19 Nisan 2024
  • İstanbul15°C
  • Ankara20°C

100 YIL SONRA 2. ABDÜLHAMİD HAN ULUSLARARASI İLMİ TOPLANTISI

İlmi toplantı Türkiye Yazarlar Birliği, Eğitim-Bir-Sen ve İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesinin ortaklığında tertip edildi, toplantıya çok sayıda katılımcı iştirak etmiştir.

100 Yıl Sonra 2. Abdülhamid Han Uluslararası İlmi Toplantısı

08 Mart 2018 Perşembe 10:30

 

iso_5341.jpg

TYB Genel Başkanı Prof. Dr. Musa Kazım Arıcan, Açılış konuşmasında şunları söyledi: “Zor şartlar altında 33 yıl hükümdarlık yapan ve Osmanlı Devleti’nin hem içeride hem dışarıda pek çok sorunla boğuştuğu bir dönemde tahta çıkan Abdülhamid, 33 yıllık hükümdarlığı döneminde gerçekleştirdiği icraat ve uyguladığı politikalar nedeniyle mirası en çok tartışılan Osmanlı padişahlarından biri durumundadır. Devletin yıkılışını engellemeyi ve devleti yeniden güçlendirmeyi temel hedef olarak belirleyen II. Abdülhamid, Osmanlı padişahlarının Tanzimat döneminden beri bürokrasi karşısında gerileyen gücünü yeniden tesis etmiş ve imparatorluğun yönetimine damgasını vurmuştur”.

iso_5361.jpg

TYB Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan, programın açılış konuşmasında katılımcılara hoş geldiniz dilekrin ilettik sonra “100 yıl sonra yine aynı durumları yazıyoruz. Sultan II. Abdülhamid Han’ı doğru anlamak gerekiyor. Olumsuzdan olumluya doğru bir gidiş var. 100. Yıl bir anma yılı olabilirdi. Aynı coğrafya ve aynı sorunlar 100 yıl sonra bugün yine karşımızda duruyor. Doğruyu anlamaya çalışırken kutsamamak da gerekiyor”. diye konuştu.

iso_5383.jpg

İzü rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut, açılış konuşmasında şunları dile getirdi: “Sultan II. Abdülhamid Han’a son dönemlerde objektif bakabilme imkânı doğdu. Şimdi hamdolsun meseleleri daha sağlıklı analiz etme imkânı var. TYB’ye teşekkür ediyorum. Enes Hoca, Nuri ve Maşallah’a teşekkür ediyorum. Artık şeytan taşlamaktan, abdest alıp namaz kılmaya geçmek lazım.”

“Osmanlı Devleti’nin eğitim, bilim, teknoloji alanlarında yaptıklarını anlayabilmek için ciddi bariyerler var. Sürekli Osmanlı’nın başarısızlığı empoze edildi. Eğer Osmanlı, Rusya gibi bir sonuçla karşılaşsaydı (1917), Osmanlı devam edebilirdi. Zihin dünyamızdaki bariyerleri atmak için niyet edelim. I. Dünya savaşında öncesindeki Osmanlı Devleti’nin yaptığı katkıları irdelemeliyiz. Sultan II. Abdülhamid Han dönemi bu coğrafyanın yepyeni bir zihniyetle kuşatma altına alındığı dönemdir. Kapitalizm tarihte ilk defa Batı-Avrupa merkezli ortaya çıktı, yeni bir insan-toplum anlayışı çıktı (ben-merkezli). Bereketli hilal coğrafyası, tarihin hiçbir döneminde böyle bir kapitalist zihniyetle karşılaşmadı. Bu planı anlayan ve buna direnç gösteren şahsiyettir Sultan II. Abdülhamid Han”.

“Pan-İslâmizm, İslam medeniyetlerinin birliği. Faizle ilgili ziraat bankası kuruldu onun döneminde. İstikbali inşa ederken, bu meselelere zihin ve gönül emeği, mesaisi vermeliyiz”.

dwtdoxgu0aaz_-q-001.jpg

Memur-Sen Genel Başkanı, Ali Yalçın’ın konuşmasında “100 yıl sonra Sultan II. Abdülhamid Han’a yapılan yanlışların daha açık görüldüğü aşikâr. Düşmanının dahi “deha” dediği Sultan II. Abdülhamid Han’a yıllarca kötü yakıştırmalar yapıldı. Çok şükür bu paradigma yıkıldı ve gelinen dönemde tarih alanına dair gerçekler gün yüzüne çıkıyor. Tarihten hisseyi çıkarıp yeni gelecek tasavvurları çıkarmak önemli. Emperyalizmin zalimliği devam ediyor”.

“1839 Balta Limanı Anlaşması-bunu bilmeden Sultan II. Abdülhamid Han’ı anlamak mümkün değil. Kırım savaşı ve Abdülaziz’in katliyle bilinen bir dönem. Finans kapital ve emperyalizm. Sultan II. Abdülhamid Han, buna karşı direndi. Emperyalist aklın yıkmaya çalıştığı bir şahsiyettir Sultan II. Abdülhamid Han. Hem düşmanlık yapıp hem itibar suikastı yapıyorlar. Emperyal akıl, itibarsızlaştırma yapıyor. İşgalci siyonizme karşı dirayetli duruşuyla örnek şahsiyettir Sultan II. Abdülhamid Han.” İfadelerine yer verdi.

1.Oturum “Sultan II. Abdülhamid Han Döneminde Osmanlı İmparatorluğu’nun Genel Bir Değerlendirmesi”

Yaqup Zaki-selamlama konuşmasında şunları dile getirdi.

Sultan II. Abdülhamid Han, siyasi bir dâhi. 11 nesil boyunca deha yetiştiren bir saltanat yok Osmanlı dışında. Sultan II. Abdülhamid Han’a saldırılar aslında halifeliğe ve saltanata karşıydı. Pan-İslamizmi Avrupa bir tehdit olarak algıladı. Avrupa için enigmatik bir karakter oldu Sultan II. Abdülhamid Han ve dünya tarihini derinden etkiledi.

iso_5480.jpg

Açılış oturumunda konuşan konuşmacıların tebliğinden alınan notlara baktığımızda şunları görürüz.

D.Mehmet Doğan-TYB Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı ve TYB Şeref Başkanı

“Sultan II. Abdülhamid Han, kurucu bir lider, kimlik oluşturucu bir lider. Tarihi yeniden canlandırdı. Türk ve İslam tarihinin geçmişlerine yönelik hamleler yaptı. Köklerden kopmamak ve günü anlamak (bu, Osmanlı Devleti’nin yeniden kurulması demek).

Olumsuz yönleri öne çıkarmak isteyenler var. Osmanlı dışındaki etkisi artınca, menfi yaklaşımlar arttı. Menfi Sultan II. Abdülhamid Han imajı oluşturulmaya çalışıldı.

Vefatından 1 sene sonra Sultan II. Abdülhamid Han’ın hatıralarını yayımlama başlayan dergi çıkıyor.

Menfi imajı edebiyatçılar, yazarlar oluşturdu. İttihat ve terakki gelince istibdatı o zaman gördüler. Süleyman Nazif’in ittihatçılığı biliniyor. Hatırat yayımlıyor Ütarit mecmuasında.

Sultan II. Abdülhamid Han’ın dört atlısı var;

1-Süleyman Nazif [İsmet Bozdağ, Sabahattin Zelek, Osman Yüksel Serdengeçti]

2-Rıza Tevfik

“İstimdat” şiiri

Necip Fazıl’ın hapishane ile tanışması bu şiir ile birlikte oluyor. (Büyük Doğu mecmuası-1947).

3-Nihal Atsız

“Sultan II. Abdülhamid Han Gök Sultan”

Tarihin en büyük haksızlığına uğramış bir şahsiyettir Sultan II. Abdülhamid Han. Birçok haksız propaganda yapılıyor. Yabancıların teşviki, Ermeni, Rum, Filistin’deki Yahudistan kurma girişimi. Kızılsultana karşı gök sultan.

4-N.F. Kısakürek, olumsuz Abdülhamid imajını olumlu imaja dönüştüren isimdir.

Zihin oluşturma ameliyesi olarak görülmeli bu. 1960ların başında 65 sayfalık bir kitap Sultan II. Abdülhamid Han ile ilgili. Bunu piyes olarak da yazıyor “Sultan II. Abdülhamid Han”. Halkla kolay diyalog kurabilecek bir piyes (7 karakter 10 figüran). Bunu amatör tiyatrolar oynar diyor. Necip Fazıl, Sultan II. Abdülhamid Han’a yönelik ilginin oluşturucusu benim diyor. 65 sayfalık kitabını 700 sayfaya çıkarıyor. Sultan II. Abdülhamid Han imajı oluşturan bir kitap.

Önemli bir tasnif yapıyor: Hikmet – İlim – Teknik

Hikmet ile ilim adamının varamadığı hakikatlere ulaşılabilir. Bir cemiyet hamurkârlığı yapıyor. Necip Fazıl, bu fikirleri Abdülhakim Arvasi’den duydum diyor. Necip Fazıl’ın modern dönem düşünceleri Arvasi ile sohbetlerinden oluşmuştur. Bunu da açıkça belirtiyor.

Buraya kadar Sultan II. Abdülhamid Han ile ilgili müspet kanaat oluşturan edebiyatçılardan bahsettik. Menfi kanaatlere gelince, İttihatçılar vefatından sonra yumuşasalar da Cumhuriyet döneminde yine anti-Hamid Han hareketi oluyor. Cumhuriyetin sahip çıktığı modernliğin temelinde Hamid Han var.

Necip Fazıl, “Son Devrin Din Mazlumları”nda (1969) ‘31 Mart’a kadar din mazlumları yoktu ama sonrasında ortaya çıkmıştır’ demektir.

Hamid Han’ın dönemi, geri bir dönem gibi görülmüştür. (Irtica, rücu, geri dönmek).

Eskiden Sultan II. Abdülhamid Han ile ilgili konuşmak mümkün bile değildi.

Hamid Han’ı abartılı yüceltmek yerine, objektif ve tutarlı bir portre çizelim (bir zamanlar şeytanlaştırılmıştı).

 

Prof. Dr. Ahmet TABAKOĞLU- Marmara Üniversitesi

Sultan Hamid Han’a ve (burada bulunmuş olan) Mehmet Âkif’e rahmet diliyoruz.

Sultan II. Abdülhamid Han’ın aydınlar ve bürokratlar ile gerilimi vardı. Askeri bürokratlar da AHH ile gerilim içinde oldular.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 3 kurucusu: Sultan II. Abdülhamid Han, M. Kemal ve İ. İnönü

Bugün bile çok sayıdaki okul, Sultan II. Abdülhamid Han’ın yaptırdıklarındandır. Onun zamanındaki gelişim ancak 1950’den sonra tekrarlanabilmiştir.

Eski Türk şahsiyetlerine yaptığı vurgu önemlidir.

Türkiye Devleti, Monarşi (Selçuklu Devleti ve Osmanlı Devleti) ve Cumhuriyet (Türkiye Cumhuriyeti) ile yönetildi.

İlk kurucular sultan titrini kullanmadı (Selçuklu’ya olan bağlılıklarını dile getirmek için).

Sultan II. Abdülhamid Han’ın kurduğu sistem 33 yıllık bir başarı dile getirdi. (Mali ve idari yenilikler)

18 sadrazam vardı ve doğrudan Sultan II. Abdülhamid Han’a bağlıydılar. Sembolik başkan olmadı Sultan II. Abdülhamid Han.

Batı devletleri arasındaki çelişkilere vurgu yaparak siyasetini yaptı.

Ermeni olayları dıştan kışkırtıcı hareketler sonucu çıkmıştır. Kızıl sultan lafını ilk kullanan da onlar oldu. Silahlı organizasyonda bulundular. 1905 suikastı buna örnektir.

19 maliye nazırı var Sultan II. Abdülhamid Han ile direk ilişkili. Şeyhülislam’a da danışıyor bu konuda. Bürokrasi ve maliyede bizzat işin başında. Batı devletlerinin çıkar çelişkilerini kullanmıştır. 1873-1896 yılları arasında dünya kapitalist bunalımında batı ülkelerinde sanayii geriliyor. Osmanlı bu dönemde fabrika/sanayii ilerleme kaydetmiştir. Avrupa’da ihracat payımız arttı.

Hazine-i hassa (iç hazine)

Fabrikalaşma süreci

Birçok kurumu, Hazine-i Hassa’ya dahil ederek yabancılardan kurtarmak istedi.

I. Dünya savaşı travma olmuştur Osmanlı Devleti için.

Sultan II. Abdülhamid Han, zirai üretimi de arttırıyor ve Anadolu Türkiye’yi besler hale geliyor.

Osmanlı devleti ekonomik açıdan en güçlü döneminde yıkıldı diyor batılılar.

Cumhuriyete intikal eden en büyük demiryolu Sultan II. Abdülhamid Han’ın yaptırdığıdır.

Telgraf, haberleşme hususunda, Sultan II. Abdülhamid Han köylere kadar telgrafı ulaştırmıştır. “Biz İstiklal Savaşı’nı telgraf sistemiyle kazandık.” Demektedir, Nutkunda Mustafa Kemal. Çanakkale’de tabyalar, geliştirilmiş toplar onun eseridir.

Osmanlı’da bankalar sandık ismiyle kurulmuştur.

İflas, moratoryum, Düyun-u Umumiye, ekonomide birçok problemin giderilmesinde rolü oldu.

Gureba hastaneleri Sultan II. Abdülhamid Han zamanında kurulmuştur. İhtisas hastaneleri (Şişli Etfal Hastanesi gibi) onun zamanında kurulmuştur.

Prof. Dr. Mehmet BULUT- İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi Rektörü

II. Abdülhamid Han dönemi, sanki iflas etmiş bir dönem gibi sunulur oysa 20.yy. başlarında en hızlı büyüyen dünyadaki ilk 10 arasındadır. Belki dünyanın en önemli 5 gücünden biriydi. II. Abdülhamid Han sonrası harap edilmiş bir ülke tespiti.

1881’de düyun-u umumiye kurulduğunda toplam dış borç bütçeye oranı %51 idi. 2001’de Gayri Safi Milli Hasıla ise %108’di.

2001 yılında toplam dış borç, Osmanlılara oranlarsak en az 8-10 kat fazla. Demek ki o borç iflas değilmiş. Neden biz Osmanlı iflas etti diyoruz? Önyargı ve algı/tasarım tarihi.

II. Abdülhamid Han zamanında dış borçlar eğitim ve fabrikalaşmaya harcandı. Osmanlıda 8000km demiryolu yapıldı oysa cumhuriyet tarihinde 7000km yapılabildi.

Osmanlıda ilk dönemde (1854) borçlar belki iyi kullanılamadı ama II. Abdülhamid Han döneminde olumlu kullanıldı.

Osmanlıda halkın refahını arttırmak önemli. Mal bolluğu olsun isteniyor. Halk için kaliteli ve ucuz mal olsun.

1838 ticaret anlaşması, sanki İngilizler dayatmış biz de uymuşuz gibi lanse ediliyor. Osmanlılar iç ticaretin gelişmesini sağlamaya çalışıyorlar.

Eğitim. Balkanlarda vakıflar.

Filibe’de 1892 gymnasium. II. Abdülhamid Han’ın açtığı mekteptir bu. Üniversitelere sınavsız gidebilen okullar. Güçlü eğitim.

Liseler hem geleneksel hem de güncel eğitim veriyorlar. Biz bu lise modelini 60lı yıllarda bozduk.

Osmanlı devleti durdurulmuş bir medeniyettir. Rus aydınları bu tuzağa düşmedi (1917 sonrası).

Mesele aydın meselesidir. Bugün FETÖ hain ve alçaklarının durumu da böyledir. TTB gibi aydın geçinip ama hain ve işbirlikçiler günümüzde hala varlar.

 

2.Oturum “Sultan II. Abdülhamid Han Döneminde İmparatorluğun Dönüşümü: Modernleşme , Bürokratikleşme ve Merkezileşme

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Turan KOÇ

iso_5570.jpg

Prof. Dr. Gökhan ÇETİNSAYA- İstanbul Şehir Üniversitesi “Abdülhamid Rejiminin Kilit Taşı: Merkeziyetçilik”

II. Abdülhamid Han, İttihad-ı İslâm siyaseti izledi. Arnavut, Kürt, Çerkez…ortak bir kültür etrafında topladı. Reformlar Müslüman milletleri kaldırmak üzere.

Merkeziyetçilik tartışmalarında valilere geniş yetki verilip verilmeyeceği. Bürokrasi, merkeziyetçiliği savunuyor. Valilere yetki genişliği tartışmaları var. Âdem-i merkeziyetçilik bizde otonomi gibi algılanmıştır. Ne zaman bazı yerlere otonomi verilse (Girit ve şark-i Rumeli gibi), orası yabancı devletlerin de baskısıyla bağımsız oluyor. Valilere daha çok yetki için II. Abdülhamid Han’a teklifler gelir. Valilere olan tavrı net. Otonomi, anatomi yani parçalanma getirir düşüncesindeydi.

Kanun, memleket ve insan ve ahalinin din, mizaç ve ahlakına münasip olmalıdır.

İttihatçılar Basra’yı da Bursa gibi yönetmeye kalkacaktır.

“Otonomi vermektense ölmeyi tercih ederim”

1878-1882 Arnavut eşrafının otonomi isteği. Yabancı devletlerin baskısı arttığında;

Ermeni olayları sırasında doğu Anadolu’da Ahmet Şakir Paşa’yı 6 vilayete vali olarak atıyor.

Makedonya’ya genel vali atıyor

Irak’ta 1905 sonrası olaylar kontrolden çıkıyor. Mustafa Nazım Paşa’yı bütün Irak’ın genel valisi olarak atıyor olağanüstü yetkili olarak.

Yrd. Doç. Dr. Nasrollah SALEHİ- Farhangian Üniversitesi “Sultan Abdülhamid II Döneminde İstanbul’da Yayımlanan İki İran Gazetesi Aktar ve Shams Çerçevesinde İran Anayasacı Faaliyetleri”

Aktar gazetesi 23 yıl yayımlandı ve Osmanlı, Kafkas, Irak, Mısır dağıtımı yapılırdı. İstanbul’da ikamet eden İranlı yazarların veya Osmanlı’ya yolculuk yapanların verdiği bilgiler olurdu. Bu gazetenin önemi vardı ve Osmanlı Devleti’nin çıkarları yönündeydi. Meşrutiyet, Kanun-ı esasi hakkında yazılan eserleri yayımladılar. Gazetenin çıktığı 2 yıl, Meşrutiyete tekabül etti. Meşrutiyet kelimesi Mithat Paşa ile Osmanlı’dan gelmiştir. Meşrutiyetten kaynaklanan olaylara odaklandı.

5 Eylül 1908’de Shams gazetesi yayımladı. İran kentindeki kalkışmalar ve meşrutiyet hareketine dair yazılar vardı.

Prof. Dr Necmettin ALKAN- Karadeniz Teknik Üniversitesi

“Sultan II. Abdülhamid’in Kültür, Sanat ve Spor Alanlarında Modernleşme Faaliyetleri”

O dönemde yaşananların iyi anlaşılması lazım. Sultan II. Abdülhamid Han hakkında dönemin gerçeklerini ortaya koyarak analiz yapmak lazım. Kızıl sultanlık ne kadar yanlış ise ulu hakanlık da problemlidir.

İktisadi veriler önemli ama her şey değil. Mali yapı diğer yapılardan sadece birisi.19.yy. emperyalist devletlerin dünya düzeni kavgalarının en yüksek düzeyi.

Osmanlıdaki modernleşme tartışmaları, çöküşten kurtulmak için ne yapabiliriz tartışmalarıdır. 1793ten itibaren Osmanlı modernleşmesinde bir düzen, süreklilik var. Modernleşme geleneği ortaya çıkmıştır. Sultan II. Abdülhamid Han da önemli modernleşmeler yapmıştır.

Modern kütüphanecilik. Umumi Bayezid Kütüphanesi (1882), Yıldız Sarayı kütüphanesi, ilgili bakanlıklarda kütüphaneler oluşturulması istenmiştir.

Müzecilik alanında modern müzecilik ile ilgili oluşumlar yapılıyor.

Gösteri (tiyatro, opera gibi) (Cuma selamlığı sonrası) misafirlerine ya da haremine olurmuş bu gösteriler. Opera, tiyatro, elit kitlelere hitap ediyor bu batıdaki etkinlikler.

Spor alanında Beşiktaş, Galatasaray, Fenerbahçe gibi kulüpler kuruluyor.

Batı Avrupa’daki eğlence, kültür hayatı Osmanlıya da giriyor.

 

Prof. Dr. Ali el-SÛLİ, Tunus Zeytuniyye Üniversitesi “Tunuslu bir Modernist Bayram'a göre II. Abdülhamid'in Siyasi ve İçtimai Islahatları”

Köküne, inancına bağlı olarak yenilikler getirmek önemli. İnanç ve ahlaktan uzaklaşılırsa gelişmeden bahsedilemez. Bayram, yerel yönetimlerin yetki almasını olumlu buluyor. İslam kaidelerinin dışına çıkmadan yeniliklere izin verilmeli. Dış baskılara boyun eğilmemeli. Yoksa sakıncalı bir hal alır. Bunlar yapıcı eleştiriler. Bakan kendi insiyatifiyle değil, verilen emirlere uymalı diyor. Külli ana kaidelere dikkat çekiyor.

 

3.Oturum “Sultan II. Abdülhamid Han Döneminde Osmanlı Dış Politikası ve Filistin Meselesi"

iso_5652.jpg

Oturum başkanı Prof. Dr. Arif ERSOY

II. Abdülhamid Han, feraset ve dirayet sahibiydi. Tarihimizde büyük bir değişimin önderidir. Dünyanın yeniden şekillendiği dönemde gelmiştir. Nasıl bir dünya savaşı yapılacak tartışması, yani Osmanlının nasıl parçalanacağı, 1852’de Paris’te başlamıştır.

II. Abdülhamid Han, kurumsal yapıyı başlatmıştır. Tarihimizin en büyük hükümdarıdır. 33 yıl, batının hile ve desiselerine direnmiştir. 100 sene önceki yazıların içeriği bugün de aynı. Ülkemize yönelik bu şer ittifakına karşı her zaman çalışmalıyız.

Prof. Dr. Azmi ÖZCAN- Sakarya Üniversitesi “Sultan Abdülhamid Dönemi Dış Politika Uygulamaları”

Vefa önemli bir duygu. Biz tarihe bilig dermişiz tarih demezden önce. Hali ve geleceği daha iyi anlayabilir ve kurgulayabiliriz böylece.

Tarihi olaylar üzerinden anlamalıyız, kişiler üzerinden değil. Güç merkezlerinin el değiştirdiği dönemin sembol isimlerinden birisidir II. Abdülhamid Han.

19. yy, tarihin en uzun yüzyılı. Dünyada bilinen %80 coğrafyayı Avrupa sömürge yapmış. Bütün dikkatleri Osmanlı’ya yöneltmişler.

Tanzimat’la devlet, düne ait her şeyi reddediyor ve Avrupa yönüne dönüyor. 1793-1826 arasında devletin eski ve yeni orduları birbiriyle savaşıyor. Bu resmi tarihte pek yoktur.

II. Abdülhamid Han’ın doğumu 1842, Tanzimat dönemine doğuyor. II. Abdülhamid Han içerdeki bürokrasi ile bu işin olmayacağını anlıyor.

İngilizlerin niyeti, ticaret ve sömürü düzenini arttırmak. Dostane gözüken tavırları bile bizi ele geçirmek için. Bir devletin kaderi ve bekası, başka bir milletin himmetine bırakılamaz. Osmanlının bekası, sadece Osmanlının değil tüm Müslümanların bekasıdır. İslam dünyasının kabul ettiği tek lider II. Abdülhamid Han idi, asr-ı saadet dışında. II. Abdülhamid Han hilafet siyasetini uyguladı. Savaşsız durmaya çalıştı, barışa ve diplomasiye önem verdi. Diplomasi ve siyasette kelimeler davranışla ve sabırla aktarılmalı. Kavramlar üzerinde çok düşünülmeli ki II. Abdülhamid Han bunlara özen gösterirdi.

Prof. Dr. Ş. Tufan BUZPINAR- İstanbul Şehir Üniversitesi “Sultan Abdülhamid Döneminde İngiliz Hıristiyan Siyonistler”

Filistin’de devlet kurulması çalışmaları 1890 öncesinde başlıyor. Restoration da deniyor buna.

Fransa’nın Mısır işgali ile bölge rekabet alanı haline geldi. İngilizlerin Filistin’e ilgisi ile Yahudilerin oraya göçü aynı zamanlar. Bölgenin ilk yabancı konsolosluğunu İngilizler açıyor 1838’de.

Lord Shaftesbury önemli bir simadır. Kehanetin gerçekleşmesi için Osmanlı sultanına Filistin bölgesi için para teklif edelim deniyor. İngiltere dış politikasında bu konuyu önemli bir hale getiriyorlar. Bu konuda çok yayın yapılıyor İngiltere’de ve olağan bir konu haline geliyor. Filistin’e atanan kişi, bu evanjelik öğretiye inanıyor. Filistin’e Yahudi yerleşimi hakkında çalışıyorlar.

93 harbi onları heyecanlandırıyor. Bize parayla toprak satarlar diyorlar 1879 haziranında. Bir şirket üzerinden toprak istiyorlar. II. Abdülhamid Han, bu konu kabul edilebilir değil diyor. Filistin’e Yahudi göçü mümkün değildir diye meseleyi kapatıyor. Osmanlı, zor durumdaki Yahudileri kabul ederiz diyor Filistin bölgesi dışında bölgelere. Amerikalıları ve Almanları araya sokuyorlar, Herzl bir İngiliz’in katkısıyla güç kazanıyor ve sonraki toprak isteme hadisesi de bu serüvenle beraber gelişiyor.

 

Yrd. Doç. Dr. Zoubeir KHALFALLAH, Mardin Artuklu Üniversitesi “II. Abdülhamid ve Filistin Meselesi”

II. Abdülhamid Han, Filistin’e önem veriyor. 1909 sonrasında Yahudiler II. Abdülhamid Han olmadan alabildiler.

Necip Fazıl, II. Abdülhamid Han’ı anlamak her şeyi anlamak olacaktır diyor.

Düyun-u Umumiye’yi Siyonist hareket kullanmıştır. Herzl II. Abdülhamid Han ile görüşmüş. 20 milyon pound teklif etmiş ama II. Abdülhamid Han onu sarayından kovmuştur. II. Abdülhamid Han’a karşı büyük bir haksızlık başlamıştır. Filistin meselesi II. Abdülhamid Han’dan sonra Yahudiler için mesafe katettikleri mesele oldu ve kendi adlarına çözüme kavuşmanın yolu açılmış oldu.

Dr. Naci YORULMAZ, Araştırmacı “II. Abdülhamid Dönemi Osmanlı-Almanya Silah Ticareti ve Dış Politika Yapım Sürecine Etkisi”

Uluslararası ilişkilerin temeli silah ticaretidir-foreign affairs

‘İyi silahlanmış müttefikler tercih sebebi’

Almanya Bismarck döneminden başlayarak silah satışına başladı Osmanlı döneminde. II. Abdülhamid Han silah sanayisini denge unsuru olarak kullandı.

Bağımlı savunma sanayi ile bağımsız dış politika imkansızdır.

Prusya Fransa’yı yenip, Osmanlı 93 harbini kaybedince muzaffer olan orduların silahları tercih ediliyor.

4. Oturum "Sultan II. Abdülhamid Han ve İttihad-i İslâm Projesi"

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Safa Saygılı

iso_5718.jpg

Prof. Dr. Cezmi ERASLAN, İstanbul Üniversitesi “II. Abdülhamid’in İslam Birliği Siyaseti Üzerine Bazı Gözlemler”

Eraslan, II. Abdülhamid’in İslam Birliği siyaseti üzerine önemli bilgiler vermiş ve II. Abdülhamid’in yaklaşımına dair önemli tespitlerde bulunmuştur.

Doç. Dr. Rahman ADEMİ, Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi “II. Abdülhamid’in Balkan Siyaseti”

Ademi, II. Abdülhamid Han’ın Balkan siyasetine verdiği önemi, bölgeye yaptığı katkıları ve dönemin koşullarını tebliğinde dile getirmiştir.

Yrd. Doç. Dr. Muhammed Ali Muhammed Allo Hüseyin-Musul Üniversitesi “II. Abdülhamid'in İslamcı Fikirleri”

II. Abdülhamid Han, 33 yıl boyunca Yahudi Siyonistlerin savaşlarına direnmiştir.

Japon hükümdarlar ilişki kurmuştur, Rusya’ya karşı İran ile de ilişkisi vardır.

Almanlara demiryolu imtiyazı verilince İngiltere de imtiyaz talep etmiştir. İngiltere tekin durmuyor. Müsteşarlıkları hep tehdit oluşturmuştur.

II. Abdülhamid Han alimlerle çalışmış, onlarla görüşmeyi ihmal etmemiştir.

II. Abdülhamid Han Osmanlı devletini bekleyen tehlikelere her daim dikkat çekmiştir.

Osmanlı, 1299’da tasavvuf ilkeleri üzerine kuruldu. Sultanlar en zor zamanlarda sahip olduğu öngörü sayesinde devleti ayakta tutmuştur.

Irak’ta Nakşibendi tarikatının da katkısı olmuştur. Ben Musulluyum, çok sayıda tekkeniz mektebiniz eserleriniz bulunmaktadır. Musul’da eğitimin zorunlu olduğu tarih sultan II. Abdülhamid Han dönemidir. Böyle bir sultana nasıl deli ya da kanlı sultan denir?

Musul’daki mektepteki öğrencilerin eğitimi yatılı ve bedava. II. Abdülhamid Han tasavvufi yönü var, belli bir yere intisap etse de diğer tarikatlara da çok saygılı, ayrım yapmıyor asla uygulamalarda.

II. Abdülhamid Han’ın Filistin davasıyla ilgili dirayetli ve cesur tavrını kim unutabilir? Hakikat her zaman üstün gelecektir. Filistin bana ecdadımdan emanettir, orayı veremem diyor. Kutsal emanet topraklarında onları barındırmamıştır. Allah Türkiye’yi korusun.

Dr. Yakup AHMET, İstanbul Üniversitesi “II. Abdülhamid’den Cihad-ı Ekber’e İttihad-ı İslâm Düşüncesinin Dönüşümü”

Sizlere şu an zor günler geçiren Şam halkını hatırlatmak isterim. Pakistanlıyım. Birlik fikri önemli. Siyasi de bir fikir.

Osmanlılar Küçük Kaynarca’dan itibaren toprak kaybetme korkusu yaşadılar. Nasıl bir birlik oluşturmalıyız tartışması yapılıyor. İttifak halindeki batı devletlerini yenmek için böyle bir birliğe ihtiyaç var. II. Abdülhamid Han hilafetin siyasi ve duygusal yönünün farkındaydı. Onun kaybedilmesi, birçok şeyin kaybedilmesi demekti. II. Abdülhamid Han, İslâm’ı araçsallaştırmamıştır. II. Abdülhamid Han birleştirme yapmaya çalıştı İslam dünyasında. Balkan savaşlarından sonra ve I. Dünya savaşında ise dünya çapındaki Müslümanlar batılı sömürgecilerin etkisi ve gücü altına alınmaya çalışılıyordu. Hindistan’dan Pakistan’dan Müslümanlar destek vermeye çalıştı Osmanlı devletine. İslam birliği ne anlama gelir, ümmet fikri ne anlama gelir, Osmanlı devletinin bizatihi kendisi bu bellektir. Filistin’de kimlikler topraklar her şey elden alınmak isteniyor, bunun çözümü ortak hafızayı harekete getirmekten geçmektedir.

 

5. Oturum "Sultan II. Abdülhamid Han Döneminde  Osmanlı Sosyal, Ekonomik ve Kültürel Dünyası"

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Abdülkadir EMEKSİZ

iso_5769.jpg

Prof. Dr. Yakup ZEKİ

Toplantımızın şeref konuklarından olan Zeki, II. Abdülhamid Han ile Herzl arasındaki görüşmeye dair önemli ve bilinmeyen notları aktarıp, Siyonizm’in, Mason faaliyetlerinin ve dünyanın bu en karanlık ve tehlikeli eli kanlı örgütlenmesinin II. Abdülhamid Han’a ve Osmanlı Devleti’ne uygulamaya çalıştığı baskı ve politikalara dair çok önemli bilgi ve paylaşımlarda bulundular.

Prof. Dr. Fatmagül DEMİREL, Yıldız Teknik Üniversitesi “Sultan II. Abdülhamid'in Kamusal Alanda Görünürlüğü”

II. Abdülhamid Han’ın cülus töreni/doğum günü törenleri

Hırka-ı şerif ziyaretleri

II. Abdülhamid Han’ın halkla olan ilişkisi

Konaklar devletin ihtişamını gösterdiği için buraların devletin şanına yaraşır yapılması istenmiştir.

Sultan Reşat, II. Abdülhamid Han’ın izlerini silmeye çalışmıştır. Meşrutiyet övgüsü gazetelerde yapılmıştır.

Gazetelerde II. Abdülhamid Han’ın uğursuz olduğuna dair haberler yapılmakta, Selanik’te yumurta büyüklüğünde dolu yağdığı, II. Abdülhamid Han’ın delirdiği, resme başladığı vb haberler yapıldı.

II. Abdülhamid Han’dan sonra ittihatçılar onun izlerini hafızalardan silmeye çalışmıştır.

II. Abdülhamid Han Selanik’te iken gazeteleri yakından takip eder. “Kendimi savunamazken bana neden saldırılmaktadır” demektedir.

Prof. Dr. Bülent ARI, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) “Devr-i Hamidide Emperyal Baskılar ve Aydınlanma Çağı”

Arı, emperyalist devletlerin Osmanlı Devleti’ne yaptığı baskıları incelediği sunumunda, yabancı ülkelerin Osmanlı borçlarını ödeyemesin diye tedbirler aldığını ve Fransız İngiliz ve Rusların  artık itilaf devletleri olduğunu kaydetmiştir.

Doç. Dr. Abdullah Şevki DUYMAZ, Süleyman Demirel Üniversitesi “II. Abdülhamid Dönemi İmar Faaliyetleri”

Duymaz, II. Abdülhamid Han döneminde yapılan önemli ve değerli imar faaliyetlerine yer verdiği sunumunda, II. Abdülhamid Han’ın amacının sadece yapmak değil, yaşatmak olduğunu altını çizmiştir.

6. Oturum "Sultan II. Abdülhamid Han Döneminde Siyaset ve Muhalefet"

Oturum Başkanı: Prof. Dr. Mehdi İLHAN

iso_5822-001.jpg

Prof. Dr. Bedri GENCER, Yıldız Teknik Üniversitesi “II. Abdülhamid'in Meşruiyet Siyaseti”

19.yy. en uzun yüzyıl. Osmanlıdaki en büyük kırılma 1856 ile geliyor. Müslüman ve Gayri Müslim insanları eşit kıldı.

II. Abdülhamid Han, emanet olan mukaddes devletin bekası ve geleceği ile ilgilendi (sefine-i devlet). Devleti kurtarmayı öncelikli hale aldı. Islahat fermanının yarattığı kırılma çok önemli, bugün bile anlayabilmiş değiliz. Osmanlı geri dönülemez bir sürece girdi. II. Abdülhamid Han bu süreci sonuna kadar götürmek zorunda kaldı. Batının aydınlanması ne eskiyi ne yeniyi memnun etmeyecekti. Hoşnutsuzluk ve muhalefet olacaktı.

Alimin genlerinde yönetime muhalefet yoktu. Softalar(delikanlılar) ve Nakşibendilik yükselişe geçmiştir (muhalefet hareketi olmuştur). Islahat ve Tanzimat fermanları önemli kırılmalar olmuştur.

Prof. Dr. Mehmet HACISALIHOĞLU, Yıldız Teknik Üniversitesi “Balkanlarda Muhalif Hareketler ve Sultan Abdülhamid”

Rusların dikte ettiği Ayastefanos Antlaşması ile Osmanlının etkisi Balkanlarda neredeyse bitiyor. Jön Türk hareketi, Arnavut Prizren birliği, Makedonya komiteleri

Arnavutların direnişi tepkisi oluyor.

1895’teki Makedonya komitesi isyanlarını Osmanlı bastırıyor ve birçok insan Bulgaristan’a dönmek zorunda kalıyor.

1897 Girit isyanı örneğini alan Balkanlardakiler isyan çıkarıp büyük güçlerin devreye girebileceğini düşünüyor. Makedonya’da isyan çıkıyor. Avusturya Macaristan imparatorluğu ve Rus çarlığı baskı yapıyor. II. Abdülhamid Han bunları kabul etmek istemiyor ama mecbur da kalıyor. Padişahı kanlı padişah diye lanse ediyorlar.

1895’te Bab-ı Âli’ye yapılan Ermeni saldırısı için Jön Türkler kötü yönettiği iddiasıyla padişahı sorumlu tuttular. Girit konusunda padişahı pasif buldular. Arnavutlara karşı II. Abdülhamid Han’ın silahlanmasını eleştiriyorlar. Yeterince reformcu olmamakla suçluyorlar. Bürokrasi içinden de II. Abdülhamid Han’a eleştiri var. Prens Sabahattin ‘memur devleti olduk’ diyor. II. Abdülhamid Han zamanında çok ciddi bir muhalefetle karşı karşıya kalmıştır.

Prof. Dr. Caner ARABACI, Necmettin Erbakan Üniversitesi “Sultan Abdülhamid’e Karşı İslamcı Muhalefet”

II. Abdülhamid Han, İslâm birliğini olmazsa olmaz olarak görmüştür. Buna karşı haçlı taarruzu var. Osmanlı İttihad-ı İslam’a sarılarak ayakta kalabilecektir.

Namık Kemal, Ali Suavi eleştirileri. Ali Suavi Çırağan baskınında öldürülür, Namık Kemal sürgüne gider.

Cemaleddin Afgani aydınlarımızı etkilemiştir büyük ölçüde.

Peki İslamcılar neden karşı? O dönemdeki atmosfer de zehirliyor bazı insanları.

Akif gibi dönem alimleri II. Abdülhamid Han’ı eleştirdi. İslam muhalefeti devleti korumak için iş birliği yapamamıştır. Bu çok iyi görülememiştir. II. Meşrutiyetin İslamcıları modernistlerdi.

Doç. Dr. Mehmet Ö. ALKAN, İstanbul Üniversitesi “Maarif, Muhalefet ve Hürriyetperveran Kongresi”

II. Abdülhamid Han, hakkında bizim bir biyografimiz yok tam anlamıyla. Monografi ve biyografi kaynakları çok az. Makaleler olsa da yeterli değil.

II. Abdülhamid Han dönemini nicel verilerle de irdelemek lazım. Türkiye modernleşmesi için en önemli dönem II. Abdülhamid Han dönemidir. II. Abdülhamid Han’ın kendi kurduğu okullardan yetişmiştir önemli isimler.

1826 ordunun devlete bağlı olduğu ilkesi.

Modern Osmanlı’ya bürokratlar bürokrasi ile ulaşacağız diyor. II. Abdülhamid Han modernleşmenin saray merkezli olabileceğini söyledi.

II. Abdülhamid Han’ın iktidara darbe ile geldiğini unutmamak lazım. Ordu, sivil bürokrasi ve ulema darbe yaptı, II. Abdülhamid Han böylece tahta geçti. Anayasa yapacağım, meclis açacağım dedi onlara. Pazarlık yaptı onlarla.

93 harbi felakettir, yüzbinlerce insan Osmanlıya gelmek zorunda kaldı.

V. Murad 33. Derece masondu, en yüksek seviyeye yükseltildi.

II. Mahmut’a kadar ordu özerk bir orduydu. Onunla birlikte ordu yönetime tabi oldu.

Medreselerin özerkliği gitti, üniversite kuruldu. Hukuk-ilahiyat fakültelerinin kurulması ile kendi istediği kişilerin ulema olmasını hedefledi iddiası.

Kapanış ve değerlendirme oturumu İZÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Bulut’un başkanlığında, Dr. D. Mehmet Doğan, Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya ve Prof. Dr. Cezmi Eraslan tarafından deruhte edildi.

iso_5854.jpg

İlk sözün sahibi TYB Şeref Başkanı D. Mehmet Doğan’dı. Doğan, 100 yıl sonra Sultan II. Abdülhamid Han ilmi toplantısının bu alanda yapılan ilk toplantı olduğunu dile getirdi. Doğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Bana göre ilk defa hamasetin aşıldığı ve derinlikli, tarafsız bir şekilde ele alınan bir toplantı oldu. Överken ve yererken aşırı gitmek anlayışı, bizi tarihin kendisinden uzaklaştırır. Buradan ve yurtdışından gelen misafirlerimizden çok orijinal fikirler dinledik. İnşallah bu fikirlerin kitaplaşması da yakın bir zamanda yapılacaktır. Abdülhamid meselesini konuşmak hep bir problem olmuştur. Bizim okuduğumuz üniversitede Abdülhamid aleyhtarlığı olmazsa olmaz bir şeydi. Geldiğimiz bu nokta itibariyle, mesela hala bir Abdülhamid monografisi yoktur. Gerçi Atatürk’ün de yok ama bunun farklı gerekçeleri olabilir; ama bu Abdülhamid için geçerli değildir. Bana göre, İslamcılık konusunun da yeniden ele alınması gerekir. Çünkü problemli bir kavram bu. Mesela ne Namık Kemal, ne Mehmet Akif, ne Said Paşa hiç biri İslamcılık kavramını kullanmadı. Necip Fazıl, Sezai Karakoç gibi düşünce adamlarımızın hiçbiri bu kavramı kullanmamışlardır. İslamcılık, kavram olarak 1960’ta tercüme faaliyetlerinden sonra ortaya çıktı. Bugün pek çok düşünce ve fikir adamımız bir çırpıda İslamcı olarak yaftalanabiliyor.  Bunun doğru olduğunu düşünmüyorum. Aslında dikkatli okunursa Akif’in “Asım” şiiri ittihadçı politikacılara karşı Abdülhamid’i savunma çabasıdır. “Gelenin keyfi için, geçmişe sövemem…” Gelen kim? İttihatçılar. Geçmiş kim? Abdülhamid. Abdülhamid dönemi bir çırpıda ele alınabilecek bir dönem değil. Çünkü pek çok şey var bu dönemde. 3 kurum olarak yaptığımız bu programın başarılı olduğunu düşünüyorum.”

Dr. D. Mehmet Doğan’dan sonra ikinci söz Prof. Dr. Gökhan Çetinsaya’ya aitti. Çetinsaya, Abdülhamid’i içeren kısa bir anektodla sözlerine başlayarak şunları ifade etti: “Önceden Meydan Larousse adında bir ansiklopedi vardı. Onun bir nüshasını alıp İnönü’ye götürmüşler. İnönü, ansiklopediyi getirenlere kim olduklarını sormuş ve akabinde de hemen şöyle demiştir: ‘Kim olduğunuzu bilmiyorum ama içindeki Abdülhamid maddesine balarım, kim olduğunuzu öğrenirim’ demiş. Bana göre iki Abdülhamid var. Kendi yazdıkları ve yaptıklarıyla bir Abdülhamid var, bir de aleyhinde bulunanların ele aldığı bir Abdülhamid var. Ben öğreniclerime hep şunu söylerim: Abdülhamid’i öğrenmek istiyorsanız, Türkiye’nin son otuz yılında neler olduğuna bakın. Yani 30 yıl süre içinde yapılanlar var, Abdülhamid’i bir cümle ile bir çırpıda anlayamazsınız. Abdülhamid’in bilinçli, kendine özgü, Tanzimat devlet adamlarından farklı politikaları vardı. Sultan Abdülhamid’in modern Türkiye’ye ve Orta Doğu’ya mirası nedir? 3 şey sayabilirim: 1) Reformlar. Pek çok demir yolu, modern tarım yolları vs. Eğitim de bu reformlara dahil. Sanayi, telgraf, posta pek çok şey Abdülhamid zamanında yapıldı. Ancak unun henüz bir envanteri yok. 2) İttihad-ı İslam. Yani Müslümanları birleştirmek. Bugünün de meselesi olan bir konu bu. İttihad-ı İslam bir kaç şekilde anlaşılır: 1) Dünyadaki 300 milyon Müslümanı birleştirmek. 2) İmparatorlukta yaşayan farklı Müslüman grupları birleştirmek. Abdülhamid’e bu projeleri telkin eden Ahmed Cevdet Paşa’dır. Abdülhamid hem Kürtler hem de Arnavutlar arasında “Baba” olarak anılırdı. Sevilirdi. 3) Yetiştirilen kuşaklar. Yetişen askeri ve sivil bürokratlar Abdülhamid’in okullarından çıkmışlardır. Atatürk ve İsmet İnönü buna dahil. Bu okulların (Mekteb-i Mülkiye, Mekteb-i Harbiye) mezunları Türkiye’yi, Irak’ı, Suriye’yi yönetmişler. İnşallah burada sunulan bildiriler kitaplaşınca daha güzel bir değerlendirme ve tartışma imkanı buluruz.”

Prof. Dr. Cezmi Eraslan üçüncü konuşmacıydı. Eraslan şunları söyledi: Bu programa güzide insanların yer almasını sağladığınız için öncelikle sizlere teşekkür ediyorum. Bir çalıştay yapılsa herkes fikirlerini bir bütün olarak daha fazla ifade etme imkanı bulsa daha güzel olur. Büyük adamları bir bütün olarak ortaya koymak çok zor bir iş tabi.  İlmi toplantılarda fikirler sunulurken nezaketi fazla abartmadan eleştirel bir şekilde fikirlerimizi ifade etmemiz gerekiyor. Ama bu toprakların bir kaderidir bu: Kraldan çok kralcı olmak. Bazları Abdülhamid’i “Türkçü” olarak anabilir, ama bence Abdülhamid ülke içinde yaşayan bütün unsurları bir arada tutmak noktasında önemli şeyler ve çabalar ortaya koyduğu için o tam devletçi bir padişahtır.”

Oturum Başkanı Prof. Dr. Mehmet Bulut konuşmacılara teşekkür ettikten sonra şu fikirleri ifade ederek kapanış ve değerlendirme toplantısını nihayete erdirdi. “Üç kuruma ve mensuplarına bu önemli organizasyon için teşekkür ediyorum. 100 yıl sonra bizler, ülkenin yöneticileri ve evlatları olarak tıpkı yüzyıl önceki meselelerle, sorunlarla uğraşan büyük bir devletimizin uğraştığı meselelerle uğraşıyoruz. Bu meselelere çözüm ortaya koymak için 33 yıl ülkeyi yöneten bir yöneticinin çözüm ve çabalarını öğrenmeye ve tartışmaya gayret ettik. Bizim bu toplantıyı yapma sebebimiz buydu aslında.”

Kapanış ve değerlendirme oturumunun ardından toplu fotoğraf çekimine geçildi ve “100 Yıl Sonra Sultan II. Abdülhamid Han Uluslararası İlmi Toplantı” nihayete erdi.

iso_5553.jpg

iso_5646.jpg

iso_5807-001.jpg

kapakfoto.jpg

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.