26 Nisan 2024
  • İstanbul18°C
  • Ankara23°C

AHMET AY: AHLAK VE AHLAKLILIK

Geçen yazımızda ahlak konusunda Müslümanların içler acısı halinden söz etmiş, inananların bu ahlaksızlık sarhoşluğuna nasıl kapıldığını anlatmaya çalışmıştım.

Ahmet Ay: Ahlak ve Ahlaklılık

19 Eylül 2018 Çarşamba 10:49

Her kesimden dertli tepkiler aldım. Arayan, mesaj yazan, sosyal medyada yazıya yorum yapan herkes ahlaksızlıktan şikayetçiydi.
 
Haksız sayılmazlar, ömrü ahlaksızlıkla geçenlerle ilgili fazla söze gerek yok, lakin “dönemsel ahlaksızlar” en tehlikeli olanlardır. Mesela saygın bir şahsiyete iktidar partisinden bir teklifin gittiğine dair haber çıkar çıkmaz bu “dönemsel ahlaksızlar” ibadet aşkıyla iftiralar üretir ve yaymaya başlarlar, yeter ki teklif yerini bulmasın. Diğer bir şahsiyet bir hastaneye başhekim mi olur? Derhal seri iftira üretimine geçerler o dönemsel müfteriler. Bunlar kendi ihtirasları için iftira üretirken Allah’ı hesap dışı bırakırlar, müfterilerin asıl kaybı budur.
 
Peki, neydi ahlak? Nasıl ahlaklı olunur?
 
Biz Müslümanlar için ahlak(lılık) ne anlam ifade eder?
 
Ahlak, iyi ve kötü ile ilgili kurallar ve değerler bütünüdür. Bir yönüyle irade sahibi (özgür) olan mü’min(ler), öbür yandan imanının yüklediği sorumluluk (mükellefiyet) ile hareket ederler. Müslümanlar, ahvalini tezekki ile (arınmak) erdem ve ahlaka uygun hale getirmekle yükümlüdürler.
 
Ahlaklı olmak ise, ahlaki kural ve değerlerin onları kabul eden mü’minlerin gönlüne oturması, bu değerlerin mü’minin istek, arzu ve tercihlerini belirlemesi ve nihayetinde kişinin diğer insan ve varlıklarla ilişkisinde bu kaide ve değerlerin müsbet olarak belirleyici olmasıdır.
 
İnanan için ahlakı bilmek, kabul etmek yeterli gelmiyor; kendisine ve başkalarına karşı bu kabulü yani inancı bütün ilişkilerinde kalben göstermektir ahlaklılık. Yani mü’minin tercih ve isteklerinde gönüllü olması esastır. Yasal zorunluluk, toplumsal baskı, müeyyide korkusu sebebiyle kural ve kaidelere uyma kişiyi ahlak sahibi kılmaya yeterli gelmez.
 
Ahlak, biz Müslümanlar için de diğer dinlerin müntesipleri için de inanmayan insanlar için de olmazsa olmazdır. Beraberce sağlıklı yaşamanın ancak ahlaka riayet etmekle mümkün olacağı izahtan varestedir. İftiranın, aldatmanın, kandırmanın, yalanın, sözünde durmamanın, dolandırmanın olduğu bir yerde hayat cehenneme döner.
 
Ahlak en çok mü’mine yakışır, en çok mü’min ahlaklı olmalıdır ve adaleti elden bırakmamalıdır Müslüman. Ahlak aynı zamanda adaleti de ayakta tutar, çünkü büyük bir kısmıyla adaletsizlik ahlaksızlıktan beslenmektedir:
 
“Ey iman edenler! Kendiniz, ana babanız ve en yakınlarınızın aleyhine de olsa, Allah için şahitlik yaparak adaleti titizlikle ayakta tutan (tesis eden) kimseler olun.”
 
Yeryüzünde adaleti ve ahlakiliği anlatan bu ayetten daha çarpıcı bir ifade olabilir mi? Bu ayet ahlaklı ve adil bir Müslüman için kafi değil mi?
 
“Aldatan bizden değildir” diyen bizim peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (AS) değil mi? İftira ile yalan ile aldatan ondan (as) değilse kimden olduğuna karar versin.
 
Bu düsturlara gönülden uymak Müslümanı ahlaki davranış sahibi kılar.
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.