• İstanbul 18 °C
  • Ankara 20 °C

Mahir Adıbeş "At Türk'ün Kanadıdır" üzerine konuştu

Mahir Adıbeş "At Türk'ün Kanadıdır" üzerine konuştu
Beş aylık bir aradan sonda İzmir Çakabey Derneği kültür faaliyetlerine başladı. Çakabey Derneğinin yeri Karşıyaka’da, tren istasyonuna yakın.

Gerilerde bıraktığımız, gençlerin hiç görmediği köy odası düzeneğinde samimi bir ortamda sohbetler oluyor. Ülkenin ciddi meseleleri burada konuşuluyor. Bu dernekte her meslekten her ilden insanlar var. Yönetimde bulunan, Gökmen Karaduman, Mustafa Korkmaz, İlhami Çınar ve diğer arkadaşları bu derneği yaşatmak için büyük emek sarf ediyorlar.

Sohbet çayla başladı. Güncel konular konuşuldu. Asıl konu “At” deyip giriş yapıldı. Konuşmacı Mahir Adıbeş kısaca şunlara değindi:

Meğer at bizde bir sevdaymış.

At, estetik görünüşlü, kibar ağızlı, yumuşak dudaklı, nazik ve cana yakın bir canlıdır. Mükemmel yaratılmış bir vücuda sahiptir. O kibar dudaklarıyla porselen fincandan kahve içse yere bir damla dökmez.

Kaşgarlı Mahmut, Divan’ında (XI. yüzyıl) “il” kelimesini açıklarken şöyle yazmaktadır: “İl bir çeşit attır, çünkü at Türk’ün kanadıdır. Seyise (at bakıcısı, at bilgini) ilbaşı denir. Bu vilayet başkanı demektir.

Ceddimiz hayatında, kültüründe büyük önem arz eden ata ailenin bir ferdi olarak davranmıştır. “Bir günlük ömrün varsa atın olsun, iki günlük ömrün varsa hatunun olsun” gibi atasözlerinin meydana gelmesine sebep olan atla ilgili terimlerin Kaşgarlı Mahmut tarafından Divanda ne kadar incelendiğini görüyoruz.

At üstünden inmeyen Türkler, doğudan batıya çok büyük medeniyetler kurmuşlardır. Bu hikâye milattan önceye dayanır. Cengiz Hanla bilinen bu medeniyetlerden bazıları Hun, Göktürk, Gazneliler, Selçuklular, Osmanlılar ve Türkiye Cumhuriyeti olarak gelmektedir. Yakın zamana kadar bu devletlerin oluşumunda atın izlerini buluyoruz. Hızlı, cesur, gözü kara, sadık ve vefalı atın.

Hani Türkler göçebe dediler ya bizde onlara inandık; Semerkant, Buhara kimin eseri? Orhun abidelerini okumazlar mı? Selimiye’yi görmezlikten gelmek akıl tutulması değil mi?

“Küçük atlar üzerinde küçük süvariler,” diye Arap kaynaklarında geçer, o at ve o süvari bize pek yabancı gelmiyor. Türkistan’daki atları ve o süvariyi tarif ediyor belli ki.

Bu nasıl bir sevda diyeceksiniz, gerçekten anlaması zor. Millet topyekûn tutulmuş ata. Asırlardır atından ayrılmamış, gözeden eğilerek birlikte su içmişler, beraber dolaşmışlar, paylaşmışlar çadırı. Evini atıyla kurmuş, askerliğini atıyla yapmış, gelinini atıyla getirmiş…

Üsküdar’da Karaca Ahmet türbesi yanında altı direkli, etrafı açık bir kubbe altında, düz taşlı, kitabesiz bir mezar vardır. Bir rivayete göre Eb-ül’derde’nin diğer bir rivayete göre de Karaca Ahmet Sultan’ın atı burada gömülüdür.

Genç Osman’ın (II. Osman) atı “Sislikır”a ait mezar taşı İstanbul’daki Arkeoloji Müzesi, Çinili köşkün önünde teşhir ve muhafaza edilmektedir. Metni şöyle:

“Zılli Hak Hazreti Osman Han’ın

Sisli kır nam atı öğülmüştür

Emr’i Yezdan ile mevt irişecek

Bu makam içre o gömülmüştür”

Bir Türkmen atasözünde: “Sabah kalkınca önce baban sonra da atını selamla” denmektedir. Bu anlayış ki tarihe Türklerin at kültürü olarak geçecektir. Nobatgulu adlı Türkmen şairi şu mısraları söylemiştir:

“Segrap duran at, sıçrap duran at,

Eğer Türkmen dilinde,

Sana hayvan diyilse,

Onu diyen düşmanımdır,

Atasına lağnet!”

Türk efsanelerinde, kültüründe ve folklorunda atın büyük yeri vardır. Türk destan ve masallarında, adı kahramanın adı ile birlikte anılan atlar çoktur. Manas’ın Ak-Kula’sı, Bozatlı Kam Ganoğlu, Er Targan’ın Tarhan’ı, Battal Gazi’nin Aşkar’ı, Beyrek’in Deniz Kulun’u, Köroğlu’nun Kırat’ı bunlardan birkaçıdır. Bazı atların ölümsüz olduğuna bile inanırlar. Kırat’ın ölümsüzlük şerbeti âbıhayatı içtiği söylenir. Köroğlu’nun yasını kırk gün yemeden içmeden tutan at... Bir gün çok yakınımızdan kişneyerek geçecek; yeleleri köpüklü, sırtı terli, tüyleri pırıl pırıl... Asalet timsali at...

Bu haber toplam 2969 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim