• İstanbul 14 °C
  • Ankara 22 °C

Mezar Taşıma 'Kitapların İçinde Doğdu, Kitaba Doymadan Öldü' Yazın!

Mezar Taşıma 'Kitapların İçinde Doğdu, Kitaba Doymadan Öldü' Yazın!
Turan Türkmenoğlu, Beyazıt Sahaflar Çarşısı’nın eski havasını soluyan işinin erbabı sahaflardan biri. Kitaplara duyduğu tutkuyu, sahaflığın inceliklerini ve tabii günümüzde geldiği noktayı 5 dakikadan daha az bir sürede ustalıkla anlatmış.
İstanbul’da sahaf denildiğinde ilk akla gelen mekânlardan biridir Beyazıt’taki Sahaflar Çarşısı. Özellikle Muzaffer Ozak, Nizamettin Aktuç, Raif Yelkenci ve Ekrem Karadeniz gibi ünlü sahaflara ev sahipliği yapması hasebiyle de ayrı bir öneme sahiptir.
 
Turan Türkmenoğlu, Beyazıt Sahaflar Çarşısı’nın o eski havasını biraz olsun teneffüs etmiş isimlerden. YouTube üzerinden yayın yapan “Cep Hikâyeleri” kanalı kendisiyle kısa bir video çekimi gerçekleştirmiş. Videodan sahaflığın Tümenoğlu’nun baba mesleği olduğunu öğreniyoruz. Tümenoğlu, ailesinde bu mirası devralan üçüncü kuşak olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Ben çocukluğumu sokakta misket oynayarak geçirmedim. Burada kitap tasnif ederek, babama yardım ederek geçirdim. Hatta tıraş olmaya gittiğim zaman ‘senin kafanda hiç taş izi yok, sokakta oynamadın mı’ diye alay ederlerdi benimle. Ben üçüncü kuşağım ve benim oğlum da dördüncü nesil olacak. Biz ailece selüloz zehirlenmesine duçar olduk. Kâğıdın ve mürekkebin kokusunu aldıktan sonra mesleğe genetik olarak girmiş olduk.”
 
Tümenoğlu, sahaflığın sadece kitap alıp satmak olmadığına dikkat çekiyor. Kitapları okumak, okuduğunu anlamak ve hatta paylaşmak da elzem ona göre. Ardından elindeki eski bir defterden Hasan Âli Yücel’e ait şu sözleri okuyor: “İnsan bir şey satacaksa kitap satmalı. Bir şey alacaksa kitap almalı. Çünkü hiçbir nimet onun kadar kıymetli olmamıştır.” Önemine binaen, bu sözlerin bütün kitapçı dükkânlarına asılması gerektiğini söylüyor.
 
Kitapçılık yapacak sahaf yoktu
 
Emektar sahaf çarşının 1950 yangınında uğradığı felaketten ve sonrasındaki vahim gelişmelerden de dem vuruyor: “1952’de çarşı tekrar hizmete girdiğinde burada 23 dükkân vardı. Ancak 18-19 tanesine kitapçılık yapacak sahaf bulabiliyorlar. Diğerleri çorapçı, kasap, fotoğrafçı… Amaç aman dükkânlar boş kalmasın. Bu yüzden sahaflıkta bir gerileme başlıyor. Bu arada Laz müteahhitler de İstanbul’daki bütün ahşap binaları yıkıp yerine sefer tası gibi yeni binalar yapmaya başladılar. Yeni evler 2 oda 1 salon. Bu sebeple eski evlerdeki kitaplar Sahaflar Çarşısı’na indi. Fakat kitapların büyük bir kısmı çarşıya uğramadan SEKA’ya kâğıt olmaya gitti. Orada hammadde olarak kullanılan o kitaplar, bugün çok nadir bulunan eserlerdendi. Bu yüzden sahaflık giderek zayıflamaya başladı. Hurdacılar eskici, eskiciler antikacı oldu. Döküntü şeyler satanlar da sahaf oldu. Ve sahaflar da yok oldu.”
Bu haber toplam 778 defa okunmuştur
  • Yorumlar 0
    UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
    Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
    Bu habere henüz yorum eklenmemiştir.
Diğer Haberler
Tüm Hakları Saklıdır © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz. Sitede yayınlanan yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir.
Tel : 0312 232 05 71 - 72 | Faks : 0312 232 05 71-72 | Haber Scripti: CM Bilişim