26 Nisan 2024
  • İstanbul18°C
  • Ankara23°C

İNANÇER SAFER DAL'I ANLATTI

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi "İrfan Öncüleri" program serisi kapsamında, Ömer Tuğrul İnançer "Gönül Cerrahı Safer Dal Efendi"yi anlattı.

İnançer Safer Dal'ı Anlattı

12 Şubat 2019 Salı 13:47

EMİN Grup desteğiyle gerçekleştirilen "İrfan Öncüleri"  program serisinde İstanbul'un irfani bereketinin önde gelen şahsiyetlerinden olan Safer Efendi anıldı. Ömer Tuğrul İnançer'in Safer Dal'ı anlattığı programa ilgi büyüktü.

 

İRFAN ÖNCÜLERİNİ TANITMAK SORUMLUKTUR

Programın takdimini gerçekleştiren TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, yeni nesillere "İrfan Öncüleri"ni anlatmanın ve tanıtmanın önemli bir sorumluluk olduğunu dile getirerek şunları söyledi:

"Bu topraklardan Mevlana'yı Yunus'u Hacı Bayram Veli'yi Hacı Bektaş'ı çıkarırsanız, bu memleketi neşesiz, neşvesiz, yaşanmaz kurak çöle veririsiniz. Her dönemin IŞİD kafalılarına karşı durmuşlar; aklı selim, kalbi selim, zevki selimle hareket ederek içinden çıktıkları topluma incelikli bir hayat tarzı sunmuşlardır. 'İrfan öncüleri' milletimizin gönlüne yurt kurmuş, daima iyiliği, doğruluğu, güzelliği öğütlemişlerdir. Bulundukları mahalleyi, yaşadıkları şehri tesiri yüksek sözlerle, gönüllere dokunan sohbetlerle imar etmişlerdir. Çağın imha edici silahlarına karşı insanı merkeze alan, insanı ötelemeyip aksine önemseyen ve önceleyen bir usul geliştirerek şifa olmuşlar, ufuk açmışlardır. Bugün modernist ilahiyatçıların, selefilerin proje kafaların bulandırmaya çalıştıkları zihinleri onlar irfani bir metotla orta yola çekmeye devam etmektedirler. Geleneğe saldıranlar, aslında bu toprakların özüne saldırmakta, hizmet sattıkları odaklara borçlarını ödemeye çalışmaktadır. Bugün kuru gürültüyle gündem olmayı başaran fıtrat düşmanları yarına kalmadan unutulup gideceklerdir. Oysaki sıratı müstakimi gözeten gönül erleri, aziz milletimizin kalbinde derin sevgiyle sarsılmaz saygıyla ebediyen yaşamaya devam edecektir. Bu vesileyle yeni nesillere irfan öncülerimiz anlatmak ve tanıtmak bizim için önemli bir sorumluluktur. Bu sorumluluk duygusuyla hazırladığımız programımızı teşrif eden Muhterem Tuğrul İnançer Beyefendi'ye şükranlarımızı sunuyor, merhum safer Efendi'yi de rahmetle ve saygıyla anıyorum.

 

'BENİM BÜYÜK NİMETİM'

Safer Dal Efendi'yle birebir hatıralarını nakleden ve bu bağlamda günümüzde dini istismar üzerinden şöhret yakalayan hocalara da değinen Ömer Tuğrul İnançer, tarihî gerçeklerin bile bugüne yanlış aksettirildiği üzerinde durdu. Safer Dal Efendi'nin huzurunda 25 yıl bulunduğunu ifade eden İnançer şunları söyledi:

"Safer Efendi, benim büyük nimetimdir. 25 yıl huzurunda bulundum. Usuldendir, mürşide soru sorulmaz, rızaya muhaliftir. Çünkü bir şey lazım olduğunda mürşidin söyler. Mürşid hava gibidir. Soluk alıp vermede sıkıntısı olmayan kişi teneffüs eder. Çok becerikli, çok sabırlı ve çok terbiyeli bir zattı. Huzurunda bulunduğum müddetçe ağzından kötü bir söz çıkmadı. Kızıp da kaba bir söz söylediğini duymadım. Pek alışverişi ve gezmeyi sevmezdi. Ama Ramazandan bir gün önce çarşı dolaşıp iftarlık sahurluk bir şeyler almaya bayılırdı. Sağlıklı zamanlarında umrede beraberdik. Genelde Efendimiz (sav) Hazretlerini ziyaretten sonra Mekke'ye gitmeyi tercih ederlerdi. Bir keresinde önce Cidde'ye gittik. Resmî muameleler yapılıyordu. Oradan Mekke'ye gidilecekti. Ne yöne gidileceğini sorduğumuzda 'Herkes istediğini yapsın' dedi. Bundan bir şeye kızdığı anlaşılıyordu. İtiraz ettim. 'Siz ne derseniz öyle olacak' dedim. 'Ara sıra dizginleri bırakacaksın, bakalım ne yapacaklar...' dedi. Bilmediğinden değil, bizi bize öğretmek için bunu yapmıştı."

 

EN BÜYÜK ESER YETİŞTİRİLEN İNSAN

Bugünkü tekke müziği repertuarının neredeyse tamamının Safer Dal tarafından tespit edildiğine dikkat çeken İnançer, bu alanda büyük emekleri olduğunu kaydetti ve sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bugünkü tekke müziği repertuarının yüzde yoksan doksan dokuzu Safer Efendi'nin tespitleridir. Altı bin civarında eser var ve bunların kaybolmaması için meydan görmüşlerden ve bir şekilde kulak dolgunluğu olan yaşlı dedelerden kayıtlar aldı. Bir tek ilahi için bile uzun yollar gitti. Daha sonra bunları nota bilenler kayda geçti. Hep meşgul olurdu, boş zamanı olduğunu hiç görmedim. Divanlardan bestelenmemiş şiirler seçer, onları el yazısı ile yazar, beste yapma kabiliyeti olanlara her hafta bu şiirleri dağıtırdı. Yeni dönemde böyle yüzlerce eser kazandırdı. Kendi de yapardı ama teşvik etmeyi çok severdi. Tasavvuf Terimleri Sözlüğü'ne koyacağı kelimeleri tespit ederken asla kendi tanımını yazmazdı. 'Büyüklerimiz o hususta ne demiş' üzerinden bilgileri toplarken onları okuyup bir şeyler anlama çabasındaydı. İçine sinmiş bir tevazu vardı onda. Aslında her kitap yazan kendi fikrini söyler ama o hiç kendi fikrini söylemedi. İnsanlar yazdıkları eserlerle ölçülmemelidir. İnsanın en büyük eseri yetiştirdiği insandır. O, yetiştirdiği kişilerle eser vermiş oldu."

***

Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi
Kızlarağası Mehmed Ağa Medresesi, Divanyolu Cad Hoca Rüstem Sok No: 6 
Sultanahmet İstanbul
Tel: 0212 527 75 18
 
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.