29 Mart 2024
  • İstanbul20°C
  • Ankara21°C

MEHMED ÂKİF İLE İLGİLİ EN GENİŞ KÜLLİYATIN 9. CİLDİ YAYINLANDI

80 Yıl Sonra Mehmed Âkif Ersoy dizinin son kitabı

Mehmed Âkif ile ilgili en geniş külliyatın 9. cildi yayınlandı

27 Nisan 2017 Perşembe 05:08

Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı Mehmed Âkif Araştırmaları Merkezi 2006-2016 arasında 9 bilgi şöleni düzenledi ve bu toplantıların metinlerini 9 cilt halinde yayınladı. Böylece Mehmed Akif’le ilgili en geniş külliyat kütüphanemize kazandırılmış oldu.  

Türkiye Yazarlar Birliği kuruluş yılı olan 1978’den itibaren İstiklâl Marşımızın şairi Mehmed Akif Ersoy’la ilgili çeşitli faaliyetler yaptı. Bunların bir kısmı Taceddin Dergâhı’nda yapılan anma toplantılarıdır. Mehmed Âkif’in vefat günü olan 27 Aralıklarda ve İstiklâl Marşı’nın TBMM’de kabul edildiği gün olan 12 Martlarda yapılan toplantılar büyük şairimizin millet hafızasında hatırasının yaşatılmasında önemli rol oynadı. Bu anma toplantıları yanında, millî şairimizin ilim ve fikir âleminde hatırlanması ve şahsiyeti ve eserleri üzerinde çalışmalar yapılması için açıkoturumlar, paneller ve sempozyumlar (bilgi şölenleri) düzenlenmiştir.

Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı bünyesinde 2005’te Mehmet Akif Ersoy Araştırmaları Merkezi kurulduktan sonra bu kabil toplantılar daha düzenli hale getirilmiş ve 2006’dan itibaren yapılan bilgi şölenleri kitap halinde yayınlanmıştır.

İlk bilgi şöleni Mehmed Âkif’in vefatının 70. yıldönümüne yakın günlerde 22-23 Aralık 2006’da düzenlenmişti.  Kitabı 2007 başında Mehmed Âkif, Türkiye’de Modernleşme ve Gençlik adıyla yayınlandı.

Türkiye Yazarlar Birliği Vakfı, 27-28 Aralık 2016’da yapılan 80 Yıl Sonra Mehmed Âkif kitabı ile Mehmed Âkif külliyatının dokuzuncusunu yayınladı ve bu külliyat Mehmed Âkif ile ilgili en geniş külliyat olarak değerlendirildi.

2617 sayfalık külliyatta genellikle Âkif’in Batı’ya ve İslâm âlemine bakış tarzı, fikir dünyası, Safahat’ının edebî yönden incelenmesi, şiirinin özellikleri, Âkif ve Millî Mücadele dönemi gibi mevzuular işlenmiş ve 140 ilim ve fikir adamı 230 farklı bildiri sundu.

Külliyetta yer alan bildiri sahipleri içinde en çok bildirisi bulunan isimler arasında, yedi bildirisi ile D. Mehmet Doğan, Mustafa Özçelik, beş bildirisi ile A. Vahap Akbaş, Yusuf Turan Günaydın, Nazım Elmas, Cevat Akkanat, dört bildirisi ile Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu, Prof. Dr. Alaattin Karaca, Prof. Dr. Caner Arabacı, Doç. Dr. Cengiz Karataş, Necmettin Turinay, Nazif Öztürk yer almış.

Dokuz kitapta yer alan bildiri sahipleri ve bildiri başlıkları:

Abide Doğan (Prof. Dr.): Mehmet Âkif Ersoy’un Şiirlerinde Çocuk

Abdullah Hamidi (Prof. Dr.) “Mehmet Âkif Ersoy’un Şiirinde Kosova ve Arnavutlar”

Abdülvahit İmamoğlu (Prof. Dr.), 1) Mehmet Akif'in Müslümana Bakışı 2) “Mehmet Âkif’in dindarlık anlayışı.” 3) “Mehmet Âkif ’in Vaazlarındaki Milli Mücadele Ruhu ”

Abuzer Kalyon (Yrd. Doç Dr.): Mehmet Akif’in Mısır Günleri

Adnan Karaismailoğlu (Prof. Dr.) 1) "Gelenek ve gelecek kuşağında Mehmet Âkif / 2) Safahât'ta Hicrân ve Himmet Kavramları 3) “Mehmet Âkif’in ‘Bir Hasbilah’ veya ’Ömür bir gündür’ düşüncesi.” 4) Hikmetle Geleceğe Yürüyenler: Şeyh Sadi ve Mehmet Âkif”

Adil Şen, (Dr.),  “Mehmet Âkif’in Ruh ve Fikir Dünyası”

Âlim Kahraman, "Bir okuyucu olarak Mehmet Âkif",

A.Vahab Akbaş 1) "Mehmet Âkif ve musıki" 2)  “Mehmet Âkif’te bir anlatım aracı olarak nükte ve ironi.” 3) “Mehmed Âkif: Ne içinde sufîliğin ne de büsbütün dışında” 4) "Mehmet Âkif ve musıki" 5) “Mehmet Âkif’in Düzyazılarından Bakış”

Ahmet Fidan, 1) "Mehmet Akif'in temel konularından biri olarak eğitim" 2) "Mehmet Akif'in temel konularından biri olarak eğitim"

Ali Yılmaz (Prof. Dr.)  "Mehmet Âkif'in penceresinden geleceğimize umutla bakabilmek"

Alaattin Karaca (Prof. Dr.), 1) Mehmet Âkif, Said Halim Paşa ve Hüseyin Kazım Kadri'de Terakki Meselesi 2) Mehmet Akif’ten Sezai Karakoç’a İslamcı Coğrafya Bilinci 3) Üç Tarz-ı Siyaset (Osmanlıcılık, Tükçülük ve İttihad-ı İslam) ve Mehmet Akif Ersoy 4) “Mehmet Âkif ’e Göre Etnik Milliyetçilik”

Ahmet Güner Sayar, Prof. Dr., “ Siyaset ve Velayet Karşısında Mehmet Akif Bey”

Ahmet Faruk Kılıç (Doç.Dr.) 1) “İstiklâl Marşı’nın Fonksiyonel önemi ve Meclisteki Âkif ” 2) “Safahat kültür atlasında bir müze.” 3) “Islahatçılık ve Modernistlik Açısından Mehmet Akif Ersoy”

Ahmet Kazım Ürün Mehmet Akif Ersoy'un Şiilerinde Gurbet Teması

Ali Birinci, "Mehmet Âkif'in tahsil hayatından bir isim: Hoca Mehmet Kadri Efendi"

Alexander Will: Birinci Dünya Savaşı Dönemi Osmanlı-Alman İlişkilerinde Cihad Propagandası Etkisi ve Problemleri

Adnan Uzun (Yrd.Doç.Dr.) “Bursa’nın İşgali ve “Bülbül” Şiirinin Hatırlattıkları”

Adnan İsmaili “Mehmet Âkif ’i Yeniden Keşfetmek”

Bekir Şahin “İstiklâl Marşı’nın Değişiklik Girişimleri ve Belgeleri”

Beyhan Kanter (Doç Dr.), 1) Mehmet Âkif Ersoy’un Şiirlerinde Mekânın Anlam Alanları 2)  “Mehmet Âkif Ersoy’un Şiirleri Üzerine Sembolik Çözümleme: Bir Toplum İnşasında Şiirin Kesif Dili”

Bilal Kemikli (Prof. Dr.) “Demevî Şiir Yahut Âsım’ı Yeniden Okumak”

Berat Demirci, "Milliyetçiliğin ontolojisi olarak Mehmet Âkif"

Bilal Çakıcı, Dr, “ Mehmet Akif’in Geleneğin İzindeki Bir Şiir:Terkib-i Bend”

Canan Olpak Koç- “Bir Mahur Beste” çalar “Gölgeler”in üzerinde- Şiir ve roman sayfalarında Doğu tahlili

Caner Arabacı (Prof. Dr.) 1) "Mehmet Âkif'in Mısır hayatı üzerine" 2) Âkif ve Abdülhamit İlişkisi 3) “Cumhuriyet başlarında ilk İstiklâl Marşı arayışı." 3) Mehmed Akif’in Yurtdışı Seyahatlerle Pekişen Batı Medeniyeti Algısı 4) “Mehmet Âkif’te İslam Birliği Düşüncesi”

Cengiz Karataş, 1) “Akif ve Fikir Hayatı”, 2) Safahat'tan Hareketle Mehmet Âkif'te "Mefkûrecilik" yahud Büyük Umutlar 3) Mehmet Âkif’te Aidiyet Duygusuna Dair 4) Safahat’ta Meşrutiyet’in Gölgelerine Dair

Celal Tarakçı, Prof. Dr. "Mehmet Âkif'in fikir dünyası",

Cemâl Kurnaz, Prof. Dr.,  “Serdengeçti’nin Âkif’e Yaklaşımı”

Cevat Özyurt (Prof. Dr.): Nostalji Şairi Olarak Mehmet Âkif

Cevat Akkanat, 1) "Mehmet Âkif'in sanat anlayışındaki tutarlılık" 2) “Mehmet Âkif’in çocukluk arkadaşı olarak Fatih Camii.” 3) “Bir Mukayese Denemesi: Mehmet Âkif Şiirinden İlham Alan Şairler” 4) "Mehmet Âkif'in sanat anlayışındaki tutarlılık" 5) “Çağın İdeolojileri Karşısında Mehmet Âkif”

Cafer Gariper (Yrd. Doç. Dr.) “Kurtuluş Savaşı’nın Varlık Kazandırdığı İki Metin: İstiklâl Marşı ve Kuvâyi Milliye Destanı

Celal Erdönmez (Yrd. Doç. Dr. ): Âkif Ne Dedi?

D. Mehmet DOĞAN,  1) "Gençlik için iki model: Halûk ve Âsım" 2) 90 yaşındaki delikanlı: Âsım. 3) “Çanakkale’nin ve Sakarya’nın şiiri yahud Mehmet Âkif ve Necip Fazıl.” 4) Şairin Mısır’daki Gölgesi 5) "Gençlik için iki model: Halûk ve Âsım" 6) İstiklal Marşı ve Şairi Mehmed Akif, 7) “ Batı Karşısında İki Kimlik Şairi: Mehmet Akif ve Yahya Kemal”

Dursun Ali Tökel, Yard. Doç. Dr., “Safahat’ta Mitolojik Arka Plan”

Dinçer Atay (Araş. Gör): Müslüman Doğu Toplumlarının Eleştirisini Mehmet Âkif’in Leyla Şiiri Bağlamında Bir Asır Sonra Yeniden Okumanın Zarureti

Dücane Cündioğlu, "Âsımın nesliymiş",

Dursun Şahin (Yrd. Doç. Dr.), Asım’a vücut veren mütefekkir Nurettin Topçu

Ercan Yıldırım “Batı Karşıtlığı, Vatan Millet Bağlamında Âkif ’in İslâmcılığı”

Ersin Özarslan (Doç. Dr.) Gölgeler’den Hareketle Mehmet Âkif’in Şahsiyeti

Fazıl Gökçek, Bir Yazar, Bir Şair, Bir Şehir: Ahmet Mithat Efendi ve Mehmet Akif'in Berlin İzlenimleri

Ferhat Koç: 100 Yıl Sonra Mehmet Akif'in İzinden Berlin

Fatih Arslan (Yrd. Doç. Dr.) “Bir Cemiyet Mistiği: Mehmet Âkif...”

Fazıl Gökçek (Prof. Dr.), 1) Asım’ı Etkili Kılan Edebî-Estetik Unsurlar 2) Mehmet Akif, “Gölgeler” ve Tasavvuf

Fatih Özkafa (Doç. Dr.): Hat Sanatında Mehmed  Âkif Ersoy ve Şiirleri

Gürsay Solmaz (Yrd. Doç. Dr.): Türk Okul Tiyatrolarında Mehmet Âkif’in Eserleri ve Etkileri

Hakan Poyraz, (Prof. Dr.), 1) "Model ve teklif: Âkif ve Âsım." 2) “Şair ve Mütefekkir”

Harika Durgun (Yrd. Doç. Dr.): Mehmet Âkif’in ve Süleyman Nazif’in Umudu/ Umutsuzluğu

Hasan Arslan,  "Mehmet Akif'in bilgeliğinin derinliği"

Hayrettin Rayman (Prof.Dr.) “Mehmet Âkif ’in Sosyal Temalı Şiirleri ve Bu Şiirlerin Teknik Yapısı”

Hüseyin Taş, Mehmed Akif Ersoy’un Almanya Günlerinin Edebi Eserleri Üzerindeki Tesiri

İbrahim Tüzer (Doç.Dr.), 1) Bir İroni Olarak Mahalle Kahvesi ya da Mehmet Âkif’te “Hayat-I Aile” 2) Hocazade’nin Bilinciyle Aydınlanan Nesil: ‘Asım’ın Nesli ve “Yeniden Doğuş” İmkânı olarak Varoluş Alanı 

İbrahim Eryiğit, “ ‘Kocakarı ile Ömer’ Şiiri Örneğinden Akif’in Duyarlı Bir Aydın Olarak Portresi.”

İ. Erol KOZAK (Prof. Dr.) "Bir sosyal gözlemci/Sosyal bilimci olarak Mehmet Âkif"

İdris Nebi Uysal (Yrd. Doç. Dr.) 1) ”Safahat’ın Bağlamlı Sözlüğü ÜzerineBir Deneme: Hüsran Örneği” 2)  “İstiklâl Marşı’nı Anlama Sözlüğü”

İhsan Safi (Doç. Dr.) “Mehmet Âkif ’in Şanlı Osmanlı Devleti’nin Yıkılması Karşısındaki Duygu ve Düşünceleri”

İsmail Çetişli, Mehmet Akif’in Berlin Hatıraları’nda Endişe ve Eleştirileri

İhsan Işık, Nazım Elmas, Hayri Bolay, Mehmet Törenek, Y. Turan Günaydın ve Vahit İmamoğlu

Kâmil Büyüker, “Âkif’in Türk Müziğinde Bestelenmiş Şiirleri”

Kadir Akkaya, Eşit Özne Olamamak ve Aynı Göz Hizasında Konuşamamak

Kadir Kon, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı- Alman İttifakı ve Mehmed Akif’in Almanya’ya Gidişi

Kazım YETİŞ, Prof. Dr. "Mehmet Âkif'in Âsım'ın kişiliğinde çizdiği modernleşme"

Kâmil Yeşil “Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Eserlerinde Mehmet Âkif Ersoy”

Kibar Ayaydın, 1) Mehmet Âkif'in Şiirlerinde "Cehaletin" Tenkidi ve "Millî Uyanışın" Ele Alınışı. 2) Gölgeler’de İsyan Ahlâkının Secde Edişi

Kadir Can Dilber (Yrd. Doç. Dr.): Mitsel Bir Figür Olarak Asım Prototipi

Levent Bayraktar (Doç. Dr.) ”Mehmet Akif’ten Nurettin Topçu’ya İsyan Ahlakı” 2) Mehmet Âkif'in Güncelliği 3) Değerler buhranı karşısında Mehmet Âkif

Mahmut Öztürk (Yrd. Doç. Dr.): Erişgil’in Akif Hakkındaki Bir Yanılgısını Tashih

Mehmet Güneş (Doç. Dr.): Nesillere Öncü ve Örnek Üç İdealize Şahsiyet Abidesi: “Asım”, “Gül Yetiştiren Adam” ve “Yedinci Oğul”

Mehmet Kurtoğlu: Mehmet Âkif ve Babanzade Ahmed Naim'in dostluğu

Mustafa Aşkar (Prof. Dr.),  "İstiklâl Marşı'nın yazıldığı mekân olarak Ankara'da bir Celveti dergahı ve Taceddin Sultan

Mustafa Orçan (Prof. Dr.), Toplumsal ve Kültürel Değerlerin Aydını Olarak Mehmet Âkif Ersoy 2) Aydın ve Toplum Ekseninde Mehmed Akif Ersoy

Mustafa Özçelik, 1) "Mehmet Âkif'in batıya bakışı" 2) İstiklal Marşı ve Şairi Mehmed Akif, 3) “Sebilürreşad dergisi bağlamında Mehmed Âkif ve Eşref Edip dostluğu.” 4) Birleştirici Bir Değer Olarak Mehmed Akif ve İstiklal Marşı 5) “Hatıra Kitaplarında İstiklâl Marşı” 6) "Mehmet Âkif'in batıya bakışı" 7) “Mehmet Âkif’in Tartışılan İki Şiiri: “Çanakkale Şehitlerine” ve “İstiklâl Marşı”

Mehmet Azimli (Prof. Dr.): Bosnalı Ali Şevki Hoca ya da Namı diğer Köse İmam

Melih Erzen (Yrd. Doç. Dr.): Safahat’ta Aydın Eleştirisi

Mehmet Törenek (Prof. Dr.) 1) “Mazi ile âti arasında bir şair.” 2) Mehmet Törenek, Mehmet Akif'in karakterine ait bazı özellikler ve şiirne yansımaları 3) Mehmet Törenek, Prof. Dr., “ Gerçekçilik Açısından Akif’in Şiirine Bir Bakış.”

Musa Bilgiz (Prof. Dr.) “Mehmet Âkif ve millî birliğin korunması.”

Mümtaz Sarıçiçek, (Prof. Dr.) “Gölgeler”de Gölge Arketipi

Musa Kâzım Arıcan, “Mehmet Âkif’te İslâm Düşüncesinin Temel Problemi Olarak Sorunlu Tevekkül Anlayışı ve Eleştirisi”

Mehmet Akif Köseoğlu-“Gölgeler”’de Hüsâm Efendi Hoca ve Şeyhiolduğu Hatuniye Tekkesi

Mehmet Kurtoğlu, “Safahat’ta Şehirler”

Mehmet Ali Abakay-Safahat’ta Medeniyet Kavramı

Mithat Durmuş, Yrd. Doç. Dr. -Gölgeden Aydınlığa Bir Bilinç Sağaltımı Olarak Mehmet Âkif

Mustafa Dağ- Mehmet Âkif’in yeisten azme, çalışmaktan tevekküleuzanan hayat telakkîsi

Mehmet Akkuş (Prof.Dr.) “Mehmet Âkif ’in Gençliğe Nasihatı”

Mehmet Fatih Birgül (Yrd. Doç. Dr.) “Nurettin Topçu’nun Âkif ’i ve Safahat’ın Felsefesi”

Mark Feuerle: Modern Öncesi Dönemde Türk-Alman Diplomasisi

Mevlud Dudiq, (Prof. Dr.) “Balkan Milletlerinin Durumu ve Mehmet Âkif Ersoy”

Mithat Durmuş (Yrd. Doç. Dr.) “Mehmet Âkif ’in Millî Mücadele ve Millî Bilincin Uyanmasındaki Rolü”

Mustafa Gencer, “Dinleri var işimiz gibi, işleri var dinimiz gibi”: Mehmed Akif’in Avrupa ve Osmanlı Modernleşmesi Hakkında Düşünceleri

Musa Bilgiz,  M. Çetin Baydar, Mustafa Özçelik, Mustafa Can, M. Önal Mengüşoğlu ve Cevat Akkanat

Mustafa Kara, Suat Mertoğlu, Nazif Öztürk, Kâzım Ürün, Kâmil Yeşil ve D. Mehmet Doğan

Muammer Esen (Doç.Dr.) “İslâm ve İstiklâl Şairi Mehmet Âkif ’in İnanç Dünyası”

Nazım Elmas (Dr.) “Mehmet Âkif’in şiirlerinde kurgu ve kompozisyon.”

Nazif Öztürk (Dr.) “İstiklâl Marşı’nın yazıldığı mekânın banisi Şeyh Taceddin-i Veli’nin edebi şahsiyeti ve divançesi.”

Necmettin Turinay (Dr.) “Âkif ’in Leylâ-yı Vicdân’ı”

Nazım Elmas, Berlin’de Bir Milli Şair: Mehmed Akif Ersoy

Nazif Gürdoğan, Prof. Dr., "Mehmet Âkif: Kökleri Anadolu'da olan gelecek"

Mustafa Gündüz, Yard. Doç. Dr., “ Çağdaş Türk Düşüncesinde Mehmet Akif’i Anlama ve Konumlandırma Meselesi”

Nazif Öztürk, (Dr.), "İstiklâl Marşı'nın yazıldığı mekânın tarihi" 2) Nazif Öztürk (Dr.): İstiklal Marşı’nın Yazıldığı Taceddin Dergahı’nın Vakfiyesi

Nazım Elmas (Yrd. Doç. Dr.) 1) “Âkif ve Millî Mücadele” 2) . "Nasıl bir gençlik, hangi Âsım", 3) Afrika’da Bir Münzevi’nin Işık ve Gölge Muhasebesi 4) "Nasıl bir gençlik, hangi Âsım", 5)  “Mehmet Âkif’in Mektuplarındaki Edebî Dünya”

Nesime Ceyhan Akça, (Yrd.Doç.Dr.) 1) “Âkif ’in Duası” 2) “Mehmet Âkif’in şiirinde ve hanesinde aile.” 2)  “Şairi Mektupla Anlamak”

Necmeddin Turinay (Dr.) 1) “Mehmet Âkif’in büyük âlemi” 2) Necip Fazıl üzerinde Mehmet Akif Tesirleri 3)  "Bir iktidar değişimi döneminde (1938) Mehmet Akif ve İstiklal Marşı tartışmaları". 4) "Bir iktidar değişimi döneminde (1938) Mehmet Akif ve İstiklal Marşı tartışmaları"

 Naci Bostancı, (Prof. Dr.), 1) "Mehmet Âkif Ersoy'u bilmek, anlamak", 2) Naci BOSTANCI, Prof. Dr., "Mehmet Âkif Ersoy'u bilmek, anlamak", 3) “ Mehmet Akif Ersoy Bey ve Dönemi Üzerine Bazı Değerlendirmeler”

Nazif Gürdoğan, Prof. Dr., "Mehmet Âkif: Kökleri Anadolu'da olan gelecek"

Nazif Öztürk (Dr.) “İstiklâl Marşı’nın Yazıldığı Mekân Tâceddin Dergâhı’nda Marifet Eğitimi” 2) "İstiklâl Marşı'nın yazıldığı mekânın tarihi" 3) “Mehmet Akif’in İçerisinde İstiklâl Marşı’nın Yazdığı “Kasr-ı Enbiye” yi İnşaa Ettiren Taceddin Dergâhı Şeyhi Osman Vâfî Efendi”

Nesrin Karaca (Prof. Dr.): “Asım”  ya da Mehmet Akif Ersoy’un Manzum Kurgusunda Gençlik ve Gelecek Tasarımı

Nimetullah Hafız (Kosova) (Prof. Dr.): Balkanlarda Bulunan Mehmet Âkif Ersoy’un Bir Özgün Yazma Eseri

Nizamettin Erduran, Prof. Dr.-Mehmet Akif’in şiirlerinde modern fizik kavramları

Özlem Nemutlu (Yrd. Doç. Dr.): Mehmet Âkif Ersoy’un Atıfları

Özlem Fedai, Doç. Dr. -İman Şövalyesi’nin Mağarasındaki: Gölgeler

Ramazan Kaplan, Prof. Dr. "Safahat'ta medeniyet tasavvuru",

Reha Sağbaş, "Bir sanatkâr gözüyle Mehmed Âkif ve musıki"

Recep Duymaz (Prof.Dr.) “Mehmet Âkif Ersoy’un Estetiği - I) Estetik Süje/Sanatkâr”

Rıdvan Canım (Yrd. Doç. Dr.) “Mehmet Âkif’in şiir coğrafyası.”

Sabahattin Çağın (Yrd. Doç. Dr.): Muhammed Ferid Vecdi’nin “İnsan” Makalesi ve Mehmet Akif’in “İnsan” Şiiri

S. Hayri Bolay, Prof. Dr. "M. Âkif'in Gençliğe bakışı ve Âsım'ın nesli",

Sefa Yüce (Doç. Dr.): Kendisini Milletine Adayan Büyük Şahsiyet Mehmet Âkif

Selma Günaydın: Mehmet Âkif'e ve Sanatına Yöneltilen Eleştiriler

Semiha Özelyaman (Dr.): Hikâyeci Yönüyle Mehmet Akif ve Asım

Selâmi Şimşek, Dr., “Mehmet Âkif’in Sûfîleri, Şairleri ve Edipleri”

Selim Cerrah, “ Asım: İki Hakikat, İki Tasavvur”,

Selim Somuncu (Yrd. Doç. Dr.): Safahat’ın Asım bölümünde Tahkiye ve Unsurları

Sezai Coşkun (Yrd. Doç. Dr.) “Mehmet Âkif’in Darülfünun yılları.” 2) “Türk Millî Eğitimi’nin Mehmet Âkif Algısı” 3) “ Mehmet Akif ve Çağı Okumak: İnsan-İdare”

Seriyye Gündoğdu (Ağayeva) (Yrd. Doç. Dr.) “Mehmet Âkif ’e göre sağlam cemiyetin kurulmasında aile ve kadının rolü”

Suat Cebeci, (Prof. Dr.), 1) “Mehmet Akif'in İslâm'ı anlayışı ve sunuş tarzı” 2)  “Mehmet Âkif’te Din ve Siyaset İlişkisi”

Şevkiye Kazan Nas, (Doç. Dr.) Safahat’ın Gölgeler’inin ışığında

Şeyma Karaca, (Arş. Gör.) İslâm Medeniyeti’nin çöküşü karşısında Mehmet Âkif’in şiirlerinde umut ve umutsuzluk

Tahsin Yıldırım, “Mehmet Âkif Ersoy’un Meclis Çalışmaları”

Tülin Arseven, Prof. Dr. Doç. Dr. - “Gölgeler”’de Mehmet Âkif

Terane Hesimova (Doç. Dr.) “Azerbaycan Doğubilimciliğinde Mehmet Âkif Ersoy Sanatı – Millî Mübarize Yönleri”

Turan Karataş (Prof. Dr.), 1) 80 Sene Sonra Mehmed Akif'i Hatırlamak İçin 40 Sebep 2) "Safahat, ilk kitap ilk göz ağrısı" 3) “Hasan Basri Çantay’ın Gözüyle Mehmet Âkif”

Turan Koç, Sanatını Aşan Şair: Akif

Yasemin Mumcu (Doç. Dr.): İki Mütefekkir Şair Mehmet Âkif Ersoy ve Muhammed İkbal’in Gözünden İslâm Âlemi

Yusuf Kaplan,  1) "Akif ve Nesl-i Asım: Varlık ve Resmi Hakikat" 2) “Âkif’in Varoluş İrade ve Mücadelesi: Şiarı, Şuuru ve Şiiri

Y. Turan Günaydın,  1) "Mehmet Âkif kitaplarını tasnif denemesi." 2) Mektup Neşirleri Bakımından Sırât-ı Müstakîm ve Sebîlürreşâd 3) “Emin Âkif’in hatıralarında Mehmet Âkif Ersoy.” 4) "Mehmet Âkif kitaplarını tasnif denemesi." 5)  “Mehmet Âkif’in Bektaşîliğe Yaklaşımı”

Yakup Çelik (Prof. Dr.), 1) Âkif’te Özlenen Nesil Şerife Çağın(Doç. Dr.): Şair Eşref’ten Mehmet Akif’e 2)  “Mehmet Âkif ve Mithat Cemal Kuntay’ın Meşrutiyet İstanbul’u değerlendirmeleri.”

Yaşar Şenler (Yrd. Doç. Dr) Safahat’ta Aydın Profili

Zeki Taştan, (Doç. Dr.) Âkif’in Gölgelerde Yükselen Feryadı

Zeynep Tek, (Arş. Gör.), Mehmet Âkif Ersoy’un Şiirlerinde Ölümsüzlük Arketipi

akif9.jpgMehmed Âkif kitapları 9: 80 Yıl Sonra Mehmed Âkif Ersoy

Türkiye Yazarlar Birliği 1978’den beri aksatmadan Millî şairimizi Ankara’da Millî Mücadele sırasında ikamet ettiği Taceddin Dergahı’nda anıyor. Geride bıraktığımız 2016 yılı ise Mehmed Akif’in vefatının 80. yıl dönümü idi. Bu vesileyle TYB, Taceddin Dergahı’nda 27 Aralık Salı günü 10.30’da başlayan anma töreninin ardından, öğleden sonra “80 yıl sonra Mehmed Akif Bilgi Şöleni” ile büyük şairimizi iki gün boyunca yedi oturumla yad ettiler. Bilgi şölenine Türkiye’nin çeşitli üniversitelerinden öğretim üyeleri ve yazarlar bildirileri ile katıldı. Türkiye Yazarlar Birliği Mehmed Âkif Araştırmaları Merkezi Başkanı D. Mehmet Doğan, yaptığı açıklamada "Daha önce Mehmed Âkif’le ilgili 8 bilgi şöleni yapan TYB, bildirileri 8 cilt hâlinde yayınladı.” dedi.  Dokuzuncusu 2016’da gerçekleştirilen bu şölenin ardından Mart 2017’de son şölen kitabı “80 Yıl Sonra Mehmed Âkif Ersoy” da yayınlandı.

Ayrıca programın beşinci oturumunda Anadolu Mektebi adlı gençlik topluluğu “Âkif’i Anlamak, Asımı Yaşamak” temalı bir panel düzenlediler ve Vildan Karaduman’ın yöneticiliğini yaptığı panelde öğrencilerin dilinden Mehmet Âkif dinlenildi.

Bilgi şöleninin oturum başkanlıklarını sırasıyla Prof. Dr. Musa Kâzım Arıcan, Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, Prof. Dr. Mustafa Orçan, Prof. Dr. Cevat Özyurt, Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu ve Prof. Dr. Caner Arabacı’nın yaptığı programın katılımcıları ve bildiri başlıkları ise şu şekildedir:

Abdülvahit İmamoğlu (Prof. Dr.): Mehmet Akif'in Müslümana Bakışı

Abuzer Kalyon (Yrd. Doç Dr.): Mehmet Akif’in Mısır Günleri

Adnan Karaismailoğlu (Prof. Dr.): Safahât'ta Hicrân ve Himmet Kavramları

Alaattin Karaca (Prof. Dr.): Mehmet Âkif, Said Halim Paşa ve Hüseyin Kazım Kadri'de Terakki Meselesi

Beyhan Kanter (Doç Dr.): Mehmet Âkif Ersoy’un Şiirlerinde Mekânın Anlam Alanları

Caner Arabacı (Prof.Dr.): Âkif ve Abdülhamit İlişkisi

Cengiz Karataş (Yrd. Doç. Dr.): Safahat'tan Hareketle Mehmet Âkif'te "Mefkûrecilik" yahud Büyük Umutlar

Cevat Özyurt (Prof. Dr.): Nostalji Şairi Olarak Mehmet Âkif

Dinçer Atay (Araş. Gör): Müslüman Doğu Toplumlarının Eleştirisini Mehmet Âkif’in Leyla Şiiri Bağlamında Bir Asır Sonra Yeniden Okumanın Zarureti

Gürsay Solmaz (Yrd. Doç. Dr.): Türk Okul Tiyatrolarında Mehmet Âkif’in Eserleri ve Etkileri

İbrahim Tüzer (Doç.Dr.): Bir İroni Olarak Mahalle Kahvesi ya da Mehmet Âkif’te “Hayat-I Aile”

Kibar Ayaydın: Mehmet Âkif'in Şiirlerinde "Cehaletin" Tenkidi ve "Millî Uyanışın" Ele Alınışı.

Levent Bayraktar (Doç. Dr.): Mehmet Âkif'in Güncelliği

Mahmut Öztürk (Yrd. Doç. Dr.): Erişgil’in Akif Hakkındaki Bir Yanılgısını Tashih

Mehmet Güneş (Doç. Dr.): Nesillere Öncü ve Örnek Üç İdealize Şahsiyet Abidesi: “Asım”, “Gül Yetiştiren Adam” ve “Yedinci Oğul”

Mehmet Kurtoğlu: Mehmet Âkif ve Babanzade Ahmed Naim'in dostluğu

Mustafa Özçelik: Mehmet Âkif’in Bir Muallim Olarak Portresi

Nazif Öztürk (Dr.): İstiklal Marşı’nın Yazıldığı Taceddin Dergahı’nın Vakfiyesi

Sefa Yüce (Doç. Dr.): Kendisini Milletine Adayan Büyük Şahsiyet Mehmet Âkif

Selma Günaydın: Mehmet Âkif'e ve Sanatına Yöneltilen Eleştiriler

Turan Karataş (Prof. Dr.): 80 Sene Sonra Mehmed Akif'i Hatırlamak İçin 40 Sebep

Yusuf Turan Günaydın: Mektup Neşirleri Bakımından Sırât-ı Müstakîm ve Sebîlürreşâd

akif8.jpgMehmed Âkif kitapları 8: Mehmed Âkif, Âsım ve Gençlik

26-28 Aralık 2014 tarihlerinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin katkılarıyla Sabahattin Zaim Üniversitesi’nde, Mehmet Âkif Bilgi Şöleni “Âsım ve Gençlik” temasıyla gerçekleştirildi. Açılış konuşmalarını D. Mehmet Doğan, Prof. Dr. Mustafa Saatcı, Prof. Dr. Mehmet Bulut, Prof. Dr. Turan Koç ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi Kültür Daire Başkanı Abdurrahman Şen yaptılar. Toplamda altı oturumda gerçekleştirilen programın ilk oturum başkanı Prof. Dr. Turan Koç, ikincisi Prof. Dr. Fazıl Gökçek iken, ikinci gün ilk oturum başkanı Prof. Dr. Nesrin Karaca, ikincisi Prof. Dr. Kadir Canatan, üçüncüsü Prof. Dr. Abide Doğan idi. İkinci gün oturum başlamadan evvel Mehmet Âkif Ersoy’un kabri ziyaret edilirken, gün sonunda Mehmet Âkif’in bestelenmiş şiirleriyle Münib Utandı konseri verildi. Üçüncü gün ise Cengiz Karataş’ın başkanlığında gerçekleştirilen son oturumdan sonra değerlendirme ve kapanış oturumu gerçekleştirildi. Oturum başkanlığını D. Mehmet Doğan’ın yaptığı bu oturumda Prof. Dr. Ramazan Korkmaz, Prof. Dr. Abide Doğan, Prof. Dr. Nesrin Karaca, Prof. Dr. Fazıl Gökçek, Prof. Dr. Turan Koç ve Prof. Dr. Nimetullah Hafız değerlendirmelerini sundular.

Toplam 22 katılımcının olduğu bilgi şöleninde konuşan uzmanlar ve bildiri başlıkları şu şekildedir:

Yasemin Mumcu (Doç. Dr.): İki Mütefekkir Şair Mehmet Âkif Ersoy ve Muhammed İkbal’in Gözünden İslâm Âlemi

Sabahattin Çağın (Yrd. Doç. Dr.): Muhammed Ferid Vecdi’nin “İnsan” Makalesi ve Mehmet Akif’in “İnsan” Şiiri

Harika Durgun (Yrd. Doç. Dr.): Mehmet Âkif’in ve Süleyman Nazif’in Umudu/ Umutsuzluğu

Dursun Şahin (Yrd. Doç. Dr.): Asım’a vücut veren mütefekkir Nurettin Topçu

Nesrin Karaca (Prof. Dr.): “Asım”  ya da Mehmet Akif Ersoy’un Manzum Kurgusunda Gençlik ve Gelecek Tasarımı

D. Mehmet Doğan (TYB Mehmet Âkif Araştırmaları Merkezi Başkanı): 90 yaşındaki delikanlı: Âsım.

Cengiz Karataş (Yrd. Doç. Dr.): Mehmet Âkif’te Aidiyet Duygusuna Dair

Celal Erdönmez (Yrd. Doç. Dr. ): Âkif Ne Dedi?

Fazıl Gökçek (Prof. Dr.): Asım’ı Etkili Kılan Edebî-Estetik Unsurlar

Fatih Özkafa (Doç. Dr.): Hat Sanatında Mehmed  Âkif Ersoy ve Şiirleri

Özlem Nemutlu (Yrd. Doç. Dr.): Mehmet Âkif Ersoy’un Atıfları

Semiha Özelyaman (Dr.): Hikâyeci Yönüyle Mehmet Akif ve Asım

Abide Doğan (Prof. Dr.): Mehmet Âkif Ersoy’un Şiirlerinde Çocuk

Yakup Çelik (Prof. Dr.): Âkif’te Özlenen Nesil Şerife Çağın(Doç. Dr.): Şair Eşref’ten Mehmet Akif’e

Selim Somuncu (Yrd. Doç. Dr.): Safahat’ın Asım bölümünde Tahkiye ve Unsurları

)Mehmet Azimli (Prof. Dr.): Bosnalı Ali Şevki Hoca ya da Namı diğer Köse İmam

Necmettin Türinay (Yrd. Doç. Dr.): Necip Fazıl üzerinde Mehmet Akif Tesirleri

Melih Erzen (Yrd. Doç. Dr.): Safahat’ta Aydın Eleştirisi

Kadir Can Dilber (Yrd. Doç. Dr.): Mitsel Bir Figür Olarak Asım Prototipi

Nimetullah Hafız (Kosova) (Prof. Dr.): Balkanlarda Bulunan Mehmet Âkif Ersoy’un Bir Özgün Yazma Eseri

İbrahim Tüzer (Doç. Dr.): Hocazade’nin Bilinciyle Aydınlanan Nesil: ‘Asım’ın Nesli ve “Yeniden Doğuş” İmkânı olarak Varoluş Alanı  

Kitabı okumak için: http://mehmetakifarastirmalari.com/mehmed-akif-asim-ve-genclik/

akif7.jpgMehmed Âkif kitapları 7: Mehmet Âkif 100 Yıl sonra Berlin’de

D. Mehmet Doğan’ın yayınladığı, Sebai Kılıç ve Merve Aksakal’ın yayına hazırladığı kitap, Berlin Türk Evi’nde 19-21 Aralık'ta yapılan ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığının destek verdiği bilgi şöleninde yapılan açılış konuşmaları ile başlıyor. Hicabi Kırlangıç, D. Mehmet Doğan, Faruk Uysal, Hüseyin Avni Karslıoğlu’nun açılış konuşmaları ile açılan kitapta, program detayları, bildiriler ve fotoğraflar yer almış. 

D. Mehmet Doğan, “İstiklal Marşı ve Şairi Mehmed Âkif” başlıklı metninde köklü bir millete ve devlete ait bir marş olarak İstiklal Marşı’nı yazan Âkif’in İslam Şairi olarak isimlendirilişini ve onun milli mücadeledeki rolünü anlatmış.

Mustafa Özçelik,  “Birleştirici Bir Değer Olarak Mehmed Akif ve İstiklal Marşı” başlıklı metninde Mehmet Âkif’in 19. yy sonunda 20. yy başında yaşamış bir şahsiyet olarak ulus devletlerin teşekkül edişine ve parçalanmalara şahit olduğundan dolayı birliğe önem verdiğini söylemiş ve kavmiyetçiliğin verdiği zararları gördüğünü ifade etmiş.

Turan Koç, “Sanatını Aşan Şair: Âkif” başlıklı yazısında Âkif’in şiirlerindeki estetik zevkle beraber bulunan derin ilim ve kavrayışın Âkif’in en önemli yönlerinden birisi olduğunu anlatmış. Onun şair olmakla beraber âlim ve eylemci olduğunu aktaran Koç, onun mefessir, güreşçi, eleştirmen olan yönlerine ve dava adamlığına da vurgu yapmış.

Mustafa Orçan, “Aydın ve Toplum Ekseninde Mehmed Akif Ersoy” başlıklım metninde Âkif’in toplumsal iradeye çok önem verdiğini ifade etmiş ve gerektiğinde iktidarın yanında gerektiğinde korkusuz şekilde muhalefette yer alabildiğini ifade etmiş ve onun aydın oluşunun izlerini bunlar üzerinden sürmüştür.

Nazım Elmas, “Berlin’de Bir Milli Şair: Mehmed Âkif Ersoy” başlıklı metninde Âkif’in Almanya’da bulunan Müslüman esirlerin durumunu incelemek üzere Almanya’ya gönderilişini ve Âkif’in Hilal Kampı ve genel olarak Almanya ile ilgili görüşlerini aktarmıştır. Âkif’in esir kamplarındaki Müslümanları bilinçlendirmek için çıkan Cihad gazetesinde de katkı sunduğunu anlatan Elmas, Âkif’in orada bulunduğu sıralarda Çanakkale Savaşı’nın da dehşeti ile devam ettiğini ve Ömer Lütfi Bey’den hep haber aldığını, aklının fikrinin Çanakkale’de olduğunu aktarmış.

Kadir Kon, “Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı- Alman İttifakı ve Mehmed Akif’in Almanya’ya Gidişi” başlıklı yazısında Âkif’in Almanya’da bulunuşu sırasında yaptıklarının ve tecrübesinin Kurtuluş Savaşı sırasında yaptığı irşat faaliyetleri için iyi bir tecrübe olduğunu söylemiş. Onun eylem adamı olarak hem buralarda hem de birinci mecliste bulunuşunun da önemli olduğunu aktarmış.

Hüseyin Taş, “Mehmed Akif Ersoy’un Almanya Günlerinin Edebi Eserleri Üzerindeki Tesiri” başlıklı yazasında Berlin Hatıraları şiiri yanında Berlin Hatıraları dışındaki şiirlerinde hafif de olsa etkisi hissedilen Almanya günlerinden bahsetmiş.

Mustafa Gencer, ““Dinleri var işimiz gibi, işleri var dinimiz gibi”: Mehmed Akif’in Avrupa ve Osmanlı Modernleşmesi Hakkında Düşünceleri” başlıklı yazısında Âkif’in Avrupa’ya bakış açısı ve Müslümanların Avrupa’yı örnek alırken nelere dikkat edilmesi gerektiği üzerinde durmuştur.

Kadir Akkaya, “Eşit Özne Olamamak ve Aynı Göz Hizasında Konuşamamak” başlıklı yazısında Âkif ile aynı göz hizasında konuşabilecek ve konuşamayacak isimlerden söz etti.

Caner Arabacı, “Mehmed Akif’in Yurtdışı Seyahatlerle Pekişen Batı Medeniyeti Algısı” başlıklı yazısında Âkif’in bilim öğrenmek için Avrupa’ya gidişini tavsiye ettiği Asım söz konusu olsa bile savaş sırasındaki gözlemlerinin onun batı algısını değiştirdiğini öne sürer.

İsmail Çetişli “Mehmet Akif’in Berlin Hatıraları’nda Endişe ve Eleştirileri” başlıklı yazısında Batıyı sömürgecilikleri ve zalimlikleri nedeni ile eleştiren Âkif’in bizi de tembelliğimiz, cehaletimiz ve medeni olamaya yakışmayan tavırlarımızdan dolayı eleştirdiğini yazar.

Fazıl Gökçek “Bir Yazar, Bir Şair, Bir Şehir: Ahmet Mithat Efendi ve Mehmet Akif'in Berlin İzlenimleri” başlıklı yazısında Âkif’in ve Ahmet Mithat Efendi’nin Berlin izlenimlerini karşılaştırmış.

Alaaddin Karaca, “Üç Tarz-ı Siyaset (Osmanlıcılık, Tükçülük ve İttihad-ı İslam) ve Mehmet Akif Ersoy” başlıklı yazısında Akifi’in İttihad-ı İslamcı olduğunu ve merkez olarak da Osmanlıyı gördüğünü ve Turancılık dâhil türkçülüğe de karşı olduğunu aktarmış.

Mehmet Törenek, “Mehmet Akif'in karakterine ait bazı özellikler ve şiirine yansımaları”nda karakterinin izlerini şiirleri üzerinden incelemiş. Levent Bayraktar, ”Mehmet Akif’ten Nurettin Topçu’ya İsyan Ahlakı” başlıklı yazısında Âkif ve Topçu’nun “isyan ahlakı” kavramsallaştırmasına giren düşüncelerini değerlendirmiş. Cengiz Karataş, “Akif ve Fikir Hayatı”nı, Ahmet Kazım Ürün Mehmet Akif Ersoy'un Şiilerinde Gurbet Teması’nı, Mark Feuerle: Modern Öncesi Dönemde Türk-Alman Diplomasisi’ni, Alexander Will, Birinci Dünya Savaşı Dönemi Osmanlı-Alman İlişkilerinde Cihad Propagandası Etkisi ve Problemleri’ni; Ferhat Koç “100 Yıl Sonra Mehmet Akif'in İzinden Berlin”i sunmuş.

Mehmet Âkif 100 Yıl sonra Berlin’de kitabında yer alan metinler ve yazarları

D. Mehmet Doğan, İstiklal Marşı ve Şairi Mehmed Akif,

Mustafa Özçelik, Birleştirici Bir Değer Olarak Mehmed Akif ve İstiklal Marşı

Turan Koç, Sanatını Aşan Şair: Akif

Mustafa Orçan, Aydın ve Toplum Ekseninde Mehmed Akif Ersoy

Nazım Elmas, Berlin’de Bir Milli Şair: Mehmed Akif Ersoy

Kadir Kon, Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı- Alman İttifakı ve Mehmed Akif’in Almanya’ya Gidişi

Hüseyin Taş, Mehmed Akif Ersoy’un Almanya Günlerinin Edebi Eserleri Üzerindeki Tesiri

Mustafa Gencer, “Dinleri var işimiz gibi, işleri var dinimiz gibi”: Mehmed Akif’in Avrupa ve Osmanlı Modernleşmesi Hakkında Düşünceleri

Kadir Akkaya, Eşit Özne Olamamak ve Aynı Göz Hizasında Konuşamamak

Caner Arabacı, Mehmed Akif’in Yurtdışı Seyahatlerle Pekişen Batı Medeniyeti Algısı

İsmail Çetişli, Mehmet Akif’in Berlin Hatıraları’nda Endişe ve Eleştirileri

Fazıl Gökçek, Bir Yazar, Bir Şair, Bir Şehir: Ahmet Mithat Efendi ve Mehmet Akif'in Berlin İzlenimleri

Alaaddin Karaca, Üç Tarz-ı Siyaset (Osmanlıcılık, Tükçülük ve İttihad-ı İslam) ve Mehmet Akif Ersoy

Mehmet Törenek, Mehmet Akif'in karakterine ait bazı özellikler ve şiirne yansımaları

Levent Bayraktar, ”Mehmet Akif’ten Nurettin Topçu’ya İsyan Ahlakı”

Cengiz Karataş, “Akif ve Fikir Hayatı”

Ahmet Kazım Ürün Mehmet Akif Ersoy'un Şiilerinde Gurbet Teması

Mark Feuerle: Modern Öncesi Dönemde Türk-Alman Diplomasisi

Alexander Will: Birinci Dünya Savaşı Dönemi Osmanlı-Alman İlişkilerinde Cihad Propagandası Etkisi ve Problemleri

Ferhat Koç: 100 Yıl Sonra Mehmet Akif'in İzinden Berlin

Kitabı okumak için: http://mehmetakifarastirmalari.com/100-yil-sonra-berlinde-bilgi-soleni/

akif6.jpgMehmed Âkif kitapları 6: Mehmed Âkif ve Gölgeler

26-27 Aralık 2013 tarihinde düzenlenen Mehmet Âkif Bilgi Şöleni, “Mehmet Âkif ve Gölgeler” teması ile altı oturumda gerçekleştirildi. Cengiz Karataş’ın program sorumlusu olduğu şölende açılış konuşmalarını Prof. Dr. Mehmet Bulut, TYB Vakfı Mehmet Âkif Araştırmaları Merkezi Başkanı D. Mehmet Doğan ve Prof. Dr. Mustafa Saatcı yaptılar.

İlk oturum Prof. Dr. Turan Koç’un başkanlığında, Fazıl Gökçek, Nizamettin Erduran, Özlem Fedai ve Alaattin Karaca’nın konuşmalarıyla; ikinci oturum Mustafa Orçan başkanlığında D. Mehmet Doğan, Nazım Elmas, Cengiz Karataş ve  A. Vahab Akbaş’ın konuşmalarıyla; üçüncü oturum Prof. Dr. Fazıl Gökçek’in başkanlığında Prof. Dr. Mümtaz Sarıçiçek, Musa Kâzım Arıcan, Ersin Özarslan ve Şevkiye Kazan Nas’ın konuşmalarıyla; dördüncü oturum Prof. Dr. Alaaddin Karaca’nın başkanlığında Tülin Arseven, Mithat Durmuş, Kibar Ayaydın, Mehmet Akif Köseoğlu ve Canan Olpak Koç’un konuşmalarıyla; beşinci oturum Nazım Elmas’ın başkanlığında Zeki Taştan, Levent Bayraktar, Şeyma Karaca ve Mehmet Ali Abakay’ın konuşmalarıyla; ve altıncı oturum Levent Bayraktar’ın başkanlığında Mustafa Orçan, İdris Nebi Uysal, Zeynep Tek ve Mustafa Dağ’ın konuşmalarıyla gerçekleştirildi.

Prof. Dr. Fazıl Gökçek, “Mehmet Akif, Gölgeler ve Tasavvuf” adlı bildiri sundu. Mehmet Âkif’in tasavvufi olarak nitelenen şiirleri üzerinde durdu ve Âkif’in tasavvufla ilişkisini sorguladı.

Özlem Fedai ise “İman Şövalyesi’nin Mağarasındaki: Gölgeler” başlıklı konuşmasında Platon’un “Gölge” istiaresinden ve Søren Kierkegaard’ın şairi toplumsal sorumluluğuyla “iman şövalyesi”ne benzeten anlayışından hareket edilerek Mehmet Âkif Ersoy’un ömrünün son on yılında yazdığı ve Mısır’da yayımladığı son kitabı Gölgeler  üzerinde durdu ve bu eserle şairin İslâm cemiyetlerine vermek istediği mesajlar ile Mısır’daki yalnız günlerinde kendi iç âlemini yansıtan şiirleri ele aldı.

D. Mehmet Doğan, “Şairin Mısır’daki Gölgesi” adlı bir bildiri sundu ve Mehmet Âkif’in Mısır günlerine ve Gölgeler’i orada yayınlatmasının arka planına değindi.

Nazım Elmas, “Afrika’da Bir Münzevi’nin Işık ve Gölge Muhasebesi” isimli bildirisinde işgalci güçlerin ülkeden kovulduktan sonra yeniden yapılanma ortamında Mehmet Âkif’in beklediği ilgiyi görememesini ve Mısır’da yazılan Gölgeler adlı bölümün hayal kırıklıklarının, pişmanlıkların ve geçmiş günlerin muhasebesinin şiiri olduğunu anlattı.

Cengiz Karataş, “Safahat’ta Meşrutiyet’in Gölgelerine Dair” adlı yazısında ve II. Meşrutiyet Dönemindeki karmaşa ortamında Mehmet Âkif’in sorunlara yaklaşımlarını incelemiştir.

Mümtaz Sarıçiçek, “Gölgeler”de Gölge Arketipi” ile şairin halk ve aydın figürlerini ruhsal ve  fiziksel yönlerden mitolojik metinlerin karanlık yüzlü kötü karakterleri gibi kurgulamasından ve Gölgeler’in şahıslar kadrosunun, okuyucunun metne ilgisini diri tutacak düzeyde güçlü betimlemelerle ve evrensel yönleriyle belirginleştiğinden bahseder.

Musa Kâzım Arıcan, “Mehmet Âkif’te İslâm Düşüncesinin Temel Problemi Olarak Sorunlu Tevekkül Anlayışı ve Eleştirisi”nde Âkif’in dikkat çektiği ve ısrarla üzerinde durduğu fatalist tevekkül anlayışını vurgular.

Şevkiye Kazan Nas, “Safahat’ın Gölgeler’inin Işığında” başlıklı bildirisinde “Gölgeler” kitabındaki şiirleri, bir bütün olarak incelemiş ve manzumelerden örnekler vererek Mehmet Akif’in düşüncelerini değerlendirilmiştir.

Tülin Arseven, “Gölgeler”’de Mehmet Âkif” adlı çalışmasında Gölgeler, şair ve şiirin öznesi ilişkisinden hareketle irdelemiş; iman sahibi, doğruluğun ve güzel ahlâkın tek kurtuluş çaresi olduğuna inanmış bir şairin hızla değişen dünya karşısında derinden duyumsadığı acı ile birlikte açmazları ele almıştır.

Mithat Durmuş, “Gölgeden Aydınlığa Bir Bilinç Sağaltımı Olarak Mehmet Âkif”i incelerken, Kibar Ayaydın, “Gölgeler’de İsyan Ahlâkının Secde Edişi” ile i sürgün yıllarında yazdığı Gölgeler şiirlerini, Canan Olpak Koç, ““Bir Mahur Beste Çalar” Gölgeler’in Üzerinde Doğu Algısı” adlı çalışmasında  Mehmet Âkif’in Safahat’ın son merhalesi Gölgeler kitabında ve Tanpınar’ın Mahur Beste romanının “Garip Bir İhtilalci” bölümünde anlatılan Doğu üzerinde durmuştur.

Zeki Taştan, “Âkif’in Gölgelerde Yükselen Feryadı”; Levent Bayraktar, “Değerler buhranı karşısında Mehmet Âkif”; Şeyma Karaca, “İslâm Medeniyeti’nin çöküşü karşısında Mehmet Âkif’in şiirlerinde umut ve umutsuzluk”; Mehmet Ali Abakay “Safahat’ta Medeniyet Kavramı”; Mustafa  Orçan, “Toplumsal ve Kültürel Değerlerin Aydını Olarak Mehmet Âkif Ersoy”; İdris Nebi Uysal, “Safahat’ın Bağlamlı Sözlüğü Üzerine Bir Deneme: Hüsran Örneği”; Zeynep Tek, “Mehmet Âkif Ersoy’un Şiirlerinde Ölümsüzlük Arketipi”; Mustafa Dağ, “Mehmet Âkif’in yeisten azme, çalışmaktan tevekküle uzanan hayat telakkîsi” adlı bildirilerini sundular.

Genel olarak katılımcılar ve bildirileri şu şekildedir:

Prof. Dr.Fazıl Gökçek, Prof. Dr. -Mehmet Akif, “Gölgeler” ve Tasavvuf

Nizamettin Erduran, Prof. Dr.-Mehmet Akif’in şiirlerinde modern fizik kavramları

Özlem Fedai, Doç. Dr. -İman Şövalyesi’nin Mağarasındaki: Gölgeler

Alaattin Karaca, Prof. Dr. -Mehmet Akif’ten Sezai Karakoç’a İslamcı Coğrafya

D. Mehmet Doğan, Şairin Mısır’daki Gölgesi

Nazım Elmas, Doç. Dr. -Afrika’da Bir Münzevi’nin Işık ve Gölge Muhasebesi

Cengiz Karataş, Yrd. Doç. Dr. -Safahat’ta Meşrutiyet’in Gölgelerine Dair

A. Vahab Akbaş: “Mehmed Âkif: Ne içinde sufîliğin ne de büs bütündışında”

Prof. Dr.Mümtaz Sarıçiçek, Doç. Dr. -“Gölgeler”de Gölge Arketipi

Musa Kâzım Arıcan, “Mehmet Âkif’te İslâm Düşüncesinin Temel Problemi Olarak Sorunlu Tevekkül Anlayışı ve Eleştirisi”

Ersin Özarslan, Doç. Dr. -Gölgeler’den Hareketle Mehmet Âkif’in Şahsiyeti

Şevkiye Kazan Nas, Doç. Dr. -Safahat’ın Gölgeler’inin ışığında

Prof. Dr.Tülin Arseven, Doç. Dr. - “Gölgeler”’de Mehmet Âkif

Mithat Durmuş, Yrd. Doç. Dr. -Gölgeden Aydınlığa Bir Bilinç Sağaltımı Olarak Mehmet Âkif

Kibar Ayaydın- Gölgeler’de İsyan Ahlâkının Secde Edişi

Mehmet Akif Köseoğlu-“Gölgeler”’de Hüsâm Efendi Hoca ve Şeyhiolduğu Hatuniye Tekkesi

Canan Olpak Koç- “Bir Mahur Beste” çalar “Gölgeler”in üzerinde- Şiir ve roman sayfalarında Doğu tahlili

Doç. Dr.Zeki Taştan, Doç. Dr. -Âkif’in Gölgelerde Yükselen Feryadı

Levent Bayraktar, Doç. Dr. -Değerler buhranı karşısında Mehmet Âkif

Şeyma Karaca, Arş. Gör. -İslâm Medeniyeti’nin çöküşü karşısında Mehmet Âkif’in şiirlerinde umut ve umutsuzluk

Mehmet Ali Abakay-Safahat’ta Medeniyet Kavramı

Dr.Mustafa Orçan, Doç. Dr.-Toplumsal ve Kültürel Değerlerin Aydını Olarak Mehmet Âkif Ersoy

İdris Nebi Uysal, Yrd. Doç. Dr. -”Safahat’ın Bağlamlı Sözlüğü ÜzerineBir Deneme: Hüsran Örneği”

Zeynep Tek, Arş. Gör. -Mehmet Âkif Ersoy’un Şiirlerinde Ölümsüzlük Arketipi

Mustafa Dağ- Mehmet Âkif’in yeisten azme, çalışmaktan tevekküleuzanan hayat telakkîsi

Kitabı okumak için: http://mehmetakifarastirmalari.com/mehmet-akif-ve-golgeler/

akif5.jpgMehmed Âkif kitapları 5: Mehmet Âkif Millî Mücadele ve İstiklâl Marşı

Türkiye Yazarlar Birliği Mehmet Âkif Ersoy Araştırmaları Merkezi ve İlim Yayma Cemiyeti Ankara Şubesi iş birliği ile Ankara’da düzenlenen Mehmet Âkif 5. Bilgi Şöleni “Millî Mücadele ve İstiklâl Marşı” ana temasıyla 11-13 Mart 2011 tarihlerinde gerçekleştirildi. 2011 yılı İstiklâl Marşı’nın kabulünün 90., büyük şairimizin vefatının 75. yıldönümü idi. Bu iki yıl dönümü münasebetiyle 2011 yılı “Mehmet Âkif Yılı” olarak ilân edildi. Adeta bir ilim ziyafeti hâlini alan beşinci bilgi şölenine Azerbaycan, Makedonya, Kosova ve Sancak’tan da katılımcılar vardı.

  Birinci gün iki; ikinci gün üç; üçüncü gün bir oturumda gerçekleştirilen programın oturum başkanlıklarını sırasıyla Prof. Dr. Şerafettin Gölcük, Prof. Dr. Hicabi Kırlangıç, Prof. Dr. Bilal Kemikli, Prof. Dr. Mehmet Akkuş, Prof. Dr. Hüseyin Gazi Topdemir ve Prof. Dr. Nesimi Yazıcı üstlendiler.

  Bilgi şölenine katılım gösteren ve bildirilerini sunan isimler ise şu şekildeydi:

Nazif Öztürk (Dr.) “İstiklâl Marşı’nın Yazıldığı Mekân Tâceddin Dergâhı’nda Marifet Eğitimi”

Abdulvahit İmamoğlu (Doç.Dr.) “Mehmet Âkif ’in Vaazlarındaki Milli Mücadele Ruhu ”

Kâmil Yeşil “Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Eserlerinde Mehmet Âkif Ersoy”

Bekir Şahin “İstiklâl Marşı’nın Değişiklik Girişimleri ve Belgeleri”

Necmettin Turinay (Dr.) “Âkif ’in Leylâ-yı Vicdân’ı”

Abdullah Hamidi (Prof.Dr.) “Mehmet Âkif Ersoy’un Şiirinde Kosova ve Arnavutlar”

Mustafa Özçelik “Hatıra Kitaplarında İstiklâl Marşı”

İdris Nebi Uysal (Yrd.Doç.Dr.) “İstiklâl Marşı’nı Anlama Sözlüğü”

Tahsin Yıldırım, “Mehmet Âkif Ersoy’un Meclis Çalışmaları”

Adnan İsmaili “Mehmet Âkif ’i Yeniden Keşfetmek”

Recep Duymaz (Prof.Dr.) “Mehmet Âkif Ersoy’un Estetiği - I) Estetik Süje/Sanatkâr”

Ercan Yıldırım “Batı Karşıtlığı, Vatan Millet Bağlamında Âkif ’in İslâmcılığı”

Ahmet Faruk Kılıç (Doç.Dr.) “İstiklâl Marşı’nın Fonksiyonel önemi ve Meclisteki Âkif ”

Nesime Ceyhan Akça, (Yrd.Doç.Dr.) “Âkif ’in Duası”

Seriyye Gündoğdu (Ağayeva) (Yrd.Doç.Dr.) “Mehmet Âkif ’e göre sağlam cemiyetin kurulmasında aile ve kadının rolü”

Sezai Coşkun (Yrd.Doç.Dr.) “Türk Millî Eğitimi’nin Mehmet Âkif Algısı”

Muammer Esen (Doç.Dr.) “İslâm ve İstiklâl Şairi Mehmet Âkif ’in İnanç Dünyası”

Mehmet Fatih Birgül (Yrd. Doç. Dr.) “Nurettin Topçu’nun Âkif ’i ve Safahat’ın Felsefesi”

Bilal Kemikli (Prof. Dr.) “Demevî Şiir Yahut Âsım’ı Yeniden Okumak”

Yaşar Şenler (Yrd. Doç. Dr) Safahat’ta Aydın Profili

İhsan Safi (Doç. Dr.) “Mehmet Âkif ’in Şanlı Osmanlı Devleti’nin Yıkılması Karşısındaki Duygu ve Düşünceleri”

Mithat Durmuş (Yrd. Doç. Dr.) “Mehmet Âkif ’in Millî Mücadele ve Millî Bilincin Uyanmasındaki Rolü”

Cevat Akkanat “Bir Mukayese Denemesi: Mehmet Âkif Şiirinden İlham Alan Şairler”

Beyhan Kanter (Yrd.Doç.Dr.) “Mehmet Âkif Ersoy’un Şiirleri Üzerine Sembolik Çözümleme: Bir Toplum İnşasında Şiirin Kesif Dili”

Adnan Uzun (Yrd.Doç.Dr.) “Bursa’nın İşgali ve “Bülbül” Şiirinin Hatırlattıkları”

Mehmet Akkuş (Prof.Dr.) “Mehmet Âkif ’in Gençliğe Nasihatı”

Nazım Elmas (Yrd. Doç. Dr.) “Âkif ve Millî Mücadele”

Mevlud Dudiq, (Prof. Dr.) “Balkan Milletlerinin Durumu ve Mehmet Âkif Ersoy”

Terane Hesimova (Doç. Dr.) “Azerbaycan Doğubilimciliğinde Mehmet Âkif Ersoy Sanatı – Millî Mübarize Yönleri”

Fatih Arslan (Yrd. Doç. Dr.) “Bir Cemiyet Mistiği: Mehmet Âkif...”

Cafer Gariper (Yrd.Doç.Dr.) “Kurtuluş Savaşı’nın Varlık Kazandırdığı İki Metin: İstiklâl Marşı ve Kuvâyi Milliye Destanı

Alâattin Karaca (Doç.Dr.) “Mehmet Âkif ’e Göre Etnik Milliyetçilik”

Hayrettin Rayman (Prof.Dr.) “Mehmet Âkif ’in Sosyal Temalı Şiirleri ve Bu Şiirlerin Teknik Yapısı”

Kitabı okumak için: http://mehmetakifarastirmalari.com/milli-mucadele-ve-istiklal-marsi/

akif4.jpgMehmed Âkif kitapları 4: Edebiyat ve Düşünce  - Ankara Aralık 2009

25-26 Aralık 2009 tarihinde Ankara’da gerçekleştirilen dördüncü Mehmet Akif Bilgi Şöleninin ana teması Edebiyat ve Düşünce. Sunuşu D. Mehmet Doğan (TYB Vakfı M. A. Ersoy Merkezi Başkanı) ve Abdülhalim Altunkal (İlim Yayma Cemiyeti Ankara Şubesi Başkanı)’ın yaptığı şölen beş oturumdan oluştu.

Oturum başkanlığını Hicabi Kırlangıç’ın yaptığı ilk oturumda Yakup Çelik, Adnan Karaismailoğlu, Sezayi Coşkun ve Mustafa Özçelik bildiri sundular.

“Mehmet Âkif ve Mithat Cemal Kuntay’ın Meşrutiyet İstanbul’u Değerlendirmeleri” başlığı altında konuşan Yakup Çelik şunlara değindi: “Mehmet Akif, yaşadığı dönemi sorgulayan, eleştiren, düşündüklerini ve doğru bildiklerini söylemekten asla çekinmeyen bir aydındır. Bu bakımdan hiçbir dönemde, merkezi otoriteye yaranamamıştır. O’nun yaşadığı döne-mi sorgulaması, yapılan haksızlıkları dile getirmesi, toplumun yoksulluğu ve uğradığı haksızlıklara dikkat çekmesinin nedeni budur. Safahat, şiirlerinin yazılış tarihleri de dikkate alınarak baştan sona gözden geçirildiğinde O’nun hayat tarzı olarak benimsediği değerlerin yanında, ne pahasına olursa olsun, durduğu görülecektir. Mithat Cemal Kuntay da, 1908 öncesinde başlayıp Mütareke dönemine giden süreci anlattığı Üç İstanbul romanında, değerlerinden kopan bir toplumun düştüğü içler acısı durumu gözler önüne sermiştir. Bu bakımdan birisi romanda, diğeri şiirde birbirine benzer iki onurlu duruş söz konusudur.”

Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu, “Mehmet Âkif’in ‘Bir Hasbilah’ veya ‘Ömür Bir Gündür’ Düşüncesi” adlı bir bildiri sundu: “Merhum Âkif’in şiiri gerçekte milletiyle bir hasbihal gibidir. Safahat’ın 1. kitabında “Hasbihal” başlıklı iki şiiri vardır. Bunların ilkinde daha çok kendi ruhuna ve gönlüne hitap eden bir anlatım, sığınma ve yakarış vardır. Âkif, burada ele alınılacak “Hasbihal” başlıklı şiirinde konuyu yaşanan anın değerlendirilmesi gerektiği üzerine kurmuştur. Türkçede halleşme, dertleşme, sohbet anlamlarına sahip hasbihal, Arapça ve Farsça’ daki kullanımlarından farklılık arz eder. Samimiyet ve yakınlık hissiyatı, Türkçede kelimeye yeni bir çehre kazandırmıştır adeta, “Hasbihal, bu nevi telaşlı zamanların en hayırlı mededkârıdır. (Ahmet Râsim)” cümlesinde olduğu gibi.”

Sezayi Coşkun, “Mehmet Âkif’in Darül-fünun Yılları” hakkında konuşu: “Mehmet Âkif,  sanatına hedef olarak seçtiği  ‘hak ve hakikati haykırma’  görevi,  toplumu eğitme amacını beraberinde getirmektedir. Ancak o, sadece şiirlerinde anlattıklarıyla toplumu eğitmek, toplumun gerçeklerini, eksiklerini, şiddetli bir ses tonuyla ifade etmekle kalmamış, muallimlik göreviyle okullarda da eğitim faaliyetinde bulunmuştur.  Onun muallimlik aşamalarından biri,  Dârülfünûn yıllarıdır.  Yaklaşık beş yılı kapsayan bu sürece ilişkin bugün fazlaca bilgi ve değerlendirmenin olmadığı görülmektedir. Şairin bu yıllarına geçmeden önce, eğitime ilişkin diğer faaliyetlerine kısaca değinmek yerinde olacaktır.”

Mustafa Özçelik ise “Sebilürreşad Dergisi Bağlamında Mehmed Âkif ve Eşref Edip Dostluğu” konusunu inceledi: “Bu iki isim, dost kavramının bütün hakkını vererek yaklaşık 30 yıl birlikte olurlar. Neredeyse bu süre zarfında bütün vakitleri birlikte geçer. Balıkesir’de, Kastamonu’da, Ankara’da birlikte mücadele veririler. Eşref Edip, söz yerinde ise “Üstadım” dediği Akif’i “bir gölge gibi” takip eder. Müşterek dergi çıkarırlar. Dahası Eşref Edip, Âkif’in “zabıt kâtibi” gibidir. Onun cami konuşmalarını kayıt altına almış ve dergisinde yayımlamıştır. Bu yakınlık dolayısıyla Âkif’i çok yakından tanıyan bir isimdir. Nitekim bu tanıklığını bir kitapla da taçlandırarak Âkif hakkında çok detaylı malumat veren bir esere de imza atmıştır. Bütün bu birlikteliği sağlayan ise Sebilüreşad dergisidir.”

Bilgi Şöleninin ikinci oturumunda ise başkanlığı Prof. Dr. Mustafa Aşkar yaptı ve A.Vahab Akbaş, Nesime Ceyhan, Cevat Akkanat ve Nazım Elmas bildirilerini sundular.

A. Vahab Akbaş, “Mehmet Âkif’te Bir Anlatım Aracı Olarak Nükte ve İroni” konusunda bildiri sundu: “Akif’in nükteciliği iki çerçevede ele alınabilir: Söyledikleri ve yazdıkları. Nükte Akif’in günlük konuşmalarında, sohbetlerinde, iç dünyasını, hassasiyetlerini, itirazlarını, birikimini dışa vuran etkili, sarsıcı, yoğun bir araçtır. Bu pek de kolay değildir. İnce zekâyı, muhakeme gücünü, dil hakimiyetini, esaslı tecrübe ve birikimi gerektirmektedir çünkü. Bu anlamda denebilir ki Akif için nükte, bu özelliklerini açığa çıkaran bir araçtır aynı zamanda.”

Nesime Ceyhan, “Mehmet Âkif’in Şiirinde ve Hanesinde Aile” hususuna değindi: “Safahat’ın bir terbiye kitabı olarak algılanabileceği daha önce defaatle söylenmiş olmalı ve Âkif’in bir terbiye insanı olduğu. Safahat’a bu seferki nazarımda dikkatimi çeken onun “aile” mefhumuna; anne, baba ve çocuğa bakışı oldu. Burada onun eserdeki ilgisinin husûsî hayatına akseden, yahut husûsî hayatından eserine akseden yanlarını tespite çalışacağız.”

Yazar Cevat Akkanat, “Mehmet Âkif’in Çocukluk Arkadaşı Olarak Fatih Camii” başlıklı bir konuşma yaptı: “İstanbul’un ilk selâtin camii olarak kayda geçen Fatih Camii, Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılmıştır. Fakat camiin “selâtin” oluşuna farklı boyutlarda Sultan Bayezid Veli (II. Bayezid), Sultan IV. Mehmed,  Sultan III. Ahmed, Sultan III. Mustafa, Sultan II. Mahmud, Sultan I. Abdülhamid ve Sultan II. Abdülhamid de katkı sağlamışlardır. Bu katkıların sonuncusunu şairler sultanı Mehmet Âkif yapmıştır.”

Nazım Elmas ise “Mehmet Âkif’in Şiirlerinde Kurgu ve Kompozisyon” konusunda bildiri sundu: “Akif, sanat endişesi taşımamasına rağmen şiirlerinde genel olarak bir plâna riayet etmiştir. Giriş, tasvir, vak’a ve ahlakî netice veya bir tavsiye ile tamamlanan birçok şiirde bir tertip dikkati çeker. Birinci Safahat’taki şiirlerin çoğu bu düzene göre yazılmıştır. Diğer şiirlerde de tasvir, bir kıssa ve sonunda öğüt, uyarı, istek ve dilekle devam eden bir kompozisyon bulunmaktadır.”

Derya Örs’ün oturum başkanlığı yaptığı üçüncü oturumda ise Turan Koç, Mehmet Törenek, Necmeddin Turinay ve Caner Arabacı bildirilerini sundu.

Turan Koç , “Âkif’in Din ve İslâm Telakkisi” başlıklı konuşmasında şu noktalara değindi: “Çok iyi bilindiği gibi, geleneksel dil ve kültürümüzde hemen hemen her kanatta yer alan düşünürler tarafından tenzih fikrine, yani Allah’ın her türlü noksan sıfatlardan ve eksikliklerden münezzeh olduğu hususuna, kısaca O’nun aşkınlığına ve bambaşkalığına çok büyük bir vurgu yapılır. Ancak, bu anlayıştan asla taviz vermekle birlikte, başta sûfiler ve şailer olmak üzere, teşbihe, yani Allah’ın hazretiyle her ân yüz yüze olduğumuz anlayışına ve hakikatine büyük bir önem ve öncelik verenler de olmuştur. İşte tam bu noktada yapıp etmelerimizin değeri çok önem-li bir kelamî (teolojik) problem olarak karşımıza çıkar. Akif’in dinî duyarlılığının fitillendiği yer, işte tam burasıdır. Dahası, Akif’in bu husustaki duyarlılığının onun şiirinin temel dinamiklerini anlamak için de önemli bir çıkış noktası olacağı kanaatindeyim”

Mehmet Törenek, “Mazi ile Âti Arasında Bir Şair” adlı bir bildiri sundu: “O, daha ilk şiirlerinden itibaren Durmayalım der. Çünkü âtî çekmekte, ona katılamayanları sürüklemektedir. Bizde ise bir kıpırdama göremez. Baktığında gördüğü sade bir aldırışsızlıktır.  Millete seslendiği her şiirinde ataleti,  yani tembelliği vurgular. Bu iğrenç hâlin “nümunesi biziz”, der. Hatırata hürmetin kalmamış diyerek aşağıladıkça aşağılar. Sonra da, “İâde etmenin imkânı yoksa mâzîyi, / Bu mübtezel yaşayıştan gebermen elbet iyi.” diye öfkesini dışa vurur.”

Necmeddin Turinay, “Mehmet Âkif’in Büyük Âlemi” üzerine bir bildiri sundu: “Mehmet Akif’i eski yüzyılların büyük şairlerinden Yunus, Mevlâna veya Fuzuli’ye benzetmemiz sebepsiz değil. Alemlere sığmayan bir ıstırap, ya da bütün insanlığı ihâta edecek çapta yüksek bir aşk duygusu!.. Tabiatı ve her türlü teferruatı cezbeli bir vahdet ihtiyacı içinde algılamak ve buradan hasıl olan yüksek bir aşk duygusu ile de, bir nevi kendinden geçer gibi yazmak!.. Sürekli bu duyguyu tekrar etmek!.. Her seferinde de daha iyiye, daha güzele ve müteâl olana bir adım daha yaklaşmak!.. Bu işi hayatının yegâne mesaisine dönüştürmek gibi bir şey.”

Caner Arabacı ise Cumhuriyet başlarında ilk İstiklâl Marşı arayışı” hakkında konuştu: “İşte Âkif’in bu musikî ilgi ve vukufiyetinden hareket edilerek İstiklâl Marşı’nı bir beste dâhilinde yazdığı iddiası önemlidir4. Fakat bu konuda henüz somut bilgilere ulaşılabilmiş değildir. Yalnız Mehmet Âkif’e yakınlığı ile bilinen Ali Rifat Bey’in bestesi belki bir fikir verebilir.1930 yılında, Cumhurbaşkanlığı Orkestrası Şefi Zeki Üngör’ün bestesi, Mustafa Kemal’in beğendiği ve tercih ettiği bir beste olarak, millî marş bestesi kabul edilir. Yalnız bu beste, “önce sözsüz olarak” hazırlanmış, ardından Âkif’in şiiri besteye giydirilmiştir. Onun için “prozodi hataları” bulunmaktadır.”

M. Çetin Baydar’ın oturum başkanı olduğu dördüncü oturumda ise Musa Bilgiz, D. Mehmet Doğan, Nazif Öztürk ve A. Faruk Kılıç bildirilerini sundular.

Prof. Dr. Musa Bilgiz, “Mehmet Âkif ve Millî Birliğin Korunması” hususuna değindi: “Akif, bölünmeye kapı açan tehlikelere karşı uzak duruyordu. Onun en büyük arzusu, İslam bayrağının yükselmesi, Müslümanların silkinip kendine gelmesiydi. Evet, şark toplumları için başka bir çare kalmamıştı. Çünkü eski elbiseler, yama tutmayacak kadar yıpranmıştır; onun yerine yenisini almak gerekmektedir. Akif, toplumların değişim çarelerini çok iyi bilmektedir. Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de, bir toplum kendini değiştirmedikçe,  Allah’ın o toplumu değiştirmeyeceğini, ilahi sünnetin bu yönde olduğunu peşinen ilan etmişti.”

D. Mehmet Doğan, “İki Hayatî Savaş, İki Büyük Şiir: Çanakkale Şehidlerine ve Sakarya Türküsü” başlıklı bir bildiri sundu: “Sakarya Türküsü’nde Necip Fazıl büyük ölçüde Mehmet Âkif gibi konuşuyor.”, di-yebiliriz! Mehmed Âkif kendisinden sonra düşünce şiiri yazan herkeste derin izler bırakmıştır. Bu Nâzım’da, Yahya Kemal’de hissedildiği gibi, Necip Fazıl’da da hissedilir. Diyebiliriz ki, hissiyat ve tefekkür itibarıyla Mehmed Âkif’in bıraktığı yerden Necip Fazıl başlamıştır.”

Nazif Öztürk, “İstiklâl Marşı’nın Yazıldığı Mekânın Banisi Şeyh Taceddin-i Veli’nin Edebi Şahsiyeti ve Divançesi” konusu üzerine konuştu: “Selamlık binasında Mehmet Âkif ve arkadaşlarının misafir edildiği ve içerisinde İstiklâl Marşı’nın yazıldığı Tâceddin Dergâhı’nın banisi olan Şeyh  Tâceddin Mustafa’nın telif şiirleri, Arapça yazılmış evrâd-ı şerifi ve menkıbelerin yer aldığı üçüncü bölümü Arapça’dan tercüme, diğer kısımları doğrudan kendisi tarafından yazılmış bir risalesinin bulunduğu bilinmektedir. (…) O maneviyat âleminin “bahr-i muhîd”i, “evrâd” ve “divân” sahibi, Celvetiliğin Tâci kolunu kuran ve yazdığı Tâcî Risalesi ile bu tasavvuf anlayışını sistemleştiren gönül ve söz üstadı, edîb ve şair, yılların unutturamadığı mümtaz bir şahsiyettir.”     

A. Faruk Kılıç ise “Safahat Kültür Atlasında Bir Müze (Bir Proje Önerisi)” hakkında bildiri sundu: “Akif ve Safahat araştırmalarında daha çok kültürün manevi unsurları üzerinde durulduğu tespitinde bulunabiliriz. Bu elbette çok önemlidir. Fakat bu alanda maddi kültür unsurlarını da göz ardı etmemeliyiz. Çünkü bunlar bize o dönemin toplum ve kültür hayatı bağlamında çok önemli veriler sunmaktadır. Biz bu bildiride daha çok bu konu üzerinde odaklaşacağız. Bize göre Safahat ve Akif havzasında bir müzeyi donatacak kadar maddi kültür materyali bulunmaktadır. Biz bu materyallerin; ilgili mekân, ses, ışık, kahraman ve şiirlerle kompoze edilerek bir “Safahat Müzesi” oluşturabileceği kanaatindeyiz.”

Muhsin Mete’nin yönettiği son oturumda ise Abdülvahid İmamoğlu, Y. Turan Günaydın ve Rıdvan Canım bildirilerini sundular.

Abdülvahid İmamoğlu, “Mehmet Âkif’in Dindarlık Anlayışı” konusuna değindi: “Mehmet Akif’in dindarlık anlayışına baktığımızda; O, dindar insanı, inancı sağlam, dinî fiil ve pratikleri ha-yatında uygulayan, dünyevi olumsuzluklardan uzak kalabilen, ruhunu faziletlerle yoğurmuş bir insan olarak görmektedir. O’na göre samimi bir Müslüman aynı zamanda iyi bir dindardır. Akif’in öngördüğü din-darlık; Kur’an ve sünnete gönülden bağlı, İslâmın ruhuna sadık, tarihi hakikatlere bağlı, ilme ve akl-ı selime dayalı, hurafe ve bid’atten uzak bir dindarlıktır.”

Yazar Y. Turan Günaydın, “Emin Âkif’in hatıralarında Mehmet Âkif Ersoy” adlı bildiri sundu: “Mehmed Âkif’in büyük oğlu olan Emin Âkif (1908-1967) babasıyla ilgili hâtıralarını kaleme almış, İstiklâl Harbi’ne onunla birlikte Anadolu’yu dolaşarak iştirak etmiş, fakat askerliğini yaptığı sırada yaşadığı talihsiz bir vaka neticesinde hayatının kalan kısmını büyük oranda perişan bir biçimde geçirmiş bir  şahsiyettir. Millet gazetesinde on beş bölüm hâlinde yayınlanan hâtıralarında babasıyla geçirdiği İstiklâl Harbi yıllarına dair birçok ayrıntı vermiş ve hem yakın tarihe, hem de Mehmet Âkif biyografisine katkıda bulunmuştur.”

Rıdvan Canım ise şölenin son konuşmasını “Mehmet Âkif’in Şiir Coğrafyası” üzerine yaptı: “Âkif’in “gönül haritası”nı tesbit bakımından önemli ve hatta ilgi çekici sayılabilecek böyle bir araştırmaya girerken doğrusu araştırmayı bitirdiğimde karşıma nasıl bir tablonun çıkabileceğini önceden tam olarak kestiremezdim. O’nun ifadeleriyle “Şark”ın ve “Garb”ın önemli sayılabilecek coğrafyalarını adım adım gezmiş biri olarak Akif’in buralardan şiirine neleri taşımış olabileceğini düşündüm hep.. Bir seyahat yazarı olarak değil belki ama bir entelektüel olarak Âkif, bu diyarlara dair izlenimlerini “Safahat”ına nasıl yansıtmıştı? Bu sorunun cevabı aynı zamanda onun buraları gezerken kendisine neyi “derd” edindiğini de ortaya koyacaktı.”

Kitapta yer alan diğer isimler ve tebliğ başlıkları ise şu şekilde yer almıştır:

A.Vahab Akbaş “Mehmet Âkif’te bir anlatım aracı olarak nükte ve ironi.”

Cevat Akkanat “Mehmet Âkif’in çocukluk arkadaşı olarak Fatih Camii.”

Caner Arabacı (Yrd. Doç. Dr.)"Cumhuriyet başlarında ilk İstiklâl Marşı arayışı."

Musa Bilgiz (Prof. Dr.) “Mehmet Âkif ve millî birliğin korunması.”

Rıdvan Canım (Yrd. Doç. Dr.) “Mehmet Âkif’in şiir coğrafyası.”

Nesime Ceyhan (Doç.Dr.) “Mehmet Âkif’in şiirinde ve hanesinde aile.”

Sezayi Coşkun (Yrd. Doç. Dr.) “Mehmet Âkif’in Darülfünun yılları.”

Yakup Çelik (Prof. Dr) “Mehmet Âkif ve Mithat Cemal Kuntay’ın Meşrutiyet İstanbulu değerlendirmeleri.”

D. Mehmet Doğan “Çanakkale’nin ve Sakarya’nın şiiri yahud Mehmet Âkif ve Necip Fazıl.”

Nazım Elmas (Dr.) “Mehmet Âkif’in şiirlerinde kurgu ve kompozisyon.”

Y. Turan Günaydın “Emin Âkif’in hatıralarında Mehmet Âkif Ersoy.”

Abdülvahid İmamoğlu (Doç. Dr.) “Mehmet Âkif’in dindarlık anlayışı.”

Adnan Karaismailoğlu (Prof. Dr.) “Mehmet Âkif’in ‘Bir Hasbilah’ veya ’Ömür bir gündür’ düşüncesi.”

A.Faruk Kılıç (Doç. Dr) “Safahat kültür atlasında bir müze.”

Turan Koç (Prof. Dr.) “Âkif’in din ve İslâm telakkisi.”

Mustafa Özçelik “Sebilürreşad dergisi bağlamında Mehmed Âkif ve Eşref Edip dostluğu.”

Nazif Öztürk (Dr.) “İstiklâl Marşı’nın yazıldığı mekanın banisi Şeyh Taceddin-i  Veli’nin edebi şahsiyeti ve divançesi.”

Mehmet Törenek (Prof. Dr.) “Mazi ile âti arasında bir şair.”

Necmeddin Turinay (Dr.) “Mehmet Âkif’in büyük âlemi”

https://www.tyb.org.tr/tyb-kitaplari-43-mehmet-akif-edebiyat-ve-dusunce-26814h.htm

Kitabı okumak için: http://mehmetakifarastirmalari.com/edebiyat-ve-dusunce/

akif3.jpgMehmed Âkif kitapları 3: Mehmet Âkif: Edebî ve Fikrî Akımlar

TYB'nin Mehmet Âkif Ersoy ile ilgili programalarının gelenekselleştiğinin işaretleri olarak gerçekleşen 3. bilgi şöleninin tebliğlerinden oluşan kitap 2009 yılında basılmış. 351 sayfalık hacmi ile Mehmet Âkif'in dönemi içerisinde yaşayan edebi ve fikri akımlar merkezli tebliğleri, şölen fotoğraflarını içeriyor.

Dönemin genel başkanı olarak sunuş yazısını kaleme alan İbrahim Ulvi Yavuz, 2009'dan itibaren Mehmet Akif anmalarının resmiyetle devam edeceğini de ifade ederek, bu noktaya gelinmesinde TYB'nin katkılarının da büyük olduğuna dikkat çekmiş.

Caner Arabacı, “Mehmet Âkif’te İslam Birliği Düşüncesi” başlıklı tebliğinde Mehmet Akif'in İslam Birliği düşüncesini kendinden önceki isimlerin devamı olarak nitelendirirken, onun bu düşünceyi sloganik olarak şiirlerine işlemektense satır aralarına yedirerek kayda geçtiğini anlatmıştır. Asıl birliğin bütün islam dünyasının birleşmesinden ziyade, işbirliği olduğunu düşündüğünü ifade etmiştir.

A. Vahap Akbaş, Mehmet Akif'e Düz Yazılarından Bakış başlılı tebliğinde, onun düz yazılarının ağırlık noktasını oluşturan Sırat-ı Müstakim ve Sebilürreşad'da çıkan yazılarının islam dünyası, batı, ırkçılık, bölücülük, eğitim, dile ve edebiyat gibi konular etrafında olduğunu anlatmış.

Yusuf Turan Günaydın "Mehmet Akif'in Bektaşiliğe Yaklaşımı" başlıklı tebliğinde Mehmet Akif'in tasavvufa karşı olduğna dair yaygın kanaati anlatırken, aslında onun tasavvufa aşina bir gönlü olduğundan söz etmiş.

D. Mehmet Doğan, "Batı Karşısında İki Kimlik Şairi: Mehmet Akif ve Yahya Kemal" başlıklı tebliğinde, iki şahsiyetin, milli mücadelede, zaferden sonra ve cumhuriyet sonra konumlandıkları yerleri ve tavırlarını karşılaştırmıştır. Ayrıca Yahya Kemal üzerinde Mehmet Akif tesirinden söz ederken de, ikisinin de şiirlerini düşüncelerine feda edecek kadar yürekli ve birbirlerine benzeyen şairler olduğunu ifade etmiştir.

Kitapta yer alan Yusuf Kaplan'ın “Âkif’in Varoluş İrade ve Mücadelesi: Şiarı, Şuuru ve Şiiri” başlıklı tebliğini aktarmadan önce diğer ilim ve fikir adamları ile tebliğlerinin başlıklarını şöyel sıralayabiliriz:

Mustafa Gündüz, Yard. Doç. Dr., “ Çağdaş Türk Düşüncesinde Mehmet Akif’i Anlama ve Konumlandırma Meselesi”

Ahmet Güner Sayar, Prof. Dr., “ Siyaset ve Velayet Karşısında Mehmet Akif Bey”

Hakan Poyraz, Prof . Dr. “Şair ve Mütefekkir”

Mustafa Özçelik, “Mehmet Âkif’in Tartışılan İki Şiiri: “Çanakkale Şehitlerine” ve “İstiklâl Marşı”

Caner Arabacı, “Mehmet Âkif’te İslam Birliği Düşüncesi”

Suat Cebeci, Prof. Dr. “Mehmet Âkif’te Din ve Siyaset İlişkisi”

A. Vahap Akbaş, “Mehmet Âkif’in Düzyazılarından Bakış”

Selim Cerrah, “ Asım: İki Hakikat, İki Tasavvur”,

Nesime Ceyhan, Doç. Dr. “Şairi Mektupla Anlamak”

Nazım Elmas, Yrd Doç.Dr.,  “Mehmet Âkif’in Mektuplarındaki Edebî Dünya”

Yusuf Turan Günaydın, “Mehmet Âkif’in Bektaşîliğe Yaklaşımı”

Selâmi Şimşek, Dr., “Mehmet Âkif’in Sûfîleri, Şairleri ve Edipleri”

Yusuf Kaplan, “Âkif’in Varoluş İrade ve Mücadelesi: Şiarı, Şuuru ve Şiiri”

Cemâl Kurnaz, Prof. Dr.,  “Serdengeçti’nin Âkif’e Yaklaşımı”

Turan Karataş, Doç Dr., “Hasan Basri Çantay’ın Gözüyle Mehmet Âkif”

Ahmet Faruk Kılıç, Yard. Doç. Dr. “Islahatçılık ve Modernistlik Açısından Mehmet Akif Ersoy”

Bilal Çakıcı, Dr, “ Mehmet Akif’in Geleneğin İzindeki Bir Şiir:Terkib-i Bend”

D. Mehmet Doğan, “ Batı Karşısında İki Kimlik Şairi: Mehmet Akif ve Yahya Kemal”

Naci Bostancı, Prof. Dr., “ Mehmet Akif Ersoy Bey ve Dönemi Üzerine Bazı Değerlendirmeler”

Sezai Çoşkun, Yard. Doç. Dr., “ Mehmet Akif ve Çağı Okumak: İnsan-İdare”

Cevat Akkanat, “Çağın İdeolojileri Karşısında Mehmet Âkif”

Nazif Öztürk, Dr., “Mehmet Akif’in İçerisinde İstiklâl Marşı’nın Yazdığı “Kasr-ı Enbiye” yi İnşaa Ettiren Taceddin Dergâhı Şeyhi Osman Vâfî Efendi”

Adil Şen, Dr.,  “Mehmet Âkif’in Ruh ve Fikir Dünyası”

Dursun Ali Tökel, Yard. Doç. Dr., “Safahat’ta Mitolojik Arka Plan”

Mehmet Törenek, Prof. Dr., “ Gerçekçilik Açısından Akif’in Şiirine Bir Bakış.”

Adnan Karaismailoğlu, Prof. Dr., “Hikmetle Geleceğe Yürüyenler: Şeyh Sadi ve Mehmet Âkif”

Kâmil Büyüker, “Âkif’in Türk Müziğinde Bestelenmiş Şiirleri”

Ebubekir S. Şahin, Dr., “ Mehmet Akif’in İnşada Dair Düşünceleri ve Akif’in Şiirini Okumak.”

Mehmet Kurtoğlu, “Safahat’ta Şehirler”

İbrahim Eryiğit, “ ‘Kocakarı ile Ömer’ Şiiri Örneğinden Akif’in Duyarlı Bir Aydın Olarak Portresi.”

Kitabı okumak için: http://mehmetakifarastirmalari.com/edebi-ve-fikri-akimlar/

akif2.jpgMehmed Âkif kitapları 2: Mehmet Âkif Dönemi ve Çevresi - Mart 2008, Ankara

  29-30 Aralık 2007 tarihlerinde düzenlenen ve koordinatörlüğünü Ahmet Fidan’ın yaptığı Mehmed Âkif Ersoy Bilgi Şöleni “Mehmed Âkif Dönemi ve Çevresi” ana başlığıyla dört oturumda gerçekleştirildi. Açış konuşmalarını Selim Cerrah’ın ve D. Mehmed Doğan’ın yaptığı bilgi şöleninde, birinci oturumu Prof. Dr. Adnan Karaismailoğlu yönetti. Prof. Dr. Ali Birinci, Dr. Berat Demirci, Doç. Dr. Turan Karataş, Doç. Dr. Caner Arabacı ve Prof. Dr. Suat Cebeci bildirilerini sundular.

Ali Birinci, "Mehmet Âkif'in tahsil hayatından bir isim: Hoca Mehmet Kadri Efendi" adlı bildirisinde “Herhangi bir teşkilât bağından tamamen âzâde olmasına rağmen Hoca Kadri Jöntürklüğün ilk safında bulunan mühim isimlerinden biri olarak kalmıştır.  Paris'te kendisine hayran olan gençlerden Yahya Kemal'in,  müşkülpesentliğinin istisnası olarak,  sitayişle bahsettiği nâdir insanlardan biri, belki de birincisi Hoca Kadri olmuştur. Zaten Paris'teki hayatı hakkında en mühim bilgi kaynağı olarak da ortada sadece bu genç şairin yazdıkları bulunmaktadır.” şeklinde konuştu.

Berat Demirci, "Milliyetçiliğin ontolojisi olarak Mehmet Âkif" başlıklı konuşmasında ise şu noktalara değindi: Akif mahallidir,  mahallesinin çocuğudur ve İstanbul'un mahalle hayatını özgün ve özlü bir biçimde ayrıntılarıyla tasvir eder.  Camiyi anlatırken bir Müslüman çocuğun saffetini aksettirir.  Meyhaneyi anlatırken,  hiç meyhane görmeyenlerin bile zihninde gerçeğin ta kendisi denilebilecek resimler çizer. Mezarlıklar, sokaklar, mahalle kah­veleri, evler,  akla hayale gelebilecek bütün mekânlar en gerçekçi ve katı bir tarzda, ama ferah bir Türkçe ile Akif'in şiirinde tek tek yerini almıştır. Buna hem tarihî, hem güncel gerçekliğe sahip insan tipleri de eklenince karşımıza sahih bir memleket manzarası çıkar.”

Turan Karataş, "Safahat, ilk kitap ilk göz ağrısı" isimli bildirisini sunarken şu şekilde konuştu: "Safahat", "yüz, dış yüz" anlamına gelen "safha" kelimesinin çoğuludur. Kitap daha adın­dan başlayarak hayatın görünen, bilinen daha doğrusu bilinmesi gereken yüzlerini göstermek iddiası taşımaktadır.  Orhan Okay, "Yalnız bu isim bile onun edebiyattaki realist görüşünü aksettirir." der (1989: 40).

Caner Arabacı, "Mehmet Âkif'in Mısır hayatı üzerine" şu anekdotları kullandı: “Âkif, para ve menfaat konularında çok çekingen, alıngan ve nezih bir insandır. Kendisini Mısır'a davet eden Abbas Halim Paşa'ya karşı bile çok dikkatlidir. Ailesini götürdükten sonraki dönem, maddî sıkıntı içindedir. Ama haline tahammül eder. Mısır'da tanışıp dost olduğu Abdülvehhab Azzam, çekingen bir şekilde kendisine üniversitede Türkçe muallimliği teklif ederek: "Âkif Bey,  bilmem ki size zor mu gelir? Zahmet olur mu?" diye sorar. Akif'in cevabı şöyledir: "Doktor,  size bunu ben arz etmek istiyordum.  Sizinki keramet gibi oldu. Param bitti,  çareler düşünüyordum..." Azzam, hâlâ çekingendir: "Efendim,  Kahire'ye gidip geleceksiniz, çoluk-çocuğa gramer okutacaksınız" deyince, Azzam'ı ağlatan şu ce­vabı verir: “Hamallık yapmaya da razıyım..."”

Suat Cebeci ise “Mehmet Akif'in İslâm'ı anlayışı ve sunuş tarzı” adlı bildirisinde şu konulara değindi: “Âkif dinî anlayış ve anlatış tarzı toplumda öylesine bir yankı bulmuştur ki hâlen hemen her dinî konuşma onun şiirleri ile süslenirken anlatımında zorluk çekilen konularda onun şiirleri imdada yetişmektedir.  En önemli husus da son yüz yılda hassas dinî konulardaki en doğru anlayı­şı yansıtan, zihinlerde en çok yer etmiş olan sözler Âkif'e ait olmasıdır. Din, ahlâk ve erdem konuşan herkes ondan bir şeyler bulmakta, o hâlâ zihnimizi ve ufkumuzu aydın­latmaya devam etmektedir. Bu yüzden böyle bir bilgi şöleninde dinî konulardaki anlayış ve anlatış tarzının konu edilmesini Âkif fazlasıyla hak etmektedir.”

Bilgi Şöleninin ikinci oturumunda ise Musa Bilgiz,  M. Çetin Baydar, Mustafa Özçelik, Mustafa Can, M. Önal Mengüşoğlu ve Cevat Akkanat bildirilerini sundular.

“Çağdaş bir Kur'an mütefekkiri: Mehmet Âkif" adlı bildiride Musa Bilgiz şöyle konuştu: “Âkif'in şairliği,  Kur'an’ın dünya görüşünden ve hayat anlayışından kaynaklanmaktadır.  O,  İslâm Dünyası'nın ve Anadolu Müslümanlarının özellikle din ve hayat konusundaki problemlerini teşhis ve tespit ederek, tedavi yollarını gösteren ve onların dertleriyle dertlenen bir "İslâm mütefekkiridir"'.  Mütefekkir Akif'in kafasını sürekli meşgul eden iki büyük mevzu olmuştur. Bunlardan biri millet, diğeri ise İslâmiyet'tir. Bu iki konuyu düşünmesinin hede­fi, milleti kurtuluşa ve huzura ulaştırmak, Müslümanları da gerileme ve çöküşten kurtarmaktır. Bununla ilgili olarak O'nun bütün çaba, dert ve gayesi; ölmüş yüreklere ve zi­hinlere gayret ruhu, onurluluk duygusu ve büyük işler başarabilme inancını yerleştirmek, İçtimaî hastalıkları teşhis etmek ve bu hastalıkların tedavi yollarını göstermektir.”

M. Çetin Baydar yaptığı konuşmasında “Mehmet Akif'te ilm-i fen telakkisi; teknik buluşlara uymak, inanmanın bir cüzü müdür?" sorusu ışığında şunları belirtti: Âkif, son âlem-şumûl İslâm gücü olan Osmanlı Devleti'nin yıkılışının tahlilini yapmakta "acaba hezimeti zafere dönüştürmenin bir yolu bulunabilir mi?" sorusu ile kitlelerin dimağına ümit zerk etmektedir. Allah'ın yarattığı sebeplerdeki hikmeti kavrayarak,  babalarımızdan öğrendiğimiz İslâm'ı değil, Kur'an'ı referans alan İslâm'ı,"tevhidî sebeplilik"ten elinde tâkipçilerine telkin eder. Fennî buluşlara uymayı, inanmanın bir cüzü mesâbesinde tutar. Yerler ve göklerde yaratılmış olanlar bütün insanların tedkikine açılmış bir kitaptır. Her topluluk ilmî kabiliyetince bu kitaptan nasiplenir. Şüphesiz şahâdet âlemini yaratan da Hazreti Allah'tır. İşte bu sebepledir ki fennî buluşlara uymak, inanmanın bir cüzü olur.”

Mustafa Özçelik "Mehmet Akif'in Mısır'daki edebî faaliyeti" adlı bildirisinde, “Mehmet Akif'in Mısır'da kaldığı yıllarda edebi faaliyetinin çok verimli olmadığına dair yaygın bir kanaat vardır. Bu kanaatin oluşmasında onun mektuplarında geçen "Ne olduy­sa bizim şairliğimize oldu. Korkuyorum Aruz'u küstüreceğiz.", "Dört yılda on iki mısra! Neyse Allah beterinden saklasın.",  "Çoktan beri yazamıyor,  emate-i vakt için okuyordum.  Şimdi aynı satırı kırk defa okusam bir şey anlayamıyorum." "Gönlüm harap, zihnim perişan, elim pek işe varmıyor." şeklindeki ifadelerin payı elbette büyüktür ve bu kanaat tamamen de haksız değildir. Sayısal olarak bakıldığında da İstanbul ve Ankara yıllarına göre daha az şiir yazdığı görülür. Bu durumun oluşmasında içinde bulunduğu İktisadî şartların, geçim sıkıntısının, gurbette bulunuşunun birer sebep olarak görülmesi mümkündür.” şeklinde konuştu.

Mustafa Can ise "Mehmet Âkif Ersoy'un Şiirlerinde Milli Kültür Unsurları ve Yaklaşım Tarzı” adlı konuşmasında şunları belirtti: “Âkif de şiirlerinde tanıdığımız,  sevdiğimiz,  hafızalarımızda mısralarını sakladığımız bir usta şair olarak karşımızdadır. O, yalnız Türk şiirinin değil, belki dünya  şiirinin  en  üstün manzumelerini  söyleyen  şair olarak Türk tarihinde ve  edebiyatında  tıpkı  Namık Kemal gibi "hayatı  sanatının ve sanatı  hayatının eseri" olan simalardan  biridir. O, millî mücade­le ruhunun şairi olması sayesinde istiklâl Marşı'nı yazmıştır. Keza, "Çanakkale Şehitleri"ni Peygamberimizin yanı başında bir mertebede gördüğü için yazmıştır. Askerlerin silahla vatanı savunduğu gibi Âkif de kalemle imparatorluğu savunduğu şiirlerinde; Selânik, Kosova, Yakova, Prizren için gözyaşları döker. "Arnavud'um ...işte  perişan yurdum" derken de  yaptığı,  Arnavut  milliyetçiliğine  eleştiridir.  O, "Yurdu baştan başa viraneye dönmüş Türk'ün"  diye ağlayan,  "Ordunun Duası"  marşında;  "Türk eriyiz,  silsilemiz kahraman- Müslümanîz, Hakk'a tapan Müslüman" diye haykıran şairimizdir.”

M. Önal Mengüşoğlu, "Sadrı İslâm’a Rücu” hususunda şu noktalara değindi: Hadise şudur ki büyük devlet bünyeleri,  ana gövdeler parçalanınca,  insanlar artık bir basamak aşağıdaki kimliklerini hatırlayarak, hiç olmazsa bu kimlik altında bir beraberlik kurup, oraya sığınma ihtiyacı duydular.  Böylesi bir neticenin Osmanlı toprağındaki görüntüsü bizi Mehmet Âkif'in hem kendisi, hem dönemi, hem de çevresi münasebetiyle alakadar etmektedir. Osmanlı, öyle Çekoslovakya v.s. gibi küçük ve tarih sahnesinde pek yeri bulunmayan topluluklara benzemiyordu.  Sahiden çok büyümüş,  çok unsurlu,  çok kültürlü, çok dinli, çok farklı temayüllü insanları bir arada tutmasını bilmişti. İmparatorluk parçalanırken de, insanlar kimi can, kimi din, kimi asabiyet havliyle daha küçük, daha alt kimliklerini hatırlamışlardı. Azınlık unsuru Ermeni, Rum, Süryanî, Keldanî, Musevileri bir yana bırakalım. Osmanlının her vakit aslî unsuru sayılan Müslümanlar evvela etnik, folk­lorik kimliklerini hatırlamaya başlamışlardır. O tarihlere kadar hemen hiç kimsenin hatırına gelmeyen Arnavutluk, Kürtlük hatta Türklük kimliği birden hatırlanmaya başlamıştır.”

Cevat Akkanat ise "Safahat'taki ithaflar neyi söyler?” sorusunun cevaplarını arıyor: “Safahatın 4.  Cildi olan "Fatih Kürsüsünde"nin  (s.  206)  ithâfının "Hamâsi şâirimiz M ithatCemâi'e" şeklinde olması da konumuz açısından önem taşır. İki arkadaşın Fatih Camiine doğru yola çıkmalarıyla başlayan ve karşılıklı diyaloglarıyla gelişen bu şiirin ilk bölümünde Âkif, Batılılaşmak, dış ticaret, eğitim, çalışma, ibadet, cami, sanat, edebiyat, dil, tıp gibi hususları konulara temas eder.  Şiirde söz konusu edilen iki arkadaş,  muhtemelen Âkif ile Mithat Cemal'dir. Şiir daha sonra "Vaiz Kürsüde" başlıklı ikinci bölümle sürecektir. Bu bölümde ise "sa'y" (çalışma,  mesai),  miskinlik,  tevekkül,  eğitim ve öğretmen,  aydınlar, kavmiyetçilik konuları yoğun bir şekilde ele alır.”

Doç. Dr. Derya Örs’ün oturum başkanlığı yaptığı üçüncü oturumda ise İhsan Işık, Nazım Elmas, Hayri Bolay, Mehmet Törenek, Y. Turan Günaydın ve Vahit İmamoğlu söz aldılar.

İhsan Işık, “Mehmet Âkif'in Şiirinde Temalar” başlığı altında konuştu; iman, iman ve ahlak, peygamber sevgisi, medeniyet, aydınlar, tembellik, ümitsizlik, bilgisizlik ve bilinçsizlik, ırkçılık ve bölücülük vs. temaları ışığı altında Mehmed Âkif şiirlerini değerlendirdi.

Nazım Elmas, “Mehmet Akif'in Berlin, Necit ve Mısır Seyahatleri” konusuna değindi: “Seyehat ettiği yerler, zaten merak ettiği yerlerdir.  Eserle­rinde etkili bir anlatım yakalamak için,  oraları görmek, o yerlerin havasını yaşamak istemiştir.  Nazik bir dönemde bu tür görevler tehlikeli ve meşakkatlidir.  Bu sebeple hiç cazip değildir. Ancak Âkif, bu zorlukları içindeki vatan sevgisiyle aşmış, hayatının büyük bir kısmı doğup büyüdüğü yerlerden uzaklarda geçmiştir. Tasarladığı şiirlerle ilgili mekânları gezip görme planları yapmış,  bir kısmını gerçekleştirerek şiirlerine yansıtmıştır. Orta Asya topraklarını gezerek insanımıza kattığı değerleri destanlaştırma arzu- su, o yerlere gidemediği için gerçekleşememiştir.”

Hayri Bolay, “Mehmet Akif’in İnsan Anlayışı” başlığı altında bildirisini sundu: “Kendisi,  insana çok büyük değer v e rir, o,  belki de yeni Türk edebiyatında insan hakkında “insan" başlıklı müstakil bir şiir yazan tek şairdir. Ayrıca "Tevhid yahud Feryat" başlıklı şiirinde insanın ruhsal ve zihnî yapısını ele almış, iman ve inkâr durumunu ve bundan doğan meseleleri anlatmış­tır. "Geçinme Belası" adlı şiirinde ağır hayat şartları içinde kıvranan insanın mücadelesini anlatmış, "Durmayalım" başlıklı şiirinde neden ve nasıl çalışması lâzım geldiğini ortaya koymuş, ona ümit, cesaret ve heyecan aşılamıştır.”

Mehmet Törenek, “Tarık Buğra’nın Firavun İmanı Romanında Mehmet Âkif ve Çevresi”ni inceledi: “Firavun imanı Mehmet Akif'lerin, Hüseyin Avni'lerin, Hasan Basri'lerin  romanıdır.  Tarık Buğra, bu büyük insanı, Millî Mücadele'de üstlendiği misyonuna uygun şekilde romanında kahraman olarak yaşatır. O eserin asıl kahramanı değildir. Romanda Ali Yusuf öne çıkmakta, hayatı, macerasıyla onun karakteri romanı şekillendirmektedir. Hüseyin! Avni bir karşıt karakter olarak yer almakta ise de,  Buğra Meclis ekseninde bir Ankara romanı yazmayı denemektedir.  Bunun için daha çok Ankara o günlerin havasıyla romana taşınmaya çalışılır. Hüseyin Avni, Mehmet Âkif, Hasan Basri üçlüsü ise, vatanseverliği, zafere olan inançları, fedakârlıkları ve feragatleri ile vardırlar. Buğra, onların bu savaş esnasındaki fonksiyonlarını çok önemsediğinden eserine taşımıştır.”

Y. Turan Günaydın, "Mehmet Akif Hakkında Yapılmış Bibliyografik Çalışmalar”a değinmiştir.

Abdulvahit İmamoğlu ise "Mehmet Akif'te Dostluk ve Dayanışma" başlığı altında şu şekilde konuşmuştur: “Âkif hayatında samimi dostluklar kurmuş ve bu dostluklara hiçbir şekilde gölge düşür­memiş bir şahsiyettir. Onun bu yönünü en güzel açıklayan örnek, baytar mektebindeyken sınıf arkadaşı Hasan Efendi'yle kurduğu dostluktur. Öyle bir dostluk ki birbirlerine söz veriyorlardı: İleride çoluk çocuk sahibi olurlarsa, önce ölenin çocuklarına geride kalan bakacaktı.”

Oturum başkanlığını Prof. Dr. Sami Güçlü’nün yürüttüğü dördüncü oturumda ise Mustafa Kara, Suat Mertoğlu, Nazif Öztürk, Kâzım Ürün, Kâmil Yeşil ve D. Mehmet Doğan bildiri sundular.

Mustafa Kara "Âkif’in Hayran Olduğu Şahsiyetler" adlı bir konuşma yaptı: “Ülkemizde büyük bir kitle fikir ve davranışları sebebiyle Mehmet Akif’e hayrandır.  Şimdilik konumuz bu değildir. Bu yazıda cevabını arayacağımız soru şudur:' Akif kime hayrandı?' Akif kimlerin hangi davranışlarına hayrandı?' Bazen mısralardan bazen satırlarda bazen de satır aralarından çıkardığımız neticelerden,  hayranlıkla sevdiği, tanıdığı,  dinlediği şahsiyetlerden sadece on kişiyi kısaca tanıtmayı hedefliyoruz.”

Suat Mertoğlu, "Mehmet Âkif ve İçtimaî Kur'an Tefsiri" hakkında bildiri sundu: “Öncelikle şu hususu vurgulamalıdır ki,  Âkif klasik ve tek­nik anlamda bir Kur'an müfessiri olmaktan ziyade hayatı boyunca Kur'an'la hemhal olan, olaylara Kur'an zaviyesinden bakmaya çalışan,  Kur'anî hayatının ve düşüncesinin merkezine alma gayretinde olan iyi bir Kur'an talebesidir. Bununla birlikte o Kur'an'ın dili olan Arapça'ya vukufiyet noktasında döneminin sayılı şahsiyetleri arasında yer aldı­ğı gibi, bir mektepli olmasına rağmen başta Fatih müderrislerinden olan babası İpekli Tahir Efendi ve Fatih Camii baş imamı ve "Arap hafız" diye tanınan Filibeli Mehmed Rasim Efendi ile Hersekli Ali Fehmi Cabiç ve Mehmed Zihni Efendi gibi dönemin diğer bazı alimlerinden aldığı dersler sayesinde Kur'an'la yakından ilgilenmek için gerekli İlmî altyapıya da sahip bir isimdir.”

Nazif Öztürk, "Taceddin Sultandan Mehmet Âkif‘e" adlı bir bildiri sundu: “Tâceddin Dergâhı'na bağlanan gönüllerde,  Şeyh Tâceddin Mustafa’nın manevî tasarruflarıyla meydana gelen coşku,  Mehmet Âkif Ersoy'un İstiklâl Marşı'nı aynı mekânda yazmasıyla yeni bir ivme kazanmıştır. Dün mânâ meşalesinin yakıldığı bir ocak olan bu yerler, günümüzde bağımsızlık ve istiklâlimizin yedi düvele haykırıldığı bir merkez hâline gelmiştir. İstiklâl mücadelemizi yeni nesillere anlatacak, sesli ve görüntülü açık hava mü­zesi ile etrafının taçlandırılacağı günleri beklemektedir.”

Kâzım Ürün, "Mehmet Âkif'de Mısır ve Arap Edebiyatı İzleri”ne değinen bir konuşma yaptı: “Âkif, 1925'de Hilvan'da kaleme aldığı "Gece"adlı bu şiir ile"Hicran"ve"Secde"adlı şiirlerin­de, Vahdet-i Vücûd felsefesini şiirleştirmiş, mistik şahsiyete bürünmüştür. Tanrı özlemini anlatıyor; bazen O'na, erişemediği bir sevgili şahsiyeti veriyor. O'nu görmek için hasretle yandığına,  hatta bazen,  önceleri yazdığı dinî şiirlerindeki muayyen ve müspet fikirlere aykırı olarak, Tanrı'nın varlığı hakkında metafizik düşüncelere, şüphelere bile yer vermiştir9.  Ocak 1926'de yazdığı bu üç şiirde şair, lirizmde zirveye çıkar.”

Kâmil Yeşil, "Mehmet Akif'in Hikâyeciliği"ni anlattı: “Türk edebiyatında şair olmak isterken hikayeci,  hikayeci olmak isterken şair olan iki büyük sanat adamımız vardır. Şair olmak isteyip de ruhundaki şairâneliğin ve terkibindeki aksaklığın farkına vardıktan ve bunu dostlarının konuşmalarında da gördükten sonra hikâyeye geçen sanat­çımız Sait Faik'tir Aslında nesir yazmak isteyen ancak nesrinde gördüğü rekaket  (tutukluluk hâli)  sebebiyle şiirde karar kılan  sanatkârımız  da  Mehmet  Akif'tir.”

D. Mehmet Doğan ise "Mehmet Âkif ve Süleyman Nazif” adlı bir bildiri sundu: “Süleyman Nazif, Mehmet Akif'le Meşrutiyetin ilânından sonra tanışmıştır. Genç ve yakın arkadaşı Mithat Cemal,  Bursa'da Mektupçu iken Süleyman Nazif'e bir mektup gönderir. Süleyman Nazif de İstanbul'a geldiğinde Mithat Cemal'i kalem-i mahsus birinci kâtibi (özel kalem birinci sekreteri) olduğu Adliye Nezareti'nde ziyaret eder. Midhat Cemal, Sü­leyman Nazif'i bir süre sonra, aynı yerde Mehmet Akif'le de tanıştırır. Süleyman Nazif,  başlangıçta Mehmet Akif'i şair olarak önemsemez.  Bir müddet sonra Midhat Cemalle her karşılaştıklarında,  Mehmet Âkif'in şiiri,  nazım kudreti,  bilgisi,  lisan hâkimiyeti, adamlığı, ahlâkı karşısındaki şaşkınlıklarını ifade eder. Mehmet Akif'i okuduk­ça, tanıdıkça çok daha fazla ilgi gösterir. Mehmet Âkif Mısır'a gitmeden önce, Süleyman Nazif her gün Sebilürreşad idarehanesine uğrar, onunla saatlerce konuşur. Karşılıklı şiirler okurlar.”

Kitabı okumak için: http://mehmetakifarastirmalari.com/donemi-ve-cevresi/

akif1.jpgMehmed Âkif kitapları 1: Türkiye’de Modernleşme Ve Gençlik – Mart 2007, Ankara

Koordinatörlüğünü Ahmet Fidan’ın yaptığı ve Osman Bağış’ın yayına hazırladığı Türkiye’de Modernleşme ve Gençlik adlı bilgi şöleninin Süleymaniye Kürsüsünde adlı birinci oturumunda Sami Güçlü başkanlığında, Naci Bostancı, Dücane Cündioğlu, Ramazan Kaplan, Celal Tarakçı ve İ. Erol Kozak bildiri sundular.

Naci Bostancı, “Mehmet Akif Ersoy’u Bilmek, Anlamak” başlıklı bildirisinde “Şairler, yaşadıkları ruh iklimi itibariyle kolektif kimliğin tem silini üstlenirler. Herkesin hissedip de anlatamadıklarını onlar dile getirirler ve halkın "işte bu," diye kendisini içinde bulduğu hissiyatı ortaya koyarlar. Âkif Ersoy, bu temsili hakkıyla,  halk ruhunun derinliklerine nüfuz ederek yerine getirmiştir. Mehmet Akif'e, şiir dili, temsil ettiği değerleri, arzuları, istekleri, aklı itibariyle halkın hissiyatını temsil özelliklerini kazandıran hiç şüphesiz yaşadığı hayat,  bu hayatın zengin tecrübesi ile doğrudan doğruya kendisinin karakteri ve yüksek ahlâkıdır.” şeklinde konuştu.

Dücane Cündioğlu ise “Asım’ın Nesliymiş!” adlı konuşmasında “Toplumla, toplumsal olanla ilgilenenler, sırf toplum için Âkif'le, topluma hizmet eden, edecek olan Âkif'le ilgilendiler. 'Hayatı' denince,  kırık dökük bir biyografi, gevşek bir kronoloji, 'eserleri' denince, Safahat'ın meşhur toplumsal vaazlar veren şiirleri. Peki ya Hicran, Secde, Gece gibi gözlerden gizlenmeyi başarmış gerçek Âkif'in şiirleri? Hele hele, şahsen meftunu olduğum, o resim arkası kıt'alar? Bir ferd olarak Âkif nerede? Toplum olarak değil,  bir birey olarak; arayan, soran, itiraz eden, aradığı, sorduğu, itiraz ettiği için acı çeken tek tek bireyler olarak istifade edeceğimiz 'yalnız Âkif' nerede?” ifadelerini kullandı.

Ramazan Kaplan, “Safahat’ta Medeniyet Tasavvuru” başlığı altında şöyle konuştu: “Yaşadığı toplumun, her türlü gerilikten kurtulması için mümkün olabilecek bütün ifade imkânlarını kullanan Âkif'in; düşünce yazıları, seyahatleri, dergiciliği, Mütareke ve Millî Mücadele yıllarındaki faaliyetleri ve başlı başına Safahat,  hızla çöküşe doğru yol alan bir toplum a yeniden medeniyet dünyasındaki yerini kazandırma düşüncesinin hareket noktası ve aynı zamanda sonucudur. Bu bağlamda doğrudan medeniyetle ilgili hususların yer aldığı mısralar bir yana, Safahatın kendisi bütün muhtevasıyla bir medeniyet tasavvurunun ürünüdür. Safahatta, günlük yaşayışın çok dikkatli ve kuvvetli gözlemlerle aktarılmış ayrıntılarının konu edildiği şiirler bile, bu sınırları aşan bir önem ve derinliğe sahiptirler."

Celal Tarakçı, “Mehmet Akif’in Fikir Dünyası”nda şu ifadeleri kullandı: “Aydınlardaki taşkınlık, aydınla halk arasında "pis bir uçurum" açıyor. Halk, dine karşı aydınların tavrını "ilim okumaya" bağlar. Bu sefer,  ilme düşman olur, ilmen geri kalışımızın asıl sebebi, "efkâr-ı umûmîyenin" ilme cephe alışıdır.  Biliyoruz ki ilim gelişebilmek için hürmet ister, sükûn ister.  Halk-aydın ayrılığı bu iki hususu da yok ediyor. Aydının taşkınlığı,  haklı ve köke bağlı yeniliklere bile halkın düşman olmasına sebep olmuştur. Geriliğimizin vebâli ve sorum luluğu elbette aydınlarımızdadır. Bir ülkede ilerleme aydınların rehberliğinde olur. İlerlemenin bir sırrı var mıdır? Varsa, nedir?”

İ. Erol Kozak ise oturumun son konuşmasını yaparak “Bir Sosyal Gözlemci/Sosyal Bilimci Olarak Mehmet Akif”i anlattı: “Âkif'in en bariz özelliği, tarihinin en karanlık ve çaresiz dönemlerinde yaşayan bir halkın çektiği toplum sal ve kişisel sıkıntı ve ızdırapları yüreğinin tâ derinliklerinde hissetmesi ve ömrünü bunları dile getirmeye ve çare aramaya adayan  bir fikir ve gönül adamı olmasıdır. Belki başka hiç kimse insanının ve toplumunun meseleleri ile onun kadar hasbî bir biçim de hemhâl olmamıştır. Mevlâna'nın mistik boyutta kendisini kamışlıktan ayrılan ve ayrılık ateşini dile getiren ney'e benzetmesi gibi, Âkif de, onun mistik boyuttaki terennümlerinin benzerini sosyolojik boyutta hissetmiş ve fikrî düzeyde ifade etmiş; âdeta halkının ızdıraplarını terennüm eden ve onlara çare arayan bir saz olmuştur.”

Bilgi Şöleninin Hakkın Sesleri adlı ikinci oturumunda ise Necat Birici başkanlığında Süleyman Hayri Bolay, Adnan Karaismailoğlu, Nazım Elmas, Alim Kahraman ve Necmeddin Turinay bildiri sundular.

Süleyman Hayri Bolay, “Mehmet Akif’in Gençliğe Bakışı ve Asım’ın Nesli” adlı bildirisinde “M. Âkif Bey'in ideal genci yani Asım ve nesli şu özelliklerle bezenmiş gençlerdir:  Bilgili, imanlı,  kültürlü, bilgisi sağlam, milliyet hissi kuvvetli, dine milletin değerlerine karşı hassas, cesur, vatansever, vatanı için kanını akıtmaktan çekinmemiş, dinç, genç, enerji dolu, ahlaklı, millete önder, taklitten uzak, yaratıcı, terkibçi, terakki peşinde koşan, kanuna bağlı, birliği koruyan, fitne fesat çıkarmayan, iyimser,  ümitli, istikbali ve sanatı olan, ye'si yani ümitsizliği yenmiş, teknolojiyi takip eden onu iyi kullanan, yenilikçi ve atom enerjisinin  büyüklüğüne, önem ine inanmış dört başı mamur "insan"dırlar. Asım ve nesli, dinamizmini, enerjisini nerden alıyorlar? İmanından, milletinden,  halkından ve yaşanan tarih ile yaşadığı tarihten alıyorlar. Demek ki kaynakları çok sağlam ve kurum ayacak kaynaklar.” şeklinde konuştu.

Adnan Karaismailoğlu, “Gelenek ve Gelecek Kavşağında Mehmet Akif” için şöyle diyor: “Âkif belirli bir şair tipini ve çeşitli yerlerde değindiği özel bir tasavvufî anlayışı reddetmiştir.  Reddettiği kişiler veya kişilik, şiirini ve dinini maddî değerlerin hizmetine sunanlardır. Onun bu reddettiği şair ve sûfî tipini, hayranlıkla adlarını andığı Mevlânâ ve Sa'dî de sekiz asır önce yermiştir. Mevlânâ ve oğlu Sultan Veled bu konularda daha ağır ifadeler kullanmıştır.8 Dolayısıyla sınırlı olan bu reddedişin, onun en azından bazı şiirlerine, belki de bütününe kaynaklık eden edebî zevk ve tasavvufî neşeyle ilgisi yoktur. O şiirlerinde bu alana ait nice manaya ve mazmuna yer vermiştir. "Dîdâr", "tecellî", "fütûh",  "cemâlullâh","âlem-i kesret" ve benzerleri bu türdendir. Özellikle iç dünyasına çekilerek ve Yaratıcıya yönelerek dile getirdiği duyuşları, gelenekteki benzerlerinden farksızdır.”

Nazım Elmas, “Nasıl Bir Gençlik? Hangi Asım?” sorularını sorarak “Mehmet Âkif fikri yapısını oluşturan kaynaklar dikkate alındığında mensubu olduğu milletin değerlerini çok iyi tahlil ettiği ve bildiği görülür. Ders aldığı hocalar, doğu ve batı dünyasından okuduğu eserler ve geniş bir coğrafyada yaşayan insanımızın sosyal hayatına görevi gereği vukufiyeti, gelecek günlerin nasıl olması gerektiğine dair isabetli tespit ve tavsiyelerde bulunmasını sağlamıştır. Aynı şekilde bu milletin gelecek nesillerinin nasıl olması gerektiğini de, zikredilen bilgi birikimiyle ortaya koymuştur. Âsım bu derin bilginin ve birikimin sembol gencidir. Bir millet onunla geleceğini inşa edecek emanet ehil ellere teslim edilecektir.” ifadelerine yer verir.

Necmeddin Turinay ise “İki İktidar Değişimi Döneminde Mehmet Akif ve İstiklal Marşı Tartışmaları (1937 – 1938)” adlı bildirisinde “Âkif ve İstiklâl Marşı etrafında cereyan eden son tartışmalar, Türkiye'nin içine girdiği dönemin absürtlüğünü açığa vurmak gibi bir anlam taşımaya başlamıştı. Bir yönüyle de Türkiye asıl kendini konuşur olmuş, Milli mücadelenin yapıldığı şartlardaki tarihi ayrışmayı yeni baştan hatırlamak durumunda kalmıştı. Haliyle bu yönelişin behemehal önünün alınması gerekmez miydi? Aksi halde Yeni Adam'ın yazar, şair ve düşünürlerle gerçekleştirdiği mülâkatların hiçbir izah yapılmadan ve sonuca da bağlanmadan kesilivermesini başta türlü nasıl izah ederiz? Kaldı ki Akif'in dostu olması bakımından konuyu yakın bir ilgi ile takip eden Haşan Basri Çantay'ın izahı da aynı merkez etrafında toplanmaktadır. Onbeşinci Yıl Marşı mı, İstikâl Marşı mı?” şeklinde konuştu.

Ali Birinci’nin başkanlığını yaptığı Fatih Kürsüsünde adlı üçüncü oturumda ise A. Vahab Akbaş, Cevat Akkanat, Hasan Arslan, Mustafa Aşkar ve Kazım Yetiş bildiri sundular.

A. Vahab Akbaş, “Mehmet Akif ve Musikî” adlı bildirisinde “Âkif,  İstanbul'da, Ankara'da daima musikî adamlarıyla beraberdir. Hafız Kemâl İzmirli Hafız Ahmet, Tanburî Aziz, Medeni Aziz Efendizâde Zühtü,  Neyzen Tevfik, onun kardeşi Şefik, Udî Asım Şakir, Şerif MuhiddinTargan, Sarıyerli Hilmi Bey, Münir Bey gibi musikişinaslar onun dostluk halesi içindedirler. Kiminden ciddi manada ders alır,  kimilerini huşu içinde dinler,  kim ileriyle musikî konuşur tartışır, kim ileriyle meclislerde buluşur, meşk yapar. Ali Rıfat Bey'in, onun "Bülbül"ünü bestelemesinden büyük bahtiyarlık duyar,  besteyi hususi meclislerde dostlarına okutur. Mithat Cemal, onda musikînin iptila derecesinde olduğuna işaret eder. "Halk dostluğu Akif'in servetiydi, m usikî de sefahati "der. "Kaptan Paşa gibi senin de hanendelerin sazendelerin var" diye takılır ona.” şeklinde önemli noktalara değinir.

Cevat Akkanat, “Akif’in Sanat Anlayışındaki Tutarlılık” adlı konuşmasında şu cümlelere yer verir: “Akif'in sanatla ilgili yazılarının başında "Edebiyat" başlıklı makalesi gelmektedir. Bu makaleden yapacağım ız birkaç iktibas, onunla ilgili tespitler açısından işimizi kolaylaştıracaktır: "Sanat sanat içindir.  Edebiyatta edebiyattan başka bir gaye yoktur" şeklindeki görüşleri "Bu türlü nazariyeler ahlâksızlığa felsefe şekli veren; edebiyat namına milletin namusuna, hayatına,  mevcudiyetine yürüyen birtakım hazelenin eser diye ortaya koydukları bahnamelere revaç verilmek için ileri sürülüyor/'diyerek yargılayan şairimiz, sözünün devamında "Darılmasınlar, gücenm esinler ama sanatkârız diye meydana atılan birçoklarını biz  adi birer simsar bulduk." hükmünü vermektedir. Aynı yazıda "Havas için yazı yazmaya yeltenecek derecede sersem değiliz!" diyen Akif'in edebiyattan kastı apaçık ortaya çıkmaktadır.”

Hasan Arslan ise “Mehmet Akif’in Bilgeliğinin Derinliği Hakkında Düşünebilmek” adlı bildiride şu ifadeleri kullanır: “Umumi seferberlik zamanında arkadaşlarıyla kuru fasulye aşına kaşık sallayan Âkif'e,  Nezâret erkânından çıkagelen birisinin, 'yazılarında ileri gitmemesini' nazikçe söylemek istemesine karşılık, 'Nazırına söyle; kendilerini düzeltsinler! Bu gidiş devam ettikçe bizi susturamazlar. Ben fasulye aşı yemeğe râzı olduktan sonra kimseden korkmam!' (Âkifnâme. Haşan Basri Çantay.) deme cesaretini ortaya koyan Mehmet Akif olarak gösterirler kendilerini. Yeryüzüne düşen rahmet sağanağı, yağmur damlaları olurlar; canlandırırlar,  hayat bahşederler, silkinmelerini,  kıpırdanmalarını sağlarlar durağanlığa alışmış çorak topraklara. Toprak susuz da olsa elbette bereket yem işlerinden ihsan edecektir.”

Mustafa Aşkar, “İstiklal Marşının Yazıldığı Mekan Olarak Ankara’da Bir Celvetî Dergâhı ve Tâceddin Sultan” başlığı altında şöyle söylemiştir: “Tâceddîn Dergâhı, Türk milletinin top yekun yeniden var olma mücadelesi Kurtuluş Savaşının kazanılmasında manevî bir merkez olarak simgeleşen ve İstiklâl Marşı'nın çatısının altında yazıldığı bir mekândır.  Kanaatimizce Akif'in bu eşsiz şiirini bir dergâh çatısı altında yazmış olması bir tesadüf olmasa gerektir. Mehmet Âkif Ersoy (ö.  1936) merhumun Burdur Milletvekilliği dönemi dahil Ankara'da kaldığı Nisan 1920-Mayıs 1923 tarihleri arasında üç yıl süre ile ikâmet ettiği ve İstiklâl Marşı'nı yazdığı Dergâh Evi'nin herhangi bir kitâbesi yoktur. Âkif eserini 17 Şubat 1921 tarihinde yazmıştır. Fakat birinciye mükâfat verileceği haberi üzerine eserini vermemiş, ancak Maârif Vekîlinin yazılı ricası ve teminatı üzerine buna razı olmuştur. Diğer bir rivayette, Âkif bu ödülü, Dâru'l-Mesâi adında fakir hanımların desteklendiği bir kuruluşa vermiştir.”

Kazım Yetiş ise “Mehmet Akif’in Âsım’ın Kişiliğinde Çizdiği Modernleşme” konusunda şu açıklamayı yapmıştır: “Onlar için modernlik, Ruslaşmak veya Avrupalılaşmaktır. Bu bir anlamda modernliği almanın, daha doğrusu tekniği, bilimi ülkeye getirmenin yolunun yanlış olduğunun tespitidir. Batılılaşmaya veya Avrupalılaşmaya ne gerek vardır?  Batının ulaştığı ilmi ve tekniği almak Avrupalılaşmak değildir.  Batılılaşmaya ihtiyaç da yoktur. Çünkü biz Türküz; Alman veya Fransız olmamızın hiçbir izahı olamaz. Öyle zannediyorum Akif'in bu konudaki en sağlıklı ve isabetli görüşü budur.  Bilim alanında batıdan faydalanılabilir. Yalnız batılılaşmaya,  batılı gibi olmaya veya yaşamaya gerek var mı?”

Mehmet Akkuş’un başkanlığını yaptığı Hatıralar adlı dördüncü oturumda ise Hakan Poyraz, Yusuf Kaplan, D. Mehmet Doğan, Reha Sağbaş ve Ali Yılmaz bildiri sundular.

Hakan Poyraz, “Model ve Teklif” ile şu noktalara değindi: “Hatıraların izini sürüp hayat hikâyesinde gördüğüm üz, görebileceğim iz ve görmeyenlere gösterebileceğim iz; muhafazakâr görünüm üne rağmen yenilikçi, pozitif bilimin gerekliliğine inanan, Batı musikisinden hoşlanan, dostluğu bir hayat tarzı olarak taşıyan ve hayatın içinde olan,  meselâ çocuklarla taş sektiren, güreş tutan, doğru bildiğini sözünü esirgemeden saklamadan söyleyen, bununla beraber dostlarının ve değer taşıdığına inandığı insanların kahırlarını çeken,  hürriyet ve adaletin tem el erdem olduğuna inanan ve inandığı ile yaşayan  bir kişilik. Onu hatıralarında bize nakledenler toplumsal hayatta artık pek kolay rastlayamayacağımız bir modeli tasvir ederler.”

Yusuf Kaplan, “Âkif ve Nesl-i Asım: Varlık ve Resm-i Hakikat” adlı bildiride şöyle konuştu: “Akif'in hayatı, bizim toplum olarak zam anımızı şaşırdığımız zam anlara şahadet etmiş bir hayattır. Âkif, bizim nasıl tarihte tatile çıktığımızı,  kendimizi nasıl unuttuğum uzu, hafızamızı nasıl yitirdiğim izi, hatıralarımızı nasıl fütursuzca yok sayma ilkelliğine soyunduğumuzu büyük bir hüzünle,  büyük bir ethos sahibi bir kişi olmasına rağmen büyük bir pathos'la bizzat, bilfiil yaşayan bir öncü kişi olarak, içine sürüklendiğim iz patolojiyi adım adım, yüreği parçalanarak takip eden dondurucu, yok edici,  korkunç fırtınaların estiği ve içinde büyük fırtınalar estiren bir hayata  maruz kalmıştır.”

D. Mehmet Doğan, “Gençlik İçin İki Model: Hâluk ve Âsım” adlı bildirisinde şu ifadelere yer verdi: “Halûk için de, doğrusunu söylemek gerekirse, üzülmem iz gerekir.  Halûk belki kibirli bir gafil olan babası tarafından öyle bir eğitimden geçirilmese, misyoner ellere teslim edilmeseydi, babasının aksine samimi bir dindar vatandaşımız olarak Türkiye'de ömrünü tam am lardı. Belki Asımlardan bir Âsim olarak ülkesi için savaşlara katılır, gazi veya şehid olurdu. Fakat kader böyle imiş!  Belki de bize verilecek mesaj için Halûk'a da ihtiyaç vardı. Yalnız Âsim yetmiyor dem ek ki.  Halûk Türkiye'ye dönmeden 1970'lerde ABD'de ömrünü tamamlıyor. Âsim ise, Âkif'in şahsî karakterinden izler taşıyor ama Âkif'in bu "ben"im veya "oğlum" demediği yerli, bizden bir karakter olarak bugün de yaşam aya devam ediyor.”

Reha Sağbaş, “İstiklâl Marşlarımızın Müziklendirilmesi” konusunda şu şekilde konuştu : “Az-çok mûsikî ile uğraşan bir insan olarak söyleyeyim ki, şiirin mısraları uzundur. Böyle uzun mısralı şiirleri bestelemek kolay olmadığı gibi yapılan bestelerinin de ruhları heyecana vermesi güçtür. Ancak bu şiirin yazıldığı zam anın özelliği düşünülürse o zamanı bu şiir kadar muvaffakiyetle ifade eden bir manzume bulmak mümkün değildir. Şiir zam anın ifadesidir; o devrin heyecanlarını tespit etmiştir. Nihayet Büyük Millet Meclisinin misilsiz bir hararetle alkışlayıp benimsediği bir eserdir.”

Ali Yılmaz ise “Mehmed Âkif’in Penceresinden Geleceğimize Güvenle Bakabilmek” başlığı altında şu ifadeleri kullandı: “Mehmed Âkif, diğer üstün vasıfları yanında, aynı zamanda büyük bir şâirdir. Aslında Türkçe için zor bir vezin olan aruz veznini, bu özelliğine rağmen çok kolayca kullanabilmiş; konuşmaları hiç zorlanmadan aruz vezni içinde kalarak nazımla aktarabilmiş, olayları insicamını bozmadan nakledebilmiştir. Onun şâirliğinin en önemli yanı da, "sanat için sanat" değil de, "toplum için sanat" anlayışı ile şiir yazmış olmasıdır. O şiirlerinde hep toplumsal meseleleri ele almış, onları dile getirmiş, bu konuda özeleştiri yapmış ve sık sık da çözüm yolları göstermiştir. İşte onun ele aldığı toplumsal konulardan biri de, milletin içine düşmüş olduğu ümitsizlik ve karam sarlık meselesidir.”

Muhsin Mete’nin başkanlığını yaptığı Âsım adlı beşinci oturumda ise Nazif Gürdoğan, Ahmet Fidan, Mustafa Özçelik, Nazif Öztürk ve Yusuf Turan Günaydın bildiri sundular.

Nazif Gürdoğan, “Mehmet Âkif: Kökleri Geçmişte Olan Gelecek” ile şu noktalara değindi: “Mehmet Âkif kökleri geçmişte, dalları gelecekte olan büyük bir Anadolu çınarına benzer. Onun gönül dünyası, Anadolu insanının her rüyasını gerçekleştirecek kadar geniş ve zengindir. Onun rüyasını gördüğü Anadolu, süreklilik ve bütünlük içinde, misyonunu değiştirmeden, vizyonunu sürekli yenileyen Türkiye'dir. Anadolu'nun bin yıllık tarihi içinde oluşan misyonu değişmez, ancak misyonuna ulaşmak için geliştirilen vizyon değişir. Değişmeyen misyon ile değişen vizyonu birbirine karıştıran toplumlar,  kökleri geçm işte olan geleceklerini inşa edemezler.”

Ahmet Fidan, “Mehmed Âkif’in Temel Konularından Biri Olarak Eğitim” adlı bildiride şu şekilde konuştu: “M. Âkif, eğitimi bir kurum olarak ele almakta ve o kurumun yetiştireceği insanların nasıl olmaları gerektiğini net bir biçim de ifade etmektedir. Görevini yerine getirmeyen veya getiremeyen kim olursa olsun yermektedir.”

Mustafa Özçelik, “Mehmet Âkif’in Batıya Bakışı” başlığı altında şu noktalara değindi: “Mehmet Âkif,  Batı medeniyetine birbirine zıt iki yüzü olan bir medeniyet olarak bakar. Yani ona göre Batı'nın iki yüzü vardır.1)  Biri bilim, teknoloji ve san attaki yüzü, 2)  Diğeri emperyalist,  saldırgan ve ahlâk sız yüzü .”

Nazif Öztürk, “Geçmişten Günümüze İstiklâl Marşı’nın Yazıldığı Mekân Tâceddin Dergâhı” adlı bildiride şunları söylemektedir: “M.Âkif, 24 Nisan 1920'de Ankara'ya gelişinden, ailesiyle birlikte oturmak üzere Mayıs 1921'de kiraladığı Aslanhane Mahallesindeki eve taşınıncaya kadar, arkadaşlarıyla birlikte Tâceddin Dergâhı selamlık binasında ikamet etmiştir, "İstiklâl Marşı"nı, “Süleyman Nazif'e" ve "Bülbül" şiirlerini bu  mekânda yazmıştır.”

Yusuf Turan Günaydın ise “Mehmet Âkif Kitaplarını Tasnif Denemesi” adlı bildirisine şu ifadelerle başlamıştır: “Fazıl Hitabeler adlı eserinde "Âkif'in harp arabasını iki at çeker: Biri i M C v l  |w #im an ve İslâm savaşçısı, öbürü şair...  Esas olan birincisi..." der.  Dolayısıyla Âkif hakkında yazılan kitapları tasnif ederken öncelikle iki grup kitaptan söz edebiliriz:-iman ve İslâm eri olarak Âkif hakkında yazılanlar -Şair Âkif hakkında yazılanlar.”

Kitapta tebliğleri yayınlanan isimler ve metinleri şu şekilde yer almaktadır:

Naci BOSTANCI, Prof. Dr., "Mehmet Âkif Ersoy'u bilmek, anlamak",

Dücane CÜNDİOĞLU "Âsımın nesliymiş",

Ramazan KAPLAN, Prof. Dr. "Safahat'ta medeniyet tasavvuru",

Celal TARAKÇI, Prof. Dr. "Mehmet Âkif'in fikir dünyası",

İ. Erol KOZAK, Prof. Dr. "Bir sosyal gözlemci/Sosyal bilimci olarak Mehmet Âkif"

S. Hayri BOLAY, Prof. Dr. "M. Âkif'in Gençliğe bakışı ve Âsım'ın nesli",

Adnan KARAİSMAİLOĞLU, Prof. Dr. "Gelenek ve gelecek kuşağında Mehmet Âkif",

Nazım ELMAS,. Dr. "Nasıl bir gençlik, hangi Âsım",

Âlim KAHRAMAN, "Bir okuyucu olarak Mehmet Âkif",

Necmeddin TURİNAY, Dr.  "Bir iktidar değişimi döneminde (1938) Mehmet Akif ve İstiklal Marşı tartışmaları"

A.Vahab AKBAŞ "Mehmet Âkif ve musıki"

Cevat AKKANAT  "Mehmet Âkif'in sanat anlayışındaki tutarlılık"

Hasan ARSLAN,  "Mehmet Akif'in bilgeliğinin derinliği"

Mustafa AŞKAR, Prof. Dr.,  "İstiklâl Marşı'nın yazıldığı mekan olarak Ankara'da bir Celveti dergahı ve Taceddin Sultan

Kazım YETİŞ, Prof. Dr. "Mehmet Âkif'in Âsım'ın kişiliğinde çizdiği modernleşme"

Hakan POYRAZ, Prof. Dr, "Model ve teklif: Âkif ve Âsım."

Yusuf KAPLAN,  "Akif ve Nesl-i Asım: Varlık ve Resmi Hakikat"

D. Mehmet DOĞAN,  "Gençlik için iki model: Halûk ve Âsım"

Reha SAĞBAŞ, "Bir sanatkâr gözüyle Mehmed Âkif ve musıki"

Ali YILMAZ, Prof. Dr.  "Mehmet Âkif'in penceresinden geleceğimize umutla bakabilmek"

Nazif GÜRDOĞAN, Prof. Dr., "Mehmet Âkif: Kökleri Anadolu'da olan gelecek"

Ahmet FİDAN,  "Mehmet Akif'in temel konularından biri olarak eğitim"

Mustafa ÖZÇELİK,  "Mehmet Âkif'in batıya bakışı"

Nazif ÖZTÜRK, Dr. "İstiklâl Marşı'nın yazıldığı mekânın tarihi"

Y. Turan Günaydın,  "Mehmet Âkif kitaplarını tasnif denemesi."

Kitabı okumak için: http://mehmetakifarastirmalari.com/modernlesme-ve-genclik/

 

Hazırlayan: Rabia Sena Yıldırım 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.