23 Nisan 2024
  • İstanbul22°C
  • Ankara26°C

NURETTİN TAŞKESEN: YEMEN AH YEMEN!

Nurettin Taşkesen: Yemen Ah Yemen!

15 Ocak 2019 Salı 13:16

Havada bulut yok, bu ne dumandır,

Mahlede ölüm yok, bu ne figandır,

Şu Yemen elleri ne de yamandır.

Adı Yemen'dir, gülü çemendir,

Giden gelmiyor, acep nedendir?

Aradan bir asır geçmiş ama Yemen'de hiçbir şey değişmemiş. Yine duman, yine kan, yine ölüm, yine figan. Sadece metot değişmiş. Zalimler, artık kendi ellerine mazlumların kanı bulaşmasın diye maşa kullanıyorlar. Müslüman ülkeler, emperyalist devletlerin maşası olmak için sıraya girmişler. Maşa olmak bu kadar mı cazip? Acaba sonunda maşalara üstün hizmet madalyası mı verilecek, yoksa işleri bitince kırılıp bir kenara mı atılacak?

Yemen'deki olayların başlangıcına ve seyrine kısaca bir göz atalım. 2014'te İran destekli Şii Husi Milislerinin San'a'da yönetime karşı darbe yapması üzerine; Suudi Arabistan ve BAE öncülüğündeki Körfez koalisyonu hükümeti desteklemek üzere 2015'te askeri harekata başladı. Bu ülkeler milyarlarca dolar vererek ABD'den aldıkları silahları, Yemen'deki Müslümanlar üzerinde deniyorlar. Bunlara karşı mücadele eden Husi milisleri de zulümde onlardan geri kalmıyor. Üç yıldır devam eden çatışmalar sonunda, Birleşmiş Milletler'in ifadesiyle "dünyanın en büyük insani felaketi" ile karşı karşıya kalmış durumdayız.

30 milyon nüfuslu, dünyanın en fakir ülkelerinden biri olan Yemen'de, ambargo, açlık, kolera ve silahlı saldırılar yüzünden bütün sıkıntıyı sivil masum insanlar çekiyor. Koalisyon güçlerinin bugüne kadar gerçekleştirdiği 18 bin hava saldırısından en az üçte biri sivillere yönelik yapılmış. Cenaze törenlerine, pazar yerlerine, okul otobüslerine saldırı yapılması acaba hangi bahaneyle mazur görülebilir?

Ülkede 22 milyon kişinin acil insani yardıma muhtaç olduğu, 8 milyon kişinin ise bir sonraki öğün yemeğe sahip olmadığı bildiriliyor. Bir milyonun üzerinde kolera vak'ası tesbit edilen Yemen'de, her 10 dakikada 5 yaşın altında bir çocuğun ölmesi eğer bir şey ifade etmiyorsa, kelimenin tam anlamıyla "insanlık ölmüş" demektir.

Dış politika uzmanı değilim ama bence tarihi perspektiften bakıldığı zaman bugünkü olayları ve İslam ülkelerinde oynanan oyunları daha doğru yorumlamak mümkün olabilir. Birinci Dünya Savaşı'nda "gidenin gelmediği" en uzak vatan toprağı için kanımızı döküp, canımızı verdiğimiz yıllara bir gidelim.

***

İslam'ın ezeli ve ebedi düşmanı İngiltere, Birinci Dünya Savaşı'ndan yıllar önce misyoner ve casuslarını Müslümanların arasına göndermişti. Yemen'de Arapları Osmanlıya karşı isyana teşvik etmek üzere görevlendirilen kişi Wayman Burry idi. Bu misyoner casus, güya Müslüman olur ve Yemen'e yerleşir. Tam 30 yılını vererek, Arapça öğrenir, tarikat kurar ve Şeyh Mansur adını alır. Çevresindeki Müslümanlar arasına fitne ve ayrılık tohumları saçmaya başlar. Sonunda Teşkilatı Mahsusa bu münafığın icabına bakar ama attığı fitne tohumları yeşermiş, Osmanlı ordusu bir taraftan İngilizlerle, bir taraftan da bu isyancılarla uğraşmak zorunda kalmıştır.

Osmanlı Devleti, yedi cephede savaşırken en uzak coğrafya Yemen'di. Sultan Abdülhamid'in ileri görüşlülüğü ve bizzat ilgilenmesi sayesinde 1 Eylül 1908'de açılmış olan Hicaz Demiryolu, İstanbul'dan Medine'ye kadar uzanıyordu. Buraya vardıktan sonra kalan yaklaşık 1300 km mesafeyi aşmak, Yemen'e asker ve cephane ulaştırmak kolay bir iş değildi.

1916 yılının sonlarıydı. Şerif Hüseyin ve oğlu Abdullah'ın kuvvetleri, Yemen ile Medine arasını işgal ederek San'a'da bulunan 7. Kolordu'ya yardım götürülmesine mani oluyordu. İngilizler de, Yemen'de çok etkili olan İmam Yahya'yı Osmanlıya karşı kışkırtmaya çalışıyordu.

Devamı: http://www.yenisoz.com.tr/yemen-ah-yemen-makale-36314

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.