- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
AFRİN VE ÖTESİ
ABD’nin yardımıyla PYD/YPG’nin “Kuzey Ordusu” veya 30 bin kişilik “Suriye Sınır Güvenliği Gücü” oluşturma gayreti, rejimin İdlib’de ilerlemesi ve Soçi’deki toplantıya SDG’nin Rusya tarafından çağrılabilecek olması Afrin harekatını gündeme getirdi.
23 Ocak 2018 Salı 13:27
Prof. Dr. Cengiz Tomar
Geçen sene Mart ayında yayımlanan “Suriye satrancında değişen dengeler ve ittifaklar” başlıklı yazıyı şu açık uçlu soruyla bitirmiştik: “Şimdilik bilmediğimiz noktalar, Rakka’nın ve DEAŞ’tan temizlenecek diğer yerlerin kimin müstakbel nüfuz alanı olacağı ve eğer Türkiye’nin Rakka ve Menbiç’te önü kapanırsa batıya dönerek Afrin kantonuna yönelip yönelmeyeceği?”
Trump’ın Suriye politikasının iyice tebellür etmesinin ardından Temmuz ayında yayımlanan “Afrin-Münbiç sarkacında Türkiye” başlıklı yazıda da bu sorununun muhtemel cevaplarını kaleme almıştık. Trump yönetiminin Suriye’de PKK’nın Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adıyla yumuşatılan türevi PYD/YPG ile yoluna devam edeceğinin aşikâr olmasının ardından, “Bu can sıkıcı ve nazik durumda, Türkiye’nin askeri alanda neler yapabileceği sorusu hayati önemini hâlâ koruyor. ABD’nin ‘Fırat’ın batısında bir PYD/YPG varlığı olmayacak’ sözüne rağmen, Menbiç’te bu örgütü korumaya alması, bu bölgeye yapılacak bir operasyonu şimdilik imkânsız kılmakta. Ancak kantonların zayıf halkası durumundaki, üstelik Türkiye (Amanoslar, Hatay ve Kahramanmaraş) açısından sürekli güvenlik riski barındıran Afrin kantonu, son günlerde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) baskısı altında” diyerek ifade etmiş ve yazıyı Fırat Kalkanı harekatından sonraki hamlesini Afrin’e yapmasının Türkiye’nin çıkarları açısından çok önemli belirterek bitirmiştik.
Ağustos’taki analizimizde ise İdlib’in Türkiye açısından stratejik önemini izah ederek Akdeniz’e uzanan bir PYD/YPG kuşağımın önlenmesi açısından Türkiye’nin müdahalesinin ne kadar hayati olduğu ifade etmiştik. Nitekim Türkiye çok geçmeden Astana çatışmasızlık anlaşmasıyla İdlib’te varlık göstermeye başladı.
Devamı: http://www.dunyabulteni.net/haber-analiz/415297/afrin-ve-otesi
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.