28 Mart 2024
  • İstanbul19°C
  • Ankara22°C

D. MEHMET DOĞAN: SUNUŞ: 27 MAYIS’TAN 15 TEMMUZ’A!

Cumhuriyetin darbeler tarihi için başlangıç 27 Mayıs 1960’tır.

D. Mehmet Doğan: Sunuş: 27 Mayıs’tan 15 Temmuz’a!

18 Temmuz 2017 Salı 11:28

Askeriyenin içinde yuvalanan bir cunta, 10 yıldır Türkiye’yi yöneten seçilmiş hükümeti alaşağı etti ve bunu Anayasa’nın ihlâl edilmesine bağladı. Anayasa gerçekten ihlâl edilmiş, iktidar tarafından çiğnenmiş miydi? Bunun tartışmanın çok açıklayıcı olmayacağını söyleyebiliriz. Çünkü 27 Mayıs darbesini yapanlar ihlâl edildiğini önü sürdükleri Anayasa’yı tamamen ortadan kaldırdılar ve yeni bir Anayasa metni hazırlatarak halka kabul ettirdiler.

27 Mayıs darbecileri kendilerini Millî Birlik Komitesi olarak takdim etmişlerdi. İkinci açık darbe 12 Eylül’ü yapanlar ise Millî Güvenlik Konseyi. Bu komite ve konseyden sonra bir de Yurtta Sulh Konseyi ile karşı karşıya kalacağımızı düşünemezdik. Bu isimlerde, darbe yapmak için makul gerekçeler bulma düşüncesinin izlerini bulabiliriz.

27 Mayısçılar Demokrat Parti’nin birliğimizi particilik üzerinden bozduklarını önü sürüyorlardı, 12 Eylülcüler millî güvenliğimizin tehlikede olduğu iddiasındaydılar. 15 Temmuzcular ise iç barışın mevcut iktidar tarafından tehdit edildiği teziyle yola çıkıyorlardı.

Bunlardaki gerçeklik payını araştırmayı da gerekli görmüyoruz. Çünkü esas mesele bu değil. Esas mesele bir ülkenin seçilmiş yönetimini zor kullanarak değiştirmek! Bunun için makul sebepler, kabule şayan mazeretler bulunabilir, fakat sonuç değişmez.

Türkiye’nin 15 Temmuzda maruz kaldığı darbe teşebbüsü darbeler tarihimizi yeniden gözlerimiz önüne getirdi. Türkiye’de siyasî sistemin şekillendirilmesinde darbelerin önemli rolü var. İki darbede anayasalar tümden değişti, darbemsi müdahelelerde de anayasa değişiklikleri yapıldı. Türkiye bir türlü halkın gerçek katılımı ile sistemini oluşturamadı. Bu konuları ve darbelere zemin oluşturan dış müdahale boyutunu Türkiye’de Darbeler Müdahaleler ve Siyasi Sistem isimli kitabımızda ele almıştık. İlk yayın tarihi olan 1990’da 12 Eylül’ün 10. yılında bulunulması hasebiyle periyodik darbelerle ilgili bir beklenti vardı. Türkiye’nin darbesiz düzelmeyeceğini iddi edenler, kendi açılarından bir kurtarıcı hamle bekliyorlardı. Darbelerin ülkeye verdiği zararların farkında olan geniş çoğunluk ise, demokratik sistemin sürdürülmesi gerektiğini savunuyordu.

Türkiye 10. yılı darbesiz atlattı derken, 1997’de Postmodern darbe ile karşı karşıya kaldı!

Dış destekli ve içeriden bazı güçlerin ve bilhassa basın yayın araçlarının kullanılmasıyla yapılan müdahale halkın darbelere karşı tavrını keskinleştirdi. Darbeciler açısından ise bir yarım kalmışlık hissi olduğundan gerçek bir darbe için arayışlar olduğu görülebiliyordu. İki binli yılların başında millet darbeci temayülleri yerle bir eden bir tavır gösterdi. Mağlubiyet ideolojisini etkisizleştirdi. Ardından Ergenekon yargılamaları geldi. Ergenekon ordu içindeki gerçek darbecilerin cezalandırılması yanında sahte delilerle çok sayıda masum vatandaşın da yargılanmasıyla tiyatroya dönüştü. Bu tiyatroyu sahneye koyanların amaçlarına ulaşamayınca kendi darbelerini yapmaya yürüdükleri görüldü.

Darbeler Müdahaleler ve Siysi Sistem kitabımızın bir dönem kitabı olarak kalmasından yana idik ve on küsur yıldır yeniden bastırmamıştık. Fakat 15 Temmuzdan sonra bu kitaba ihtiyacın yükseldiğini hissettik. 27 Mayıs’tan 28 Şubat’a kadar bütün darbeler ve müdahalelerle ilgili yazdıklarımızı son darbe teşebbüsü ile ilgili değerlendirmelerimizle birlikte yayınlamanın doğru ve faydalı olacağını düşündük.

Bu vesile ile, darbeye karşı kahramanca karşı duran milletimizin şehid olan fertlerine rahmet, gazilerine sağlık ve afiyet ve halkımıza muhabbetlerimizi sunuyoruz. 

D. Mehmet Doğan

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.