24 Nisan 2024
  • İstanbul22°C
  • Ankara26°C

MUSTAFA ÖZCAN: HAREMEYN’İN YÖNETİMİNİN BEYNELMİLEL HALE GETİRİLMESİ

Geçmişte bir çırpıda reddettiğimiz bazı hususları derinlemesine düşünmeden o günün şartları altında ale'l acele reddettiğimizi anlıyoruz. Bazen de karşı kutuplar veya kontra hareketler algımızı yönetebiliyor, yönlendirebiliyor.

Mustafa Özcan: Haremeyn’in yönetiminin beynelmilel hale getirilmesi

23 Ağustos 2019 Cuma 14:04

Haccın uluslararası bir İslami yönetim tarafından yönetilmesi böyle çetrefil bir konu. Humeyni Devrimi gerçekleştikten sonra İran bölgede yayılmacı bir politika izlemeye başladı. Büyük İsrail gibi bir de büyük İran projesi gündeme geldi. Bizim gibiler de yağmurdan kaçarken doluya tutuldular. Ya da Suudi Arabistan gibi ülkeleri ehven görerek İran propagandasına iltifat etmediler. Doğrusu İran Devrimi görüşümüzü bulanıklaştırdı. Belki de İran devrimi olmasaydı Suudi Arabistan gibi ülkelere odaklanmak daha kolay olacak ve bu ülkelerin foyası erkenden net ortaya çıkacaktı. Lakin suret-i haktan görünen İran Devrimi hatları karıştırdı ve görüş mesafesini daralttı. İki cephede birden fikri bir savaştan kaçındık ve cepheyi küçültmeyi yeğledik. Lakin sonunda ikisinin bir birbirine çalıştığını gördük. İran muvakkaten de olsa Suudi Arabistan gibi ülkeleri perdeledi. Bizler de skala biçiminde çok yönlü bakışı beceremedik. Şimdi İran bu politikalarının meyvesini devşiriyor. Söz gelimi Suudi Arabistan haccın politize edilmesi bahanesiyle radikal saydığı Sünni kesimden bazı İslami isimlere ve kesimlere kısıtlama uygularken, vize vermezken Şii radikallere açık kapı politikası izliyor. Katar gibi ülkelere vize vermiyor Halife Hafter bölgesinden gelmeyen Libyalı hacıları ise palan pandıras Hafter eşkıyasına teslim ediyor. Böylece haccı kendisi politize etmiş oluyor. Bu nedenle de son yıllarda özellikle de Katar haccın daha doğrusu hac mahallinin yani Haremeyn'in idaresinin beynel milel hale getirilmesini istiyor. Buna Arapça 'tedvl el hac'diyorlar. Bunun öncülüğünü Humeyni ve avenesi, yörüngesindekiler yapmıştır. Bugün ise Faysal Kasım'ın yazdığı gibi 1987 hac faciasından sonra Suudi Arabistan İranlı hacıları rehberler eşliğinde karşılıyor ve onlara birinci sınıf (VIP) muamelesi uyguluyor. Sünni dünyadan benzerleri elenirken Irak'tan Haşd-ı Şabi liderleri rahat bir biçimde 'hacı' olabilmektedir. İran ise bu şantajcı politikasıyla kotaları istediği gibi esnetebilmekte, artırabilmektedir. Sünnilerle Şiiler arasında tutumu konusunda Riyad idaresi sözüm ona Sünni Irak Meclis Başkanı Muhammed el Helbusi'yi hatırlatmaktadır. Denildiği gibi dünyadan nerede fasık gazeteci zümresi varsa onları hacca davet ediyor. Hatta Hristiyan olmalarına rağmen Lübnanlı Marunilere hediye hac vizeleri veriyor. Dolayısıyla Suudi Arabistan hiçbir kural tanımadan hac menasiki idaresini suiistimal ediyor. Bundan dolayı kutsal mekanların idaresinin yeniden gündeme getirilmesi büyük önlem arz ediyor. Bu elbette tahkiki kolay bir talep değil. Çekişmeyi de beraberinde getirecektir. Hiçbir şeyde anlaşamayan İslam dünyası burada da anlaşamayacaktır. Bu meyanda kutuplaşmalar olacaktır. Bununla birlikte artık geri dönülmez bir süreçteyiz; 'eski hal muhal ya yeni hal ya izmihlal' deyiminin çağrıştırdığı düzeye gelmiş durumdayız.

Devamı: https://www.fikriyat.com/yazarlar/mustafa-ozcan/2019/08/19/haremeynin-yonetiminin-beynelmilel-hale-getirilmesi

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.