28 Mart 2024
  • İstanbul19°C
  • Ankara21°C

İZMİR ŞUBESİ'NDE YUSUF ZÜLEYHA AŞKI

Türkiye Yazarlar Birliği’nin ‘Cumartesi Sohbetleri’ kapsamında düzenlediği etkinliklerin bu haftaki konuğu Sözlü İslam Edebiyatı Geleneği Halk Aşığı Gülabi Karasu. Geleneğin son temsilcilerinden biri olan Karasu, Hz. Yusuf’un yaşamlarından kesitler sundu.

İzmir Şubesi'nde Yusuf Züleyha aşkı

27 Şubat 2018 Salı 12:40

Gülabi Karasu, Sözlü İslam Edebiyatı Geleneği’nin en son temsilcilerinden biri. Karasu, bu hafta Türkiye Yazarlar Birliği’nin konuğuydu. Halk aşığı olan Karasu, çevresi tarafından üstat olarak çağrılıyor. ‘Peygamberler Tarihi ve Ehl-i Beyt’ üzerinden sürekli sohbetler yapan Karasu, Hz. Yusuf hakkında bilgiler verdi, onun yaşamış olduğu hikayeleri katılımcılara aktardı. Yusuf ile Züleyha’nın aşkından da bahseden Karasu, diğer kaynakların aksine ikisinin ne yazık ki kavuşamadığını belirtti.

KALELERİN ÖNÜNDEKİ ASKER

Sezai Karakoç’un, Şimdi hiçbirinden eser yok. Gitti o geceler o cenk kitapları. Dağıldı kalelerin önündeki askerler. Çocukluk güzün dökülen yapraklar gibi’ şiiriyle davet edilen ve kendisine ‘Kalelerin önündeki asker’ tanımı yapılan Gülabi Karasu, öncelikle Hz. Yusuf’un kardeşleri tarafından kuyuya atılma hikayesini aktararak şöyle başladı: “Hz. Yakup’un on iki evladından biri olan Yusuf, kardeşleri tarafından hain bir planla kuyuya atılır. Çünkü babasının çok sevdiği Yusuf’un ileride ne kadar önemli bir şahsiyet olacağını, Allah katında da önemli olduğunu bilirler. Bunun olmaması için de onu kuyuya atıp ölüme terk ederler. Baba Yakup’a ise vahşi hayvanların onu öldürdüğünü söylerler. Yakup öncesinde de diğer çocuklarına güvenmezdi ve onların bu söylediklerine itimat etmedi. Yusuf’un artık olmayışı onu gün geçtikçe kahretti.”

ZÜLEYHA’YI ANLAMAK…

Yusuf’un kuyudan çıkarılış hikayesine ve Yusuf ile Züleyha aşkına da yer veren Karasu, “Hz. Yusuf’u kuyudan çıkaranlar onu Mısır’a getirip köle pazarında satılığa çıkardıklarında, Mısır Aziz’i yani maliye işlerine bakan vezir, Yusuf’u görür görmez gönlüne bir sevgi düştü ve onu satın aldı. Aziz’in hiç çocuğu olmamıştı. Onu zevcesi Züleyha’ya getirip ‘Buna güzel bak. Umulur ki bize faydası olur veyahut evlat ediniriz’ dedi. Çocukları olmadığı için, güzel yüzlü temiz yaradılışlı Yusuf’u evlatlık olarak yanlarına aldılar. Mısır Aziz’i ile evli olan Züleyha ise Mısır’ın en güzel kadınlarından biridir. Yusuf a çocukluğunda bir nevi evlat gözüyle bakan Mısır Azizi’nin hanımı Züleyha, gün geçtikçe serpilip gelişen ve ellerinde büyüyen bu delikanlının güzel haline, ahvaline ve muhteşem güzelliğine şahit oldukça hisleri değişti ve sonunda tutkuyla bağlanıp bütün kalbiyle ona aşık oldu. Züleyha aşkından öyle bir hale geldi ki, her şey ona Yusuf’u hatırlatıyordu. Onun dikkatini çekmek için elinden gelen her şeyi yapıyordu. Züleyha’nın Yusuf’a duyduğu aşkın tarifini yapmak mümkün değildi. Denilir ki, Züleyha’nın yetmiş deve yükü mücevher ve gerdanlığı vardı ancak hiçbir şey gözünde değildi. ‘Bugün Yusuf’u gördüm’ diyen, ondan haber veren herkese mücevherlerini dağıtırdı. Aşkın ateşi ile yanan Züleyha baktığı her yerde Hazreti Yusuf’u görür, karşılaştığı herkesi ‘Yusuf’ diye çağırırdı. Bütün servetini hazreti Yusuf’un aşkı uğruna feda etti. Çok zordu Yusuf’u görmeyen gözün Züleyha’yı anlaması. Aşkını Yusuf’a itiraf ettikten sonra o, ‘Ben bana yardım eli uzatan adama ihanet edemem’ cevabını aldı” dedi. Diğer kaynaklarda Züleyha’nın Yusuf’a kavuştuğu aktarılıyor. Ancak Karasu kavuşamadıklarını belirterek şunları ekliyor: “Züleyha yıllar sonra dilenmeye başlıyor ve bir gün sokakta Yusuf’u görüyor, onu tanıyor. Ancak Yusuf Züleyha’yı tanıyamıyor. Züleyha Yusuf’u görür görmez bir ‘Ah’ çekmeye başlıyor. Bu ah sonucu Yusuf’un elindeki asa yanıyor.”

OKUL YÜZÜ GÖRMEMİŞ

Gülabi Karasu, Züleyha’nın Yusuf’a yazmış olduğu şu şiiri de katılımcılara okudu: “Ey içimdeki yıldızların mütercimi, ölü olmayan kuşlarım benim. Mısır’ın ruhuna mürekkebinin kokusunu uçuran Yusuf’um. Nil’in sularına dökülmüş kandillerin aydınlığı. Gizli bahçelerden geçen yeşillerin ıslak çoğulluğu. Konuşan ağacım bana, konuşan ırmağım benim. Işıklı yağmurum. Gözlerimle gören ey, ey gözleriyle gördüğüm.” Gülabi Hoca’nın okuduğu tek şiir bu değildi elbet. Yaşına rağmen her hikaye arasında ezberindeki şiirlere yer veren Karasu, katılımcıların da takdirini kazandı. Birliğin önceki başkanlarından Mahir Adıbeş ise bir kez dahi okul yüzü görmeyen Gülabi Karasu hakkında şöyle konuştu: “Kendisi adeta bir derya, bir üstat. Geleneğin de son temsilcilerinden diyebiliriz. Okulda okuma-yazma öğrenmiş bir insan değil. Bu çok önemli bir nokta. Bu yüzden söyledikleri katıksızdır. Doğrudan anlatılır. Dikkat ettiyseniz çok orijinal kelimeleri vardır. ‘Yesir’ gibi. Yesir esir anlamına gelir. Yöresel kelimeleri çok fazla. Bunların hepsi bir dönemin yansıması. Araştırılacak kelimeler söyler. Bu dünya çapında olan hikayeyi üstadımızın ağzından dinledik. Gülabi Dede’mize sahip çıkmamız lazım.” Emekli Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Öğretmeni Mehmet Yazıcı da, “Derler ki İran şiirlerinde Yusuf ile Züleyha’nın aşkı kabul edilmiyor. Fakat bu aşk doğrudur ve biz sonuna kadar anlatmaya çalışıyoruz. Gülabi Dedemiz sayesinde tekrar dinleme şansına eriştik” ifadelerini kullandı.

Gülabi Karasu’nun anlatımının ardından kendisine teşekkür belgesi takdim edildi.

28238406_10156112933925699_7885631309466499491_o.jpg28059471_10156112934145699_1173353372294191563_n.jpg

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.