25 Nisan 2024
  • İstanbul20°C
  • Ankara26°C

AMİNA SİLJAK JESENKOVİC: MEVLİD ŞERBETİ KOKUSUNDA HAYALLER

12 Rebiü’l-evvel Mevlid Kandili. Dul kalmış, doğum sancılarında bir adaşımızı evimizde, gönlümüzde karşıladık mı? Başımızı ondan çevirdik mi yoksa?

Amina Siljak Jesenkovic: Mevlid şerbeti kokusunda hayaller

19 Kasım 2018 Pazartesi 15:30

Alemin yaratılmasına sebep, en güzel ahlaklı insan, Allah’ın son peygamberi, peygamberlerin tacı dünyaya teşrif etti o gece. O gece, çocukluğumuzdan beri, hayalimizde putperest bir Mekke havasına, hiç tanımadığımız Kureyş kabilesine, canlı kız çocuklarını gömerek öldürenlere korkuyla yaklaşıp, o yıldızlı gecenin mübarek saatini bekliyoruz… Kabe duvarlarına asılı kasideler, methedilen kabile büyükleri, hayatlarını zevk ü safa ile geçiren zengin ve acımasız putperestler… Köle sahibi bunlar, kölelerine şiddet uyguluyorlar.
Öte yandan, iyi bir ailenin kızı küçük yaşta evlenmiş, adı benim gibi, Amina, eşi de ölmüş, Abdullah, kimi kimsesi yok… işte bu gece bebeğini dünyaya getirecek. Biliyoruz bu rivayetleri, elli yıldır, Mevlid Kandilinde, hayalimizde Peygamberimizin doğumunu canlandırıyoruz. Karanlık içinden bir mucizeyle aydınlığın doğmasını bekliyoruz… Çocukluğumuzda bu aydınlık, hediye alacağımız bir kitaptan (veya oyuncak arabadan), gençliğimizde okulda bir başarıdan, daha sonra belki birinin ilgisinden, daha da sonra… barışın kendiliğinden gelemeyeceğini bildiğim için, malum, askeri müdahale gibi şeyleri hayal edemeyiz hani, etrafımdaki mağdur insanların ölmeyeceği, huzurlu bir gün dileğimden ibaretti… Bir mutluluk, bir aydınlık bekleyişi.
Yıldızlı gecede Kabe’mizin secdeye kapanmasını heyecanla bekliyorduk. Mutluluktan ayağa kalkarak “Merhaba” faslını okumayı. Hoş geldin evimize, şehrimize, dünyamıza. Hoş geldin En Sevgili. Gül goncası gibi yeni doğmuş bebeğin dudaklarını, o sırada getirdiği şehadetini hayallerimizde canlanıyorduk. Akabinde, hurilerin genç anneye getirdiği cennet şerbetini düşünürken, Mevlid şerbetini içiyorduk. Ev karanfil, tarçın kokuyordu. Kadınlar elleriyle birbirlerine dokunarak salavat okuyorlardı. Biz de… Daha sonra, hep aynı dikkatle, hep aynı heyecanla Peygamberimizin hayatını zikrediyorduk… Amine’nin vefatı, altı yaşındaki çocuğun yapayalnız kalma üzüntüsünü hissetmeye çalışıyorduk. Dedesi Abdülmuttalip’in, amcası Ebu Talip’in yanında büyümesini…
Sonra, Hatice Hazretlerine hayran oluyordum: o zamanlarda başarılı bir iş kadını. Güzel miydi? Filmlerde görüyoruz, bu zengin kadınlar fakirlerle hiç evlenmez! İşte, Mü’minlerin annesi o yüzden özel! Bizim Muhammed (sav), dürüst, fakat öksüz ve yetim. Evliliği, kızlarının dünyaya gelişi… Bu sefer hayallerimizde bizim arkadaşımız Fatıma oluyordu. Keşke onunla oynayabilseydik… Hazreti Peygamber’in Hira Tepesi’ne gidişini, inzivaya çekilişini hayal ediyorduk. İlk ‘Oku’ emri! O’na ve bize gelen emir. Hatice ve Ali Hazretlerinin İslamiyet’i kabul edişi. Artık Peygamberimizin yanında iki kişi var… Ve tekrar zor zamanlar, putperestler tarafından gelen tehditler, işkenceler, azarlamalar…

Devamı: http://www.gercekhayat.com.tr/yazarlar/mevlid-sekeri-tadinda-mevlid-serbeti-kokusunda-hayaller/

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.