Uluslararası hukuka göre, Kuzey Kıbrıs üzerinden Türkiye, Güney Kıbrıs üzerinden Yunanistan, Suriye, Lübnan, Mısır, Filistin ve İsrail’in hakkı var.
Birçok devletin aynı coğrafya üzerinde çıkarlarının olması, iki problemi beraberinde getiriyor. Birincisi, bölgede gerginliğin artmasına, ikincisi, var olan kaynakları çıkartıp bölge halkının refahı için kullanmasına engel oluyor.
FP’de Alex Massı imzasını taşıyan bir analizde şöyle diyor: ‘’ABD stratejik öneme sahip olan Doğu Akdeniz’deki enerjinin çıkartıp işletmesi konusunda İsrail ve Yunanistan’ın haklarını korumalı ve bu konuda her türlü desteği vereceğini net bir şekilde ilan etmelidir.’’ (20-08-2016 FP)
Yukarıdaki ifadelerden ABD’nin Doğu Akdeniz’i yakından takip ettiğini, İsrail ve Yunanistan’ı öne sürerek bu bölgedeki zenginliğe çöküp Türkiye’yi denklem dışı bırakmaya çalıştığı anlaşılıyor.
Türkiye, tüm bu gelişmeleri dikkate alarak bölgenin güvenliğini korumak amacıyla İran ve Rusya’yla Astana sürecini başlattı. Sonuçları iyi hesaplanmış bu stratejik adım karşısında, ABD ise, Türkiye’ye karşı iki hamle geliştirdiğini gözlemliyoruz. Birincisi,bölgede Türkiye’yi yalnızlaştırmaya ikincisi de gücünü azaltmaya çalışıyor.
Türkiye’yi bölgede yalnızlaştırmak için S. Arabistan’ı, BAE, Mısır’ı Türkiye’ye karşı tahrik ederken, gücünü azaltmak için de S-400 ve F-35 savaş uçaklarının Türkiye’ye verilmesini engellemeye çalışıyor. İran’a uygulanan ambargoya Türkiye’nin de eklenmesi bu stratejinin bir parçasıdır.
Devamı: https://www.milatgazetesi.com/mehmet-beyhan/turkiyenin-dogu-akdeniz-imtihani/haber-206945
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.