Yenilerde filmi de çekilen ve Brexit ruhunun beyaz perdedeki karşılığı olarak da yorumlanan Dunkirk tahliyesi, Londra’da büyük bir coşkuyla karşılanmıştı.
300 bin İngiliz askeri, küçük teknelerin büyük katkısıyla İngiltere’ye taşınmıştı ama sonuçta bu bir ‘tahliyeden’ ibaretti.
Churchill, savaş zamanlarında akılda kalan sözlerinden birini o günlerde sarf etti: “Bu, sonun başlangıcı değildir. Olsa olsa başlangıcın sonu olabilir.”
Dunkirk tahliyesi ve Churchill’in bu sözü, ABD ile 7 Ağustos’ta varılan Güvenli Bölge mutabakatı üzerinde araştırma yaparken, konuya vakıf kaynaklarla konuşurken aldığım nabız üzerine aklıma geldi.
Bir güvenlik kaynağından edindiğim izlenim, henüz başlangıcın bile sonunda olmadığımız, olsa olsa ‘başlangıcın başlangıcında’ olduğumuz yönünde oldu.
Yol haritası belirlenmiş, son aşaması takvimlendirilmiş bir mutabakattan söz edemiyoruz.
İki aşamalı bir ‘başlangıç’ aşamasından bahsediliyor.
Önce usulle ilgili çalışmaların sonlandırılması, devamında saha uygulamasına yönelme.
Şanlıurfa sınırları içerisinde oluşturulacak Ortak Harekât Merkezi’nin kurulmasını ilk somut adım olarak anlamak mümkün.
Peki ya devamı?
Devamında saha uygulamasının nasıl olacağı konusunda yeni bir müzakere süreci öngörülüyor.
Ankara’dan yansıyan bu havanın bir benzerinin ABD tarafının sözcülerine kulak veren yabancı basında da karşılık bulduğunu görüyoruz.
Mutabakatın anons edilmesinden hemen sonra İngiliz The Guardian gazetesine konuşan bir ABD yetkilisinin sözleri, durumun özetini veriyor gibi:
“Bu, temelde konuşmaya devam etme üzerine yapılmış bir anlaşmadan ibaret.”
Yabancı basında YPG yöneticilerinin propagandayla karışık demeçlerine de rastlamak mümkün.
Devamı: https://www.yenisafak.com/yazarlar/mehmetacet/guvenli-bolge-anlasmasinin-bilinmeyenleri-2052445
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.