2008'de Türkiye'nin Kafkasya politikasını, 2009'da ise Türkiye-Ermenistan normalleşmesini sabote eden ve 2015 Nisanı'nda Türkiye'yi "soykırım" yapmakla itham eden Rusya'nın bundan sonraki süreçte Türkiye ile güvene dayalı bir ilişkiyi tesis etmesi o kadar da kolay olmayacaktır. 
Aradaki bir takım stratejik işbirlikleri iki ülke arasındaki pozitif görünümün ne kadar sigortası olabilir, açıkçası artık çok net değil. Rusya'nın buna da fazla güvenmemesi gerekir. Çünkü Türkiye bir beka tehdidi hissettiği an, pragmatizmin en uç noktalarını zorlayabilir. 

Devamı için: http://www.milligazete.com.tr/koseyazisi/Turkiyenin_Moskof_Sorunu/26586#.VhYqO_ntmko

Bu haber toplam 567 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim