18 Nisan 2024
  • İstanbul18°C
  • Ankara24°C

FANATİZMİN KÜRESEL İDEOLOJİSİ: FUTBOL

Rüstem BUDAK

03 Nisan 2018 Salı 09:00

Oyunlar, insanların dinlenme ve eğlenme amaçlı ürettikleri, belli kurallarla şekillendirilmiş süreçlerdir. İnsanoğlu var olduğu andan itibaren sahip olduğu inanış, yaşadığı kültür ve içinde bulunduğu coğrafya şartlarına göre oyunlar ortaya koymuştur. Bu oyunlar zaman içerisinde bazılarının önem ve etki derecesi düşmüş, diğer yandan yeni oyun türleri de insanların yaşamlarında etkili olmaya başlamıştır. Futbol son yüzyıl içerisinde küresel çapta bir etki ile kitlelerin en çok ilgi duydukları oyun oldu.

 

Futbol; çağımızda oyun tarzı, oynanan mekân, kitlesel sürükleyicilik, yaygınlık, yan ürünleri ile insan yaşamında her daim gündem oluşturabilen boyuta ulaştı. Oyunun mekânı ana temelde stadlar olarak nitelendirilse de izleyicilerin bu oyunun iletişim araçları ile izleme olanakları ile birlikte ev, işyeri ve kahvehane başta olmak üzere internet, televizyon, radyo bağlantılarının olduğu her mekân, sanal saha veya stad hüviyeti kazandı. Buna bağlı olarak üretilen sanal futbol oyunları ayrı bir tetikleyici sektör olarak kendine yer edindi.

 

Futbol organizasyon boyutlarıyla da ilgi çekmektedir. Önce mahalle, ilçe ve il düzeyinde temsiliyet katacak yapılanmalar oluşur. Bunu bölgesel ve ulusal organizasyonlar izler. Nihai olarak uluslararası bir müsabaka süreciyle kitlelerin her alanda tanımlayabileceği ve ilgi duyacağı bir süreç oluşur. Küresel organizasyonlar ile ülkelerin tanıtım ve ekonomik getiri yönünden hazır imkâna- sermayeye dönüştürülen bir yapıdadır.

 

Oyun sanayisi olarak Futbol, artık küresel olarak ithal ve ihraç edilebilen bir mamul hüviyetine bürünmüştür. Sadece futbolcu transferlerinde ifadelendirilen uçuk rakamları gölgede bırakacak olan satış kalemleri çoğaltılan bir bacasız sanayi alanıdır. Kulüpler düzeyinde sağlanan büyük gelir kalemlerinin yan alanlardaki varlığı da hesaba katıldığında artık ülkeler düzeyinde ekonomik bir faydanın temellendirildiği masum bir oyun dışına taşınan imkâna ulaşmıştır. Birçok kulüp farklı alanlarda elde edilen kara paranın aklandığı meşru alanlardan biri olmuştur. Takımların yıldız futbolcu veya başarılarının üzerinden forma, telefon, banka kartı, giyim, mobilyaya kadar varan satış değerleri oluşturulmaktadır.  

 

Futbol oyunu giderek artan ve çeşitlendirilen uluslar arası bir kumar ve bahis organizasyonuna dönüştürüldü. İnsanlar taraftar olsun olmasın yerel- ulusal- uluslar arası ve farklı ülkelerdeki maç organizasyonlarını takip ederek büyük bir kumar şirketinin üyesi olmaktadır. Milyonlarca insan bu bahis sürecine dâhil olmakta küçükten büyüğe insanları kendi ağına çekmektedir. Bir yandan para kazandırırken, diğer yandan farkında olmadan organizasyon odaklarının ceplerine rakamsal olarak ifadesi bile güç olan rakamlar kazandırılmaktadır. Futbol artık bir oyun- eğlence- dinlence aracı değil bir kumar organizasyonudur.

 

Zihinsel algıyı meşgul eden bir oyun olarak futbol izleyicinin- taraftarın aklına ipotek koyan bir gündem sürekliliğine sahiptir. Kişi hangi ilgi ile izlese izlesin zihinsel bir kuşatmanın altındadır. Bunu haftanın günleri içerisine yayılan bir konumundan dolayı konuşma- okuma- izleme- tartışma düzeyleriyle zihinsel ipotek alanı oluşturmaktadır. Bahis konumundan dolayı izleyenler için hemen her gün oynayabileceği bir maç bulunmaktadır. Bu bahisi oynayabilmek için gereken bilgileri almak, tüyo kapmak için gazete, internet, radyo ve televizyonlardan verilen bilgileri almak için ciddi zaman ayırmaktadır. Eğer taraftar boyutunda ise yerelden uluslararası takımlara kadar ilgi alanı bulunmaktadır. Oynanan ve oynanacak olan maçların izlenmesi, televizyonlardaki tahlilleri, gazetelerdeki yorumları, iş ve arkadaş çevresi ile tartışmaları ile birlikte zihinsel körlük, algısal tembellik oluşturacak bir süreç oluşmaktadır. Taraftarlığın çocukluktan başlayarak orta yaşa kadar fanatizm temelinde şekillenerek kişide zihinsel ve duygusal ilgi bağını kurduğu için hayat ve anlam kaygısını sanal olarak giderecek bir doneye sahip olmaktadır. Futbolculara ve takımlara yüklenilen siyasi ve sosyolojik anlamlar aslında hiçbir karşılığı olmayan zihinsel- duygusal atraksiyonlardan öteye anlam taşımamaktadır.

 

Emek ve karşılık dengesi yönünden dünyada hiçbir iş bu kadar dengesiz ilişki oluşturacak bir yapı arz etmektedir. Kişinin verdiği emeğin karşılığı yoktur. Büyük bir emek sömürüsü yaşanmaktadır. Kişi taraftar veya ilgi duyma konumundan hangisinden bulunursa bulunsun vaktinin bu kadar önemli şekilde ayırdığı ama karşılık olarak duygusal sanal doyum dışında hiçbir şey kazanmadığı bir oyun olmuştur.

 

Futbol fanatizm olgusu ile özdeşleşerek yaygınlaşmaktadır. Bunun içinde kişinin bir taraftar olarak bu sürece katılımı için aidiyet sağlayacak bir sürecin var edilmesi ile birlikte kişi artık ömür boyunca kopamayacağı ortama dâhil olmaktadır. Bunu sağlayan bazı duygusal- sosyolojik etkenler vardır. Bunlardan önceliği kişinin ait olma duygusunu en kolay, en geniş ve tartışmasız bir kabulle ifadelendirdiği alan olmasıdır. Birey olarak aidiyetini yaşadığı şehrin, ülkenin bir takımı ile özdeşleştirildiğinde hemen toplumsal olarak bir karşılık bulmaktadır. Bu aidiyet ile birlikte sürecin getirdiği dikkate alınma- değer verilme- diğer taraftarlarca karşılık bulduğu için varoluş kaygısını geçici olarak gidermektedir. Aidiyet hissettiği kulübün rakip anlamında bir mücadeleye dâhil edilebilecek karşılığı da olduğu için kişi varlık alanını kolayca elde etmektedir.

 

Toplumsal yapı kişiyi sürekli bu oyunun içine çekmek için uğraşı vermektedir. Çocukluğundan itibaren ev, okul, işyeri ve diğer alanlarda insan çevresi bir taraf olmaya, taraftar kılınmayazorlanmaktadır. Bu heyecan verici mücadelenin aktörü olma hissi verildiği için kişi değer olarak böylesi bir aidiyeti isteyerek içine girmektedir. Belli bir taraftar kimliği kazanmayanlara karşı şaşkınlık verici yaklaşım ve grupsal aidiyetin parçası olmama tehlikesinden dolayı kişi varlık alanını bu sürece girerek doldurmaya çalışmaktadır.

 

Modern zamanlar artan iletişim ve etkileşime rağmen derin yalnızlık hissinin yoğunlaşarak arttığı dönemler oldu. İnsanlar bu yalnızlık hissini en kolay aşmanın yolu olarak takım ve taraftar psikolojisine girmekte buldular. Özellikle çocukluk ve gençlik dönemlerinde artan bu yalnızlık hissini doyuracağı en kolay alan olması hasebiyle futbol oyunu bu ihtiyacı sanal olarak da olsa doyuracak bir konuma gelmiş bulunmaktadır.

 

Kahraman arama ve güç gösterisinin karşılandığı alan olarak futbol oyun karakteri itibariyle fanatizme gidecek yolu hazırlanmıştı. Çocuklarda ve gençlikte kahraman arama, önderlik tesis etme ve örneklik teşkil edecek bir sürece ihtiyaç duymaktadır. Bunu ise futbolun canlı ve sürekli hareketli yapısında bulmaktadır. Çünkü bu alanda çarpışma, mücadele, emek, gözyaşı, zafer çığlıkları birbirine karışmaktadır. İnsanın duygusal zemini bu olgulardan beslendiği için varlık alanını dolduruşa getirerek insana çekim alanı oluşturan zemin olmaktadır.

 

Futbol bireysel, sosyal, ekonomik, kültürel süreçlerin toplamı olan ve birbirleriyle girift bir şekilde etkiler oluşturan çok farklı bir oyun alanı olmuştur. Ama bu oyun, oyun olarak kalmamaktadır. Duygusal, ekonomik, ruhsal, kültürel sömürünün de kapılarını açmaktadır. Bu açılan kapıya insanlar gönüllü bir şekilde girmekte bir daha çıkamamaktadırlar. Büyük zihin ve emek sömürüsünün yaşandığı bu oyunun, sadece ama sadece oyun olarak kalmasını sağlayacak bir süreç oluşturulması gerekmektedir. Önüne engel adına çıkan her şeyi yok eden büyük bir yağmaya temel teşkil eden bu olgunun olması gerektiği yere çekilebilmesi de zor gözükmektedir. Hatta daha da ilerleyerek ve farklı alanlarda derinleşerek, küreselleşerek birey ve toplum hayatına etkide bulunmaya devam edecektir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.