• İstanbul 21 °C
  • Ankara 21 °C

Mensur Akgün: Dört kuşak, dört dönem…

Mensur Akgün: Dört kuşak, dört dönem…
Cuma günü uluslararası ilişkiler ve kardeş disiplin tarih çalışan dört kuşak öğretinin dününü, bugününü ve geleceğini tartışmak üzere Kültür Üniversitesi’nde bir araya geldi.

40’a yakın hoca, asistan ve öğrenci Tarih Vakfı, Uluslararası İlişkiler Konseyi (UİK) ve İKÜ Küresel Siyasal Eğilimler Birimi (GPoT) tarafından düzenlenen çalıştayda öğretideki temel eğilimleri dört döneme ayırarak konuştu.

***

Her bilim dalı gibi bizim alanın da sorunları var. Bu sorunlardan bazıları genel yani öğretinin yapısından, niteliğinden kaynaklanıyor. Bazılarıysa bize, yani Türkiye’ye özgü. Yeterince kaynak bulamıyoruz, yeterince teori çalışmıyoruz ya da çalışamıyoruz. Alan araştırmalarında sorunlar mevcut. Arz talep dengesi de bozuk.

Ancak şurası gerçek ki çok canlı ve dinamik bir yapımız var. Üstelik iddialıyız. Cuma günü de, UİK’in iki hafta önce Eskişehir’de düzenlediği toplantıda da bunu gözlemledim. Bize benzer çok az ülkede görebileceğimiz özelliğimiz kendimizi alanın her anlamda en hakim gücü ile karşılaştırmamız, neden teori yaratamadığımızı sorgulamamız.

Bence yeni teoriler üretmemiz gerekmiyor ama üretmemiz gerektiğine olan inanç, “Hindistan’da yapılırken biz neden yapamıyoruz” dememiz, bu alanda çalışan insanların nereye varmak istediklerini göstermesi açısından önemli. Sayımız, tecrübemiz ve yayınlarımız da hiç az değil. 1500 kadar hoca, asistan, uzman var Türkiye’de.

Yapılan yayın sayıları da her geçen gün artıyor. Kalitesi de öyle. Benim öğrenciliğim, hatta mesleğe ilk başladığım yıllarda kullanılabileceğimiz Türkçe ders kitabı sayısı bile sınırlıydı. Bir derleme olan Olaylarla Türk Dış Politikası, Armaoğlu’nun Siyasi Tarih kitapları dışında birkaç hocamızın daha yayını vardı. Şimdi ise saymak imkansız. Çoğu Avrupa’da, Amerika’da yayınlanan emsallerinden iyi.

Yazdıkları, çalıştıkları konuları özümsemiş genç akademisyenlerin varlığı gelecek için umut vadediyor. Cuma günü dinlediğim Cangül Örnek, Ebru Şule Canan Sokullu, Haldun Yalçınkaya, Evren Balta, Bahar Rumelili, Seçkin Barış Gülmez, İsmet Akça ve bölümümde birlikte çalıştığım tüm genç akademisyen arkadaşlarım, tabii ki daha pek çokları bu disiplinin gelişmesine önemli katkılarda bulunmaya aday.

Bizim kuşak da hiç fena sayılmaz. Mustafa Aydın, Fuat Keyman, Gencer Özcan, Nuri Yurdusev,  Ziya Öniş, Ayşe Kadıoğlu, Meliha Altunışık, Şule ve Gün Kut, Çağrı Erhan ilk aklıma gelenler arasında. Bir hoca olarak Ahmet Davutoğlu’nu da anmadan olmaz. Aramızdan aniden ayrılan Beril Dedeoğlu’nu da öyle.

Bir de bizden öncekiler, bizleri yetiştirenler, örnek aldıklarımız var. 100’üncü yıl toplantısına katılan Galip Yalman ve Atila Eralp benim ODTÜ’den hocalarımdı. Onlar olmasaydı en azından ben bu işi yapıyor olmazdım. Ali Karaosmanoğlu, İlter Turan, Faruk Sönmezoğlu ve tabii ki Zafer Toprak her zaman saygı duyduğum isimler oldu.

Devamı: https://www.karar.com/yazarlar/mensur-akgun/dort-kusak-dort-donem-10268

Bu haber toplam 358 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim