• İstanbul 19 °C
  • Ankara 20 °C

Medeniyet, Analarının Ak Sütü Gibi Müslümanlara Helal Bir Kavramdır

Medeniyet, Analarının Ak Sütü Gibi Müslümanlara Helal Bir Kavramdır
Recep Şentürk Hoca, 'açık medeniyet' kavramından ne anlamamız gerektiği üzerine ve Medeniyetler İttifakı Enstitüsü'ne dair Deniz Baran'ın sorularını cevapladı.

“Açık medeniyet”… Bu kavramı duyunca hemen hepimizin aklına Prof. Dr. Recep Şentürk Hoca gelir. Türkiye’de lisans ve yüksek lisans eğitimini aldıktan sonra 1998’de Columbia Üniversitesi’nde doktorasını tamamlayan ve hâlihazırda Türkiye’de ve uluslararası arenada birçok faaliyetin içerisinde yer alan Recep Hoca’yı en çok İslami perspektiften medeniyet ve insan hakları başlıklarına eğildiği çalışmalarından biliyoruz. Nitekim şu an müdürlüğünü yürüttüğü Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi Medeniyetler İttifakı Enstitüsü’nde de, başkanlığını yürüttüğü Uluslararası İbn Haldun Topluluğu’nda da yıllar içinde oluşturduğu teorik birikimi pratikle buluşturma çabasında.

Öte yandan İslam dünyası ise bir “medeniyet tanımlaması krizi içerisinde”… Son yıllarda yaşadığımız bölgesel ve küresel gelişmeler bu tespiti kendiliğinden önümüze koyuyor diye düşünüyorum. Peki, böyle bir zihinsel kaosun ortasında iken “açık medeniyet” vizyonu bizlere nasıl bir ufku işaret eder? Bu kriz noktasına gelişimizde, medeniyet birikimimizi değerlendirememekte etkili olan hususlar nelerdir? Bu meselede İslami eğitim mekanizmalarımızın rolü nedir? Cevaplar için ehline yani Recep Hoca’ya kulak verelim istedik. Röportajın ilk bölümünümedeniyet, ikinci bölümünü eğitim meselesine ayıracağız. Gelecekteki bir başka zamanda ise Hoca’nın çalışma alanlarından olan insan haklarıyla alakalı ayrı bir röportaj daha yapmayı planladığımızı da not edelim.

Sizin bir “Açık Medeniyet” fikriniz var. Medeniyet deyince ne anlamalıyız ve açık medeniyeti nasıl açıklarız?

Medeniyet ilk defa Müslümanlar tarafından bir bilimin konusu haline getirilmiştir. Bunu ilk yapan da Farabi olmuştur. Tabi o felsefi bir perspektiften meseleyi el almıştır ve daha çok medeniyetin nasıl olması gerektiği hususu üzerinde durmuştur. Erdemli toplum, erdemli şehir gibi kitapları buna örnektir. Kendisinin aynı zamanda el İlmü’l Medeni, yani toplumbilim diye tercüme edebiliriz, gibi bir ilim tesis etme yönünde girişimleri var. 
Daha sonra İbn Haldun bu konuyu ele alıyor. Medeniyetin teorisini geliştirmeye çalışıyor, yani daha da ilerletmeye çalışıyor. Sıfırdan inşa değil yaptığı, kendinden önceki birikimden istifade ederek bunu daha sistemli hale getirmeye çalışıyor. Bunu ilmü’l ümran diye isimlendiriyor. İbn Haldun “ümran” deyince, içtima-i beşeriyi ve medeniyeti kastediyor. Bu üç kelimenin eş anlamlı olduğunu söylüyor. Buradan ne anlıyoruz? Demek ki İbn Haldun’a ve diğer düşünürlerimize göre medeniyet eşittir toplum. Zaten ümran kelimesinin sözlük anlamı da budur.

“Civilization” kelimesi daha sonra çıkıyor, ümranın tercümesidir bu. Yani biz onlardan almadık, onlar bizden tercüme ettiler. Halbuki şöyle bir yanlış algı var, sanki medeniyet kelimesini biz Batı’daki civilization kelimesinin tercümesi olarak almışız. Bu tarihi gerçeklerle örtüşmüyor. Bu yanlış bir varsayım, sonra “Batı’da medeniyet vardır; bizde başka bir şey var” gibi çıkarımlar meydana geliyor. Medeniyet analarının ak sütü gibi Müslümanlara helal bir kavramdır. (Hoca gülüyor)

Bunların altını çizdikten sonra günümüzdeki medeniyet tartışmaları içerisinde Müslümanların yanlış bir konumlanma içerisinde olduklarını söyleyebiliriz. Çünkü Batı’nın medeniyet anlayışını esas alarak tavır geliştiriyorlar. Bir kısmı mesela bunu reddediyor, biz medeniyete karşıyız tarzı söylemlerde bulunuyor. Bir kısmı onu biraz İslamize etmeye çalışıyor ama çıkış noktası yanlış. Halbuki benim stratejim Farabi’nin, İbn Haldun’un, Ahmet Cevdet Paşa’nın ve bu isimler arasındaki silsileye ait geleneği çıkış noktası olarak almak. Kendi geleneğimizi esas almalıyız, bilhassa da İbn Haldun’u. Benim hedefim de İslam düşüncesindeki medeniyet tasavvurunu yeniden ihya etmek. Tabi ki bunu yaparken de Batı medeniyetine ait unsurlarla belli bir etkileşim, diyalog olabilir. Son 200-300 yıldır üretilen fikirleri yok sayamayız, yeter ki çıkış noktası o olmasın.

 

Devamı için: http://www.dunyabizim.com/soylesi/24772/medeniyet-analarinin-ak-sutu-gibi-muslumanlara-helal-bir-kavramdir

Bu haber toplam 1155 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim