- Hakkımızda
- TYB Ödülleri
- Genç Yazarlar Kurultayı
- Kitaplık
- Ahlâk Şûrası
- Yazar Okulu
- Mehmet Âkif Ersoy
- Türkçe Şûrası
- Milletlerarası Şehir Tarihi Yazarları Kongresi
- Yayınlar
- Söyleşi
- Şube Haberleri
- Salgın Edebiyatı
- Haberler
- Şiir Şölenleri
- Mesnevi Okumaları
- Kültür & Sanat Haberleri
- Kültür Kervanı
- Kırklar Meclisi
- Duyurular
- Biyografiler
MODERN RUSYA'DA EKİM DEVRİMİ'NİN HAYALETİYLE YAŞAMAK
Çarlık Rusya'sından Ekim Devrimi'ne Boris Yeltsin'li günlerden Putin'in tüm Rusya'yı ve SSCB'den ayrılan ülkeleri kontrol etme zorlu mücadelesine kadar Rus tarihine damgasını vuran Ekim Devrimi hala etkisini farklı mecralarda devam ettiriyor.
03 Kasım 2017 Cuma 13:32
Sinan Özdemir / Brüksel
Rusya, sessiz sedasız, Çarlık Rusya’sını tarihten silen Bolşevik Devrimi’nin yüzüncü yılını anıyor. Kremlin ulusal bütünlüğe zarar verebileceğini düşünerek dengeli bir dil kullanıyor. Tarihçiler konuyu tartışmaya davet ediliyor. Bu yönde sempozyumlar, konferanslar organize ediliyor. Hiç kuşku yok ki, yetmiş yıl süren Sovyetler Birliği’nin yakın zamanda dağılmış olması sağlıklı bir muhasebe şansı vermiyor. Cumhurbaşkanı Vladimir Putin gibi milyonlarca Rus'un eski ve yeni Rusya’yı görmüş olması yüzleşmeyi zorlaştırıyor. Rus siyasası gibi toplum da bölünmüş durumda. Devrimi gerçekleştirenler arasında en fazla tartışma Bolşeviklerin lideri Lenin ismi üzerinde yoğunlaşıyor. Bu yoğunlaşma veya yok sayma eğilimi Stalin’in yıldızını parlatıyor.
Yirminci yüzyılın üçte ikisine damgasını vuran Komünizm’in ilk defa pratiğe döküldüğü Rusya’da, diğer eski uydu devletlerle kıyaslandığında, 1991'den bu yana solun toparlanamaması iktidarın elini güçlendiriyor. Ayrıca, Ekim Devrimi ( 7-8 Kasım 1917) sonrasında ortaya çıkan yeni dengeler yakın çevresiyle olan ilişkilerini etkilemekle kalmadı dış politikasını da derinden sarstı (ör. Almanya ile Brest-Litovsk; Türkiye Cumhuriyeti ile Moskova antlaşması). Devrim karşıtları bu dönüşümü olumsuzlasa da bir yanda Çarlık Rusyası'nın Büyük Harp'te yaşadığı yenilgiler, ordu içindeki bölünmüş ve isyanlar; diğer yanda bağımsızlık taleplerinin yükselmesi topraklarını konsolide etmekte zorlanacağını düşündürüyor.
Konunun günümüzdeki yansımalarına ve tartışmalarına değinmeden bir kaç satırla da olsa “devrimi” mümkün kılan şartlara ve sonuçlarına bakmanın yararlı olacağını düşünüyoruz. Yüz yıl önce Birinci Dünya Savaşı’nın en karanlık günlerinde Çarlık Rusyası özellikle Almanya’ya karşı giriştiği savaşta yenilgi üstüne yenilgi yaşıyordu. Üç askere bir silah düşüyordu. 1917 tarihine geldiğinde iki milyona yakın asker can vermiş, beş milyon yaralı vardı. Halk sefil durumda idi. Savaş ekonomisi kentleri ve kırsalı derinden yaralıyordu. Açlık kol geziyordu. Tarladan, fabrikadan, kışladan sesler yükseliyordu. Bu farklı noktalardan yükselen sesleri bir araya getirecek, Ekim Devrim'i ve/ya darbesine giden yolda katalizör görevi görecek olan Petrograd’daki (Saint Petersburg) işçi kadınların 8 Mart günü gerçekleştirdikleri eylem olacaktı. Küçük bir kadın grubunun eylemi olarak başlayan yürüyüş kısa sürede diğer işçilerin ve askerlerin de dahil olmasıyla kontrolden çıktı. Yaşanan kaos ancak 15 Mart günü Çar II. Nikolay’ın tahtan feragat etmesiyle ve geçici bir hükümetin kurulmasıyla kontrol altına alınabildi. Son bulan sadece ayaklanmalar değildi. Aynı zamanda üç asır hüküm süren Romanovlar için de sonun başlangıcı oldu.
Devamı: http://www.dunyabulteni.net/haber-analiz/410690/modern-rusyada-ekim-devriminin-hayaletiyle-yasamak
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 2012 Türkiye Yazarlar Birliği
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.