29 Mart 2024
  • İstanbul13°C
  • Ankara12°C

İSLÂM ESTETİĞİ

Havvaana Karadeniz, TYB Akademi'nin 23. sayısında Turan Koç'un İslâm Estetiği kitabını yazdı.

İslâm Estetiği

23 Ekim 2018 Salı 12:57

Sanat, bir kültürü ve medeniyeti anlamanın en iyi göstergelerinden biridir. Sanatçının kendini ve hakikati ortaya koymasının en iyi yolunun da sanat olduğu düşünülürse sanatın ve estetik algının önemi bir kez daha gün yüzüne çıkmış olur. Bu bağlamda İslâm sanatı, İslâm’ın ve içerdiği hayat-hakikat anlayışının hem dilsel hem de görsel yönden sunulmasına imkân tanımaktadır. Genel olarak insanlığın yaradılışından gelen inanma ihtiyacı ile estetik/güzellik anlayışın bir araya gelmesi, dinî estetiği oluşturmuştur. Bu nedenle İslâm sanatı ve estetiği de İslâm’ın insan, âlem, sanat, varlık bilinci ve hakikat anlayışı ile bütünsel olarak ele alınmalıdır. Zaten güzellik anlayışı üzerine inşa edilen İslâm’ı, sanattan ve estetikten ayrı düşünmek mümkün değildir.

İslâm dini, akla büyük önem vermekle beraber insanın duygu ve tecrübelerine de aynı ölçüde önem verir. En güzel vasıflarla yaratılmış insanların öne çıkan bir diğer özeliklerinin estetik duyarlılığa sahip olmalarıdır. Kâinattaki düzen ve ahengin algılanması ve insanın varlık bilincinin idrakine varması, estetik bir bakış ve algılayış içinde gerçekleşir. Hakikate erme noktasında akıl ile kalbi buluşturmak gerekir. Aklı ile kalbini buluşturan insan, kendi bedenî varlığı içinde parçalanmayı önleyerek kendi bütünlüğünü korumuş olur.

İslâm’da din ile sanat birbirinden ayrılamaz iki unsur olarak görülür. Bu nedenle din hem kalp gözü açık sanatçılar hem de İslâm sanatı için bitmez tükenmez bir ilham kaynağı olmuş, sanatçılar içlerinden gelen iman ve heyecanla eserler ortaya koymuşlardır. Böylece “aşk” olarak tanımlanacak bu durum, İslâm sanatının ve estetiğinin oluşumu gerçekleştirmiştir.

İslâm dininin güzelliğinin ortaya konmasında, hakikatin kavranışında ve bu gizli hazinenin ortaya çıkışında sanatın ve estetiğin birlikteliği göz ardı edilemez. Bu nedenle İslâm estetiği, İslâm dininin ve Kur’an’ın dil ve üslûbunun daha doğru anlaşılması ve somutlaştırılması noktasında yapıcı bir rol üstlenmektedir. Buna karşın bu konuda nazari çalışmalar yok denecek kadar azdır. İslâm kültür ve medeniyetinin oluşumunda İslâm estetiğinin etkisini göz ardı etmeyen Beşir AYVAZOĞLU’ndan sonra bu geleneği devam ettiren bir başka kalem sahibi de Turan KOÇ’tur.

Turan KOÇ’un İslâm Estetiği adlı eseri 2014 yılında İSAM Yayınları tarafından İstanbul’da yayımlanır. Estetizme ve özellikle İslâm estetiğine derinlemesine bir yolculuğun yapıldığı ve kimi zaman da felsefi boyuttaki yaklaşımların yer aldığı bu kitap beş bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm olan İslâm Estetiği ve Sanatın Ufukları bölümünde yazar tevhit, ihsan ve Kur’an hakkında estetik boyutta bilgiler sunmuş ve bu unsurlar ile estetizm arasındaki ilişkiyi ortaya koymuştur. Güzellik ve Estetik Tecrübe adlı ikinci bölümde ise güzellik kavramı üzerinde durulmuş ve güzelliğin hakikat, bilgi, iyilik, yararlılık ve ulvilik ile olan bağı estetik açıdan incelenmiştir. İslâm Estetiği ve Sanatının Kelâmî Boyutları adlı üçüncü bölümde estetik delil, güzelliğin âlemdeki yeri, ibda ve sanatta yaratma gibi bilgiler sunulmuştur. İhsanın Tezahürleri adlı dördüncü bölümde ve İslâm Sanatı ve Resim adlı beşinci bölümde ise ihsanın estetik tezahürleri olan hüsn-i hat, tezhip, mimari, tezyinat, şiir, musiki ve resim sanatları üzerinde durmuş ve Kur’an-ı Kerim’den de yola çıkarak anlatımına zenginlik katmıştır. İslâm estetiğinin; güzellik, incelik, zarafet, derin kavrayış, yüksek duyarlılık, edepli, düzenli olma ve en nihayetinde teslimiyet güzelliği olduğu gerçeğini vurgular. Bu teslimiyet güzelliğinin insanın tüm tutum ve davranışlarında hatta ortaya konan sanat ürünlerinde görünür ve hissedilir kılınması gerektiğini derin ve zengin anlatımıyla okuyuculara sunar.

Turan KOÇ, dinin elbette bir sanat olmadığını ancak duyarak, düşünerek ve zevk alarak yaşamanın bir sanat olduğunu belirtir. Bunun en güzel yolunun da İslâm’ın “ihsan” boyutuyla bir başka ifade ile imanın güzellik, incelik ve derinlik algılayışla ilgili bütün boyutlarının hayata geçirilmesi olduğunu ve bunun bir yaşam şekli hâline getirilmesi gerektiğini belirtir. Bu bağlamda İslâm estetiği ile metafizik arasındaki bağa dikkat çeken yazar; bu estetiğin derinliği, insan ruhuna tesir eden gücü ve günümüz estetiklerinden farkını ortaya koymaya çalışır.

Yazar, İslâm estetiğinin “mânâ ile sûret” arasındaki uyumuna vurgu yaparak şiir sanatının da böyle bir estetiğin üst düzeyde ve önemli tezahürlerinden biri olduğu vurgusunu yapar. Kurân-ı Kerim’de de sunulan pek çok bilgi ve mesajın şiirsel bir söyleyişle ortaya konmasını, İslâm’ın, sanat ve estetikle olan ilişkisine bağlar. “Aslında bütün sanatlar öz ve biçim ya da mâna ve sûretle ilgili unsurların sadece uyuşmakla kalmayıp birbiriyle bütünüyle özdeşleştiği bir mükemmeliyeti arar. Böyle bir mükemmellik insanın ulaşabileceği bir şey değildir. Bu yüzden İslâm’da en büyük sanatçının (Musavvir) Allah olduğu bütün müslümanların sürekli bilincinde oldukları bir husus olmuştur.” (s. 142)

İslâm sanatı ve estetiği, fizik ötesi ve soyutla bağlantılı olduğundan hakikatin hissettirilmesi noktasında önemlidir. Bu nedenle görünenin arkasındaki görünmeyene dikkat çekmek, gündelik yaşamdaki değişimlere rağmen değişmeyeni bulmak, belli bir mesajı sanat estetiği şablonu içinde insanlara iletmek ve hakikati diri tutmak İslâm estetiğinin amaçlarındandır.

İslâm Estetiği, İslam estetik ve sanat anlayışının mahiyetinin ve boyutlarının derinlemesine incelendiği bir çalışmadır. Bu çalışmada İslâm’ın, sanat ve estetik görüşü derli toplu ve ufuk açıcı bir biçimde sunulmuş ve okuyucuların estetik bir tat alması sağlanmıştır.

TYB Akademi 23 / Estetik / Mayıs 2018

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.