• İstanbul 19 °C
  • Ankara 21 °C

Mahmut Erdemir: Kıymet Bilmeyenin Kıymeti Olur Mu?

Mahmut Erdemir: Kıymet Bilmeyenin Kıymeti Olur Mu?
Sıhhiye Köprüsü’nün altından Kızılay’a çıkan Atatürk Bulvarı’ndan yürüyorum.

Günün her saatinde inanılmaz bir trafik ve insan kalabalığının yerini korkutucu sessizlik almış; ne iş yerleri açık, ne araçların kulak tırmalayıcı kornaları ne de o telaşlı telaşlı yürüyen insanlar var. O an, Ankara’da sadece ben yaşıyorum hissine kapıldım, irkildim, korktum doğrusu.

Bu sesliği anlamaya çalışırken gazeteci bir arkadaşıma rastladım. Biraz korku birazda merakla, “ İnsanlara ne oldu böyle, neredeler"  diye sorduğum da; “Cumhurbaşkanı konferans veriyormuş. Herkes onu dinlemeye gitti” dedi ve konferansın verildiği yeri tarif etti bana.

Neyle karşılaşacağımı, beni neyin beklediğini bilmeden, o ıssız cadde ve sokakları bir bir geçerek konferansın verildiği mekâna geldim.

Burası büyükçe bir tepeydi.

Tepenin üstünde kurulmuş kürsünün arkasında Cumhurbaşkanı, tepenin eteklerinde ise binlerce insan gördüm, kadın, erkek her yaştan,  her meslekten. Hayatımda hiç bu kadar kalabalığı bir arada görmemiştim, sokaklardaki o ıssızlığın nedeni buymuş diye düşündüm.

Cumhurbaşkanı üzgün ama bir o kadarda kendinden emin tavırlarla konuşmasını yaparken, insanlarda başlarını önlerine eğmiş, üzgün ama saygıyla, sessizce dinliyorlardı.

O an, bir şey dikkatimi çekti; Cumhurbaşkanının ne eşi ve çocukları, ne de korumaları vardı. Yanında kimsenin olmayışından aldığım cesaretle o’na doğru yürüdüm.

Bir adım bir adım daha, işte şimdi yanındaydım. Bir an göz göze geldik.

Çok da uzun olmayan konuşmasını tamamladıktan sonra, sağ elini kaldırdı, kendisini dinleyen o mahşeri kalabalığa mahzun bir şekilde “Allah’a ısmarladık” dedi. İnsanların olduğu tepenin tersi istikamette, yamaçtan aşağıya doğru tek başına yürüdü gitti, arkasına bakmadan…

Bu anlattıklarım, 16 Nisan 1993 Cuma gecesi gördüğüm bir rüya idi.

Bundan kimseye söz etmeden sabah çalıştığım kuruma, Bağ-Kura geldim. Atatürk Bulvarı üzerindeki binanın dokuzuncu katında, İnşaat ve Emlak Dairesi Başkanlığında görev yapıyordum.

Servis, Atatürk Bulvarına bakıyor. Saat 9.15 sularında bir ambulans sesi duydum.

 Koşup cama baktığımda, 8.Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın makam aracı ve önünde bir ambulans boşaltılmış yolda hızla Sıhhiye istikametine gidiyorlardı.

Yaklaşık iki saat sonra, Cumhurbaşkanı Özal’ın rahatsızlanarak Hacettepe Hastanesine kaldırıldığı ve hayati tehlikesinin olduğu haberini radyodan dinledim.

Gördüğüm rüya, sabah ki ambulans ve duyduğum haber adeta birbirini tamamlamıştı. İç dünyamda inanılmaz bir deprem yaşamıştım.

Bir çok Ankaralı gibi ben de Hacettepe Hastanesi Acilinin önünde yağan yağmura aldırmadan saatlerce bekledim…Elimden bir şey gelmeyeceğini bile bile.

Yıllar sonra tüm bunları sizlerle paylaşmamın nedenine gelince; Özal’ın onuncu vefat yıl dönümü nedeniyle mesajlar yayınlandı, televizyonlardaki anma programlarında ne kadar kıymetli, ileri görüşlü  bir devlet adamı olduğu uzun uzun anlatıldı, hem de o’nu sağlığında acımazsızca eleştirenler tarafından.

Bu konuşmaları dinlerken, bir insanı kaybettikten sonra kıymetini bilmenin, yokluğunda onun değerli olduğunu anlamanın ne kadar yanlış olduğunu bir daha fark ettim.

Bu hassasiyetimi yanlış anlamayın, bunları ifade ederken Özal’ın tüm icraatlarını savunuyor değilim, elbette yanlışları da olmuştur.

Ama Özal’ın reformcu kişiliğini, iletişimden ulaşıma, ekonomiden dış politikaya, sağlıktan spora kadar hemen hemen her konudaki çaba ve gayretini hiç kimse görmemezlikten gelemez.

Milletimizin sevgisine mazhar olmuş saygın bir siyasetçi ve devlet adamı olan Turgut Özal’ı vefatının onuncu yılında rahmetle anıyorum.

                                                                                                     *Bağ-Kur Vakfı Dergisi Haziran 2013

0x0-03.jpg

Bu haber toplam 532 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim